Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ack, PT14l'ınnormalde doğanıncınseldavıa mşı devınırne geçırdığı merkezı tetıkledıgıne dıkkat çekıyor Concorde Unıventesı'nden Shadıack ve arkadaşlan PT 141 'ı hayvanlar uzennde dene dıler ve ıldctn dışı farelerde oynaşmd gudusunu erkek farelerdo de cınsel uyarümayı dene tım grubund kıyasla yedı sekız kat arttırdığına tanık oldular Verüen PT 141 oranı arttıkça bu etkının daha da arttıgı goruldu 30 daiakalık deney suresınce doymak bılmeyen farelerın dort kez çıftleştıklerıne ve ılacın ozellıkle dışılen etküedıgme parmak basan Shadıack bunun lıbıdosu dusuk duzeyde olan ve cınsel açıdan kolay uyarılamayan kadınlara bır çozum getıre bılecegıne ınanıyoı Erkekler uzerınde klınık oncesı guvenlık deneyı tamamlanan ılacın Vıagra alanlarda çok sık rastlanan yan etkılerı yaratmadıgı kan ba sıncı nabız ve terleme duzeylerınde heı hangı bır degışıkhğe neden olmadıgı belırtüıyor De ney ılacın erkeklerdekı uyarıcı etkısını sınamdk amarıyla uygulanmamakla bırlıkte PT141 alan kımı eıkeklerm cınsel oıganlaımın anmda sertleştığıne parmak basılıyor Şımdılılc kadınlarda cınsel durtuyu ko rukleyıcı etkı yaratabılen tek ılaç Welbutrm Oelgolclrm gerçekte bır antıdepresan olan bu üdç yalnızca yan etkı olarak cınsel durtuyu artırıyor Beynm cınsellıkle ügüı merkezını etkıleyen Apornorfın ve Meldntdn II turu ılaçkr ıse baş donmesı ve mıde bulantısı gıbı yan etküer yaıatıyoı veıüen farelerı once sessız bıı ortamdd tutup drdından, tempoları benzeşmekle bırlıkte, bırı Prodıgy grubuna aıt bır parça, dığerı Bach'ın A Mınor Keman Konçertosu olmak uzere hafıf ve guı ultulu muzıkleı dınlettı Sonuçta, tek başına gunıltulu muzıgın farelere heı hangı bır zarar vermedıgı goruldu Işın gerçegı şu kı uyuşturucu yerıne salt tuzlu su veıılen fareler bu çügın ortamda uykuyd daldılar Ne var kı, gurultulu muzık metamfetamının etkısını sankı daha da yoğunlaştırmıştı Bach ın muzığını dınleyen 40 fareden 4 tanesı deney sırasmda yadasomasındaoluıken Pro dıgy rıırı muzıgıru dınleyen 40 fdieden erı <±z. ye A.M. Celal Şengör Yaşamın anlamı üzerine... Yaşamı sürdürmekle, onu anlamlandırmak arasındaki farkl Anlamı olmayan bir yaşam surdürulebilir mı? Pek çok sağlıklı yaşlının, emeklı olduktan veya eşini kaybettikten sonra sağlığını hızla kaybederek kısa bir sure içinde yaşama veda ettiği hemen her ortam, kultur ve çağda tekrarlanmış bir gozlemdir. Yaşamın anlamı değışik kişiler içın değişik şekiller alır: Bazıları bu anlamı eş ve çocuklan arasında mutlu yaşamakta, diğerleri insanlara hukmetmekte, başkaları kendı anılannı olumsuzleştırme çabalannda bulurlar. Ama dikkatle incelenırse, tum bu "anlamlann" sonunda bireyin yaşammı rahatlatıp uzatmak arzusundan ibaret olduğu gorulür. Bir dilenci ile bir kralın veya bir milyarderin yaşamlan arasındaki fark, doğumla olum arasındaki sureyi geçirdikleri rahatlık duzeyleh arasındaki farktan ibarettır. Kaldı ki 'rahat' bağıl bır kavramdır. Edward Cibbon'un tüm Roma imparatorlarının politik ve aile içi çekişmeler nedeniyle zamansız ve genellikle feci şekillerde mezara suruklendikleri ıfadesini duşunursek, benzer tehlikelerden uzak kulubesinde yasayan koylunun yaşamını bir Roma ımparatorundan daha rahat surdurduğunu iddia edebiliriz. Adam Smith'in zengin ile fakirin midelerinin nihayet benzer miktarlarda yiyecek alabileceği gozlemi, bunlar arasındaki tek farkın birinin istediğini, diğerinin ıse bulabildığinı yiyebıleceği olduğunu gosterır. Ama ınsan alışkanlıklarınm esiridir: Sonradan servet sahibi olan fakir köylu, omru boyunca çocukluğunda bulabıldiği basit gıda ve içinde buyuduğu sınırlı ortamı ozler. Zeytmekmeğı toprak kap ıçınde yemekle altın tabaktan yemek arasında, ikincinin verdiği zahiri refah garantisi dışında hiçbir fark yoktur. Costerisin verdiği tatmin de sınırlıdır: Her gosterişin bir daha gosterişlisi vardır. Osmanlı halkı bunu padişahlarına Cuma Selâmlıkları esnasında "Mağrur olma Padlsahım, senden büyük Allah varl" alkışı ile hatırlatmayı âdet edinmisti. Kaldı ki her maddî zenginlik, her gosteriş, bir anda yok olabilir: Timur, bunu Bayezld'e *'Allah su dünyaya bes paralık değer verseydl, onu senin glbl bir körle benirri glbl blr topala bırakmazdı; onun Için kederlenme, haltne şükret" sozleriyle hatırlatmamış mıydı? Dunyanın maddî nımetlennden anlam çıkarma umidını kaybedenler, tarıh boyunca bu anlamı kendı yarattıkları masallarda aramışlar, bu dunyanın geçici, blumden sonra geleceği hayâl edilen âlemin ise gerçek olduğu inanayla tesellî bulmaya çalışmıslardır. Ama butun bu "öbür dünya" masalları, nihayet surdurulen yaşamın uzatılması iştiyakından başka bir şey değildir. Her dinde cennetin tasviri rahat kavramının bir ozeti, cehennemin tasavvuru ise duşmanm başına gelmesi arzu edilen felâketlerin bir resminden ibarettır. Benim bildiğim ıki istisna Budizm ve Taolzmdır. Bu iki ilkel oğreti, yaşamda anlam aramanın boşluğuna ınanıp, anlamsızlığı kabullenmenin kurtuluş olduğu tezınde birleşmişlerdir. Yaşamı surdurme arzusu temel bir biyolojik durtudür. Insan aklı evrimin yaşamı surdurmeyi kolaylaştırmak için ıcat ettiği en etkilı mekanizmadır. Ancak diğer tüm hayatta kalma mekanlzmalarından farklı olarak, aklın ürünleri kendllerlnl yaratan akıldan aynlarak tam blr bağımsızhk kazanırlar. Bır atom bombası, bir gun kendini icat edenlerin kafasında patlayabilir, zıra bir kez icat edildi mi, o bilgiyi herkes kullanabilır. Aklın ortaya çıkması, evrende o zamana kadar hiç görulmemiş yeni, ama yepyeni bır gucun tezahuruydu. Küçuklüğumden beri "gundelik" veya "sıradan" işlerbeni asla ilgılendirmemiştir. Marx'ın "gereklillk âleml" (Reich der Notmndlgkeit) diye betimledikleri benim ılgilerımın tamamen dışında kalmıştır hep. Onun "özgürlük âlemi" (Reich der FreIhelt) içinde duşunduklerine, bilime, klâsik (batı ve Osmanlı) muziğe, felesefeye, edebiyata ve benzer şeylere ilgi duydum. Tarihte en çok ilgilendiğim konular buyuk adamların yaşamlan olmuştur. Bu tercihlerin nedenlerını kendime sık sık sormuşumdur. Cundelikten ve sıradandan kaçış, demişımdir kendı kendime, acaba insandan kaçış mıdır? Acaba insan ilişkilerinde başarısız olma endişem mi var? Yoksa bunlar tesaduflerin empoze ettiği aiışkanlıklar mı? Acaba etrafımı kuçuk gormek gibi blr kustahlık mı gelıştı bende erken yaşlarda? Veya bunlar, tam tersine, bir aşağılık kompIeksinin tezahuru mu? Sonunda bu şıkların hiçbirinin benim tercihlerimin kokenlerini tamamen açıklayamadıklarını gördüm. Bu tercihlerin nedeni daha derinlerde bir yerlerdeydi. Aradığım cevabın ipucunu Jules Verne'in Kaptan Nemo'ya insan aklına duyduğu hayranlık hakkında soylettıği sozlerde buldum. Bence yaşamın anlamı akıldaydıl Ama yaşamı sürdurmekten başka amacı olmayan kurnazlıklarda değil; kendini yaratan doğayı anlamaya yönelen akılda: Einsteln'in dediğigibi, "evreni yaratırken tannnın aklından neler geçlyordu?" sorusuna cevap arayan akıldal Bu sorunun cevabını aramak yaşamı gerçekten anlamlandıran tek şeydi. Bu arayışın faydalı olup olmadıgı, yaşamımı daha uzun, daha rahat, daha mureffeh yapıp yapmayacağı beni hıç ilgılendirmemiştir. Slr Arthur Conan Doyle'ün Profesör Challenger'ln ağzından haykırdığı glbl, nerede olduğumuzu, nasıl olduğumuzu, niçin olduğumuzu sorgulamak, çevremlze yenilikler ekleyebilmek, kısacası yaradılışı sorgulamak ve ona katkıda bulunmak: Bunlar insanlığın en asil iştiyakları değil mldir? Bunların, ama yalnızca bunların, bana tatmin ve mutluluk verdiklerini, yaşamımı anlamlandırdıklarını gördum. Bu, bazan aynı duşünceleri paylaşmayanlara karşı hassas olamamama neden oluyor. O zaman Oya bana herkes içın yaşamın bilim, felsefe ve klâsik muzikten ibaret olmadığını hatırlatıyor. Buna verebileceğim tek cevap, bu uç şeyin bir arada bana, anlatılması ifade gücümu aşan bir yaşam zevki verdiklerinden ibaret. Bir kez daha Beethoven'in ne kadar haklı olduğunu duşunuyorum: "Bilim ve san'atın peşlnden koş. Yalnızca bunlar Insanı tanrı katına yüceltlrler." dısı yaşamıru yıtırdı Ancak Morton farelerın ke man konçertoldrıyla çügın muzık drasındd bır ayınm yapabıldıklerını sanmıyor ve onların yalnızca bır gurultu duyduklaıını one suruyor Uyuşturucu verıüp sessızlıkte kalan ya da hafıf muzık dınleyen farelerın davranışlann da dd bır dnorrndllık meydana geldıgı bunldrın yaklaşık yanm saat ortahkta dolandıktan sonra "stereotıpı" denılen coşkulu ve sureklı ymele nen bır devıram ıçıne gırdıklen ve normale donmeden once yarım saat boyunca yıne orta da dolandıklan belırtüıyor Ote yandan, uyuşturucu eşlığmde gurultulu muzık dınleyen faıele rın dort sadt boyunca yerlerme yapışıp kdldıklarına, ya da gen gerı yuruyup, coşkulu stere otıpık devınımler sergıledıklerıne dıkkat çekılıyoı Bu farelerın beyınlerındekı 'onarıcı" huc reler ıncelendığınde, rnetamfetdmının beyne de zarar verdıgı goruldu Morton 'Farelerın ıçme duştuklerı duruma tanık olsaydınız, metamfetamının adını bıle ağzınıza almazdıruz," dıyor Uyuşturucu muzıgın azızhgı Uyusturucunun etkısmdeyken aşııı gurultulu muzık dınlemek saglıgınıza zarar verebılır hele hele fareysenız Cambrıdge Unıversıtesı'nden Jenny Morton, ' Conınuşe bakılırsa, temposu hızlı muzıkler metdmfetamın adlı uyusturucunun toksık etkısını daha da guçlendınyor" dıyor Morton kendılerme soz konusu uyuşturucudan Kadınların sorunu: Polikistik yumurtalık sendromu Üreme çağındah kadınlann yaklaşık yuzde 3'unde gonüen pohhstık yumurtalık sendromu konusunda Acıbadem Carousel Hastanesı Kadm Hastalıklan ve Doğum Uzmanı Pro! Dr Macit Arvas, genç hanımlan uyanyor "Pohhsük yumurtalık sendromunun zamarunda tanı ve tedavısı yapümazsa cıddı sağlık sorunlan olabüır" Bu hastalıkta hangı nedenler rol oynuyor7 Bu sorumuzu Arvas şoyle yanıtiıyor "Yumurtahkların çeşıtlı hormon urehm bozuklukları, bobrek ustu bezlerının aşm erkeklık hormonu salgılaması, prolaktın hormonunun yukseklığı, beymdet çeşıtlı maddelerm fonksıyon bozukluğu suçlanmaktadıı, ne var h sonuçta yumurtahkların çalışması bozulmaktadır" Prof Dr Macıt Arvas bu hastahğın tanı ve tedavısmde genç kalmdığmda oluşabılecek sorunlar konusunda şu açıklamayı yapıyor "Hıç âdet gorememe 26 ayda bır âdet gorme gıbı çeşıtlı âdet duzensızlıklerı, meme dokusunda kuçuhne, cınsel ılışkı sırasmda kuruluk hıssı, gebe kalamama sorunlan, aşın kuîanma, saç dokulmesı, cıltte yağlanma ve sıvılce oluşumu gıbı sorunlar ortaya çıkabılıyor" Son araşürmalar polıbsük yumurtalık sendromunun dıyabet hastahğma ortam oluşturabıleceğını gostermış Bu hastalann yuzde SO'smde ınsulme karşı dırenç olduğuna ışaret edıyor Arvas "Insulm duzeylerının yuksek olduğu şışman hastalarda ınsulın ve ınsuhn benzerı buyume faktorlerı yumurtahklardan aşm androjen yapımma neden olur Kendısı dırekt dıyabet yapmaz ama, şışman veya dıyabeük hastalarda pankreas rezervımn yetersız oluşuna bağh glıkoz toleransı bozulur" dıyor Tanı ve tedavl yöntemleri Hastalara teşlns, yapılan hormon tethklerı ve ultrasonografık mcelemelerle konuluyor Tedavı ıse hastalann gebelık ısteyıp ıstememesme gore yapıhyor Gebelık ıstenmıyorsa çeşıtlı hormonal ılaçlar ve doğum kontrol haplan kuüanılabılır Gebelık ıstenıyorsa yumurta gehşımını uyaracak ılaçlar tercıh edıhr Bu hastalann gebe kalması olanakhdır ancak gebelık sonrası adet duzenlerı tekrar esh durumuna doner Steroıd bashlması bazı vakalarda ışe yarar Cerrahı mudahale son seçımdır Kıllanma ıçın GnRH agonıstlerı, spıronolakton, sıproteran asetat, ketakonazot, sımetıdın, Flutamıd ve poskar gıhı uaçlardır" Vural Ahı 771/5