24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Zümrütten Akisler Taklit, toplumsal bağlar oluşturuyor Araştırmacüar papaganların taklit yctcnekle rını dost edınmek amdcıyla kuUandıklannı kuşların kaışılaşmak ıstpdıklerınm otuşlerını laklıt ettık lermı ortaya koydulaı Cornell Unıversıtesı kuşbılım uzmara Jack Bradbury bu durumun papa ganlaruı ınsanldiın konuşmalannı takht etnıe konusunda nedpn bu denlı ypteneklı olduklaıına ışık tutabıleceğuıe dıkkat çekıyor ve takhdın toplumsdl yakınlaşma açısından son derece onemlı bır rol oynadığını belırtıyoı Kosta Rıka'nın ormanlık bolgeleıınde yaşayaıı turuncu yuzlu "Aratınga canıculdrıs" turu papaganları ınrplpypn Bradbuı y bu kuşlann beslpnme ve turıeme amacıyla her gun bıraraya gelerek geçıcı surulpr oluşturdukJarını karşılaştıklarında kunılerımn ozel bu "çıi" sesı çıkarttığını bu sesm taklit pdılmpsının ' bıraraya gelelım" anlamını taşıyabüece<3mı düe getıııyor Kuşlar bır obek oluşturdukla rında papaganlar bu kez de "haydı, uçup gıdelım"anlamına gelerı başka bu otuşe geçıyorlar Smıthsonidn Enstıtu su hayvanbüım uzmanlannddn Tim VVright taklıdın, bır olasılıkld fcuklı tuılerın farklı amaçlaıla kullandiklan genel bır yetenek oldugu na, Kosta Rıca'nm farklı bolgeleıınde yaşayan san boyunlu Arnazun papaganlannın farklı şıveleıde ottuklerınc goçmenlerın yprel otuşleı ı bpnımspdıklerıne dıkkat çckıyor A.M. Celal Şengör Üniversite ve "Seminer Kitaplıkları" Kitap, bilgi tesbit ve dağıtımı aracı olarak hâlâ bilimin en vazgeçilmez araadır. Bir gün bütun insanlar yok olsa, fakat kutuphaneler ayakta kaha, daha sonra gelip onlan kullanabilecek akıllı varlıklar, bugünkü medeniyetimizi baştan kurabilirler. Teni ise aynı sonucu vermez. Uygar ulkelerde kutuphaneler ve kitapçılar bol, zengın ve moderndir. Uygarlığa ayak uyduramamış ülkelerde ise, kutuphaneler ve kitapçılar az, fakir ve ilkeldir. Turkiye bu ıkincı grup ülkeler arasında yer alır. Ceçen gün Istanbul Universitesi Rektorü Kemâl Aiemdaroğlu ile makamında sohbet ediyorduk. Kendisine Edebiyat Fakultesı seminer kitaplıkları hakkındaki işlemleri dolayısıyla yöneltilen elestihleh bildiğimden, sohbetimiz bu konuya da değindi. "Seminerkitaplığı" kavramı aslında belli bir konu çevresinde ihtisaslaşmış bir kutüphane demek olup, genelde kürsu, anabilim dah, bölüm gıbi kuçük birim kitaplıklanna karsılık gelir. (Seminer Lâtince "tohum ekilen tarla" anlammdadır; universitede "fıkirienn üretilip yeşertildiği toplantı ve bunun mahalli" manâsında kullanılır) Amao, belli bir mekân etrafında oturan araştırıalann elaltında bulundurmaları elzem olan eserlere kolayca ulasmalarını sağlamaktır. Bu doğal olarak son derece faydalı ve gerekli bir kurumdur. Fakat bu kurum ya basında ciddi bir kutüphaneci bulunursa (omeğin, Caltech'in jeolojı kutuphanecisi jim O'Donnel o denli sohretil bir kutüphaneci ki, Harvard kendisini Caltech'den "çalmağa" kalkıştığında, bolüm başkanı Ed Stolper rektore koşarak jim'in maaşına sıkı bir zammın mutlak gerekli olduğu konusunda kendisini ikna etmis) ya da orayı kullananlann kitaplan alıp zamanında tade etmelerini gerektiren bir onur sistemine uymalan sartıyla faydalı olabilir. Türk üniversitelerindeki "seminerkitaplıklannın" ezidçoğunluğu ise, kütuphanecilikten bîhaber lise mezunu kırsal kültür ürünü memurlar elinde, coğu yukanda bahsedilen onur sistemiTürk üniversitelerindeki ne uymayan öğretim üyelerinin emhnde heba olmuştur. Bu nedenle, ben "seminer kitaplıklannın" Kemâl Bey'in yaptığının doğru olduğu ezid çoğunluğu ise, kükanısındaydım. Ancak bana gösterdiği rakamlar benim bile tahminlerimın tüphanecilikten bîhaber ötesinde çıktı: "9000 kitap açığı tesbit lise mezunu kırsal kültür ettiydik, Celâl" dedi. "Bunun uzerine ürünü memurlar elinde, hocalanmıza çağn yaparak üzerlerinde kütüphaneden ödünç alındığı kay çoğu yukanda bahsedidediimemiş olduğu halde (bu nasıl len onur sistemine oluyorsa!) bulunabilecek eserleh kütüphaneye tade etmelerini rica ettik. uymayan öğretim üyele21.000 kitap geldi. Ancak gelenler rinin emrinde heba arasında bizım tesbit edebildiğimiz olmuştur. 9000 yoktu!" Bilmemkaç fakülteli Istanbul Universitesinin bir fakültesindeki kitap açığı, rektörün bilebildiği kadanyla 30.000!!!! Hem de edebiyat fakültesinde. Kendisine böyle bir fadanın nasıl olup da toplumun gozünden kaçtığını sordum. Bunu bana kendisi anlatmasa bilme olanağım yoktu. Ama kaybolan kitapktr vatandaşın vergisiyle ülkeye faydalı olsuniar umidiyle alınan kitaplardı. Kemöl Bey, canı sıkkın bir sekilde "universitemi ve meslekdaşlanmı ifşa mı eaeyim?" diye sordu. Akmdaroğlu'nun aldığı tabiri câizse "zecri tedbir" aslında çaresizliğin pek haklı ve hazin bir feryadıdır. Aynı çaresizliğin İTU rektöru Cülsün Sağlamer'in de başında olduğunu yakından biliyorum. Sıradan bir lise mezunu, kırsal kültür ürunu memurdan seminer kutuphanecisi olmaz! Bilim adamlığı, hattâ öğretmenlik vasfından uzak oğretim uyelerine kültürel hazineler teslim edikmez! Alınan zecri tedbirlerie kurunun yanında yaşın da yandığı kuşkusuzdur. Ama o "yaslara" düşen görev, üniversite idareleriyle el ele kitaplanna en iyi kulbnılacak ve en iyi korunacak ortamlar yaratmak, bu ortamları ayakta tutacak insanlan yetistirmektir. Bu ise halk iradesi ve devlet desteği olmadan yapılamaz. 0nun için üniversite İçindeki "yaşlar" didisip birbirimizi yiyerek halkın alay ve nefretine konu olmak yerine, derdimizi el ele halkımıza ve devlet yöneticilerimize anlatmamız gerekmektedir. Bu da rektörlerin, "tekkeyi kd\lamak" şarklılığından vazgeçerek rezaletin boyutunu, onur sisteminin ekseri öğretim üyeleri arasında nasıl çalışmadığını toplumo dürüstçe onlatmolorıyla mümkün ohcaktır. Toplum gerçeği bilmezse, rektöriere asla gerekli desteği veremez. Rektörlenn en önemli sorumluluğu, kendilerini vergileriyle besleyen ve kendilerine çocuklannın geleceğini emanet eden topluma ünivers'ıtelerinin iyi ve kötü yonlerini tum çplaklığı ve belgeleriyle anlatarak yapılacak reform ve atılımlar için onun desteğini almaktır. Türkiye'de üniversite sorunu ancak toplumun üniversiteden çağdas beklentileri olursa çözülür. Papa kaplumbaga kurtaracak Denız kaplumbağasmı balık olarak kabul eden Meksıkalı Katohkler bazı bayram gunlennde kaplumbaga etı yeme yı sevıyorlar Kaplumbağalann tuken mesmden endışe cden Meksıkalı çevrecderse şımdı Papa Jonn Paul llden yardım ıstedıler Papa, Meksıkahlara kaplumbağanın bır surungen olduğunu anlatarak Meksıkahlan bu ahşkanhkla nndan ıızaklaştırmaya çahşacak Eğer papa kaplumbaga etını yasaklarsa, bınlerce kaplumbağanın yaşammı kurtarabıhrız dıyor Meksıka dakı çevre orgaıuzasyonu Grupo de Los Cıen başkanı olan yazar Homero Arıdjıs Yazar, Mek sıka 'nın Baja Cahfornıa yanmadasmdakı ve Kalıfoınıya dah çcvrecı ve balıkçılarla surungenlerı kurtarma projesını başlatü. Meksıkada 1990 yılmdan bu Kronik ağrılara karşı salyangoz zehiri Bir tür deniz salyangozunun salgıladığı toksinler kronik ağrıları yatıştırabilir. Fareler üzerinde yapılan deneyler söz konusu kimyasalın morfinden 10 bin kat daha etkili olabileceğini, üstelik herhangi bir bağımlılık yaratmadığını ve yan etkileri olmadığını ortaya koyuyor. Melbourne Üniversitesi'nden Bruce Livett onderliğindeki bir ekibin konikabuklu salyangozdan aldığı "konotoksin" adlı bir maddeden ürettiği "ACV1" adı verilen ve patenti alınan buluş "Zehirden llaca 2002" konferansında kamuya duyurulacak. Dünya nüfusunun %60'tan fazlası yaşamımn bir döneminde uzun süreli ağrılarla karşı karşıya kalacak. Kronik ağrılar çeken kişiler, bağımlılık yaratmasına karşın, eninde sonunda çareyi morfin kullanmakta bulur. Bunun nedeni, morfin denli etkili başka bir seçeneğin bulunmamasıdır. Ekip üyelerinden Zeinab Khalil "ACVV'in yalnızca ağrıyı dindirmekle kalmayıp, aynı zamanda zedelenen sinirleri de hızla iyileştirdiğine dikkat çekiyor. Araştırmacılar şimdilerde bileşimin hayvanlar üzerinde denenmesinin ikinci aşamasına katılacak ticari bir ortak arıyorlar. Fareler üzerinde ilk aşamada yapılan deneyler ACVI'in ağrı ve dokunma duyularını, sinir sistemine yayılmadan, sekteye uğrattığını ortaya koydu. Araştırmacılar ACVI'in ağrıyla ilintili olan ve "nikotinik asetilkolin alıcılar" adı verilen asal sinir alıcılarının yolunu kesmek suretiyle ağrıyı dindirebileceğine inanıyorlar. Daha çok mercan kayalıklarında barınan koni kabuklu salyangozlar ağızlarının bir bölümüyle küçük balıkları yakalayıp onlara konotoksinler aktarıyor. Düşmanda sinir iletişimini engelleyerek felce neden olan bu toksinler düşuk dozlarda kullanıldığında ağrıyı kesiyor. yana kaplumbağanın avlanması, yumurtalannın toplanması ve etının saülması yasaklanmış olmasına rağmen her yıl yaklaşık olarak 3S 000 kaplumbaga yasadışı yollardan kesılmekte. Ve Kalh (ornıya'dakı hayvanlan koruma organı zasyonu VVddcoast'ın araştırmasına gore bılmen yedı denız kaplumbaga turunden beşı Meksıka sulannda yaşıyor Bunlardan en buyuğu l,6Sm boyunda ve 400kg ağırhğmdakı Dermochelys corıacea turu VVıldcoast'ın açıklaması na gore Carelta caretta kaplumbağala n son on yılda yan yanya azahrken bu turun soyu %90'oranında tukenmış 807/S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle