Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLİM DÜNYASINDAN KISA HABERLER Beyln, FM padyo gibi... I srailli bilim adamlarının iddiasına göre, beyindeki devreler, duyuları, canlı bir FM radyo gibi ayıklıyor. Beyin, nöronların değişen frekanslarını yönettiği için dokuları hissedebiliyoruz. Beyinin alışılmış "paslf" modeline göre, dokunma gibi duyulara ilişkin bilgiler, şlektrik pulsları halinde tendeki sinir uçlanndan beyine geçerler. Pulslar burada, üst bölümdeki bezelye biçimli talamusa ulaşarak, korteksteki bir işlem merkezine varırlar. Israil, VVeizmann Billm Enstitüsü'nden Ehud Ahissar ve arkadaşları bu sürecin eksik olduğunu belirtmekteler. Yedi yıl önce, bir maymun beyninde sürekli olarak salınan nöronlar olduğunu saptayan araştırmacılar, bunlann rolünü tam olarak Kaşınma sininleri keşfedildi lman ve Isveçli biyologlara göre insanın kaşınmayı saptayan özel sinirleri bulunuyor. Bu sinir lifleri, insanda bulunanların en küçükleri olup, en ağır sinyali yollamakta. Bu buluş, kaşınmanın yalnızca, acı alıcılarını düşük düzeyli simülasyonundan kaynaklandığı inancını değiştirmiştir. Acıya ilişkin duyumsal nöronlar on yıl önce bulundu. Bunlar, biri hızlı, diğeri yavaş olmak üzere iki türdür. Almanya'daki ErlangenNuremberg Üniversitesi'nden fizyolog Herman Handvverker'e göre, tene bir iğne batırıldığında, önce bir batma acısı, bir saniye sonra ise yakıcı bir acı dalgası hissedilir. Alerji ve sinek ısırıklarının yol açtığı kaşıntılar ise ancak bir dakika sonra hissedilmeye başlanır. Deneyler, kaşıntıya yol açan ve kimi beyaz kan hücreleri tarafından etkilenen ciltte salgılanan hlstamin adlı kimyasalın yalnızca bir ya da iki saniye sonra kaşıntıya neden olduğunu göstermiştir. Bugüne kadar ayrı bir kaşıntı alıcısı saptanmadığı için bilim Acı ve kaşıntı İçin farklı alıcılar sAz konusu. adamları kaşıntıyı, ağır acı alıcılarının alt düzeyde uyarılmasına bağThe Journal of Neuroscience'in son saladılar. yısında (cilt 17, s. 8003), ekip bu yeni sinirlerin, bugüne dek bilinen en ağır lletAncak Handvverker, Isveç'teki Uppsala me hızına sahip sinirter olduğu beÜniversitesi'nden ve Erlanger'den meslirtllmekte. Saniyede yarım metrelik olan lektaşları ile birlikte, acıya duyarsız olan bu hız, en hızlı acı alıcılarınkinin yirmlde ama histaminden etkilenen sinirter buldubiri kadardır. Yavaş iletilmeler dar liflerde lar. Gönüllülerin bacaklarına, derinin hesöz konusu olduğundan, Handvverker'e men altındaki duyu sinirlerine uygulanan göre, kaşınmaya ait lifleri, insanda buluküçük elektrotlar yerleştirildi. nan en ince liflerdir. feni elektrik sonda ile tarayarak ve elektrot hareketlerini izleyerek, araştırmaHandvverker daha pek çok yanıtsız soru cılar, sinirleri tek tek saptadılar. Daha olduğunu belirtiyor. Bir kuştüyünün neden sonra gönüllülere ısı, acı verici oranda baolduğu gıdıklama hissine hangi sinirin yol sınç ve histamin uygulanarak ve hissettikaçtığı, bunlardan birisi. leri not edilerek bu sinlrlerin işleyiş biçimiKaynak: n. s. ni incelediler. Feza Akça 7 Büyük ateş topları A ubble Uzay Teleskobu ile yapılan gözlemler, gamaışını patlamalarının, uzak galaksilerde ışık hızına yakın bir hızda yol alan ateş topları olduğu kanısını güçlendirmekte. Gama ışını patlamaları, neredeyse, yirmi yıldır astronomları zorlamakta ("God's firecrackers" New Scientis, 31 Mayıs, s. 28) Bu yılın başlarında, Şubat başında bir gama ışını patlamasının gözlendiği uzay bölgesinde, teleskoplar, yeni bir optik kaynak belirlediler. Hubble, önce 26 Mart'ta, sonra da 5 Eylül'de, nesne ilk parlaklığının ikibinde biri oranında solduğunda bu kaynağı görüntüledi. Huntsville, Alabama'da gama ışını patlamalarına ilişkin bir toplantıda, Baltimore Uzay Teieskop Bilimi Enstitüsü'nden Andrevv Fruchter, bu patlamanın, milyariarca ışık yılı uzaklıktaki bir galaksi saçaklarındaki ani bir patlama olduğunu açıkladı. Freuchter'e göre, çarpışarak ateş topları oluşturan nötron yıldızlarında bu tür gözlemler sürekli yapılmaktadır. I Yüpüyen ev Beylndoki nöronlar 'taşıytcı dalga" Oretirler. belirleyemedikleri için, duyu algılamasında rol oynayıp oynamadığını saptamak amacıyla sıçanları incelemeye başladılar. Sıçanlar, çevrelerindeki nesneleri bıyıklarını titreterek onlara dokunmak yoluyla buluıiar. Araştırmacılar, bıyıklardan bilgi alan korteks nöronları ızlediler. Sıçanların, bıyıklarını oynatmasalar da ya da herhangi bir şeye dokunmasalar da bazı nöronların 10 hertzlik bir frekansta salındığını buldular. Bıyıklar bir nesneye değdiğinde nöron salınımı frekansı değişmekteydi. Sıçan beyninde, korteks nöronlarının doğal frekansı FM kanalının frekansıyla benzerllk gösterirken, sıçanın dokunduğu nesneye ilişkin bilgi de seste olduğu gibi kodlanır. Ahissar'a göre talamustaki nöronlar, yalnızca kortekse puls nakletmeyip, sıçanın dokusunu algılamasını sağlayan bir FM alıcısı gibi davranırlar. Aynı şey insanlar için de geçerli olabilir. Parmakuçlarımızda iki ana alıcı türü bulunmaktadır ve ahissar, bir tanesi alışılmış biçimde beyine puls yollarken, diğerinin bir FM sistemi gibi davrandığından şüphelenmektedir. Ahissar'a göre insan beyninde, bunlann kodları muhtemelen paralel biçimde çözülmektedir. H idrotermal akıntıların içinde ve okyanus tabanında büyüyen dey solucan (Riftia pachyptila) eskisi yıprandığında üstünde durabileceğı yeni bir platform yapma yoluna sahip. Solucanlar, bir polisakkarit olan çitin salgılayarak kendilerini 2 metre uzunluğundaki tüplere kapıyorlar. Paris CNRS Fransa Ulusal Araştırma Merkezi'nde Bruce Shillito'ya göre taban eskldiğinde ve zayıfladığında solucan yeni bir tane daha ınşa ediyor ve eskisinin duyarlannı buna yapıştırıyor. California'daki Sekizinci Derin Deniz Biyolojisi Sempozyumu'nda Shillito, solucanın yeni tabanı oluşturması için birkaç günün yeterli olduğunu belirtmiştir. Dinozorun lades kemlği P Gezegenim ne kadar yeşil? Topkapı Sarayı Harem Dairesi sanal dünyada U lusal düzeydeki ilk intemette müze Müzesl'nin oluşturulmasına Apple'ın Türkiye Genel Dıstribütörü Bilkom da katkıda bulunuyor. Geçen günlerde Türkiye'ye gelen Apple Avrupa'nın üst düzey yönetimi ile yapılan görüşmeler sonucunda, Apple'ın uzun süredir üzerinde çalıştığı yeni multimedya teknolojilerinin Interaktif Türkiye Müzesi üzerinde uygulanmasına karar verildi. Amerika'da bulunan Apple'ın multimedya geliştirme merkezi, geliştirdiği ürünlerin beta testlerini, tüm dünya ile birlikte ilk kez Bir Türk projesinde gerçekleştirecek. Interaktif Türkiye Müzesi web teknoloji sponsoru appleBilkom'dan verilen bilgiye göre, Apple'ın gelecekteki Ûuick Time siırümlerine eklenecek bu yeni teknolojisinin alfa testleri tamamlandığında, önce Topkapı Sarayı Harem Dairesi sanal gerçek (VR ) çekımleri için denenecek. Kubbe ve cephenin 360 derece döndürülerek izlenebildiği söz konusu teknik ile louşturulan filmde, şömine ateşi gibi görsel efektler de kullanılabiliyor. projesi olan Interaktif Türklye aleontologlar ilk kez bir dinozor iskeletine ait bir lades kemiği buldular. Bu da kuşların küçük avcı dinozorlardan türediği kuramını desteklemekte. Ladeskemiği kuşlarda, uçuş sırasında kanatlara yay görevi yapmaktadır. Birkaç dinozor fosilinde lades kemiğine benzer kemiklere rastlanmışsa da, hiçbirisi olması gereken yerde bulunmadığından şüpheyle karşılanmışlardır. Bu da kuşların başka sürünger.lerden türediğine ilişkin tartışmalara yol açmıştır. Bu ayki Nature'de (Cilt 389, s. 447) New York Amerıkan Doğa Tarihi Müzesi'nden Mark Norell ve arkadaşları, Moğolistan'da bir velosiraptorun omuz bölgesinde Vbiçimli bir lades kemiği bulduklarını belirtmekteler. 10 santimetre uzunluğunda olan bu kemiğin, bir kuşun lades kemiğinden daha ince olduğu saptanmış olup Norell'e göre kesinlikle bir lades kemiği. ave, bu sonuçlarıir uydu, Deniz bitkilerinin nüfusunu dan çok memnun İDünya'daölçmek için uzaya gönderkaldıklannı belirti'ki bitki yayor. Bu görüntüşamına ait çok ilen uydu, yer bitkilerini de de bitki yoğunlugüzel görüntüler gösterince yeni bilgiler ğunun yüksek olyolluyor. Seduğu bölgeler sa elde edildi. avVlFS adı verirı ya da yeşil, dülen aygıt, foto•. şük olduğu bölsentezde kullanı*~, geler ise mavi renklerde. lan klorofilin ışık tarafından soğurulmasını izlemekte. Ekip, uydunun yolladığı veriler sayesinde sözgelimi birkaç yılda bir El NiNASA tarafından desteklenen Seno'nun yol açtığı Pasifik sularının ısınaVVlFS'in üslendiği görevin hedefi fitopması gibi iklim değişikliklerini önceden lankton adı verilen mikroskopik deniz tahmin etmeyi ummakta. Fitoplankton bitkilerinin nüfusunun ölçülmesi. Ancak nüfusu, okyanus ısındığında artıyor. uydu geçtiğimiz ay Dünya'ya verl yollaVeriler, ayrıca, deniz biyologlarına, milmaya başladığında, sensörün yer bitkiyonlarca balığı öldürebilen zehirli yosunlerini de görebilecek güçte olduğu belirların hızla yayılmasını izleme olanağı da lendi. verebilecek. SeaVVlFS proje sorumlusu Mary Cle Eşekarılarının kaderi Görevlerini tamamlayan kimi erkek eşekarılarının kaderi bir hücreye kapatılarak, yemeksiz bırakılmak ve jilet kadar keskin bir silahla işkence görmek. Eşekansı kolonilerinde bütün işleri dişiler yaparken erkeklerin tek görevi kraliçe İle çiftleşmektir. Bir süre sonra kaynakları kurur. New York Cornell Üniversitesi bllimadamları son Nature dergisinde (Cilt 389, s. 450) bazı kâğıt eşekansı dişilerinin (Polistes dominulus) kurumuş erkekleh hapis ettıklerıni belırtiyorlar. Araştırmacı Philip Starks ve Emly Poe, kimi zaman dışı eşekarılarını boş yuva hücrelerine kapatarak daklkalarca iğnelerıyle soktuklarını anlatmaktalar. N. Scientist4.10.97 s. 22 5579