Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Zümrütten Akisler Ortaçağ ve ünîversîtenin misyonu Doç. Dr. Okan Bölükbası u toprakiarda yaşamış dogu uluslaıınm (Turk, Suryani, Yahudı, Fars, Arap Ermenı, Runı ) egemerüik alanma giren lslam Kulturu, 81U Yy.'larda muhteşem "yeniden doğuş lonesans" ha rekeüru yaşamış. ve daha sonra da gerileme doncmine girmiştir Bu donemın buyuk bılım ada'mlan ve duşunurleıı. eska pozitif bilırn nııidsıru Surner, Hırıt ve Çın bılimsel bırıkımı ılc bunların ardılı olan (muttefık Batı ve dydınlanmız nedense bu oncu kulturler kısmmı Eski Yuıidiı hariç es geçer) Eskı Yunan bılımını alıp gelıştırmiş ve son derece "ozgurı" katküdida bıüunup kımya ve tıp gıbı bılım dallarını neredeyse yeniden kurmuştur A.M. Celal Şengör B Son zamanlarda "ortaçag"dan çok bahsedilir oldu. Genellikle birilerini geri kafalı olmakla suçlamak için kullanılıyor. Ortaçağ kafalı, deniyor. Bir tür hakaret. Oysaki ortaçağ, bu yakıştırmaiarı hiç haketmiyor. Bizim kültürümüzün bir ortaçağı yok (Acaba olsa iyi mi olurdu?). Amd bu duıunı donemın toplumunun korkusuzca tartışabildiği nı, yanı yaşadıgını gostenr Haçlı sefeılen de buyuk bir kultuı şoku yaşıyan ve do<*ru karşısında derın bıı aşugılık komplcksınin etkısine gıren bu cahıl ve yarı feodal toplum duşmamnı, yani, Islam kultururıu mcelemeye ve taklıt etmeye başlar Ragnarök? 13. yüzyılın büyük izlandalı devlet adamı ve edebiyatçısı Snurri Sturluson bizlere atalanndan kalan masalları derlediği enfes bir eser bırakmıştır: Avrupa'nın kuzey halklannın ortak mitolojısi olan Edda. Edda'da anlatılanlar tannları ve onlarla ilişkileri olan çeşitli devleri, şeytanlan ve nesneleri hikâye eder. Sonunda iyi tanrı Baldr oldurulur. Bu, felâketın başlangıadır. Uzun ve çok soğuk kışlar, bitmeyen savaşlar, kurtlann güneşi ve ayı yutmaları, yıldızların gökyüzünden yeryüzüne düşmeleri, ışığın kaybolması, yerin sarsılması. Bu işaretlerden sonra tannların dü}manlan olan devler ve şeytanlar kalkarak Vigrid duzlüğünde toplanırlar. Heimdall tanrıları uyandırır, dünya ağaa Ygdrasill sallanmağa başlar. Tanrılar düşmanlunyla umitsiz bir savaşa tutuşurlar. Sonunda hepsi teker teker ölür, dünya alevler içinde yutulurgider.... Bu Ragnarök'tür: Yani tanrıların felâketi. Hangi Wagner hayranı bu öyküyu bilmez ki? Ceçen gün Frankfurt'tan Istanbul'a uçarken yanımda oturan genç bir Alman kız, Cötterdammerung'un librettosunu okuyordu. Ona operaya temelolan bu öyküyü anlattım. / Ekim sabahı Orhan Bursalı aradı: Ekrem Akurgal'ın vefat ettiğini söyledi. Aklıma birden Ragnarök geldi: Gayri ihtiyari Baldr ile Atatürk'ü karşılaştırdım ve onun çevresindeki tannları duşunmeğe başladım. Bunlarm bazılannı tanımak bahtiyarlığına erdiğimi düşündüm. Aklıma ihsan Ketin, Sım Erinç, Cahit Arf, Ratip Berker gibi isimler geldi. Ekrem Hoca bu tanrıların sonunculanndan biriydi. Onun artık güçten düşmüş bedenine hapsolan muhtesem kafası bana bitip tükenmeyen bir şevk ve cesaret veriyordu sürekli. Nihayet o da gölgeler dünyasına gitti. Sım Bey'in ölümüyle içine yuvarlandığım yalnızlığın boyutEkrem Hoca'ya yaşam ları daha da büyüdü. 30 Mart 1911 yılında Hayfa yakınlannda sevinci veren en önemli Tulkarem kasabasında baslayan inancı buydu: Türkiye bir yaşam 1 Ekim 2002 sabaha cennet olacak. Uygar, karşı saat iki civarında Izmir'in Karşıyaka'sında sondü. Oyaşam akılcı, bilgili insanlarm la beraber Atatürk'ün yaktığı uyülkesi olacak. Ben de garlık meş'alelerinden birini daha ekleyeyim: Olduğu zakaybettik. Batının kaynağı Doğu Buguıı dunyanın eıı buyuk ve Sdygırı araştırrrid kurumu olan National Institutes of Health'in daha geniş kapsamlısı oları "Beytül Hikme" Bağdat'ta kurulmuş Kuıtuba. Iskendeııye, Uıfa, Curıdışapur, Hamedan ve Merv gıbı kentleı bilım meıkezleıi olmuşlardır. Kaç kişi dlkolurı "el kahl" dan, algorıtma nın "elcebr" den geldiğini bilir? Bize Hayyamın rubaılerınden bahsedıp dururlar, ama okullarımızda O'nun Bağdat Unıversıtesı'rıde devrın en onemlı matematıkçilerinden biri olup, kendı adıyla anılan ve bu gun büe geçerliligini koruyan kuramları olduğurıu soylemezler. Neden tbni Sina'nın tıp, felsefe ve muzık konularında 10 Yy.'da yazdıgı eserler 14 Yy'dan itıbarcn buyuk biı hayı anlıkla (ve de kıskançlıkla) latınceye çevrılırken ve gunumuzde de tekrar tekrar basılıp ıncelenmekte iken, asla tam Işın komık taidfı, yozlaşmış kılıse kurumu büe hıı ıstıyan teolojısının sdygırılıgını yenıden kazanmak ıçın tbni Rüşt (Averroes), tbni Sina (Avıcenna) ve Farabi (Alfalabıus) gıbı Ifilam fılozoflanna sır lını ddydr. Abelard ve Bernard de Chartres bu ışın bayraktarıdıı ve ılk entelektuelleı sayüırlaı. O yuzden, gunumuz Barselona Universıtesı'nin girişinde Ibni Ruşt'un dev bir heykeli vardıı Üniversiteler medrese taklidi Unıversıteler. ancak kentier gelıştıkten sonra. yanı XII. Yy.'dan ıtıbaıen once Parıs ve MontpeUıere de açüır Bunlaı tabu kı, done mın Islam medreselerının her bdkımdan kotu bueı taklıdıdır Ortaçağ batı unıveısıtesınm derdı, ne meslek e^ıtımı vermek ne de araştııma yapmaktır Bır aydın yaratmaktır denüebüir Egıtimin kesın ve bellı bır suresı de yoktur Beş yd ya da yirmi yü surebüır. Bugunkı unıversite torenlerınin kokenı olan bır suru aşama, sınav, unvan ehlıyet 'vs vardır Unıversıtede ders verme yetkısı oldukça zor bır onaylar zmcırınden sonra elde edüebüır, lıcentıa ubıgue docendı Ogretım uyelerı srk sık küise Ue dalaşmayı goze almak zorundadır. Ne dogıu durust kıtdpkrı ne de kâgıtları vardır Her şeye ragmen hırsla çalışmaya ve gelişmeye devam ederler Bızım akddemisyerüerımızın ekserısı ıse Gazali'nın ılkelerını kayıtsız şartsız benimseyıp çoktan derın bir skolastizm uykusuna yatrruşlardır. Keşke bugun skolastızm ületınden kurtuldugumuzu soyleyebüsek En büyük arkeolog olaıak Türkçeye çevrilmemiştir? Orneklerı çogaltmak rrmmkun Açık olan şey Bdtı bılımınin Islam kultur kaynaklanndan dogdugu. Batı lonesansının hazırlıklarının yapıldıgı 1112 Yy.'larda, Islam kultur ve bilimi çoktan yozldşıridyd bdşlamıstı. O zaman şoyle denüebüir: Nasıt tanımlanmalı? Oıtaçağ teıımı ıtıbdiıdir ve yereldır, yani insanlık tarıhrnın evrensel bır kategorisı olmayıp çok belırgin bir cografyanın, Batı Avıupa'nın bıı donemını ıfade etmektedır ve usteük bu cografyamn her parçası için de aynı zamansal sureç ve yoğunlukta ortaya çıkrıidrmstır Ronesans oluşumu sırasında, kendı donemlerının farklüıgını vurgulamak ısteyen humanıstleıuı, benzemek ıstedüderı antıkıte ıle kendı aralarına bir gunah keçisı koymaları gerekmiştir. lşte olumlu değerlerın yuklendıgı antıkıte üe daha ust duzeyden yeni olumlu değerleri (Ronesans donemi) ayıran tarihsel sureye rnedıo evo, ortaçag adı verilmış ve aşılmak ıstcncn tum olumsuz degeıleı buıaya mal eddmıştu (JL Gott, ürtaçagda Lntelektueller'ın çevın onsozunden, M A Kılıçbay AyrmtıJ Dahd dd ılgınç olan, ortaçag Avrupasında ınsanların son derece bilgı ve tartışma açhgı ıçmde olup bu yolda çogu zaman olumu büe goze dlmıs olmaldrıdır Otorıteye karşı gelip din mahkemelerinde yargüanaıak acjıı cezdkrd çdrptırüan kişi sayısının çoklugu karşısında ınsan dehşete kapılmaktadır Bugün misyon nedir? Ancak modern unıversıtenın misyonu nedır Meslek sahıbı yapmak mı 9 Ortalıkta bır meslek "etıketi" taşıyan bir suru "musvedde" dolaşmaktadır Batı unıversıtesinden mezun olanın tek farkı, en azından meslegı konusunda bügi sahibi olrrıası olabi lır Ancak orüarın da, meslekı alanı dışındakı farklı yaşamsal ya da kulturel konulaıda bilgı sahıbı olup bu bırıkımlerı üe gdrunurde ügısız zannedüen oldylardaki gorunmez bağlantıları farkederı, ülıyet bdglaıını ku ran "entelektueller" olduklarmı duşunmek saflık olur 9 Ekrem Akurgal hiç kuşkusuz Türkiye'nin yetiştirdiği en büyük arkeologdu. Kanımca en büyük bilim adamlanmızdan biriydi (Onun düzeyinde konusuna dünya çapında etki yapmış başka hangi Türk bilimcisini tanıyorsun deseniz bir tek Fuad Köprülü'yu söyleyebilirim.) Ama bunun da yanında yorulmak bilmez bir uygarlık savaşçsıydı. Uygarlığın temelinin bilim, bilimin kaynağının da eleştirel akıl olduğunu soyleyip yazmaktan asla yılmadı. Dunyanın en önde gelen bilim çevrelerine, onlara yön verecek eserler hediye ederken, bir yandan da kendı halkına medeniyet kılavuzu olacağını sandığı eserler kazandırdı, ona kitapçı raflanndan gazete sütunlanna kadar her düzeyde seslenmeğe, ulaşmağa çabaladı. Turkiye'nin yerini hep dunyanın en uygar ülkeleri arasında görmek istedi. Atatürk'ün bizleri, içinde özgürlük ve eleştiri olmayan bir çevreden bunlarm olduğu bir topluluğa götürmek istediğini biliyordu. Tüm yaşamı bu çabanın gerçekleşmesine katkıyla geçti. Tarihçi olarak, sahte tarihlerle övünmemizin zararlarını anlattı, vatandaş olarak özeleştiri yapmamız gerektiğini söyledi. Gerçekçi ve akılcı oldukça yuceleceğimizi anlattı. Türk halkının yüceleceğinden, dunyanın en uygar ulusları arasına gireceğinden bahsederken zevk, gurur ve heyecandan gözleri dolardı. Bunun gerçekleşeceğinden asla şüphe etmedi. Insanlarına ve ülkesine âşıktı; onları büyük bir insan kardeşliğinin parçalan olarak gormek istiyordu. Sonra? Ekrem Hoca gitti. Onunla birlikte ülkemizi Atatürk aydınlığına kavuşturanlardan ençok bir veya iki kişi hayatta kaldı. Bu bizim Ragnarök'ümüz mü? Karanlık mı geliyor? Baldr'ımızın arkasmdan tüm tanrılarımızı kayıp mı edeceğiz? Belki de. Ama mitosun sonu hoş bitiyor. Tanrıların yenik düştuğü dünya yanıp yokolduktan sonra onun küllerinden yeni bir cennet, yeni bir insan nesli türüyor; tanrılar diriliyor. lşte Ekrem Hoca'ya yaşam sevinci veren en önemli inancı buydu: Türkiye cennet olacak. Uygar, akılcı, bilgili insanlarm ülkesi olacak. Ben de ekleyeyim: Olduğu zaman da buna Ekrem Akurgal'ın ihmal edilemeyecek önemde katkı yaptığı görülecek. Rahat uyu Hocam! Yanına gittiğin Büyük Ata'ya görevini başarıyla yaptığını söyle. Darısı geride bıraktığın bizlerin başına. 816/5 man da buna Ekrem Akurgal'ın ihmal edilemeyecek önemde katkı yaptığı görülecek. Daha dün bu "uygar" Avrupa'da müyoıüarca insan, gayet sogukkanlı bır bıçımde kıtlesel olarak ımha edümedi mi 9 Gunumuz Avıupa'sı Oıtaçağ Avıupa'sından daha mı medenı' ? Zamanımızın "globalleşmiş", mesleğinde "uzmanldşmış" tuketim toplumu, çagıınızın antıdepresan mahkumu, kendıne ve çevresıne "yabancılaşmış" bu nevrotik inson surusu. bize cevabı verıyoı Pirsigırı dedığı gıbı, modeın unıversıte, olmayan bır şeyi notlar ya da lataplar ve smıf geçmeler le oluyuınıus gibı gosteıen bu ydnılsama olmasın9 bolukbasıokan@hotmaü com