Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HAYVANLAR DÜNYASI Uçamayan kuşların atası Uçmayı reddeden ilk kuşların, devekuşları olmadığı ortaya çıktı. Ç ın'de gün ışığına çıkartılan yeni bir tüylü fosıl, Proarkeopıteriks adlı canlının, en yaşlı türü olarak bilinen Arkeopterisk'in atası olduğunu gösterıyor. Bugüne kadar yapılan radyometrık yaş tayinleri, yeni bulunan fosilin Arkeopterıks'den 30 milyon yıl daha genç olduğunu gösterıyordu. Bazı paleontologlar, bu fosilin, devekuşu, penguen ve dığer uçma yeteneğinden yoksun olan modern kuşların, geçmişteki karşılığı olduğuna ınanıyor. Pekin'deki Çin Ulusal Müzesi yöneticisi Ji Qiang, bu yılın ılk zamanlarında hındi boyutlarındaki ilk Proarkeopteriks fosilini ortaya çıkarttı. Kafatasının kuçuk bır bölumu korunmasına rağmen, işkeletin diğer kısımları Arkeopteriks'ın daha yaşlı bır turüne aıt olduğunu gösteriyordu. Çinlı yerbılımcıler bu fosilin 145 milyon (Jura döneminin yaklaşık sonu) yaşında olduğunu hesapladılar. Bu süre de, Arkeopteriks'in Ayrupa'da ortaya çıkmasından birkaç milyon yıl sonraya karşılık gelıyor. Bu kısa zamansal fark, fosilin, Arkeopteriks'in daha yaşlı bir formuna aıt olduğunu açıklamak ıçin, gözardı edilebilecek bir süre. Ancak ılk Proarkeopteriks fosilı üzerinde bulunan tüy izlerı kemiklere bağlanmış şekilde gözükmuyordu. Dolayısıyla bu tüyler, aynı çökel içerısinde yer alan, başka kuşlara aıt olabılirdı. Yeni bulunan ıkinci fosil ise bu şüpheyi ortadan kaldırdı. Beijing Müzesı'nden Jı Shu'an, "Bazı tüyler kesınlikle kemiklere tutturulmuş." açıklamasını yapıyor. Shu'an kanat kemiğine ayrı ayrı tutturulmuş tüylerin uzun, dar ve sımetrık olduğunu söylüyor. Oysa Arkeopterıks zamanından berı tüm uçma yeteneğıne sahip olan kuşların üzerinde asimetrik tüyler bulunuyor. Shu'an, simetrik tüylerin varlığının, yalnızca zıplamaya yarayacağını, düzgün uçuşa ıse ızin vermeyeceğını söylüyor. Canlının midesinde bulunan bırçok taş parçasının varlığı da, onun, yerden fazla yükselemediğinin bir göstergesi. Sindirim için kullandığı küçük taşlar, canlının havalanmasını en gellemiş olabılir. Tum bunlar Proarkeopteriks'in ilk kuşların atası olduğunun kabul edilmesi için geçerlı nedenler. Ancak bu görüşe katılmayanlar da var. Philadelphia Doğa Bılımlerı Akademısi'nden Don Wolberg'in Çin formasyonuna ait taşlar üzerinde yaptığı yaş tayinleri 128110 milyon arasında bir yaş veriyor. Yanı Arkeopteriks'in ortaya çıkmasından onlarca milyon sonraki bir zaman aralığı. Bu geniş zamansal fark, fosilin, daha yaşlı bir tür olma ihtimalini ortadan kaldırıyor. Connecticut Üniversıtesı'nden Alan Bruch, bu kuşların uzerlerınde, uçma yeteneklerinin kaybetmelerinin nemen ardından, hızla simetrik tüylerin gelıştiğini öne sürüyor. Ancak bu düşüncenın, Proarkeopteriks'in başına ne geldiğinı açıklamaya yetmeyeceğinı söylüyor. Proarkeopteriks'in, evrım sıralamasında, dinozorlar ile modern kuşlar arasında sıkışıp kalan, kayıp bır geçış turu olduğunu söylemenin ise henüz erken olduğunu belırtıyor. (Kaynak, New Scıentıst, 18 Ekım) Turgut Gürer pıya çarparak ölen kuşları yiyen yerel martılar Toronto'da bu sorunun çok daha ciddi boyutlarda yaşandığını ortaya koyuyor. Kentli kuşların parlak ışık ve camlardan uzak durmayı öğrenmelerine karşın, göçmen kuşlar ışığın büyüsüne kapılarak gökdelenlerin tuzağına düşüyorlar. Gıderek kentlere akın eden martılar önceleri ölü kuşların leşleriyle beslenıyorlardı. Ancak martılar çoğaldıkça, bunların yiyecek bulmala*1 n da giderek güçleştı. Kimı açıkgöz martılar göçmen kuşları gökdelenlere çekmenin bir yolunu buldular. Bir başka deyişle, göçmen kuşlar kuzu kuzu martıları izliyor ve onlara yem oluyorlar. Yetkilıler Kuzey Amerıka'da gökdelen ve bacaların yılda yaklaşık 100 milyon kuşun ölümüne yol açtığını, ölüm oranının, özellikle geceleri ve alçaktan uçan ötücü kuşların göç dönemi olan, ilkyaz ve güz mevsimlerinde doruk Göçmen kuşlar gökdelenlerin ışıklı büyüsüne i üüü noktasına ulaştığını belirtiyoriar. Bu soruna bir çözüm getirmek üzere, Toronkapılıp çarpıp ölüyorlar to'da bir grup gönüllü bir araya gelerek kuşları kurtaracak önlemler almaya çalışıyor. Bu önuzey Amerika'nın ışıltılı gökdelenleri göçmen kuşlalemler arasında göç döneminde gökdelenlerin ışıklarını rı oldum olası kendine çekmiş ve her yıl çok sayıda söndürmeleri yer alıyor. Ancak gece vardiyası yapan şirkuşun ölümüne neden olmuştur. Ne var ki, göçketler böylesi bir uygulamaya pek sıcak bakmıyorlar. (ru) men kuşları bu gökdelenlere doğru çekmeyi başarıp, ya K Martıların oyunu Kuş katili gökdelenler ş K uzey Amerika'da yaşayan böcek kurtçuklarında ıkı doğal donmaonler (antifrız) türü bulundu. Kanada Queen's Ünıversitesi bilim adamları bu iki protein türünün, buz oluşumunu engelleme açısından, 6O'lı yıllarda balıklarda belirlenen donmaönlerlere kıyasla, çok daha etkili olduğunu belirtiyoriar. Virginia VValker ve ekibi tarafından ladin ağacında yaşayan böceklerin kurtçuklarından alınan donmaönlerın balıklardakine kıyasla otuz kat daha etkili olduğuna dikkat çekıyor. Ekip üyelerinden Daniel Doucet, "Böcek proteinlerinin daha etkin olmalarının son derece doğal. Çünkü bunlar balıklara kıyasla çok daha düşük sıcaklıklara dayanmak zorundalar," dıyor. Kuzey Kutbu balıkları bile 2 derecenin altında bir sıcaklıkla karşılaşmıyorlar. Oysa ki, ladin böceklerinin yaşadıkları ortamda sıcaklık kimi zaman 30 dereceye düşebiliyor. Ekip üyeleri, bu donmaönlerlerin organ nakli ameliyatlarından önce organların saklanmasında yararlı olabileceğine inanıyor. New Scientist, 6 Eylül 1997 Rita Urgan Serinkanlı böcekler 55712