22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PSİKOLOJİ VE DAVRANIŞ Edebiyat, sanat ve müziğin insanoğlunun üstün olma ve ölümsüzlüğe ulaşma tutkusuyla ortaya çıktığı söylenir. Rosie Mestel, bunların kanşı cinsi etkilemesiyle de son derece derin bir ilişkisi olabileceğini ortaya çıkardı. Yoksa sanat sadece seks için mi yapılıyor? cukları eş bulmada daha da başarılıy dılar, evrim bu yolda ilerlemeye başladı. Yaratıcılık ve yaratıcı olanı tercih kavramları artık birbirlerine kilitliydiler. Yaratıcılık, geliştikçe yeni şekillere büründü. Şaka yapmak, güzel şarkı söylemek ve dansetmek, bir biz onu yakalayabilmek veya mağranın duvarına resimler yapmak belki de yaratıcılığın büründuğu ilk ilginç şekillerdi. Fakat bütün bu değişimlere rağmen temel amaç hıç değışmedı; dışileri etkilemek... tıpkı erkek tavus kuşunun kocaman kuyruğuyla yaptığı gibı. İlk insanların mağara duvarlarına yaptıkları resimler, şimdiki gençlerin sağa sola karaladıkiarı grafittilerden pek de farklı değildi. Mağarada kadınlar da vardı ve duvara resim çizen erkek de şunu söylemek istıyordu:"Hey fıstık! çizdiğim şu bizon nasıl ama!". Mıller'ın kuramı ilk bakışta ıkı sorun içeriyor. Erkek tavus kuşunun çok güzel ve büyük bir kuyruğu var ama dişınin kuyruğu bir şeye benzemiyor. Oysa i nsanlarda hem erkegin, hem de kadının buyuk beyinleri var. Bu kurama gore erkeklerin büyuk beyınlı, kadınların da onlardan etkilenıverecek şekilde küçük beyınlı ve aptal olmaları gerekmez mi? Miller'e göre bu bir çelişkı degil, zira cinsel seçim tek yonlu bir otoban gibı çalışmıyor. Eğer erkek atalarımız daha iyi dansedip kadınları etkileyebilmek için daha büyük ve yaratıcı bir beyine ıhtıyaç duymuşlarsa, kadınların da aynı şeye başka bir gerekçeyle gereksinimleri doğdu. Kadın, beğendiği erkeğin ilgisini üzerinde tutabilmek için sadece o erkeğe yönelik benzer hareketler yapmak zorundaydı ve bunun için de benzer kapasitede bir beyin gerekiyordu. Miller bu durumu "Şehrazat stratejisi" olarak adlandırıyor. Sultan, onu ol dürmeyi kafasına koymuştur ve her gece bu ışe kalkışır, oysa o her gece sultana birbirinden ilginç hikayeler anlatarak her gece sağ kalmayı başarır. Durum öyle bir hal alır ki, sultan bu oldürme isteğınden vazgeçer. Millerin teorisinin içerdiğı ikinci açık ise, kadınların neden böyle bir yaratıcılık düşkunlüğune kapıldıklarını açıklamıyor olması. Beyin hacminin artmaya başlamasının bir cinsel seçimden kaynaklandığı fikri akla yatkın, ama bu tercih gerçekten tesadüf eserı olarak mı "yaratıcılık" oldu? Miller'e göre bu mümkün ama kesin bir şey söylenemez. Yaratıcılığın, bu derece abartılmadan önce de, eş bulmada bellı kolaylıklar sağlayan bir şey olagelmiş olması mümkün. Bu "kolaylıklar" konusunda kesin şeyler ileri sür mek mümkün değil, ama belli bir mala sahıp olmakla ılıntılı bir durum olabilır. Yoksul bir erkek, hayatta kalabilmek ıçın sürekli çabalamak zorundadır. Oysa artistik bir gösteri şu anlama gelebılir:" Bak, böyle şeyler yaptığım halde hayatımı sürdürebiliyorum". Aslında yaratıcılık yoluyla erkek, zeki olduğunu da kanıtlıyor olabilirdi, zeki bir eş her zaman tercih edilir. Yaratıcılık, bütün bunlara ek olarak insanın sağlıklı olduğunu da gösterdiği için bu şekilde devreye sokulmuş da olabilir, sağlıklı bir insan eşiyle gece boyunca sevişebihr. Miller'in kuramı özellikle, yaratıcılığın dişierkek hepimizin yaşam.boyunca karşımıza çıkan her türlü meydan okumaya karşı durabilmemiz için evrimleştiğini savunanlardan oldukça sert tepkiler aldı. Bir çok antropolog, insan beyninin büyümesını, insanın diğer ın sanlarla uğraşmak zorunda olmasına, sosyal ilişkiler içine girmek zorunda kalmasına bağlıyor. İnsan, dünyayı kendi lehine çevirmek için değişiklik yapmak zorunda, bunun ıçın de beyıne ihtiyacı var. Miller, bunların hiç birine karşı çıkmıyor. Modern dünyada yaşayan bizlerin davranışlarını evrimsel geçmişimizdeki bir sürü faktörün etkilediğıni ama 20 yaşında müzik yapmaya başlıyor. Sanatçılara neden sanat yaptıkları sorulduğunda genellikle "kendimi ifade etmek için" veya "bilmiyorum" gibı yanıtlar ahnıyor. Hiç biri kalkıp da bu durumun seksle ilgisi olduğunu, bunu dişileri cezbetmek için yaptığım söylemıyor. Kuşlar da kışın neden güneye gittiklerini bilmiyorlar ama dünya coğrafyasından kaynaklanan bir duruma uyum sağlamak için bunu yapıyorlar. Kültürel yaratıcılık konusunda da aynı şeyle karşılaşılıyor Miller'e göre. Sanatçıların aşk alanında bilinçli veya bilınçsız olarak genellikle başarılı oldukları bir gerçek. Honore de Balzac kısa boylu, şişman, biçimsiz bir adamdı ama bir sürü aşk serüveni yaşamıştı. Jimi Hendrix 27 yaşında öldü ama dört ayrı ülkede çocukları oldu ve yüzlerce kadınla da ilişkiler yaşadı. New Mexıco Üniversitesi'nden antropolog Klm Hill de sanatçıların bu alandaki başarılarını kabul ediyor ama gerekçeler konusunda şüpheleri var. Bir rock sanatçısı her şeyden önce zengin biridir ve zengınlik de çekicilikte öteden beri çok önemli bir rol oynadığı bilinen bir kavramdır. Hill'e göre kadınların sanat ve yaratıcılıktan etkilenmelerı için bütün öteki şartlar (en azından zenginlikle ilgili şartlar) eşit olmalı. Aslında Miller de cinse[ çokı ciliği tamamen yaratıcılığın üzerine bina etmıyor. Cinsel seçımde herkesın uzerınde birleştiği (bakışlar gibi) bir çok etken rol oy nuyor ama yaratıcılığın kat kısı şu ana kadar çok az araştırılmış. Michıgan Üniversitesi'nden evrim psikoloğu David Buss, 37 ülkeyi kapsayan bir araştırmada ' ju«4X uyguladığı bir **^ ankette ınsanlara, karşı cinste en çekici buldukları şeyı seçmelerini söyledi. Kendi listesinde "espri an layışı" bulunmadığı halde bir çok insan bunu lıstenın başına koydu. Bu, önemli bir sonuç. Kadınların neden hâlâ erkeklerden çok daha az yaratıcılık gösterdikleri tam olarak anlaşılmış değil. Gelenekler ve kültürel etkilerin kadınların yaratıcılığının önüne geçtiği eskiden beri biliniyor, ama bu olumsuzluklar ortadan kalktıktan sonra da durum tam anlamıyla düzelmıyor. Bunun nedeni büyük olasılıkla kadınların evrimsel geçmişleri boyunca bu baskılara karşı değişik stratejiler geliştırmiş olmaları. Bu stratejiler öylesıne yer etmış ki, kadınların yaratıcılıklarını büyük ölçüde mutfağın dışına taşımaları daha uzun zaman alacak. Miller'in kuramı çok yeni, dolayısıyla uzun uzadıya ıncelenmesı gerekecek. Belki de bu kuram sayesinde bilim adamları yaratıcılık ve cinsel seçimın arasında ilişkiler kuran başka fikirler geliştirecekler. Bu arada zaman içinde kadınlar da yaratıcılık dünyasında büyük yollar katedecekler. Her iki cinsin de birbirlerine sürprizler hazırladığı bir dünyada yaşamak en ilginci olsa gerek... KAYNAK: NEW SCİ 23/30 DEC.95 Türkçesi: Sinan Özeren Peki sanatçıların görüşü ne? I kinci Oünya Savaşı'nda yaşanan trajediler, Balkanlar'daki akıl almaz cinayetler, gençlik çetelerinin çıkardıkları rezaletler, seri cinayetler, çocuklara uygulanan şiddet... Bunları hepimiz biliriz, ama gazeteyi açıp bunlara benzer yeni haberleri her okuyuşumuzda "şu insan ne biçim bir yaratık" demekten de kendımizi alamayız. Böyle anlarda, insanoğlunun daha yumuşak taraflarını düşünmek bizi biraz olsun rahatlatır, gazetelerde okuduğumuz haberlerden kopup kendimizi hoş bir ezginın tınısına kaptırırız, güzel resimlere bakarız ve bunları yaratanların da birer insan olduğunu hatırlayıp rahatlamaya çalışırız. Gerçekten de, sanat yapıtlarının insan hayatında bu ölçüde önemli bir yer tutuyor olmaları, insan doğasının zengin ve asil bir damara sahip olmasıyla bağlantılıdır. Fakat acaba bu durum bu kadar basit bir şekilde açıklanabilir mi? Goeffrey Miller, bu göz kamaştırıcı sanatın oldukça farklı bir kavramla ilişkili olduğunu öne sürüyor. Goeffrcy Mıller'e gore sanat, ne ruhun ince detaylarını keşfetmek için, ne de kavrama yetısının sınırlarını genışletmek için yapılıyor. Miller, yaratıcıln ğın bu şekilde gözler önüne serılmesınin, çok daha basıt bir kavramla bağlantılı olduğunu savunuyorseks... Bu noktada dıkkatli olmak gerek; Mıller'ın burada vurguladığı şey, Freud'un yaratıcılık ve seks arasında kurduğu ilışki değıl. Miller, sanatın "güzel" bir şey olduğunu da yadsımıyor. "Yaratıcılık tarih boyunca evrim geçırdı. Çünkü yaratıcılık, erkeğe, kendısiyle çıftleşecek bir kadın bulmasında yardım ettı, ve kadının da seçmış olduğu erkeği yanında tutmasını sağladı" diyor Miller. Münıh'deki Max Planck Psikolojı Enstitüsü'de bir araştırmacı olan Miller'in uzmanlık konusu evrim psikolojisi. Şırndıye kadar yaptığı çalışmaların çoğu da çeşitli hayvan türlerinin davranışlarının (bız de dahıl) neden bıribırinden farklı olduğunu araştırmaya yönelik. Miller'in sanatla ilgili olarak çözmeye çalıştığı üç temel problem var; insandaki yaratıcı güdünün gerekçesi, neden erkeklerin kadınlara kıyasla daha çok sanat eseri ortaya çıkardıkları ve insanların beyinlerinin neden en yakın akrabalar olan maymunlarınkinden bile çok büyük olduğu. Mıller'e göre bu soruların üçünü de yanıtlayacak bir kuram var. Miller, söz konusu kuramı Stanford Üniversitesi'nde bir yüksek lisans öğrencisiyken kurmaya başlamış. Bu kurama göre, insan beyninin bu kadar büyük olmasının nedeni, tavuskuşunun kocaman ve gösterışli bir kuyruğunun oluş nedeninden farklı değil. Her ıkısı de cinsel seçim sürecinde ortaya çıkan garip kuvvetlerin sonucu olarak bu şekildeler. Bundan birkaç mılyon yıl önce, şimdiki gibi 1350 santimetreküplük beyinlerimiz yoktu. Hacım, şimdikinin üçte biriydi. Bu şekilde yaşayıp giderken bir ara, atalarımızdan oluşan klanların bı rinde garip bir durum ortaya çıktı ve dişiler, yaratıcı ve yenı şeyler sergileyen erkekleri tercih etmeye başladılar. Yaratıcılık neydi? Bunu bilmiyoruz, belki klandakı dığer bir kişinin komık taklitlerini yapmaktı, veya yepyeni bir fikirle ortaya çıkmaktı. Yaratıcı erkek ler, eş bulmada diğerlerine göre çok dana başarılı olmaya başladılar, böylece hem yaratıcılık ve hem de yaratıcı olanı torcih etme ısteğı genlere ışlenmeye başladı. Yaratıcıların yaratıcı ço Şehrazat stratejisi bir evrim psikoloğu olarak tabii ki ka bul ediyor. Bütün zorluk bu faktörlerin hangısının en önemli olduğunu saptamakta. Miller'e göre sanat çok belirleyicı bir faktör. Mıller'ın bu sonucu, yaptığı çok genış kapsamlı araştırmalara dayanıyor. Müze katalogları, yazar ansıklopedileri, rock kitapları gibi birbirinden çok farklı kaynaklara başvuran Miller bir çok sanatçının sonuçlarını grafiklere yansıtmış. Grafıkler, bir eksende yapıtların sayısı, diğer eksende de her eser tamamlandığı sırada sanatçının yaşı yer alacak şekilde ayarlanmış. Miller'e göre, eğer kültürel üretim, erkeğin bir eş bulma stratejısi ıse üretimın en yüksek değerinin, sanatçının kadınların peşinde olduğu dönemle çakışması gerekir. Kanadalı evrim psikoiogları Margo VVilson ve Martin Daly ise aynı ilişkinin erkeklerin işledikleri cinayetler için var olduğunu öne sürüyorlar. Bu araştırmacılar, cınayetlerin büyük bir kısmının yirmi yaş civarındaki erkekler tarafından işlendiğini söylüyorlar, bu yaş, erkeğin cinsel yönden en aktif olduğu dönemin içındedir. Miller, bızim kültür olarak adlandırdığımız şeylerı yaratanlar ıçın de benzer bir yaş dağılımı olduğunu belirtiyor. İyi bir rock yıldızı 30 yaşında ünlü oluyor 4615
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle