22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KONGRELERDEN İngilizce öğretimi nasıl olmalı? "Eğitimde Ingilizce'nin Yeri" konulu kongreden dikkat çeken noktalar... ZuhalOkan* "Eğitimde Ingilizce'nin Yerı" başlığı altında 16 TESÖL Yunanıstan Kongresı her yıl olduğu gıbı bu yıl da Atına'da 1112 Mart 1995 tarıhlerı arasında yapıldı Kongrenın ılgı çeken yanlarından bırı konusu, bır dığerı ıse unlu konukların çağrılı olmasıydı Ronald Carter, Adrian Underhill, Penny Ur, Micheal Vince ve Ron VVhite'ın yaptıkları ko nuşmalara ılgı gerçekten yuksektı Kongrenın ılk gunku programında beklenıldığı gibı, daha çok uygulamaya donuk, yabancı dıl eğıtımınde oğretmenlerın rahatlıkla kullanabıleceğı bır dızı yöntem ve teknık tartışıldı Workshop'lar duzenlendı örneğın, "Michael Jackson Olmaya Hiç Gerek Yok" başlıkh bır vvorkshop'ta oğretmenlerın derslerınde şarkıları nasıl kullanabıleceklerı, nasıl yaratıcı olabıleceklerı konusunda ornekler verildı Oan Sparks ıse sunduğu bıldırıde gunluk gazete ve dergılenn ozellıkle orta ve ılerı duzeydekı oğrencılerın sozcuk dağarcıklarını zengınleştırmede ve okuma becerılerını gelıştırmede nasıl kullanılabıleceğı konusunda uygulamalı bılgıler verdı Kongrenın ıkıncı gununde Luke Prodromou "Dolaptakı lskelet" başlıklı konuşmasında yabancı dıl eğıtımınde anadılın onemı ve yerı konusunu ırdeledı Çalışmasının aropırık yonunu oluşturan ve oğrencılerın anadılın sınıfta kullaniTiı ve onemı uzerıne duşuncelerını aktaran anket sonuçlarını vermeden önce, dınleyıcılerın de katılımını sağladığı bır tartışma ortarm hazırladı Hep bırlıkte anadıl uzerıne kullanılan bırtakım metaforları bulduk Ilk metafor Prodromou'nun bıldırısıne başlık olarak seçtığı Dolaptakı Iskelet'tı Anadıl gerçekten bır dolaba kaldırıp unuttuğumuz, çok seyrek olarak açıp baktığımız bır ıskelet mıdır? Yoksa anadıl daha çok bır ılaca mı benzetılebılır? Zor durumlarda ıstemeyerek de olsa başvurduğumuz son« çare mı? Anadıl belkı de bır duvardır ' Yabancı dıl eğıtımının verımlılığını etkıleyen bır engel Anadılanne benzetmesıne ne dersınız? Ona karşı nasıl davranırsak davranalım bızı daıma seven ve yanıbaşımızdan ayrılmayan, zor durumlarımızda ımdadımıza koşan bır anne Konuşmada daha sonra anadılın gerçekten zengın bır kaynak olduğu, oğretmenlerın bılınçlı kullanımları ıle yabancı dıl oğrenımını kolaylaştırıcı bır unsur olabıleceğı one suruldu Adrian Underhill ıse, oğretmenın bır ınsan olarak sınıftakı varlığının onemıne dikkat çekerek, yabancı dıl eğıtımınde seçılen ve kullanılan yontem, teknık ve materyallerın oğretmenın sınıfta yarattığı psıkolojık ortamla kıyaslandığında ıkıncıl durumda olduğunu öne surdu Bıldırıde tartışılan temel soru, oğrenmeyı yalnızca yabancı dılı değıl genelde öğrenme surecı kastedılıyor kolaylaştıracak ortamın nasıl olması gerektığı ve bu konuda nelerın yapılabıleceğıydı Underhill sınıf ortamında öğrenmeyı ko437 4 laylaştıracak olan koşullardan uçunu sıralarken oğretmenın rolunu on plana çıkardı 1. Koşulsuz kabullenme: Ögretmen öğrencıyı olduğu gıbı kabul etmelı, onu yargılamamalı ve koşulsuz olumlu bır yaklaşım ıçerısınde olmalı, 2. Empati: ögretmen karşısındakı bı reyı anlamak ıçın ısteklı ve hazır olmalı, 3. Doğallık: Oğretmen rol yapmamalı, yapay tavırlardan kaçınmalı Underhıll'e gore bu tur bır psıkolojık ortamın yaratılması oğrencının kendısını guven ortamı ıçınde hıssetmesını sağla yacak, öğrenmeyı kolaylaştıracaktır Kanımca kongrenın en çok uzerınde durulması gereken bıldırısı Ronald Carter'ın Dil, Söylem ve Kültür bağlantısını ışleyen ve yabancı dıl eğıtımınde oğrencılerde bır dil bilinci (language avvareness) yaratılmasının onemını vurgulayan konuşmacısıydı Carter bıldırısınde, yabancı dıl eğıtımınde dort temel becerının (okuma, yazma konuşma ve dınleme) kazandı rılmasının asıl amaç olarak hedeflenmemesı, dıl eğıtımının genel eğıtım amaçları ıle bağlantısının kurulmasının gerek lılığı uzerınde durdu Bıldırıde ayrıca dılın farklı kullanım yerlerı olduğu, dolayısıyla farklı anlamlar ılettığı vurgulandı Dıl ve kultur arasındakı kopmaz bağın oğrencılere anlatılmasında gereklı ozenın gösterılmesı ve yabancı dıl eğıtımının artık dığer bılım alanlarından ayrı bır yerde tutulmaması gerektığı savunuldu Carter sınıf ortamında dıl bılıncının oğrencıye kazandırılmasında farklı yontemlerı anlatırken, bır yazın adamı olarak yazın urunlerının bu amaca ne tur katkılarının bulunabıleceğını ornekledı Bunun yanı sıra, reklam dılının, gazete başlıklarının, deyımlerın de dılın yaratıcılığının ve dılın kullanım bıçımının beraberınde getırdığı farklı ıdeolojılerın araştırılmasında yararlı kaynaklar olarak kullanılabıleceğını belırttı. Ingiliz Dılı Eğıtıminde Sunulacak Programların Içerığı konulu bıldırımde ben de benzer konular uzerınde durmaya çalıştım ozellıkle oğretmen yetıştlren kurumlarda çalışan bıreyler olarak verdığımız eğıtıme ozen gostermemız gerektığı kanısındayım Bır yabancı dıl eğıtımı programında oğrencıye dıl becerılerının kazandırılmasının yanı sıra kışılık eğıtımıne, eleşttrel duşunce eğıtımıne de gereken ağırlık verılmelıdır Çok yakın zamanlara kadar dıl eğıtımcılerı genel eğıtım kuramlarından ve program gelıştırme çalışmalarından uzak durdular Bunun nedenlen arasında yabancı dıl eğıtımının (ozellıkle Ingiliz Dılı Eğıtımı ıçın konuşmalıyım) bır Uygulamalı Dılbılım geleneğınden doğduğu ve yabancı dıl öğretenlerın de kendılerını eğıtımcı değıl, daha çok uygulamalı dılbılımcı olarak gorduklerı savı sayılabılır Bunun sonucu olarak da dıl eğıtımının kendıne özgu özellıklerı olduğunu kabul etmemıze rağmen dıl eğıtımı dığer alanlardakı, tarıh ve coğrafya gıbı, eğıtımden farklı tutulmaya çalışıldı Doğal olarak, eğıtım kuramlarını temel alan bır yaklaşım yerıne dılmerkezlı programlar uygulamaya kondu Yabancı bır dılın en lyi şekılde öğretılmesı ve öğrenılmesı bu programların bırıncıl amacı durumuna geldı Dil bilinci yaratmak Bıldırımde de vurgulamaya çalıştığım gıbı, geleceğın oğretmenlerını İngilizce bılgısıyle donatmak yeterlı değıldır Erdal Atabek'ın (1) deyışıyle "Kendınden başkasını kabul etmek" "Kendı gıbı konuşmayanı dınlemek" "Kendı gıbı olmayanı eşıt saymak". "Kendınden olmayanla yaşamak" Bunları başarabılmek ıçın artık duşunce eğıtımıne yonelmelı, ozgur insan yetıştırmelıyız Neler yapabılırız? Benım onerım Eğıtım Fakultelerı'nın Yabancı Dıl Eğıtımı yapan bolumlerın programlarının yenıden duzenlenmesı, akademık çalışmanın yanı sıra, kışılık gelışımıne de onem verılmesıdır Valette'ın (2) onerdığı gıbı alan dışı (seçmelı olabılır) derslere, orneğın sanata gırış, kultur tanhı, felsefeye gırış, yer vermelıyız oğrencılerın bu yolia bır estetık duygusunu kazanmalarını, ınsanlığın geçırdığı evrelerı kavramaları, soru sorma, kendılerıne sunulan her şeyı sorgulamadan kabullenmemelerını bır ölçude sağlayabılırız Fakat sanınm her şeyden önce bır eğıtım programının oğrencılere hangı bılgının hangı oğretım teknıklerı ıle verılmesını duzenleyen bır plan olduğu duşuncesınden ayrılıp, Gıroux'un (3) deyışıyle "eğıtım programlarının oğrencılerı belırlı bır yaşam tarzı ve dunya goruşu ıçın hazırladığını" unutmamalıyız NOTLAR 1. Atabek, Erdal. "Duşunce Eğıtımı Olmayınca' Cumhunyet. 10 4 1995 2. Valette, R.M. 1971 Evaluatıon of leamıng ın a second language, Bloom ve dığerlerı (edıtors) Handbook of Formative and Summatıve Evaluatıon of Student Leamıng. New York: MacGrawHıll. 3. Grioux, H.A. 1988 Schooling for Democracy: Critical Pedagogy in the Modem Age. Routledge * Çukurova Üni. Eğttim Fak. Yılandan kurtuhnaya çalışan kurtağator Kırmızı gozlu ağaç kurbağasının yavrulan yılanlara yem olmamak ıçın kuluçkadan erken çıkmayı yeğlıyor Dışı kurbağalar yumurtalarını göl kenarlarını çevreleyen bıtkı ortusu uzerıne bıraktıklarından yumurtalar her an yılanlar tarafından yenme çekıncesıyle yuzyuze kalır Yavrular kuluçkadan çıkar çıkmaz suya daldıklanndan, erken kuluçkadan çıkan yavru kurbağalar da henuz tam gelışmış olmadığından bu kez de karıdes ve bahklann saldırısına uğrama tehlıkesıyle karşılaşır Yumurtalar beş gunde çatlamaya hazır duruma gelır Ancak yedı gunluk yumurtalarda kuyruk daha uzamış olduğundan yavruların sudaki duşrnanlarıyla baş etmelerı çok daha kolay olur Teksas Unıversıtesi bılım adamlanndan Karen Warkentın'e göre kurbağalar ancak bır yılanın saldırısına uğradıklarında erkenden kuluçkadan çıkıyor Zıra, bır yumurtanın çatlaması göz açıp kapayıncaya dek gerçekleşıyor Kurbağa yumurtalarından ornekler toplayan Warkentın bunları ıçınde yılan bulunan ancak yumurtalardan ayrı tutulan havuzlara döker Beş ya da altı gunluk olunca yumurtalarla yılanlar arasındakı bölmeyı kaldırır Sonuçta, bu yumurtaların ıçınde yılan olmayan deney havuzundakı yumurtalara kıyasla daha erken çatladığını gorur Pekı, ama yumurtalar yılanın atakta olduğunu nasıl sezinler? Warkentın'e göre erken kuluçkadan çıkma sıradan bır tehlıkeye karşı koyma surecınden öte bır özellık taşımaktadır Zıra ne bır dokunuş, ne de yumurtaların ıçınde bulunduğu jolemsı sıvının alınması çatlama olayını başlatmaya yeterll olmamaktadır (nsrvı)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle