Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Zümrütten akisler A. M. C Şengör Demokrotik bilimsel kuruluşlar Geçen mart ayı içinde yapılan Avrupa Yerbilimleri Birliği (European Union of Geosciences: EUG) toplantısında, benım altı yıldır devam eden Konsey üyeliğim sona erdi. Son toplantıma 28 Mart günü katıldım. Toplantı sona erdikten sonra Konseyimizin yıllardır sekreteryasını yuruten, Cambridge Üniversitesi Yerbilimleri Bölümü idarecisi Bayan Margaret jobnston'u yemeğe davet ettim: "Eh, beni Konseye atayan kişiye bu kadar vefa borcum da olsun" diye de takıldım. Avrupa'nın en önde gelen yerbilimcilerini bünyesinde bulunduran Konseye atandığım zaman, dostum, meşhur jeofizikçi Dan McKenzie'yi arayıp, atamanın beni hayrete duşurdüğünü soylemiştim. Dan gerçekten de gulerek "Eh, Margaret senin görev alma zamanının geldiğini düşünmuş olmalı" dediydi. Konsey'de çalışmağa başladığım zaman Bayan johnston'un onemini anladım Toplantılann tüm tutanaklarını hazırlatıyor, toplantıda, dışarıda, bazen telefonla, Konsey'e, Birliğin bir sürü komisyonuna atanacak kişileri tespit ediyor, bunları "teklifler' halme getirerek onümüze getiriyordu. Margaret'ın onumuze getirdiği listeler pek kısa tartışılıyor, pek çok isim hiç tartışılmadan onaylanıyordu. Bu listeler dışında teklifi olanlar bunları kısaca dile getiriyorlar, bunlar da hiçbir zaman oylanmaya ihtiyaç kalmadan derhal kabul veya reddediliyorlardı. Toplantıda biri bir söze başladığı zaman, gerisi ya sözün sonunun ne olacağını zaten biliyor, veya dikkatle dinleyerek verilen bilgiyi öğrenip tartmaya çalışıyordu. Sık sık, Konseyimizin pek çok uyesınin "ben bu konuda hiçbir şey bilmiyorum, bilenleri izleyeceğim11 dediğini duyuyorduk. Iki akşam sonra, Bayan johnston'la yemeğe gitmek uzereyken otelin fuayesinde EUG 'nin eski (Prof. Albrecht W. Hofmann) ve yeni (Prof. David G. Gee) başkanlanyla karşılaştık. 0 akşam konsey ikinci bir toplantı yapmış, ancak benim dönemim bittiği için ben katılmamıştım. Dört günlük toplantının sonuna doğru, bütün gün bilimsel tebliğler dinledikten sonra bır de iki saatlik Konsey toplantısı yapmış olan dostlanmın (Margaret hariç!) yorgunlukları yüzlerinden akıyordu. Kendilerine takılarak: "Ne o hoşafınız çıkmış! Ben ise hürriyetimin tadını çıkarıyorum" dedim. Hofmann gulumseyerek: "Kurtuldum sanıyorsun değil mi?" diye sordu. "Fakat yanılıyorsun dostum. Bu toplantıda senigenç bilimciler ödülu komisyonuna seçtik!" Surpriz! Ben boyle bir yere aday olduğumu hatırlamadtğım gibi, kabul edip etmeyeceğimi de kimse sormamıştı. Işte boyle ayakustü yemeğe giderken küt diye tebliğ edilivermişti yeni gorevim. Tabii ki oraakta ve iftiharla kabul edeceğimi söyledim. Ama onlar zaten boyle olacağını biliyorlardı. ölen gençlerin aileleri acıdan şoka glrdller. te egılımlı bır bebek, aılesı tarafından ıhmal edılırse ortaya trajık bır durum çıkabılır Perry, ıh malın beynın korteks tabakasının gelışımını en gelledıgmı ortaya çıkarttı Korteks, aıdıyet ve baglanma duyguldrını kontrol eder Bu ıhmal edümış, yeterınce ılgı gormemış çocuklar kendı psıkolojık yapüaıına uygun bır ıdeolojı arayışı ıçındedıı Kendılerıru aşagılanmış ve dışlanmış hısseden bu çocuklar pop kulturunde aradıkları pek çok şeyı bulurlar Doom ısırnlı bügısayar oyunkrı, Rammsteın'ın muzıgı bunlann başında gelır Geçmışe bır goz atarsak bu ıdealleım genellıkle erkeklerı hedef aldıgı gorulur Işke bu nedenle Columbme Lısesı'nde Antı sosyal kışılık bozuklugunda genetık yapının rolu çok buyuk olmasa da onemlı Çocugun nasıl bır çocukluk donemı geçırdıgıne bağlı olarak bu genetık yapı on plana çıkar veya onemını yıtırır Cornell Unıversıtesı'nden James Garbarino bu konudakı goruşlerıru şoyle dıle getırıyor "Sınırlılık, duşunmeden hareket etrne, hıperaktıvıte ve duyarsızlık gıbı ozellıklerın sorumlusu genetık yapıdır Kucaklanmaya, sevümeye karşı kayıtsız bu bebek kendı halme bıraküırsa bu ozellıklerı kok salarak oıtaya duy gusuz, şıddete egılımlı bır yetışkın çıkar Ancak ebeveyn çocuga normalın uzerınde ılgı gosterır, sevgı gosterılerme devam ederse çocugun beynı ve dolayısıyla davranışları olumlu yonde degışır Davıanışlaı beym de deneyımler arasındakı dıyalogun bır sonucudur" Beynın bazı lezyonlan şıd det egılımı üe* ılgılıdır On lobda meydana gelen bır hasar, kaıar alma yeteneğı ve duygulan olumsuz yonde etkıler Beynın merkezınde yer alan "cıngulate gyrus" denılen bolum, kalıllerde hıperaktıf durumdddır Cıngulate gyrus deforme oldugu zaman kışı bır konu uzerıne saplanıp kakr Benzer şekılde beynın denetçısı konumundakı "prefrontal korteks" şıddete egılımlı olanlarda hareketsızdır İyı haber' Şıddetın koklerı bır bır ortaya çıktıkça onlem alma şansı da aynı dogrultuda artıyor Kotu haber1 Şıddete egüım çocuklarda her geçen gun daha vahım sonuçlara yol açıyor Bu sonuçlar cınayetten ıntıhara uzanan aşırı eylemlerı kapsıyor Gençlerlerın ışledıgı cınayetler bugun, 198O'lı yülara oranla ıkı mıslı artmış durumcte Bu sure ıçmde çocukların beynı koklu bır degışım geçırmedı, degışen yalnızca sılah edınme kolaylıgı, ıntıkam duygusunu yucelten kulrurlerın yaygınlaşması ve aılelerın çocuklaıına yeterınce zaman ayıramaması Bu soruııları goz ardı ettıkçe, çocukların ışledıgı cınayet lerın son bulması beklenemez Reyhan Oksay 3 Mayıs 1999 Newsweek Bizde ve Avrupada bilim kurullan nasıl işliyor? cınayetlerı Mary'ler veya Julıa'lar degıl And revv'lar ve Dylan'lar ışlıyor Harvard Halk Saglıgı Fakultesı'nden Deborah Prothrovv Smıth şu açık lamayı yapıyor "Bugurı suç ışleyen gençlerin yuzde 25'ı kız TV programlarmdakı Zeyna veya Power Ranger tıplemelerı kızları da şıddetın ıçıne çekıyor Bugune dek kızların erkekleı kadar şıddete başvurmaması ıkı nedenden kaynaklarayor Bırıncısı dışlanan ve aşagılanan lazlar, ofke duyacaklarma, duygularını ıçlerıne gomme yı tercıh ederler Ancak bu gıdışle ıkıncı şıddet dalgası kızları ve kuçucuk çocukları da ıçıne çekecek Kuçuk çocuklarm olum olgusunu bır oyun olarak değerlendırmelerı bu gıdışatı hız landınyor Çevremız duygusal yonden aç ço cuklarla dolu Dogal olarak bu çocukların hepsı cınayet ışleTieyecek Ancak ftrsatını bulduklan anda, adam oldurmekten çekınmeyecek bır nesü yetıştırıyoruz" Avrupa Yerbilimleri Birliği dışında da, Almanya'daki Jeoloji Birliği'nin yönetim kurulunda ve ikinci başkanlığında ve hem Avrupada hem de ABD'de pek çok bilimsel komisyonda görev yaptım. Hepsinde hava aynıydı. Tek bir defa oy verdiğimi hatırlamıyorum. Bunlann hepsinde tüm kararlar resmileşmeden çok önce sonuçlandırılmıştır. Komisyon üyeleri, genellikle birbirleriyle dost, en azından bırbirlerıne karşı iyı niyetlı meslektaşlardır. Niyetleri iş yapmaktır, mevki veya başka kişisel menfaat kapmak değil. Herkesin aynı değerleri paylaştığı, aynı dili konuştuğu böyle yerlerde demokrasi doğal olarak işler, oy verip oy saymaya hiç gerek kalmaz. Türkiye'de de bilimin en üst idare gruplarının üyesi olarak görev yaptım. Gördüğüm manzara ne yazık ki Avrupa ve ABD'de görduklerimin tam tersi olmuştur genellikle hepsinden de istifa yoluyla ayrılmışımdır. Türkiye'de esas konu her zaman kişilerin ve hizıplerin kısa dönem menfaatlannın genellikle grubun esas amacını oluşturan bilimsel faaliyetlerin aleyhine olarak kollanmaya çalışılması ve buradan çıkan duzeysiz menfaat çatışmaları olmuştur. Avrupa'daki rahat ve gayri resmi havanın tersine Türkiye'de bu gibi yerlerde resmiyet hâkimdk. Orada kişiler birbirlerine adlarıyla, bizde ise bir de başına çok gerekliymiş gibi "Sayın" ekleyerek soyadlanyla hitap ederler. Oradaki iyi niyet ve guven yerini bizde kötü niyet ve güvensizliğe bırakmıştır. Orada hiç oy verilmemesine karşı bizde oylar verilmekle kalmaz, itirazlar üzerine birkaç kez sayılır! Orada kısa ve dostça geçen toplantılar bizde sık sık kavgalı ve uzun geçer. Orada her toplantı pek çok işi sonuca bağlar, işler yürür. Bizde hemen hiçbir toplantı istenilen sonuca varamaz, işler aksar. Neden? Çünkü orada kendisinin yanılabileceğine inanan, alçakgönüllü, görgülü bilim adamlan, bizde ise kendı aklının herkesten üstün olduğu terbiyesini evinden almış, ne oldum delisi, görgüsüz kapıkullan çoğunluktadır. HasanAli Yücel'in bir kere dediği gibi, birisi demokrasi diye yaygara mı ediyor, altındaki esas niyet nedir diye iyi bakmalı.