Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GENETİKBİLİM Aynı yıl Kaliforniyalı bir bilim adamı eşcinsel ve normal bireylerin beyinleri arasında az da olsa bir farklılık olduğuna değindı. 1993 yılında ise, X koromozonundaki DNA uzantısının cinsel eğilimı belirleyen özel bir gen içerdiği ileri sürüldü. Ancak hiç kimse eşcinselliği özel bir genin belirlediğini kanıtlayamadı. Odenwald ve Zhang'ın incelemekte olduğu gen türü bireyin eşcinsel davranışındaki karmaşık farklılığı açıklamaya yeterli sayılmıyor. "Eşcinsel" bir sinek erkek yerine dişilerle çevrilmiş olsa, dişileri döllemek yoluna gidecektir. Bu nedenle, meyve sinekleri gerçekte eşcinsel değil, çift cinsiyetlidir (biseksüel). Yine de, bu genin işlevi oldukça kafa karıştırıcı bir nitelik taşımakta ve eşcinselliğin kimyasal kökeni konusunda kimi ipuçları vermektedir. Araştırmalara sık sık konu olan bu gen meyve sineklerinde en çok incelenen gendir. Göz rengini de belirlediğinden "beyaz" gen adı verilen bu genin başlıca işlevi, hücrelerin triptofan adıyla bilinen bir tür amino asidin kullanılmasına olanak tanıyan bir proteini üretmektir. Triptofanı gereğince işleyemeyen meyve sineklerinin göz rengi normal renk olan kırmızıya dönüşememekte, beyaz kalmaktadır. Normal koşullarda beyaz gen yalnızca beyin hücrelerini de içeren kimi gözelerde etkin olmakta, cinsel davranışı saptıracak bir etkı yapmamaktadır. Odenvvald ve Zhang deneyinde genin normal bir kopyası cenin sineklere tüm gözeleri devinime geçirecek bir biçimde nakledilmiştir. Sineklerin cinsel yaşamı, bu nedenle altüst olmuştur. Tüm hücrelerin kandaki triptofanı emmeleri sonucu beyin, sinir gözeleri arasında tletişimi sağlayan serotoninden yeterince üretemez duruma gelmiştir. Serotonin çok amaçlı bir kımyasaldır ve bu kimyasalın anormal düzeyde olması bireyde depresyondan şiddete çeşitli davranış biçimlerinde yansır. Eşcinsel meyve sineklerinin durumunda, erkeklerin kendı aralarında bir araya gelmeleri de yetersiz serotonin miktarından kaynaklanmıştır. Bu görüş pek inandırıcı olmasa da, yirmi yıldır ileri sürülen ve serotoninin cinsel davranışların dengede tutulmasında bir payı olduğunu savunan görüşü desteklemektedir. Bu örneğini beyindeki serotonin düzeyini arttırarak depresyonu gidermeye çalışan Prozac adh iiaçta görebiliriz. Ancak aıian serotonin düzeyi bir yandan da cinsel isteğin azalmasına yol açmaktadır. Başka araştırmalar da serotonin düzeyindeki düşüşün cinsel isteği arttırdığını ortaya koymaktadır. Serotonin kuramı henüz açıklığa kavuşamamıştır. Bu kimyasalın bedende azalması cinsel yaşama ivme kazandırmakla birlikte, bu etkinlik neden genellikle eşcinsel eğilimde olmaktadır? Ve eğer cinsel eğilim genlerle belirleniyorsa, neden kimi tek yumurta ikizlerinin cinsel eğilimlerinde farklılık görülmektedir? Bu sorulara kesin yanıtlar bulmak daha ayrıntılı bir çalışmayı gerektırmektedir. öte yandan, kimi araştırmalar genlerin yanı sıra çevrenin de cinsel eğilimi etkilediğini ortaya koyarak bu tabloyu biraz daha karmaşık bir duruma sokmaktadır. Kısacası, gerek meyve sineklerinde, gerek ınsanlarda cinsel eğilim öyle basit savlarla geçiştırilecek bir konu değildir. Çeviri: Rita Urgan 4008 •• '•• TÜBİTAK, "19941995 Öğretim Yılı Lise Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Yanşması"nda, fizik, kimya, biyoloji ve bilgisayar alanında, genç bilim adamlan 360 proje ile yanştı. Ama ancak 26 proje ödüllendirildi. Emine Kaplan Geleceğin bilim adamla si'nden de Sibel Erdem özel sağlık ödülüne layık görüldüler. Kimyasal köken G enç araştırmacılar, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİTAK), 19941995 öğretim yılında lıse öğrencileri arasında gerçekleştirdıği "Araştırma Projeleri Yarışması"nda birbirleriyle yanştı. Bu yarışma sonunda fızik, kimya, biyoloji ye bilgisayar alanında en iyi araştırma projelerini yapan geleceğin bilim adamlan belirlendi. Yarışmaya katılan 360 projeden 26'sı ödüllendirildi. Fizik alanında, Istanbul Kadıköy Anadolu Lisesi'nden Can Altıneller bırınci, Ankara Gazi Anadolu Lisesi'nden Kerem Küçükkurt ve Istanbul FMV özel Ayazağa Işık Lisesi'nden Ayşe Duran üçüncü oldu. Kimya alanında, aynı liseden Akif Özenler ve Arda Çakan ıkinci, Eytan Behmoaras ve Kerem Çakırer de üçüncülüğe değer görüldü. Biyoloji alanında, Ankara Fen Lisesi'nden Soner Büyükatalay ikıncı, Istanbul özel Fatih Erkek Lisesi'nden Furkan Yumak, Hüseyin Sarıbaşak, Murat Keşküş ve Ahmet Kaya üçüncü oldular. Bilgisayar alanında da, Izmır özel Yamanlar Lisesi'nden Osman Şen birınci, Adana Fen Lisesi'nden Aykut Sevim ve Kadıköy Anadolu Lisesi'nden Furkan Kıraç ile Yozgat Anadolu Lisesi'nden Murat Hüseyin Candan ikinci oldu. Istanbul Kadıköy Lisesi'nden Can Altıneller "Yılın Genç Araştırmacısı" seçilirken, Ankara TED Özel Lisesi'nden Efe Mocan çevre ödülü, Ankara Fen Lıse Hangi projeler ödül aldı? Alanlarına göre ödül alan öğrencilerin projeleri şöyle: FİZİK ye YILIN GENÇ ARAŞTIRMACISl ÖDÜLÜ: Can Altıneller (Istanbul Kadıköy Anadolu Lisesi) Taramalı Tünelleme Mikroskobu Ucu tek bir atoma kadar sivriltilmiş bir iğne, iletken bir yüzeyin birkaç angström kadar yakınına getirildiği zaman iğne ve yüzey atomlarının dalga fonksiyonlarının üst üste gelmesınden hasıl olan akımın, iğne yüzey arası mesafenın değışmesine göstereceğı logarıtmik tepkiyi kullanarak aradaki mesafe değışimlerini 0.01 angström hassasiyetle ölçmek mümkün olabilir. Her ne kadar titreşim, genleşme ve mekanik gevşeme yüzünden sözü edilen hassasıyetin elde edılmesı olanaksız olsa da iğne yüzey arası mesafe değışimleri büyük bir hassasiyetle ölçülebilır. Tünelleme akımı 10 megaohmiuk bir geribesleme direnci kullanan LF155 adlı işlemsel kuvvetlendirici tarafından voltaja çevrılir. Tarama ışlemı ıkı adet sinyal jeneratörü kartı ile yapılıp tarama sinyalleri tamamen bilgisayar tarafından üretilir. Üretilen sinyaller + 160 Volt svyeep yapabilen dört adet yüksek voltaj amflikatörü aracılığıyla tüpü sürer. ÖZEL ÇEVRE ÖDÜLÜ: Insektisit olarak kullanılan organofosfor bileşiklerınin kan hücreleri üzerindeki etkisi. Efe Mocan (Ankara TED Özel Lisesi) Orgonofosfor bileşiklerinin ınsektisit olarak sebzeler üzerinde kullanıldığı durumlarda, yenilen sebzelerin üzerinde kalan ılacın bağırsaklarda emilerek kana geçmesınden sonra, kan elamanlarının üzerın deki etkisinin neler olabıleceğının belırleı mesi amacıyla hazırlanan projede, çok ginç bulgulara rastlandı. Bir orgonofosfc lu insektisit olan Malation, vücutta toks etkisını asetilkolin esteraz enziminı geı dönüşsüz olanak inhibe ederek göster Kolınesteraz enzimi parasempatık \ sempatık ganglionlarda nöromüskük kavşaklarda alyuvarlarda veya psödoko nesteraz olarak plazma ve karaciğerc yaygın olarak bulunan bir emzimdir. Malı tion ile zehirlenmenin klinik belirtileri, ası tilkolinesteraz enziminın inhibe olması s < nucu hidrolize olmamış asetilkolinin ko nerjik kavşak ve sınapslarda birikmesı i ortaya çıkan etkilerden ileri gelmekted Belirtiler solunum yolu, göz, ağız veya d< ri yoluyla temas sonucu görülmektedı Yapılan deneylerde, malationun kan hüı releri üzerinde doğa bağlı yapısal bozu luklara neden olduğu görüştü. Insektıs olarak kullanıldığı takdırde bunu uygul yanların dozunu ayarlaması açısından dı katli olamları yönünde uyarılmaları ve e^ tilmelerinın, ınsan sağlığı açısından bir kı daha önemı ortaya çıktı. ÖZEL ÇEVRE ÖDÜLÜ: Sigaranın ra larda serum kolesterollipid seyıyele üzerine ve damar patolojılerının gelişimir etkileri. Slbel Erdem (Ankara Fen Lisesi) Sibel Erdem Ankara Fen Usesi Özel Sağlık Ödülü Deneyler sonucunda, sigara içilen sürı ye bağlı olarak kısa ve uzun süreli içimin deney gruplarında, serum kolesterollıp seviyelerinde önemli artışlara neden oldı ğu dikkat çekiyor. Uzun süreli sigara sol tulan deney hayvanlarının aortlarında ış mikroskobu ile yapılan değerlendırmel sonucu, damar endotelinde kalınlaşm sübendotelıal tabakada genışleme ve y yer yağlı madde bırikimi, bazı bölgelerc endotelin sübendotelıal tabakadan ayr ması ve bu bölgelerde mikrotrombüsler oluşumu gözlenıyor. Serum kolesterolpid seviyesındekı artışlar ve atardam duvarındaki dejeneratif değışıklikler at roskleroz gelışiminde sigaranın önemli l