Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ORMAN YANOINLARI ELEŞTİRİ kavranabilecektir. Bu kargaşa, kolaylıkla kestirilebileceği gibi, orman yangınlarının artması biçiminde de somutlaşmıştır. Bu durum aşağıdaki çizelgede açıklıkla görülmektedir: Ortalama Yangın Yanan Alan Dön*ml«r Sayısı Alan (Dekar) 19501977 (Kargaşalı 14 yıl) 948 307.500 19501977 (Kargaşasız 14 yı[) 558 80.530 19771979 1.345 301.480 19801983 998 58.230 19841987 1.515 137.860 19881993 1.807 129.460 Bu eğilim Istanbul özelinde çok daha çarpıcı bir görünüm veriyor: Yangın sıklığı yönünden geçtiğimiz yıla degin 7. sırada olan ve her yıl ortalama 6 bin dönüm ormanın yandığı Istanbul'da, 1993 yılında, 28.700 dönüm orman yanmış ve bu Ilimiz sıralamada 1. sıraya yükselmiştir. Bu gelişmenin Istanbul'da doruğa çıkan arazi vurgunculuğuyla da bir ilişkisi olsa gerek. Türkiye ormancılığının örgütlenme biçimi ve özellikle ormancı teknik personelin işlendirilme düzeni ise orman yangınlarını önleme ve söndürme çalışmalarının etkenliğini düşürmektedir. Türkiye'de orman yangınlarının söndürülmesi için üst ve alt yapısal gerekenler büyük ölçüde yerine getirilmiştir. Bu gelişmeler sonunda, yangın başına düşen yanan alan genlşliği; Yugoslavya'da 13, italya'da 86.4, Yunanlstan'da 31.6 ve Fransa'da da 43.6 hektar iken ülkemizde ortalama 10 hektann altına düşmüştür. Ancak; Brecht'in bir şiirinde sıkça yinelediği gibi bu düzenin "bir kusurcuğu var, Insan ister başına". Kuşkusuz her işletme müdürü ve şefliğinde orman yangını söndürme çalışmalarını yönetecek en az bir teknik personel bulunuyor. Ama, bu personelin orman yangınlarıyla ilgiii bilgi ve deneyim birikiminin yeterliliği tümüyle rastlantılara bağlıdır. TMMOB Orman Mühendisleri Odası'nın bir araştırmasına göce, orman yangını yönünden öncelikli yörelerde görevlendirilen orman mühendislerinin % 24.8'i bir yıldan, % 54.5'i iki yıldan ve % 66.9'u da yıldan az bir zamanda görev yeri değişikliği (tayin) yaşamıştır. Yine yangınların yoğun olarak çıktığı işletmelerde görev yapan orman işletme müdürü ve işletme şeflerinin yalnızca% 22.4'ü, kendisini orman yangını yönünden "uzman" sayabilmektedir. (3) öte yandan; orman yangınlarının önlenmesi ve söndürülmesine yönelik önlemlere ilişkin stratejilerin geliştirilmesi ve yatırımların yönlendirilmesi sırasında temel alınan "yangına hassaslık sıralaması"nın anlamlılığı da tartışmalıdır. Balıkesir Orman Bölge Müdürlüğü'nün yangın yönünden duyariı işletme müdür ve şefliklerini kapsayan bir araştırmasının bulguları, bu kümelendirmenin gerçekçi olmadığını açıklıkla ortaya koyuyor. Bu teknik yetersizliğin yanı sıra; orman yangını araştırma enstitülerinin henüz kurulmamış olması; orman yangınlarının çokça çıktığı/çıkarıldığı yörelerde görev yapan personelin farklı özlük haklarına kavuşturulmaması ve yeterince eğitilmemeleri; yöre halkının yangın söndürme çalışmalarına katılımlarının bir angarya olmaktan çıkarılmaması; yangın söndürme işçilerinin gerekli araçgereç ve giyimkusamlaıia yeterince donatılmaması vb. nedenler yangınların daha az can ve orman kaybıyla söndürülebilmesini güçleştirmektedir. Başlıcalarına değinllen bu koşullar değiştirilmedikçe, yaz aylarında her yanı saran orman yangınları karşısında daha çoook hüzünlenip, Cahit Külebi'nin şu şiirinl anımsayacağız: Önce g«lincikl«ri yolduk, Nar ağaçlannı tuttuk kursuna. Ardından andızlan devirdlk Aptallık, blllnçsizllk, bir hiç ugruna. Sonra sıra ormanlara geldi; Yüzbinlerce dönüm ates yakbk, Shras'a kadar gidip bulduk, Dikill tok agaç bırakmadik. Şimdi damlarda yanıp sörter Isli lambalar gibi insan göıier. Daha çok atılacak, rt gibi sokaklara Delik deşik insan 610leri. (*) Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunlan Araştırma Demeği Başkanı ANKARA (1) OGM, Orman Konıı r u w« Yan Çarpışmadan izlenimler ne kadar doğru? Istanbul Metropol Astronomları'nın Jüpiter Kuyrukluyıldız çarpışması gözlemleri üzerine Cumhuriyet'te yayımlanan yazıya eleştiri... Sayın Ortıan Bursalı, Cumhuriyet gazetesinin 22 Temmuz 1994 tarıhli sayısında yayınlanan ShoemakerLevy kuyrukluyıldızının Jüpiter'e çarpışına ilişkin makaleyi dikkatle okudum. Makalede ne yazık ki bilimsel gerçeklere ters düşen bazı noktalar vardı. Bu noktalann yanı sıra, Turkiye'deki amatör astronomi faaliyetleri hakkında birtakım saptamalara girişmışsiniz. Bu konulara dıkkatinizi çekmek istiyorum. llkin yazınızdaki bazı önemli bilimsel yanlışlıkları belirtmek istiyorum. Yazının ilk paragrafında çarpışma gerçekleştıkten 15 dakika sonra lekenin göruldüğü belirtiliyor. Ne yazık ki Jüpiter, kendi ekseni etrafında 10 saatte döner. Çarpışmanın gerçekleşeceği konumlar, ABD'de süper hızlı bilgisayarlarla hesaplandı. Bu hesaplamalara göre çarpışma gerçekleştikten sonra, çarpma bolgesinin en az 1.5 saat içinde Dünya'ya döneceği belirlendi. Yani çarpmadan 15 dakika sonra lekenin Dünya'dan görülmesi imkansızdı. Ikinci önemli yanlış, lekenin görünüşü ile ilgiii. Güneş lekelerini gözleyenler iyi bilirler. Bir Güneş lekesi, Güneş diskinin kenarındayken farklı şekilde görünür, tam karşıdayken farklı. Bunun nedeni, Güneş'in şeklınin küre olması. Jüpiter üzerindeki kırmızı leke gözlendiğinde de aynı durum olmaktadır, çünkü Jüpiter'de küre şeklindedır. Bu durumda gazetenizde yer alan leke şekilleri tümüyle hayali oluyor. Gerçekten bir leke görülseydi bile şekli bu olmazdı. Bunu, basıt bir top ve gazlı kalemle kendınizde sınayabilırsiniz. Yapmanız gereken topun üzerine bir kare çizerek topa yantan ve karşıdan bakıldığında ne şekil göruldüğünü tespit etmektir. Resmedılen lekenin boyutlan da ayn bir tartışma konusu. Hubble Uzay teleskobunun gönderdiğı resimlere benziyor. Hatta Hubble'ın resimleri bu lekelerden daha küçük. Intemet aracılığıyla elde ettiğim resimlerle sizin gözlem sonuçlarınızı karşılaştırabılmem için gereken GIF imajlarını Internet aracılığıyla elde ettim. Isterseniz size bunları fakslayabilirim. Boylece siz de Hubble ve diğer teleskopların resimleri ile sizinkileri karşılaştırabilirsiniz. Şimdi bir diğer önemli noktaya bakalım... Çarpışmanın yarattığı lekenin 2 gün Jüpiter üzeHnde kalması... Bu konuda bir yorumda bulunamıyoaım. Türkiye'nin en iyi gözlem yapan ekibi olarak tanımladığınız Metropol Astronomları, görebildikleri değil, görmek istediklerini resmetmişler. Bu hata, tecrübesız ekiplerin sıkça düştükleri bir hatadır. Gözlem yaparken önemli bir nokta, grup psikolojisinin zararlı etkılerine düşmemektir. Her zaman bir şeyler gördüğünü sanan bırileri olur. Sonra tüm grup aynı şeyi farketmeye başlar. Gerçekten deneyimli biri gördüklerıni yanındakilere söylemez. Teleskoptan bakan ekip elemanlan, incelemelerını tamarnladıktan sonra konuşur. Benim amatör gruplarla çalışarak edindiğim deneyim budur ve bu sayede ekip çalışmalannda birbirimizi etkilemeyiz. Gözlemlerimizin güvenilir ve sağlıklı olmasının önemli bir nedeni her bireyin kendı özlemını yapmasıdır. Zaten gözlemci kendi tecrubesini kendi gözünü eğiterek kazanır; başkalarının gördüklerinı yarı hayal yarı gerçek aramakla değil. Bilimsel bir olay farklı kaynaklarca sınanmalı ve doğrulanmalıdır. Eğer bir olay, farklı laboratuvarlarda aynı şekilde gerçekleşiyorsa o zaman bilimsel olarak doğrulanmış demektir. Eğer sizler bu gözlemi başka gözlemevlerinin verıleriyle karşılaştırsaydınız o zaman inanmak mümkün olurdu. Ne yazık ki şu anda ciddi bir yanlışa düşmüş bulurıuyorsunuz. Bir diğer önemli sorun yazınızın üslubuyla ilgiii. Görebildığim kadanyla halkında pek bilginiz olmayan bir konuda oldımça ıddialı şeyler yazmışsınız. Şunu bılmenizi isterim ki Türkiye'de tek ciddi amatör astronomi çalışması yapan ekip Metropol Astronomları değildir. TÜBlTAK'ta çalıştığım 2 yıllık bir süre içinde Türkiye'nin her yerinden pek çok mektup, telefon ve faks aldım. Bursa'dan, Elazığ'a her yerde 1020 cm çaplı teleskoplara sahip amatörler var ve gözlem sonuçlannı sık sık gönderıyorlar. Yazınızda sırf Metropol Astronomlarından bahsetmenizin nedeni, sizin onları tanımanızdır. Ayrıca tek ciddi veya en c'ddi gibi tanımlamalannız oldukça yanlıştır Acaba diğer amatörlerin ne yaptıklarını incleyerek onların gayrı ciddi mi otduklarını gözlediniz? Yazınızın son paragrafında Istanbul Metropol Astronomları en iyi gözlem yapabılen ekip olduklarını belirtmişler. Ben bunu fazlasıyla yanlış buluyorum. En azından ODTÜ Amatör Astronomi Topluluğu, Türkiye'nin en büyük 2 teleskobu (40 cm) ve TÜBİTAK'a ait 20 cm çaplı teleskop, CCD, fotometre vs. vs. imkanlarla en zengin kaynaklara sahip olan güvenilir araştırmalar yapan bir topluluktur. ODTÜ AAT, TÜBİTAK Bilim Teknik ile işbirliği yaparak çarpışma anını CCD kamera ile yaptığı görüntü kaydını TRT P/1 haberlerinde yayınlanttı. Bu gözlem sonucu gerçi TRT spıkerince çok yanlış dile getirildi ama olsun bizim için önemi astrovıdeografide öncü olmasıdır. ODTÜ AAT, yalnızca bir örnektir. Turkiye'deki astronomi faaliyetleri üniversitelerde yürütülmektedir. Yazınızın son paragrafında üniversitelerin aynı başarıyla gözlem yapamadığını yazmışsınız. Yine aynı paragrafta Ethem Derman ve arkadaşlarının lo üzerindeki parlamayı tespit ettiklerini yazıyorsunuz. Aradaki başarı farkında kıstas nedir? Metropol Astronomlarına göre Ethem Derman başarısız mı olmuş?.. Eğer bu yazı Cumhuriyet yerine başka bir gazetede çıksaydı veya Orhan Bursalı'dan başka birisinin imzasını taşısaydı beni bu kadar şaşırtmazdı. Yazılarında hatalar olan çok insan var ve bunları düzeltmek benim asıl görevim değil. Ancak saygınlığına inandığımız kişi ve kurumların büyük hatalara düşmesine seyirci kalınmaması gerektiği inancındayım. Saygılarımla. Alper Ateş TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dorgisi gınla llglli Istatiatik ve D«garlandirmale r, 1988, Anka» yŞÇ Tuncay; "Orman Yangınlanna Ekolojik Yaklaşım', Orman Mühendiaiigi Dargi•I, Ocak, 1988. (3) TMMOB Orman Mühendisleri Odası; "Orman Yangınlanyla Savaşımda BaTürkiye Ormanlannın, orman yangınlanna hassasiyet derecolerini göstorir harimıyız?', ta. Kırmızı bölgater 1. dersco yangına hassas bölgelar. Morymrtt Iklnci darac», şanlı Orman MOhansan MJgefer uçuncu rfareca, ye*// yrttr /s» 4.cu dencm hmssaa bOtoeferf gösto disligi Dargisl, rlyor. Temmuz, 1992. 3855