24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Uretimin toplu olaDüz alanda lak tek merkezyerleftne den planlanması durumunda prefabrıke elemanlarla yapım da bu tdsarıma uygun olmaktadır. Konut cephelerı içın onerılen renk sadece avlu ıçınde kullanıcının ıstegine uygun olarak kışıselleştirüebilecektır. Projenin moduler olarak ele alınmış olması yapım sırasında 1/500 ekonomı ve kolayCEVRE PLANI lık sağlayacaktır. Ayrıca gunumuz kentlerinde, apartmanlaşmanın bırçogumuzu kendı kultur ve 1/500 SIIUET/KESIT alışkanlıklarımıza yabancılaştırması sorunu bu projenin sağlayacagı az katlı yapılaşma ıle çozulecektır. Yıne apartman kentlerde, ihtıyacı olsun olmasın, çocuklu olsun olmasın, ıster tek kışı, ıster dort kişı yaşasın, "140 metrekare, uç oda bır salon" un yeglendigı, dolayısıyla ortalama begenı kulturune hitap eden, kişiselleşemeyıp ekonomik ısrafa donuşmuş yaşam şekh ve ÇEVRE PLANI 1/500 kulturu de kullanıEğimli alanlarda yeritşme cıların kendi ihtiyaçlarına paralellık gosteren az katlı yerleşmeler ıle arzu edüene SİLUET/KESİT 1/500 dogru yonelecek, ekonomik yonden olumlu lenıp toplam ust kat alanı 38.18 metrekareye gelişmeler de dogal olarak bu surec sonunda çıkanlır. Son aşamada da üst kata bır oda daelde edılecektır. Yeter kı yonetımler, denetimha eklenerek bu kat tamamlanır. Tum konut ler, kullanıcı ıhtıyaçları ve kaynaklar gerçekbu aşamadan sonra 1214 kışiyi barındırabiten bu hedefe dogru çakıstınlmak ıstensm lecek kapasiteye erışmıştir. Üst kat toplam Zümrütten akisler A. M. C. Şengör Seçkinlerin vazgeçilmezliği ve toplumun yetişmesi Türkiye'nin en büyük sorununun standartsızlık olduğunu bana öğreten Yücel Yılmaı'a 99 23 Ekim 1999 Cumartesi günü, Amerikan leoloji Cemiyeti'nin (Ceological Society of America) yıllık toplantısına ulaşmak için Frankfurt'tan Lufthansa ile Boston'a uçacaktım. Uçağa binerken bir Frankfurter Allgemeine gazetesi aldım (sayı 247). Gazetenin III numaralı sayfasının başlığı Olaylar ve Tipler (=Ereignisse und Gestalten). Bu sayfada Hubert Markl "Bilinmeyenin Dürtüsü" başlıklı enfes bir makale yazmi}. Yazının ana teması geleceğin Popperin deyimiyle açık olması; yani hiçbir şekilde önceden belirlenmiş olmaması. Gelecek açık olduğu için de bunun sunduğu bilinmezlik insanoğulunu dürtüyor. Insan bu meydan okumaya karşı savaşarak geleceğini kurmaya çabalıyor. Yazısının sonuna doğru Markl şunlan söylöyor: "Bilmenln ve becerebilmenln insonı yönlendirebileceği ve güçlendirebileceğl derecede, kendini ancak çok unırlı olarak önceden kestirilebilecek, büyük ölçüde bilinemeyen bir geleceğin içine atma dürtüsü kendi sorumluluğunu üstlenerek iş yapma Iradestnl gerektirir ki bu irade yalmzca rasyonel kaynaklardan beslenemez. Cenç insanlarda bunu uyandırmak ve güçlendirmek, öğretim ve eğitimden fazlasını icap ettlrir: Mutlak gerekll olan idollerdir. Burada özgür bir toplumda seçkinlerin vazgeçilmezliği ile bilinmezin bizlere meydan okuması arasında olan köprü bulunur." Bu sözleri okuyunca uzun zamandır Türkiye'de insan yetiştirmede eksikliğini hissettiğim ancak teşhisini bir türlü koyamadığım, çok, hattâ hayatî öneme sahip bir öğeye Markl'ın açıklıkla parmak bastığını anladım. Insan yetiştirme yain,zca eğitim ve öğrenimdeki gençliğe, bilgi öğretim değıldır! Insan hayran ı . , * ı olduğu, g,pta ettiği ömekiere, aktarmak yetmez; onlara idollere baka baka, onları taklit mutlak Çereklİ Olan, Ömek ede ede öğrenir. alabilecekleri insanlardır. Kendi eğitimimi düşündüm: Hatırımdan silinmeyen öğretmenlerim, bana sınıfta verdikleri derslerden çok kendi yaptıklarıyla ömetolmuşlar, ben onları taklit ederek öğrenimin basamaklarını çıkmışımdır. 1973 yılında Profesör Sırrı Erinç bana yayınlannın bir koleksiyonunu hediye ettiği zaman, öyle yayınlar yapmaya ne kadar özendiydim! 7 975 yılında ilk yaptığım yayında Sırrı Bey'in etkisi açık seçik görülür. Yalnız yayınlarıyla değil, merakı, bilime tutkusu, eşsiz kişiliği ile de müthiş bir örnekti Sırrı Bey benim içinhâlâ da öyledir. Ihsan Ketln, hiçbir seye inanmayan süpheciliği ve bilim tutkusu ile bana yol göstermiştir. Ingiliz hocalanm fohn Dewey ve Kevin Burke bana araştırma yöntemleri (özellikle literatürü kullanma becerileri), derin şüphecilikleri, uçsuz bucaksız bilgileri ve herşeyden önce jeolojiden aldıklan muazzam keyifle örnek olmuslardır. Bunlann hiçbirini ben sınıftaki derslerde veya kendi basıma okuyarak öğrenemezdim. Ama en büyük etki, herkesin saygı duyduğu, bilimi etkileyen insanların öğrencisi olmaktı. Bu devlerin de benim gibi etten kemikten insanlar oldukları, onların da başarıları gibi başarısızlıklan da bulunduğunu ilk elden görmek; benim de günün birinde onlar gibi olabileceğim ümidini verdi bana. Ceçmişin büyük kişilikleri de daha gerçekçi bir perspektifte, daha yakın görünmeye başladılar. Aklımı kullanırsam benim de kendime tarihte biryer edinebileceğim kanaatine, insan kendi kaderini büyük ölçüde kendi çizer sonucuna vardım. Altı yıllık lise ve sekiz yıllık yükseköğretim yasantımda, derslerden çok, büyük kişiliklerden öğrendim. Daha küçükken de etrafımda Baha Gürfırat, Halit Ziya Konuralp, Kâzım 7a;kent gibi entelektüel idoller vardı. Onlara neler borçlu olduğumu Hubert Markl 'm yazısını okuduktan sonra daha belirgin bir şekilde takdir ettim. Bu konuda bir yazı yazmaya karar verlnce, daha ilk kelimede takıldım: Almanca Vorbild kendisine gıpta ile bakılan, beğenilen, örnek alınan anlamına gelir. Bunun tam Türkçe karsılığını çok aranmama rağmen bulamadım. Örnek değil, numune değil, ideal değil... Orhan Bursalı'ya sordum. O da bulamadı "Bu kavram bizde galiba Almanca'daki ağırlığı ile yok" dedi sonunda. Şimdilik bunu gene Türkçe olmayan idol kelimesi ile karşılamaya karar verdik. Türkiye hepimizin bildiği insan savurganlığı içerisinde elindeki birkaç büyük insanı, bırakın toplumca yüceltip idolleştirmeyi, her türlü idol kavrammı lisanından bile silip süpürerek, tüm standartları ayağa düşürerek, yetişen gençlerinin yıldızlannı yok edip onlara kapkaranlık, içinde yol yordam bulunamayan bir gece bırakmaktadır. Kırsal kültürün uygarlık düşmanlığının bir neticesi olan bu durum, Osmanlı'nın feodal bile olamamıs tek aile merkezli ilkel yönetimince pekistirilmis, Atatürk'ün kurmaya çalıştığı üstünlük merkezleri, 1946'da HasanAli Yücel'in siyasî yaşamımızdan çekilmesiyle kırsal kültürün kalitesizlik potalan içinde eritllerek yok edilmistir. 662/5 O O alanı 49.68 rnetrekare, konutun tum alanı 100.44 metrekare iç mekân ve 15.12 metrekare avludan oluşmaktadır Notlar . (1) Marmara depremı ve kentleşme ılışlolerı ıle ıl gılı olarak balonız M Soygenış, "Marmara quake bears hard lessoııs', AlAıchıtect, Vol 6, October 1999, s 1,6 (Aynı yazı ıçırı ınternet adresı (2) Buyuyebüen konut yazarın mımarlık atolyesin ce, Turkıyede kırsal alanldrdan metropol kentleıe goçen kullanıcılann yerleşmelerı arridcıyld da onerümıştır Deprem konutu olarak kullanıraı de ılgüı oldtak bakınız M Soygenış, "An archıtecrural ansvver for Turkeys edrthqudke zones The growıng house", AIArchıtect. Vol 6, October 1999, s 7 (Aynı yazı ıçın internet adresı http ,'.'w,vw e arcnıtect ecnı/news/.tidrc. İsterse büyütebilir Duz ve egımlı arazüerde 32 konut birimının katlan olan 256 ve 384 konut bırımlik, ya da 1024 ve 1536 konut bırimlik yerleşinv ler, ya da bunların katlarından oluşan sayıda konut biriminı barındıracak şekılde planlanan bu oneride, malzemenin bulunabılirlıgi ve kullanıcının kendisınin inşaatı bızzat yaparak konutunu buyutmesı durumunda, malzemeye yatkınlıgı duşunulerek konut uretım sistemi olarak ıskelet sıstem ve hafıf beton dolgu ve sıva malzemeler onerılmektedir. Mimar, Doç.Dr, YTU Mımarlık Fakultesı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle