27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KONGRELERDEN H ABER İskemik inmede akut tedavi Gazi özdemir* . eyin Damar Hastalıklarınca 2930 . nisan1 mayıs tarlhlerinde düzenMenen sempozyuma toplam 159 nöroloji öğretim üyesi, uzman ve asistan katıldı. Sempozyumun açılış töreni sırasında Prof.Dr. Edip Aktin, Prof.Dr. Nlhat Balkır, Prof.Dr. Adnan Güvener, Prof.Dr. Kamuran Kumral, Prof.Dr. Gazl Yaşargil, Prof.Dr. Nedim Zembllci ve Prof.Dr. Turgut Zllell'ye "Nörolojik bilimlere olan katkılan" nedeniyle birer plaket verildi. Bilimsel programda ilk konuşmayı yapan Prof.Dr. Gazi özdemir, iskemik strok'ta olayın ilk dakikalarından itibaren başlayan vasküler değişiklikler ve tetiklenen metabolik olayları özetleyerek tedavi stratejisinin bu değişiklik basamaklarının kırılmasına dayandığını belirtti. Ancak strok'ta nekroz olan bölge için yapılabilecek bir girişimin söz konusu edilemeyeceğini, tüm tedavi girişimlerinin amacının penumbra denen ve can çekişen hücrelerin bulunduğu nekroz çevresi bölgelerdeki hasara yönelik olması gerektiğlne özelllkle dikkat çekti. Son yıllardaki yoğun hücresel düzey araştırmaları ile belirlenen ayrıntılı bilimsel gerçekler ışığında belirtilen tedavi basamaklarını kırmaya yönelik girişimler daha sonra söz alan konferansçılar tarafından açıklandı. Doç.Dr. Sevinç Aktan (Marmara Tıp Fak. Nöroloji), Ca dengesinin regülasyonunun önemine değindi. Yaptıkları deneysel araştırmalardan da Ca kanallarına yönelik girişimlerle infarkt alanının daha az olacağını vurguladı. Doç.Dr. Kürşat Kutluk (9 Eylül Tıp Fak. Nöroloji), hücre membranının iskeml ile depolarize olduğunu ve hücre içi Na miktarının artışı ile hücre içi ödeminin geliştiğini, buna yönelk olarak da Hiperosmolar solüsyonların (Mannitol, Gliseral vs.) kullanılmasının yarar sağlayacağını açıkladı. Doç.Dr. Fartık Turan (Uludağ Tıp Fak. Nöroloji), bozulan kapiller permeabiliteden doku içine sıvı kaçışının oluşması vazojenik ödemin geliştiğini belirtti. Bu ödeme karşı mücadelede birçok girişimin önerildiğini ve bunlar arasında bulunan kortikosteroid'lerin yarar sağlamadığını vurguladıysa da bunun üzerine söz alan Prof.Dr. Gazi Özdemir son araştırmalar ışığında streoidlerin yeni etki mekanizmalarına değindi ve "Tamamen yararsızdır" deyiminden kaçınılması gereğine dikkat çekti. Prof.Dr. Sevin Balkan (Akdeniz Tıp Fak. Nöroloji) iskemi ile birlikte lezyon yerinde gerek akut dönemde ve gerekse reperfüzyon döneminde serbest radikallerin aşırı düzeyde arttıklarını ve bu artışın başlamış olan metabolik zararlı olaylar zincirinl daha da arttırdıklannı dolayısıyla bu moleküllerle mücadelenin nekrozun yayılmasının önlenmesinde çok önemli olduğuna değindi. Bu amaçla da başta E ve C vitaminleri olmak üzere birçok antioksidanların yararlılığını vurguladı. Yrd.Doç.Dr. Şükrü Torun (Osmangazi Tıp Fak. Nöroloji) Kan viskozitesinin iskemik strok'un oluşmasında tek başına bir risk faktörü oiduğunu, bunun yanında iskemik lezyon bölgesinde kapiller düzeyde de viskozitenin yükseldiğini, bu nedenle kan viskozitesinin yükseldiğini, bu nedenle regülasyonu amacıyla hemodilüsyon yöntemine başvurmanın yararlı olacağını belirtti, Ancak hemodulüsyon için hasta seçiminin çok dikkatli yapılması gerektiğini ve tedavi eritrosit fleksıbıletisini arttırıcı etkisi olan pentoksifilin eklenmesinin yararlılığı artıracağı açıkladı. Prof. Dr. Okay Sanbaş (Hacettepe Tıp Fak. Nöroloji). Hipertansiyonun iskemik strok'ta önemli bir risk faktörü olması dışında, serebral perfüzyon basıncının devamlılığı yönünden de mutlaka regüle edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Yaraıiılık yönünden hipertansiyonun % 20 kadar düşürülmesi gerektiğini belirtti. Prof. Dr. HayrOnisa Denktaş (Cerrahpaşa Tıp Fak. Nöroloji), özellikle atrial fibrilasyon başta olmak üzere kardiak kökenli infarktlarda antikoagulan uygulanması gerektiğini söyledi. Antiagregan girişimine de erkenden başlanablleceğini ve bu amaçla aspirinin vazgeçilmez ilaç olduğunu belirtti. Fibrinolitik amaçla doku plazminojen aktivatörü uygulamasının oldukça yeni olduğunu ve bu uygulama için hastanın ilk 6 saat içinde hastaneye getirilmesi gerektiğini vurguladı. Prof.Dr. Yakup Sanca (Çukurova Tıp Fak. Nöroloji) İskemi ile etkilenen vasküler endoteldeki değişikliklere ilişkin son bilgileri açıkladı ve endotel stabilizasyonuna yönelik girişimlerin deneysel aşamada olduğunu vurgulayarak klinik uygulamaların ileriki yıllarda ancak mümkün olabileceğini belirtti. Doç.Dr. Dursun Kırbaş (Bakırköy Nöroloji), doku nekrozu alanının yaygınlaşmasında endojen opiatlar, carnitin yetmezliği, putressin düzeyi ile ürik asit sentezinin artışında etkili olduğunu ve bu yönde önerilen tedavi girişimlerinin gün geçtikçe önem kazanmaya başladığını belirtti. Doç.Dr. Oğuzhan Çoban (Çapa Tıp Nöroloji) iskemik strok'ta akut dönemde invazif girişimlere yönelik anjiplasti ve endarterektomi hakkında bilgiler verdi ve kliniklerinde yapılan uygulamalaria ilgili örnekler sundu. Prof.Dr. Gazi Yaşargil, eksternal ve internal karotid arterler arası bypass uygulamalarına yönelik tarihsel örneklerle süslediği konuşmasını ülkemizdeki genç bilim adamlarımızın, yabancılardan geri kalan taraflarının olmadığını ve yüksek bir Türkiye'de bin kişiye bip doktor düşmüyop bilimsel düzeye erişmiş olduklannı görmekten büyük mutluluk duyduğunu belirtti. Son olarak söz alan Prof.Dr. Gazi Özdemir, tüm gün boyunca açıklanan bilimsel gerçekler ışığında iskemik strok tedavisinin pratik uygulanabiliriilik yönünden şu temel ilkelere dayandığını açıkladı; I Ca dengesinin regülasyonu için şu aşamada voltaja bağımlı Ca kanallarının bloke edilmesi için klinikte dhidropiridin türevleri, verapamildiltiazem'in kullanılabileceği, II Mikrosirkülasyon düzeyinin regülasyonu için: 1 Kapiller vazospazmı çözmede Ca kanal blokerleri'nin 2 Hemodilüsyon'un 3 Pentoksifillin'in 4 Sistemik arter basıncının 1416 cm. düzeylerinde tutulması için tedavi stratejesinin bizzat nörolog tarafından yapılmasının, III Antiödem tedavi girişimlerinde stitoksit ödem için karnitin'in, mannitol'un ve gliserol'un ilk gün içinde kullanımının yararlı olacağını, vazojenik ödeme karşı serbest radikal inhibitörleri ile kortikosteroidlerin kapiller permeabilitedeki bozulmayı frenliyeceğini ve yakında 21aminosteroıdlerin bu yöndeki uygulamada klinik kullanıma gireceğini belirtti. * Prof. Dr., Beyin Damar Hastalıklan Der. Baş. I nternational Journal Of Health Services'in yaptığı bir araştırmaya göre Türkiye'de bin kişiye 0.9 oranında doktor düşüyor. Kişi başına doktor sayısı düşük olan üikeler arasında 1.3 ile Italya ve 1.2 ile Irlanda yeralıyor. Kişi başına doktor sayısı oranı yüksek olan üikeler arasında Almanya, Danimarka ve Isveç bulunuyor. Bu ülkelerde her bin kişiye 2.4 oranında hekim düşüyor. Oiğer ülkelerde bin kişiye düşen doktor oranları ıse şöyle: "Avustralya 1.9, Finlandiya 2.2, Fransa 2.2, Ingiltere 1.3, Isviçre 1.6, Norveç 2, Kanada 1.9, Japonya 1.4, ABD1.9" Araştırmada son 20 yılda hekim sayısındaki artışın en yüksek olduğu ülkelerin Finlandiya, Italya ve Isveç olduğu, en az artışın da Irlanda, ABD ve Japonya'da yaşandığı belirtendi. Araştırmada Avrupa ülkeleri arasında Türkiye'nin en düşük hekim gelirine sahip olan ülke olduğu da saptandı. Bir hekim • Türkiye'de yılda 6 bin 750 dolar kazanırken Isviçre'de 118 bin 501 dolar kazanıyor. Gelir seviyesinin yükseklıği açısından Isviçre'yi 91 bin 244 dolaıia Almanya izliyor. Diğer ülkelerdeki yıllık hekim gelirleri dolar olarak şöyle: "Avustralya'da 34 bin 191, Danimarka 39 bin 61, Finlandiya 35 bin 558, Ingiltere 33 bin 615, Irlanda 17 bin 144, Norveç 31 bin 664 dolar." Bu arada Avrupa Birliği dışına çıkıldığında dünyada hekim geliri en yüksek ülkenin ABD olduğu saptandı. ABD'de bir hekim yılda 119 bin 500 dolar kazanıyor. Araştırma sonucunda ayrıca kadın hekimlerin erkek hekimlerden daha az kazandığı da ortaya çıktı. Bir kadın hekimin erkek meslektaşına oranla yüzde 1213 daha az kazandığı bıldinldi. "izmip Kuş Cenneti Gözlem Topluluğu" kuruldu Kuşları koruma altına almak üzere "Izmir Kuş Cenneti Gözlem Topluluğu" kuruldu. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi öğretim üyesi Doç.Dr. Mehmet Sıkı, topluluğun üyelerini doğa, kuş ve kuş cenneti hakkında bilgilendireceğini, ayrıca kuşcennetlne gönül verenleri bir arada toplayacağını bildirdi. Sıkı, bu amaçla topluluk üyelerinin Izmir Kuş Cennetini değişik zamanlarda izleyeceklerini, başta kuşlar olmak üzere diğer canlılar hakkında da yetkiii bilim adamlarından bilgi edineceklerini söyledi. Mehmet Sıkı bu konuda şöyle dedi: "Oluşturulan bu topluluk doğa ve kuşlar için değişik aktivitelerde bulunacaktır. Bunlann başlıcaları, Izmir Kuş Cenneti sahillerinin temizlenmesi, kuşlar için uygun kuluçka alanlannın oluşturulması, özellikle kış mevsiminde kuşların yemlenmesi diğer canlılar için sulaklar oluşturmak, bilimsel çalışma larda görev almak ve rehberlik hizmetleridir. Izmir Kuş Cenneti hakkında yeterince bilinçlendirilen topluluk üyelerimiz sessiz bir topluluk olmayacaktır. Aksine gözledikleri iyi ve kötü olayları ilgili ve yetkilı yerlere duyuran sesli, konuşan bir topluluk olacaktır. Her bir üyemiz aynı zamanda kamuoyu oluşturulmasında hizmet edecek Izmir Kuş Cenneti neferleri olacaktır. 38111
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle