Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Belirsizliğin yıkım gücü İnsan ve hayvanlarm belirsiz bir durumda karar vermek zorunda kalmaları, bunaltı duygusunun kaynağıdır. Levent Mete* "Sizi seviyorum Nadya!" Çehov'un "Küçuk Bır Şaka" adlı oyküsünün kahramanı, kızakla, rüzgârın ıslık çaldıgı bir bayırdan aşagıya dognı kayarken, taşralı bir gerıç kızın kulağrna bu üç sözcügü fısıldıyor. Yokuşun en dik, kıza gın en hızlı oldugu, rüzgârın basıncından rıefes alamaz hale gcldıkleri ve kendılerıni yok olup gıdecek gıbı hıssettıklerı bir anda hafıf bır sesle "Sızi seviyorum Nadya!" dıye mırüdanıyor. Aşagıya yokuşun başına ulaştıklarıııda Nadya soran bakışlarla onu inceliyoı, duydugu sözlerin ızlerını arıyor. Ancak o bir şey olmamış gıbi davranıyor. Nadya bır kez daha kaymak istiyor, sonra bırçok kez daha kayıyorlar. Her defasmda aynı sözcukleri fısıldıyor ve aşagıya ulaştıklarmda yine aynı kayıtsız tavn takınıyor. Bu bilinmezlik Nadya'yı derın bır iç sıkıntısına sürüklüyor, dokunsan aglayacak hale getırıyor. doyum sağlayacak eylemler için başla işaretı verümemıştır. Dolayısıyla, eylemsizük ve gerüımlı bır bekleyışten başka •yapılabılecek bır şey yoktur. Bu noktada bır bunaltı duygusu içine düşmek kaçınılmaz olur. çırümesıdır. Çehov'un öyküsündeki genç kız bu yolu seçiyor ve zamanınm önemlı bir bölümünü kızakla kaymaya ve işirtigı sesleri yeniden yorumlamaya harcıyor. Bir diger kaçınma yolu, "ikınci maymun" rolünün benimsenmesi. Kişi sürekli yetersiz verilerle karar vermek zorunda kahp yanıldıkça, giderek karar verme sorumlulugunu terkediyor. Böylece bunaltı duygusundan ve eşlik eden rühsal ve bedensel yıpranma sürecınden kurtulabilmek için söz hakkından da vazgeçmiş oluyor. . „ * • • Profesör Rudolf Sigl'ın ardından Veli Akarsu (*) J Karar verme sorumluluğu Kararsızlıgm oldugu yerde, oncelikle karar verme yetısı ve sorumluluğu soz konusudur. Konrad Lorenz'e gore, gerek insanın ve gerekse bu tur deneylerde kul lanılan hayvanların yaşadıkları bunaltı Toplumsal sonuçlar Gunümuzde, geruş kesimleri ilgilendıren buyuk olçekli "şaka'lar medya kuruluşları yoluyla yapüıyor. Toplumu yönetenler hedefledıkleri kesimlere televızyon ekranından ya da gazete manşetlerinden "Sizi seviyorum" diye fısıldıyor ve sonra Çehov'un kahramanınm yolundan gidip bir şey olnaamış gıbı davraruyorlar. Bu durum karşısında çogunlugun tercihi, çoğu zaman oldugu gibi bugun de, "ikinci maymun" rolünden yana. Basın yayın organlanndan fışkıran imaj selinin ortasında kayıtsız bir şekilde dolaşıyor ve beklenmedik bir anda gelen eloktrik şoklanyla canları yandıkça, büyük çığlıklar atıp oldukları yerde sıçrayarak tepki gösteriyorlar. Karar hakkına sahip çıkabilen azınlıksa, genellikle eldeki yetersiz verilerle ve rüzgâra kanşan fısıltıları defalarca yeniden yorumlayarak düşünmek ve karar vermek zorunda kalıyor. Çünkü, olayların, iktidan elinde rutan "aydınlık" ve "karanlık" güçler tarafından senaryolaştınlmadan önceki halini ögrenmek çogu zaman tümüyle olanaksız. leodezi büiminin dunyada tanınıp gelışmesine katkıda bulunan bılım insanı Ord. Prof. Dr, Muh Dı. E.h. Rudolf Sigl, 8 Ocak 1998 tarıhınde kısa ve ağıı bu rahatsızlıktan sonra 69 yaşında hayata gozlerinı yumdu. Onun ölumüyle Jeodezi en seçkın bilım insanını ve hocasını yıtırdı 16 Mart 192B ta rihınde Federal Almarıya'da Bavycıa Eyaleti'nin Münih şehrınde dünyaya geldı. Prof., Sigl, lise ögrenimini takıben Münih Teknık Yüksek Okulu'nda Jeodezi ogrenimı görmüş VR 1957 yüında Jeodezi Yuksek Muhendısi olmuşrur. Münih Teknık Unıveısıtesı (Munih TU) Jeodezi Enstitüsü'nde Prof, K yanında 2 yıl bılım asıstanı olarak çalıştıktan sonra, 1953 yılında Alrnan Jeodezı Aıaştırma Enstitusu, Astronomı ve Fizıksel Jeodezi Anabılun Dalı raportorlugüne seçilen 1954 yılında Munıh TU'de "Teınel Jeodezik Agların Yöneltümesı Onentıorung von geodatischen Hauptnetzen" Dr. Muh. unvanı almıştu. Beobachtung genauer astronomischer Langen" adlı doçentlık tezinı sunmuştur. 1962 yılında 34 yaşmdayken Muııılı TU, Fizilcscl Je odezi kürsüsüne ordınarüs olarak atanıruş ve 1965 yılında ise Münih TU' Jeodezi Enstitusu Muduru olmuştur Avıupa Jeodezik Agı RET'ın yönetümesı konusunu doktora, doçentlık ve diğer çalışmalarında ışlemiştır. Prof, Sıgl'm yo netiminde Avrupa 1987 (ED87) datumunun belirlenmesi girişiminde bulunmuştur. 1961 yılında veımiş oldugu konferansında; "Yapay yer uydularırun gelıştırılrnesı jeodeziye yer yuvarının şekıl ve konurn büyuklukleı irün belülenmesi için bir çıgır açacaktır" teotemını ılerı sürmüşrür. Prof Sigl, Münıh Tll'nm 78 araştırrnasına yetkıli olaıak katılmış ve yaptıgı teorık ve pratık çalışmalarının orijınalliklerınden dolayı dünyaca en yuksek ıtiban gormuştur. Prof Sigl'ın bır ozellıgı de bilım mena cerligi yapmış olmasıdır. Bu anlamdakı çalış malan şoyle sıralanabüır: • Alman Jeodezi Komisyonu'nun Sureklı Sekreteri • Alman Jeodezi Enstitusu Muduıu • Bavyera Yer Ölçmesi Komisyonu Başkanı ve Alman Jeodezi Komisyonu'nun Bilirkışısi • Ulusal Jeodezı ve Jeofizık Komisyonu'nun Bölüm Sozcasü • Alman Muzesı Yorıetım Kurulu Üyesı • Uluslararası Jeodezı Bırlıgı'nm Başkan Yardımcısı ve iki çahşma grubunun yıllarca suren başkanlıgı • Münıh'te 1970 yılında Denız Jeodezısı ve 1981 yılında ise Jeodezik Ağlar adlı ıki büyük sempozyumu organize etmişür Prof. Sigl'ın bilimsel kurumlara uyelıklen ve kendısıne veıilen oduller şoyle sıralanabilir: • 1979 yılında Bavyera Büımler Aka. • 1984 yılında Avusrurya Büımler Aka. • 1980 yı lında Uluslararası Yer Olçmesı Avusturya Komısyonu «1991 yılında Avıupa Büımler Sanatlar Akademısı ve Uluslaıarası Jeodezi Bırlığı üyelüderıne seçılıruşüı. • 1983 yılında Uluslararası Jeodezı Bırlıgı'nm Levalloıs Madalyası • 1984 yümda Bavyera ülçme Mulıorıdisleti Odası'nın Iiyaknt Madalyası ve Şeref uyelıgı • Hazıran 1995 yümda Karlsnıhe Unıversıtesı tarafmdan fahrı doktoı unvanı verümiştır Prof. Sigl 31 Mart 1993 yüında emekli olmuştur. Prof Sigl 4O'd(m fazla doktora ve 6 doçentlik çalışma üe 2?A) yayının yanında, çok sayıda baskı yapmış olan; Düzlem ve Kuresel Trigonomıetri, Jeodezik Astronomı, Potansıyel Teorısı ve Yer Olçmesı adlı mukemmel kitaplarını büım dünyasının hızmetme surıdu. (*) Arş. Gör., Zonguldak Karaelmas Üniv. Deneysel bir model Davranışçı ruhbılırn okulunun kurucularından Ivan Petrovıç Pavlov, Çehov'un öyküsünde Nadya1 ya yapüan şakanın bir benzerini laboratuvarda deney hayvanı olarak kullandığı kopeklcrc yapıyor. Pavlov, köpeklere bir daire gösterdiginde yiyecek verıyor, elips gösterdigindc ise yiyecek vermiyor. Boylece hayvanlar daire gördüklerinde yiyecek için hazırlanıyor ve salya salgüamaya başlıyorlar. Ancak gosterüen şeklin elıps mı daire mi olduğunu ayurt etmek güçleştıkçe köpeğin doğru tepkiyi vermesı giderek olanaksız hale gelıyor. Böyle bır durumla karşı karşıya kalan kopek sırıır bozukluCru belirtileri gös terıyor. Agzı kopuı uyor, oldugu yere işi yor, vahşice havlamaya başlıyor ve dıger deneyler için kullanılamayacak hale gelıyor. duygusunun nedeni karar vermek zorunda olmalarıdır. Jules Masserman'ın resus maymunları uzerinde gerçekleştırdıgı deney soz konusu olguya ışık tutuyor. Bu deney de, maymundan tabloda belirli bir resim gorününce bır dügmeye, dıger resim göründügünde başka bir dugmeye basması ısteniyor. Yarılış işlem yapügında hafıf bır elektrik şoku veriliyor. Maymun ogleden once beş, ögleden sonra üç saat çalışıyoı. Bunun dışmda rahatı yermde. Deneye ka tılan maymunlar kısa bir sure sonra yuk sek tansıyon, kalp krizi ve benzeri neden lerle ölüyorlar. Deneyde bir maymın daha var. Bı rinci maymunun yanında oturuyor, ancak resim seçme işlemıne katılmıyor Aynı resımleri görüp, aynı elektrik şoklanna maruz kalmasına karşın bu maymuna bir şey olmuyor ve saglıklı bir şekilde yaşamayı sürduruyor. Soru soracak güce ulaşmak Beürsızlıgın panzehirı açık üetişıme zorlayan sorular sormak. Ancak karşınızdaki kişi sizin sorularınıza yanıt vermek zorunda degilse bu yontem pek etküi.olmuyor. Dolayısıyla, gucu elmde bulunduranları yanıt vermek zorunda bırakabilmek ıçm ettan karşı guç odaklan oluşturmak geıekli. Ya da, hâlâ karar hakkına sahip çıkmakta direnen küçük azırılık da "ikınci maymun" kalabalıgma katılıp, tamamlanmak üzere olan "mutluluk zinciri"ndekı yenni alahıilir. Boylece, yapdan "şaka"lar karşısında sornurtup soylenen son huzursuz birey de ortadan kalkar ve "sınıfsız irntiyazsız bır kitle" halınde gulümseyen bir alke kartpostalı ortaya çıkar. * Atatürk Egıtım Hastanesi Psikiyatri Klinıgi, Basın Sitesi Izmir. Kararsızlık Belirsizlik kaışısında gösterilen ük tepki kararsızlık. Bır eylemde bulunmak için gereken bilgıye ulaşamayan kışi eylemin eşigınde donakalıyor. Nadya, açık bir aşk ılanıyla karşılaşsa, rurısal ve toplumsal konumuna uyguıı bır tepki geliştirebilırdi. Aynı şekilde, Pavlov'un köpegı de, gösterilen şeklı daire olarak algılayabılse salya salgılayacak ve yeme davraruşına hazırlanacaktı. Her ıki dunmıda da, eylerrıe geç mek için gereklı olan bilgi esırgenmektc ve kişi ya da deney hayvanı eylemde bu lurıarnaz bir durumda bırakılmaktacbr. Rulısal yapının derinliklcrınde uyııklayan durtüler uyandırılmış, ancak bu durtulere 577/20 Bunaltıdan kaçınma yolları Belirsızlik suregen bır hal aldıgında, bunaltı yuşama egemen olur. Bu dayanılması guç ve yıpratıcı durum karşısında kişi, eger belirsızlıgı açıkhga kavuşluracak çozümler üretemezse, bunaltıyla başede bilmek ıçın bazı yarı yollara sapar. Sık kullanılan yollaıdan birisi, eldekı yetersiz veıilerın gevış getırmeyı andırarı bır ısrarla defalarca yenıden gozden ge