24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR DÜ ÜNCELER F LM G B ZLENEB LECEK Japon bilim insanları insan beynindeki düşünceleri görünür kılan yeni bir teknoloji geliştirdiler. Teknik şimdilik basit resimlerle işlemekte. Araştırmacılar beyin etkinliklerini ölçerek, deneklere önceden hangi harflerin gösterildiğini bulabiliyorlar. ATR Computational Neuroscience Laboratuvarı bilim insanları, araştırmaya katılanlara ilk önce yaklaşık olarak 400 resim göstererek beyindeki bireysel etkinlik motifleri üzerinde çalışmışlar. Daha sonra ise deneklere “Neuron” kelimesinin altı harfi gösteren bilim insanları, sinir etkinliklerini ölçerek beyindeki etkinliği bir bilgisayar ekranında göstermeye başarmışlar. Yöntem henüz çok yeni fakat geliştirilmesi halinde birçok alanda yararlı olacağı düşünülmekte. Mesela beyindeki sinir hücrelerinin sinyalleri günün birinde eksiksiz olarak görüntülere çevrilebildiğinde, rüyalar ve düşünceler tıpkı film gibi ekranda izlenebilecek diyor uzmanlar. Yoichi Miyawaki ve arkadaşlarının konuyla ilgili araştırma yazısı “Neuron” dergisinde (Sayı 60, 10 Aralık 2008) yayımlandı. kalp/dolaşım sistemi üzerindeki dengeleyici reaksiyonunu ve soluk alışverişini düşürdüğü için beynin gelişimini olumsuz etkilemekte. Bu nedenle sigara içen annelerin çocuklarında dikkat eksikliği ve hiperaktivite riski daha yüksek. Ayrıca sigara içimi sadece gelişim sırasında zarar vermekle kalmıyor, sigara içen annelerden doğan yetişkinler de konsantrasyon sorunları yaşayabiliyor diyor PicardieJulesVerne Üniversitesi’nden Frederic Telliez. Bebeklerin doğumdan bir ay sonraki (sigara dumanıyla temasları kesildikten sonra) gelişimlerini incelediklerinde bile, uyku ritminin hâlâ bozuk olduğunu saptamışlar. Oysa bebeklerin beyni yeni çevre koşullarına çok çabuk uyum sağlar. tüketimi ve daha fazla CO2 salımı sorumlu tutulmakta. Bu açıdan bakıldığında dünya genelindeki otomobil artışı endişe verici, diyor Fuglestvedt. Araştırmaya göre hava trafiğindeki gaz atıkları iklim değişimi üzerinde kısa vadeli etki yapıyor. Bunun nedeni atık gaz izindeki su buharı ve sirrus bulutları. Gerçi hava trafiği insanlar tarafından oluşturulan CO2 emisyonunun %23’ünü meydana getirmekte fakat araştırmaya göre nedensel bağlantılar dışındaki etkilerin de dikkate alınması gerekiyor. Gemi trafiği en azından kısa vadeli soğumaya neden olmakta. niyetine yendiğini gösteren çok az kanıt bulunmakta. 5000 yıllık mumya 1991’de bir rastlantı sonucu bulunduğuna büyük bir sansasyon yaratmıştı. Nitekim hem bedeni hem de giysileri ve aletleri çok iyi korunagelmişti. BUZ ADAMIN SON Y YECE İtalya ve Avusturya arasındaki sınır bölgede, buzullar içinde mumyalanmış olarak bulunan buz adam “Ötzi”nin midesindeki kalıntıları inceleyen bilim insanları altı yosun türü saptadılar. Yosunların hiçbir besin değeri yok ve bir tanesi Ötzi’nin bulunduğu bölgeye ait değil diyor, Glasgow Üniversitesi’nden James Dickson, Vegetation History and Archaeobotany dergisinde. Tahminlere göre buz adam yosunlardan birine yiyeceğini sarmıştı. İkincisini ölümünden kısa bir süre önce suyla birlikte yemişti. Diğerini ise ilaç niyetine yediği sanılıyor. Bölgede bulunmayan yosun türü ise Ötzi’nin seyahat etmekte olduğunu göstermekte. Ötzi, midesinde yosun bulunan ilk buzul mumyası. Sonuç, yosunların yenilebilir olmaması ve hiçbir besin değeri taşımaması nedeniyle sürpriz olmuş. Uzmanlara göre yosunların ilaç KL M N B R NUMARALI DÜ MANI OTOMOB L Sokak ve otoban trafiğinde açığa çıkan atık gaz, gemi, uçak veya trenden atılanlara kıyasla küresel ısınmayı daha fazla etkilemekte. Oslo’daki Uluslararası İklim ve Çevre Araştırmaları Enstitüsü bilim insanlarının PNAS (Proceedings of the National Academy of Sciences) dergisinde yayımlanan araştırmalarında nakil araçlarının CO2 dışında iklime zarar veren diğer bileşimlerin de kısa ve uzun vadeli etkileri incelenmiş. Araştırma sonucuna göre iklime en fazla zarar veren, otomobil trafiği. Otomobil trafiği ısınma üzerinde kısa ve uzun vadeli olarak çok etkili diyor araştırmayı yöneten bilim insanı Jan Fuglestvedt. Günümüzdeki sokak ve otoban trafiği, hava trafiğine bağlı olarak meydana gelen sıcaklık artışından altı misli fazla ve bu fark önümüzdeki yüz yıl için de geçerli. Uzun vadeli etkiden yüksek yakıt N KOT N UYKU KAÇIRIYOR Fransa’da gerçekleştirilen yeni bir araştırmaya göre sigara içen annelerin bebekleri uyku sırasında daha fazla hareket ediyorlar. Bu da onların daha sık uyandıkları anlamına geliyor. Yeni doğan bebeklerle gerçekleştirilen araştırma sayesinde nikotinin, bebeklerin normalden düşük kiloda doğmalarına neden olmasının dışında uyku alışkanlığı üzerinde de olumsuz etki yaptığı anlaşıldı. Uyku ritmindeki bu değişim bebeğin daha sonraki gelişimi üzerinde bile etkili olabilmekte. Uzmanlar özel uyku laboratuvarlarında normalden bir ay önce dünyaya gelen kırk bebeğin uyku alışkanlığını incelerken, uykuya dalma ve uyanma sıklığını ve bebeğin uyku sırasındaki hareketlerini dikkate almışlar. Buna göre günde on taneden fazla sigara içen annelerin bebekleri, kontrol grubundakilere kıyasla ortalama olarak iki saat daha az uyuyorlar. Uykusuzluk, bedenin otonom Gemi egzozu önemli miktarda kükürt dioksit ve azot oksit içermekte. Bunlar 3070 yıl için soğutucu etki yapıyor ama daha sonra yüksek CO2 salımı nedeniyle yine ısınmaya yol açıyor. Fuglestvedt’e göre atık gazların sıcaklık ile karşılıklı etkisi çok az dikkate alınmakta. Nakil araçlarının iklim üzerindeki etkisi yalnızca egzoz miktarıyla değil, çeşitli atık gaz bileşimlerinin karşılıklı etkileriyle de hesaplanmalı. Nitekim bu bileşimler farklı zaman dilimlerinde ısınmaya olduğu kadar soğumaya da neden olmuştur. Şu sıralar deniz ve hava trafiğindeki atık gazların da Kyoto protokolüne dahil edilip edilmemesi tartışılmakta. Nilgün Özbaşaran Dede Uzay araştırmaları JÜP TER’ N DEV ÇEK RDE Jüpiter’in yoğun bulutları altında ilginç bir dünya saklı. Gaz gezegeninin metal, kayaç ve buzdan oluşan katı çekirdeği dünyamızdan yaklaşık on altı misli ağır. Kaliforniya Üniversitesi’nde (Berkeley) Burkhard Militzer yönetiminde çalışan jeofizikçiler, Jüpiter’in başlıca hidrojen ve helyumdan oluşan gaz kılıfındaki oranları tasarladıktan sonra sonuçları kütle, yarıçap, çekim kuvveti ve yüzey sıcaklığı gibi verilerle karşılaştırmış. Simülasyonlar Jüpiter’in içinde, etrafı buzla kaplı dev bir kayacımsı cismin bulunduğunu göstermekte. Fakat atmosferinde buz bulunmuyor diyor Militzer. Jüpiter çekirdeğinin buz kılıfı dünyamızdan 24 misli ağır ve donmuş amonyak, metan ve sudan oluşmakta. Hesaplara göre Jüpiter kütlesinin %95’ini meydana getiren hidrojenhelyum atmosferinde ise çok az miktarda buz bulunmakta. Bu tablo, bugüne kadarki modellerden çok farklı. Nitekim eski modeller Jüpiter’i ya çekirdeksiz gösteriyor ya da en fazla dünyamızın yedi misli ağırlığında bir çekirdeğe sahip olduğunu söylüyordu. Ayrıca gaz kılıfının da buzla olduğu sanılmaktaydı. Amerikalı bilim insanlarının sonuçları kayaç parçalarının dev gezegenlerin oluşumları için gerekli olduğunu göstermekte. Kayaç topakları olmadan gezegenlerin sadece gazla da oluşabildiğini gösteren modeller artık pek gerçekçi görünmemekte. CBT 1136/ 4 26 Aralık 2008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle