23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KONGRELERDEN geldiğlmizj öğrenir öğrenmez bu heyecanını belirtrneden geçemedl. Homeros tarafından kaleme alınan llyada destanı da bize antik dönem hekimlik ve uygulamaları ile ilgili kiml bilgiler verir. Destanda anlatıldığına göre, Akhalılar'ın ünlü komutanı Menelaos yaralanır. Kral Agamemnon, aynı zamanda kardeşi olan Menelaos'a bakması içln "Askleplosoğlu kusursuz hekim Makhaon'un" çağrılmasını ister. Bir habercl, hekim Makhaonu bularak ona; "Asklepiosoğlul Kral Agamemnon çağırır senl ok attı ona iyi yay kuran biri ya bir troyalı ya bir likyalı onun için ün, bizim için yas bu" der. Hekim Makhaon heyecanla yerinden kalkar ve haberci ıle blrlikte yola koyulur. "yürüdüler Akha ordusu boyunca kalabalığı yararak vardılar Menelaos'un vurulduğu yere tekmil yiğitler sarmıştı Menelaos'u tanrıya denk hekim durdu ortalarında sımsıkı kemerden çekip çıkardı oku kırıldı okun sivrileri çekilirken dışan doğru çözdü ışıldayan kemeri altından da kukuyumculann işlediği kannlığı çözdü sonra kara okun yarasını görünce emdi kanı acı dindiren ilaçlan ustaca serpti üstüne bir zamanlar Kheiron vermişti babasına o ilançlan" Yaklaşık üçbin yıl önce "tannya denk" tutulan hekimlikten, günümüze kadar bu mesleğin aldığı yol hiç de azımsanacak gibi değil. Akslepios'dan başlayarak hekimlik bir süre babadan oğula geçen bir şekilde sürdürülmüş. Bu nedenle başlangıçta hekimler Asklepiosoğlu, başka bir deyişle de Asklepiades olarak anılmışlar. Platon bir yapıtında Hippokrates için "o ünlü bir Asklepiades" tanımlamasını yapmıştır. Dr. Pulec de kendini bir Asklepiades saymakta ve bilimi aklına rehber etmiş, yaşamdan yana savaşmakta. Suyunu içlp, havasını soluduğumuz, mavlsiyle yüregimizi ve aklımızı yıkadığımız, dünya tıp tarihinin pınarlannın doğup serpildiği "Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan" bu güzel kara parçasında yaşamış tüm meslektaşlarırmzın anısına; bugünün Asklepiadesleri bilgi, beceri ve meslek ahlaklannı yaşadıklan çağa uydurmak zorundadırlar. Belki bir gün, uluslararası bir tıp kongresinde tanışacağımız yabancı bir bilim adamı bize günümüz Türkiyesi'nde görüp etkilendiği bir klinikten söz eder. Imkansız mı? Kaynaklar 1 llyada, Homeros, Çev.: Azra Ettıat, A Kadır, Sander Yayınlan. 1975. 2 AnaBntannıca, Cilt2, Ana Yay. AŞ. 1988. 3 BadKissıngen, Printed By: Univeraitatsdruckerei H. StürU AQ, VVurzburg, 1994. 4 Mrtotojl Sözluğu, Azra Ertıat, Remzi Kttabevl, 1972. 8 Anadotu Uygartıklan, Ord. Prof. Dr. E. Akurgal. NET Turistik Yay. AŞ, 1990. Uluslararası Arkeometri Toplantısı'mn ardından llk kez Türkiye'de gerçekleştirilen 29. Arkeometri Toplantısı'nda 68 sözlü ve 155 poster bildirileri tartışıldı. G enellikle, iki yılda bir değişik ülkelerde yapılmakta olan Uluslararası Arkeometri Sempozyumu'nun 29'su Orta Doğu Teknık Üniversitesi (ODTÜ) tarafından ilk defa Türkiye'de düzenlendi. Sempozyum 914 Mayıs 1994 tarihleri arasında TÜBİTAK Büyük Konferans Salonu'nda yapıldı. Sempozyumda 68 sözlü ve 155 poster bildirileri tartışıldı. Sempozyumda, "metal (ve Metal Olmayan) Buluntuların Kaynaklannın Belirlenmesi ve Teknolojilerinin Saptanması", "Arkeolojik Alan Çalışmalan", "Organik ve Inorganik Buluntuların Fen ve Doğa Bilimlerl Yöntemlerinin Kullanılması ile Tarlhlendirilmesi", Jeoarkeoloji, "Arkeolojide Matematik Yöntemlerinin Uygulanması", Insan ve Hayvan Kemikleri Üzerine Çalışmalar, Organik Madde ve Kalıntılarının Analizi" gibi ana başlıklar altında tartışmalar yapıldı. Tartışmacılar arasında Arkeometriyi dünyaya kabul ettirmiş ve bu konuda tanınmış bilim adamlarının bulunması, sempozyumu izleyenler için çok yarariı olmasının yanında bir onur kaynağı da oldu. Sempozyumun bir günü sadece Anadolu için yapılan benzer çalışmalara aynldı. Bunlar "Türkiye'de Arkeoloji", "Anadolu Arkeolojisinde Arkeometrik Çalışmalar", "Türkiye'dekı Jeomorfolojik Çalışmalar", "Doğu Akdeniz'in Ağaç Halkalan Kronolojisi", "Anadolu'da Obsidiyen Kaynak Analizi", "Anadolu'da Radyolojik Çalışmalar", "Anadolu'da Metal Teknolojisi", "Anadolu'da Seramıkler", "Anadolu Arkeolojisinde Faunal Analizler" ve "Anadolu'da Arkeobotanik Çalışmalar'dır. Bu konular arkeolojide arkeornetrinin önemini benimsemiş Türk ve yabancı çağnlı konuşmacılar tarafından sunuldu. lann başlangıcı oldukça eskidir. örneğin, 1815 yılında Ingiliz kimyacısı Davy, Ftoma Imparator ressamlanndan birine ait bir kabın üzerinde kalan boyaların analizini yaptı. bu çalışma ilk önemli Arkeometrik çalışma olarak kabul edilebılir. Bundna sonra da çalışmalar hızla ilerledi. 1955 yılında Oxford Üniversitesi'nde "Research Laboratory for Archaeology and History of Art" kuruldu. Bu grup 1958 yılında Arkeometri sözcüğünü oluş * Dr., Nörolojl Uzmanı Arfceometrt, "Arkeoloji" ile "ölçme ve ölçü sistemi" anlamına gelen "metrik" sözcüklerinin birteştirilmesi ile türetilmiş bir kelimedir. Arkeolojik eserteri fen ve doğa bilimi yöntemleri ile inceleyip disiplinler arâsı çalışmalar ile değerlendirmek anlamına gelmektedir. Arkeolojide geçmiş toplumlann her yönü ile sistematik olarak incelenmesi söz konusudur. Ancak Arkeolojik değerlendirmeler oldukça sınırlıdır. Elde edilen eserlerden mümkün olduğunca fazla miktarda bilgi çıkarmak gerekir. Işte bu bilgilerin elde edilmesinde Arkeometrik çalışmalar en önemli rolü oynar. Arkeometrik diyebileceğimiz çalışma Arkeometri ve Türkiye'de durumu 38512 turup bu ad ile süreli yayın çıkarmayabaşladı. Aynı laboratuvar Ekim 1989'da "Archaeological Science" adı ile aynı yerde akademik hayatı başlattı. Batı'da yarım asn aşan Arkeometri adı altındaki bilimsel çalışmalar yurdumuzda oldukça yakın bir geçmişe sahiptir. 1980 yılı başında bir grup bilimadamının girişimi ile TÜBlTAK'a bağlı olarak veODTÜ başta olmak üzere Hacettepe, Çukurova, Istanbul, Boğaziçi ve Istanbul Teknik Üniversitelerinin çeşitli bölümlerine bağlı öğretim üye ve yardımcılarının katılımı ile Arkeometri Ünitesi kuruldu. Ünite 1986 yılına kadar faaliyetini sürdür dü. Yapılan çalışmalar her yıl düzenlenen "arkeometri" kolokyumlarında tartışıldı, değerlendiridi ve TUBİTAK yayını olarak yayımlandı. 1987 yılında yeni katılanlar ile biıiikte ylne TÜBİTAK bünyesinde AKSAY Ünitesi oluşturuldu. Arkeolojik eserlerin Spektroskopik ve Analitik Yöntemlerle incelenmesi demek olan Aksay Ünitesi çalışmalarını sürdürürken, bu konuda eğitim ve araştırmanın biıiikte yürütüimesini sağlamak üzere çalışmalara başlandı ve sonuçta ODTÜ Fen Billmleri Enstitüsü'ne bağlı olarak Arkeometri Anabilim Dalı kuruldu. 19901991 ders yılında ise Yüksek Lisans programına başlandı. Bu arada çalışmalar 1985 yılında o zamanın Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürü'nün dikkatini çekti ve TC Kültür Bakanlığı'nın her yıl yapmakta olduğu "Kazı ve Araştırma Sempozyumu"na Arkeometri seksiyonu ekledi ve sempozyumun başlığı "Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu" olarak degıştirıldi. Bütün bu araştırmalar, yayınlar ve eğitim faaliyetleri sonucu grubumuz uluslararası nitelik kazandı ve "Uluslararası Arkeometri Sempozyumu Daimi Komitesi" bu sempozyumlann 29'sunun Türkiye'de yapılmasına karar verdi. Çalışmalann uluslararası bir sempozyum yapabilecek düzeye ulasması Türk Arkeometri çalışanlarının övünç kaynağıdır. Sonuç olarak, ODTÜ, TÜBİTAK ve TC Kültür Bakanlığı'nın çeşitli birimlerinin katkılan ile ger, t çekleştirılen bu sempozyumun, katılanlan için konulannın uzmanlannı dinlemek ve tartışma ortamında bulunmak açısından bilimsel katkılarda bulunduğu ve en kısa sürede basılacak olan bildiri kitaplarının ise sempozyuma katılamamış olanlara tartışılan konular hakkında bilgi vereceği kanısındayız. Aynca bildiriler kitabının araştırıcılara değerli bir kaynak oluşturacağına inanıyoruz. Sempozyum Yerel Düzenleme Komitesi Adına: Prof .Dr. Ay Melek Ozer (Flzik Bölümü), Doç.Dr. Şahinde Demirci (Kimya bölümü) ODTÜ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle