24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

EĞİTİM Rehbep öğpetmenin iyimserlik aşılama işlevi Dr Sinan Çaya İ Kotumser "şışenın yarısı boşaldı bile" derken lyımser 'şışenın yansı hâlâ do• lu" dermış (Anonlm) yimserlik mutlu ınsanın belırgın bır ozellığıdır Yanı kendı kendısını seven, dışa dönuk (extrovert), rahat ve ortama hâkim bır ızlenim Içlnde yaşayan in1 san lyımser ınsan yenı bır gırışime hazırlantrken başarı bekleyen kışıdır Kotum sere nazaran daha mutlu, daha başarılı, hatta daha sağlıklı olur lyımser kışı (Myers, 1994 109) Sosyal psıkolojı araştırmaları lyımserlığın başarı getırdığını doğrulamaktadır lyımser tutumların göstergesı olayları açıklama tarzıyla ortaya çıkar Kışı, kotu gelışmelerm kendı bunyesınden değıl dış sal etkıler ve tahhsizlıklerden ılerı geldığını duşunur Kendısını etkın ve yetkın görur Mesela Salıgman ve arkadaşlarının (1990) bulgularına gore unıversıtelı yuzuculer arasında, bu meşgaleye lyımser açıklamalar getırenler kötumseFİere nazaran daha başarılı bulunmuşlardır Romalı ozan Vergılıus un dedığı gıbı 'muktedırler, çunku öyle duşunurler'" (a g e 76) Araştırmalara gore, fena oluşumlan kötumser bır edayla açıklamak (benım kabahatımdı, artık durumlar duzelmez, mahvolacagtm) hastalıkları bıle daha az olası hale getırır Anlaşıldıgı uzere ınançlar bıyolojık faalıyete bıle hukmedıyor1 (age 77) Kötumsarlık yaşama sevıncinı alır götürur Kotumserlık, bır etık felsefe ıcabı menedılse yerıdır dıye duşunuyorum Hatırlıyorum 1983 yılıydı Çukurova radyosundan verılen 'Eurovısıon" şarkı yarışmasına katılım şartnamesı elıme geçmıştı Gufte koşullarında moral bozucu sözler de yarışma dışı tutuluyordu' Takdırle karşılamıştım 1996 yılında bır şıır sergısı gezdım ve gezdığıme pışman oldum Kötümser temalarla dolu şiırler manevıyatımı bozdu, gunumu berbat ettı Bıçımsel şıırsellığıne rağmen mısralara adeta marazı bır muhteva yansımıştı Bır beyıt aklımda kaldı "Beklenırken beyaz atıyla beyaz prens/ Görundü kara eşeğıyle kara prens1" Dunyada çırkınlıkler, kotülukler bıle guzellıkler ve ıvılıkler de yok mudur? Sırf urkunçluklen hayal kırıklıklarını vurgulamak sosyal realıteyı de çarpıtmak olmaz mı? Ademoğlunun zararına bır uğraşı sayıl maz mı1? Korku da umut gıbı başarıyı kamçılasa bıle bunu ancak bıraz umudun beraberlı ğınde yapabılır Korkunun guven duygu suna doğrudan etkısı ıse daırna olumsuz dur(Whıte, 1974 373) Umut lyımserlıkle atbaşı gıden bır kavramdır Ozelltkle zor koşuilardakı ınsan ıçın umut çok önemhdır adeta bir cankurtaran sımıdıdır Bazı ınsanların yaşamdan haz alma ımkânları oylesıne kısıtlı veya gelıp geçıcıdır kı bu ınsanların umutları olmasa kendılerı nı dayanılmaz bır guvensızlık duyqusu teslım alırdı Gelecege yonelık bır başarı beklentısı emnıyet hıssını çok fazla besle yebılır Bazen ınsanın yaşaması veya 61mesı dahı beklentılenyle belırlenır (VVhıte, 1944 372) Hatırlıyorum Lıse bınncı sınıfta ıken 78 yaşındakı dedem, bır dere kenarındakı kuçucuk toprağına kavak fldanları dıkmıştı O gune kadar bunu nıye akıl etmedığıne hayıflanıyordu hem Fıdanlar bakım ıs tıyor bana da okul tatıllerinde iş çıkartıyordu Bır gun dedeme, 7 8 senede buyuyecek bu kavaklar ıçın o kadar uğraşmaya değer mı dıye sordum Bana "onlar benım umudum" dedı "Senın kafanda nasıl unıversıte dıploması varsa, benım kafamda da bu fıdanların buyumesı ve satılması var" dedı Sabır da umudu besler Umut hamurunun "muessır katkısı' gıbıdır sabır Blrkaç yıl evvel Istanbul'un Mercan semtı cıvarında bır saracıye dukkânına gırmıştım Bır şey alacaktım Bır kenarda toz ıçınde bır kösele kemer gozume ılıştı Hesapta yokken onu satın alasım geldl Pahalı gelınce pazarlığa kalkıştım Satıcıyı yönlendırmek ıçın bır aralık, "Bu tozlu kemerı daha ne kadar bekleteceksın? Ver gıtsın ışte'" dedım Telaffuzundan Musevî olduğu anlaşılan adam şu yanıtı verdı Ben sabırlı bır ınsanım1" Kemerı oracıkta unuttum ama bu ıbret cumlesının çok et kısınde kaldım Demek dunyaya lyımser gozle bakmak, umutlarla dopdolu olmak çok faydalı ve arzulanır bır durum Burada "kontrol" kelımesının de anahtar bır konumu var [Hatta] Peterson Maıer ve San "iyimserlik enstıtusu" dıye bır kurum bıle du şunmuşlerdıri Okulda, ışyerınde, gunluk hayat akışı ıçınde bazı laboratuvar deneylerıyle bellı oluşumlan denetleme alıştırmaları (onermışlerdır (Bazılarına gore utopık) bu proıede mesele kontrol sorunu uzerınde odaklaşır Anılan bılım ekıbı og renılmış çaresızlık (learned helplessness) ve depresyonla (2) ılgılı çalışmalardan yola çıkarak bu projeyı duşunmuşlerdıı Çunku olumsuz koşulların kışının kendınden kaynaklandığı ve lyı sonuçların da dışsal nedenlere dayandığı ızahatları [yanı kotumser anlayış] bıreyın kendı kendine saygısını da şıddetle zedeler Depresyon halı bu değersızlık duygusuyla yakından ılıntılıdır (Lalljee, 1996 128) [Zaten] çaresızlık duygusu çoğunlukla ÇOK kişının denetımı dışında addettığı olum suz tekrarlanmış olgulann blr matematıksel fonksıyonu gıbıdır Böyle oluşumlan içsel nedenlerle yorumlayış bıreyı daha duşuk beklentılere, sebatsız bır tutuma, utanç ve suçluluk duygularına goturur (VVeıner 1992'ye atıfla a g e ) Zayıf ders notlarını kendı denetimlerı dışında gelışmelere bağlayan oğrencıler lle ılgılı araştırmalar vardır Bunlar daha umıt var bır tutum takınmaya yonlendırılmışlerdır Yanı çaba lyı çalışma alışkanlıkları ve ozdenetımle daha iyıye gıdeceklerıne ınan dırılmışlardır Sonuçta daha yuksek ders notlarına ulaşmışlardır (Noel ve ekıbı 1987 ıle Peterson ve Barrett 1987'ye atıf yapa rak kaydeden Myers 1994 76) Böylesı ozellıklerın bazıları genetık etmenlere dayanabılir Ancak sosyal psıkolojı bılımcılerının artık yakından aşına oldukları şu ılke geçerlıdır İyimserlik tasla yınız1 Mutlu bır surat ıfadesı takınınız bu provalar bır sure sonra gerçek emosyon ları da harekete geçırır (a g e 109) Dvveck ve arkadaşları (1978) çocukların okuldakı başarı durumlarını kendı oğretmenlerının açıklamalarına uygun bır eday la açıkladıklarını saptamışlardır (Lalljee, 1996 128) Işte ortaöğretımde bu guzel kazanımla rı rehber oğretmen, oğrencı ustundekı nufuzuyla gerçek kılacak elemandır ögretmenlenn ergen üstünde çok guçlu etkılerı söz konusudur (hatta genç bazen onlara abartmalı bır tutku besleyerek mahcubıyetlerıne sebep olur) Bır yandan evdekı hurrıyetını elde etme sorunları gencın velısıne olan sevgısını yok etmış, velının yerını alacak bırılerıne ıhtıyaç çı kartmıştır Bır yandan da ergenın ıdealıze edılmış sevgı yeteneğı ve potansıyelı boşa harcanmaya gelemez (Lemkau, 1955) Kıymet verılen bır otorıte fıgurunun sozlerı bu durumda çok onem kazanır Hatırlıyorum Lıse (koleı) 3 sınıfta ıken dort kışılik bır yatakhanede kalıyorduk Bır arkadaşın memleketınde deprem oldu, apar topar ızne gıttı Ardından da bır İyimserlik kazanılabılır diğer arkadaşın memlekette babası vefat ettı Ikı kışı buyuk moral çökuntusü ıçınde kalakaldık Bıze de bır yerden bır kötuluk doğacağını duşunmeye başladık Bır sa bah odayı teftışe gelen bına amirine (ho usemaster) de bu durumu açtık Onun cevabı bırdenbıre moralımızı yukselttı 1 Thıngs can only get betteri" (Işler ancak daha iyıye gıdebılır1) [Davranış değıştırme teknıklerınden olan] ıkna (persuasıon (3) yapıcı bır kullanımı danışmanlık (ve psıkoterapıdır) 1990 lı yıllara doğru psıkologlar, sosyal etkılemenın, yanı bır bireyın başka bır bıreyın davranışına nufuz etmesının, terapı nın temelını oluşturduğunu gıderek daha fazld kabullenmışlerdır (Myers, 1994 160) Böylelıkle oncekı goruşun aksıne te rapıstın kendısınden çok onunla terapı [veya danışmanlık] goren arasındakı etkıleşım onem kazanmıştır (dığer yazarlara atıfla a g e ) U m u 11 u , lyimser tu tumların önemı ve gereğı öncelik ka zandı mı bu tutumları oğrencıye kazandırmaya niyetlenen rehber kendı usullerını de ona göre saptayıp den e y e b111 r önemlı nokta „, oğrencıye yoğun ılgı göst e r m e k t ir Oğrencının kendı yeteneğıne göre mukemmellığe hangi alanda ulaşabı I e c e ğ ı n ı saptamaktır llk bakışta durgun ve ye v tersiz gıbı göx runen bazı öğrencılerın bıle ıç dunyalarına ınıldığinde muhteşem bır potansıyel gızledıklerı anlaşılabılır Mesela çalışkan sayılmayan bır öğrencı gıztl bır yaratıcılık gucune sahıp bulunabılır Samurçay'ın (6 Şubat 1996} belırttığı gıbı yaratıcılık ıçın bellı bır zeka sevıyesı gerekse de ustun zekâ şart değıldır Samurçay'ın verdıği bir ömek de çok ılgınçtır Kolejın bınncı sınıfından bır çocuk kendısıne terapıye yollanıyor Sorunu çe kingenlık Konuşurken sesl bıle çıkmıyor Terapı esnasında profesör çocuğa bır aralık soruyor "Cansız bır obje olmak ıs teseydın ne olurdun?" Olağanüstü yanıtlar peşpeşe dökuluyor çocuğun ağzın dan yer altında bır elmas olmak topraktan çıkarılmak, guzelce ışlenıp bır gerdanlık halıne getırılmek, bır vıtrını suslemek, bır genç kızın boynuna takılmak, balolarda başka kızların elmaslarıyla tanışıp onların oykulerını dınlemek vs Profesör bu çocuğu sonradan bır radyo programına çıkaracak kadar medenî cesarete kavuşturuyor1 Yıllar once dersımden zayıf bır öğrencıyle sınıf oğretmenı sıfatıyla goruşurken onun hobılerını ırdeledım Çekıne çekıne konuşurken horoz dovuşuyle ılgısını adeta ağzından kaçırdı Ben bu konuyu aç tım Bunun bır antrenörluk, yönetıcılık sa yılacağını takdırle soyledım Kısa sürede o oğrencinin notları yukseldı Aldous Huxley'ın Cesur Yeni Dünya (Brave New VVorld) adlı bılım kurgu romanında şöyle bır bölum geçer Embnyo lardan uretılen ınsanlar alfa, beta, gama, epsılon gıbı kategorılere ayrılmıştır Çocuklukta bu ınsanlara uykuda hıpnoz yoluyla bellı telkınler ("nabza gore şerbet" kabılınden) verılır Mesela betalara yonelık ses (lyı kı beta yapıldım Hem konumum yeterınce yuksek hem de alfa kadar zorluğum, sınanmam, sorumluluğum yok" filan dıye konuşur Kıtapta resmedılen duygusuz, aşksız meşksız o dehşetengız ev rende belkı çok az guzellıklerden bırısı (ıdeolopk artnıyetle de olsa) bu memnunıyet telkınıdır! Rehber oğretmen başarmış ınsanları model gosterırken ozellıkle akran gruplarını seçebılır Olumlu bır gıpta (emulatıon) I mekani7masını ışletebıhr Böyle modeller kendılennı zımnen oğut anlamına gelır öğut [ıse] akrandan gelirse ergen ıçın daha tesırlı olur Genç ozerklık arayışı ıç nıde yetışkınlen ınkâr etme ıhtıyacı duyar ama akranları ınkarına gerek yoktur (Full merandH Bernard 1964 228) Rehber oğretmen karızmatık öğrencılerı saptayıp onlarla ışbirlığıne de gıdebılır Onları rol modelı olarak vurgulayabılır Karızmatık lıderler tıpık olarak arzulanır durumlara göturecek bır vızyona (goruş) sahıptırler Yalın bır dılle bunu başkalarına aktarma yetılerı vardır Gruplarına ılham verecek kadar ınanç ve iyimserlik taşırlar (Myers, 1994 214) Askerı ortamda geçen ıkı örnek olaya değınmeyı yerınde buluyorum Yıl 1984 Bır temel eğıtım bırlığınde cu ma gunü bakım saatlnde bazı askerı öğrencılerın sılah temızlığını beğenmeyen subay, onlara hatta sonu ızınsızlık cezası verıyor Cezalılar başta olmak uzere bu tun boluğun moralı bozuluyor Akşam sporunda böluk toplu koşu yaparken bu cezalılardan bırısı sıradan ayrılıp boluğu koşturan subaya yaklaşıyor "Komuta nım," dıyor "Boluğu turku okuyarak koşturabılır mıyım?" Subay bır cezalıdan böyle bır teklıf gelmesıne şaşınyor ama olur verıyor Askerı öğrencı böluğun yanında koşar adım yerını alıyor ve koşu rıt mıne uygun bir türkü "kaptırıyor" "Kerpıç duvar yan uçtu/ Mendılım suya duştu Bölük ondan sonra turku sözlerını teren num ederek neşe ıçınde koşmaya devam edıyor Spor faslı bıtınce sevınçlı bır ha ber gelıyor Subay cezaları ıptal etmıştır! Yıl 1985 Bır askerı bırlıkte "sert adam" olarak tanınan bır tabur komutanı, mesaı bitıminde emir verıyor "Ikıncı bır emre kadar subaylar ve astsubaylar evlerine gitmeyecekler Cezalı olarak taburda kal maya devam edecekler" Herkes süklum puklum tabur gazınosuna doluşuyor Genç bır subay cezadan yana hıç oralı gözukmuyor Ocakçı askerden demlı bır çay ıstıyor Bır sıgara yakıyor Sonra ellerını megafon gıbı ağzına dayayarak bağırıyor "Kodes kuşları'Pek yakında bu sınemada1" Ortalık neşelenıyor Onbeş dakıka sonra "kulağı delık" tabur komuta nından postası vasıtasıyla emır gelıyor "Herkes evıne gıdebılır1" İyimserlik ışte böyledır Kotumserlık gibı o da bulaşıcıdır (cantagıous) Ortama umut ve iyimserlik hakım olursa ve devamlı korunursa (çunku bu kavram bı raz kırılgandır da) "Kendı kendını gerçekleyen kehanet (selffulfıllıng prophecy) ıl kesı gereğını yapar Sonuçlar da lyı tecellı eder Rehber oğretmen bu ıklımı yaratabılirse, bır Çın atasozunun dedığı gıbı oğ rencıye "balık vermek yerıne balık tutmayı öğretmış" sayılır Zaten rehberlığın temel ılkesı de bu anlayışa uymaz mı? S Aydın ın (Temmuz 1986) değındığı gıbı rehberlık oğrencıye [hatırla, tavassutla] geçer not afdırmak yerıne, onu geçer not alacak hale getırmek değıl mıdır? Her şeye rağmen butun bu çalışmalarda gerçekçılık unsuru da gözardı edılemez Umut sanal (ıllusory) değıl, akılcı (ra tıonal) olursa asıl mevyesını verebılır Bu şıkta, sonradan doğabılecek husran ve emeklenn hebası gıbı sonuçlardan kurtul mak daha olası hale gelır Kendımızı felakete tam bağışıklı duşu nursek makul tedbııier de alamayız (Perloff 1987'ye atıfla Myers 1993 93 Kıssadan hısse Okuida ve sonrakı yaşantıda başarı ıçın beklentılerı besleyecek kadar iyimserlik ve umursarlığı (concern) guduleyecek kadar da kotumserlık lazım (age) lyımser tutumların kışıyı arzulanır sonuçlara göturduğu bılımsel destek bulmuş bır gerçektır Rehber oğretmen orta oğretımde lyımser tutumları oğrencının edınmesınde çok etkılı olabılır Uygun usulleıie lyımser tutumları besleyecek çabalar ıçıne gırebılır 1) S Doğan ın (199b 43) dedığı gıbı pslkolojlk danışma vo rehberlık lısans programlarından mezun olanfar ıçın psıkolojık dtinışm.ın unvanı [elbette] benımsenmelıdır O zaman bu elemanlar ıkl? görevı rehberlık olan sınıf ogretmenlerıyle karıştırılmaz Makalode "rehber ugratmen her ıkı çeşıt gorev lıyı kasdedecek anlamda kullanılmıştır Çunku pratık Sonuç Notlar Devamı 11. sayfada 52370
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle