24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Fizik dersi niye sevilmiyor? ise ögrenimi görmüş olanlara sorarsanız, pek çogu fizik dersıni okulda bir türlü sevemedıklerini soylerler. Bu olgunun dogaldır ki bırçok nedeni vardır. Bu nedenlerin içinde kişisel deneyımlerime baglı olarak gorece önemli gordüklerimi açmak istiyorum: 1) Teknik olanaksızlıklar: Bugün en gelişmiş okullanmızda bile fizik deneyleri gruplar halinde yapüabümektedır. Pek çok okulda ise deneyler ya yapümamakta ya da ogretmen tarafindan gosteri deneyi olarak yapılmaktadır. Oysa deneysel ağırhklı yapümayan derslerin etkin ve verimli olması ancak soyut zekâya sahip ogrencilerin izlemesine baglıdır kı, soyut zekâya sahip ögrenciler oran olarak çok azdır. Kendısınin aktör olarak yer almadıgı etkınlıkler pek çok ogrencinin ügisini çekmez. 2) Düzleme koşullaıuna: Bugun okuUanmızda ögretim tahtada ogretmenın ydzmdsı/çizmesı ve bunlan ogrencilerin defterlerıne aktarması biçiminde olmaktadır. Yani ıki boyutiu (duzlemsel) bir koşullanma çocukları uç boyutiu çevreden soyutlamaktadır. Oysa çevremizdeki olaylar uç boyutiu dogada gerçekleşmektedır. Bu nedenle ileri ogretım kademelerınde ogrencilerin uç boyutiu olaylan ya da nesnelerı hayallerınde canlandırmalan güçleşmektedır. Buna geometriden üd ornek verirsek; bırincı örnekte altı ozdeş çubukla dort eşkenar üçgen oluşturunuz dedigımızde ogrenci bunu kagıt ya da tahta uzerinde gerçekleştırmeye çahşmakta ve başaramamaktadır (Bkz, Şekil1), çunku çözum uzayda düzgun dortyuzludur (Bkz. Şekil2). Danci örnekte uç düz L Matematiksel fizik öğrenimi artık sorgulanmalı ve değiştjrilmelidir. lemle en fazla kaç bölum (yarı uzay) oluşturabilırsiniz diye sordugumuzda, ögrenciler yine iki boyutta çozum aramakta ve 7 diye yanıtlamaktadırlar (Bkz. Şekil3), oysa çözüm üç boyutta 8'dir (Bkz. Şekil4). Bu örneklerifizikdersinden örneklerle zengınleştırebılıriz. Fizik ogretimi matematik üe gerçekleştigi için ve uç boyutiu koordinat sistemi ortaögretim içinde ogretilmedigi için sözü fazla uzatmaya gerek yok sanınm 3) Başansızkk fobisi: Psikolojik boyutiu bu nedenin köklerı okul öncesi döneme dayanmaktadır. Modera donemin üerlemecı ve mükemmelliyetçi zıhniyetı, çocuk egitiminde "hedef başandır" bash ve yonlendırmesını temel eksen kabul etmiştir. Başarısızlıgın ise mutsuzluk ve aşagdanma getirecegı ögretılmıştır. Bu egıtımden geçen çocuklar okulda başarılı not ve başanlı dıploma almaya koşullancbnlmışlardır. Oysa başansızlıgın da başan kadar dogal ve hayatın bir parçası oldugu, başansızlıgın başanya giden bir aşama oldugu üstelık başarının zamana, kışi ve topluma gore degişebüdıgı ogretümemıştir. Başarısız olanlar hep aşagüanmış ve dışlanmıslardır. 4) Matematik ağırlıklı öğretim Fiziksel bilimlerın matematıge bagımsızhlıgı yadsınamaz bir gerçekür. Olçme ve sonuçlan degerlendirme mutlaka matematıksel yontemlere başvurmayı gerektirir Ama matematigin soyut bir bilim oldugu da unutulmamalıdır. Nıtelıkler niceliklere dönüşürken acaba gerçek hayattan ne kadar uzaklaşıyorlar? Bu soru derınlemesıne kurcalanması gereken bir sorudur. Gerçek hayattaki olaylar kaotik bir yapıdadır, öyleyse onları okullarda taze beyinlere basıt ve hazmedılebılır bir durumda sunma zorunlulugu, bizı kaçınılmaz olarak matematiksel yontemlerle ögretim yapma eylemine ıtıyor savına karşı alternatıf goruşler pekala one surulebilir. Hesap makınelerı ve arkasından bügisayarlar icat edilip egitımde kullarulır hale gelince, ogrencilerin fizik ögrenırken daha az matematiksel yuk çektikleri gozlenen bir olgudur. Gezi mekânlan, sanal ortamlar ve sanatsal etkinliklerin egitimde kullanılması, fen ogretiminde matematiksel yontemlere alternatıfler oluşturacaknr. Örnegin tamirat yaparken fizik, hayvan beslerken biyoloji, yemek ya da resim yaparken kimya ogrenümesi gibi... Fizik problemlerinin çözümünde matematiksel işlem oranı ne kadar yüksek ise, ögrencinin o kadar anlama zorlugu çektigini ve hata yapma olasılıgının da arttıgını kisisel gozlemlerime dayalı olarak soyleyebilinm. "Hocam bu sorunun daha kısa bir çozüm yolu yok mu?" şeklinde çok sık karşüaşügımız sorulann temelinde, matematiksel ışlemlerın yoruculugu yatmaktadır. Matematiksiz fizik duşünülemez ama matematiksel uzik ogretimi artık sorgulanmalı ve degistirilmelidir. 5) ÖSS baskısı: Ortaogretımin amaçlanndan biri de, ünıversiteye ogrenci sokmak değil, üniversiteye yaraşır ogrenci yetiştirmek olmalıdır. Bu da, formül ve sonuç peşinde koşan degil, bilimsel yöntemleri kullanmaktan mutluluk duyan ve sonucu hedef alan degil süreci hedef alan ogrenci yetiştirmekle olanaklıdır. ÖSS smavı, bazı bilgilerin biünip bihnmediginı ve bazı sembollerin matematiksel hareketinın formüller aracılıgı ile yapılabilirligini ölçme aracı olmaktan çıkarılmalı ve ögrencinin ögrendiklerini günluk hayattaki olaylarda yorumlama ve çözümde kullanma becerisini sınama aracı olması saglanmalıdır. Her soru, somut ve yaşanabilir bir olayla baglantısı kurularak hazırlanmalıdır. Soguk, kau ve duygusuz şeklinde tarumlanan fizik ögretiminin yerini, sıcak, yumuşak ve sevgi dolu bir fizik ögretiminin bir an önce alması umidiyle... Tiirkkan Cülyurdu Tevfik Üeri Anadolu ImamHatip L. Fizik Ogretmeni 'Neden bilim yok!" "Neden bilim yok?" başlıklı yazınızla (CBT, 29 Nisan 2000) 'gündem'de tuttuğunuz konu ve sorunlar üzerine yazıyorum. 1. Soru, güncel ve geçerli yani yanıtlanması gerekir. Ne ki, varyok ikilemini tartışmak metafizik değilse bile ontolojiktir. Yanıtlansa bile kanıtlanması kolay değildir. 2. Ceçerli sorular, ülkemizde bilim: • • , • !t Ne kadar, nasıl yapılıyor? Neden gönlümüz çektiğince ya da gücümüz yettiğince yapılamıyor? bağlamında sorulursa, güvenilir düzeyde bazı yanıtlar verilebilir. 3. Özgün, üretici, yararlı ve çağdaş bilim yapmamızı geciktiren lojistik engeller (koşullar, konumlar ve kurumlar) hangileridir? 4. Bu türden engeller nasıl aşılabilir, koşullar nasıl değiştirilebilir? 5. Cerekli atılımı yapacak kişi ve kurumlarımız yeterli değilse; n'apalım? Neredene zaman, nereden, nasıl başlayalım? Eğer geçerli yani yanıtlanabilir sorular bunlar ise, bilimin egemenliğiyle ilgili arama Konferansı'da önerilen: Devlet ve mülkiyet yapısıyla, Yönetim ve eğitimde akıla düşünceye ver. ilen/verilmeyen değerle, ~; Üretim ve hayata yönelik olmayan bilim anlayışıyla, İlgili eleştiri ve tanılar, neden değil, olsa olsa sonuç, bilim yetmezliğimizin sonuçları gibi görülmeye başlıyor. Yapısal (ilişkisel ve kurumsal) sorunlarımızı, (temel) nedenler ve (zorunlu) sonuçlar bağlamında çözmeye çabaladıkça bu türden kısır döngülerden kurtulmamız gecikmektedir. ,; İçinde bulunduğumuz bilgi çağı ya da bilişim devrimi, bilimle; bilim ise, bilim yöntemiyle, Doğa Tarihi ve Descartes'la başladı. Bu çağın sorunlarına Aristo'nun biçimsel mantığı ile ya da salt akıl yürütmeyle yaklaşıyoruz. Cumhuriyet, Dünya Klasikleri dizisinde Decartes'ı hatırlattı; kuşkusuz gerekliydi ama yeterli olabildi mi?.. Ceçen yüzyılın ikinci yarısında yaşanan Stokastik Devrimfri\ ne zaman üniversite. Ciri§ sınavına sokacağız? Bilim konuşarak değil, yaparak öŞrenilir. Hatta öğretilmez belki özendirilebilir. Öyleyse, bilim yapanlara: Yaptıklarını özenle yazanlara, yazılanları okunur biçimde yayımlayanlara, dinlenip izlenir düzeyde tartışıp yaygınlajtıran yurekli yayıncılara gereksememiz var. Bilim ve teknolojinin satın alınıp kullanıldığına tanığız. Ne ki yapabileceğimiz bilimin yararlı veya geçerli olabileceğine henüz inanmıyoruz. Hazır ve bedava(!) sunulan, hatta taklit edilen bir Discovery Channef\m\z var ama ona özenen Yaygm Eğitim Kanalımız hâlâ gündemde bile değil! Ne ki, ciddi sorunları gündemde tuttuğumuza göre, gene de, çözümün çok fazla gecikmeyeceeğini umut ve hayal ediyorum etmek istiyorum. Saygılarımla. '•':* ••, Bozkurt Cüvenç 687/16
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle