Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KADI N ERKI "Yuvanın dişi kuşıTile "savaşçı Toplumda kendimizi nasıl sınıflandırdığımız; ikilik ve kutuplaşma yaratarak cinsiyet farklılığından doğan sorunları iyice çözülmez hale getirmemiz üzerine,. Erkek egemen toplumda kadının 4 ö'zelliği: Koruyucu eş, kimsesiz çocuk, kaltak ve cadu Kadınla ilişkisine göre ise erkeğin 4 ö'zelliği: Savaşcı, siyasetçi, saygın ve sihirbaz İ kibin yılhk Batı tarih ve edebiyat kültüründe kadınlık, kadınsılık ve özellikle dişinin cinselliği konusunda sayısız çelişlk görüş ortaya çıkmıştır. Kadınlar, cinsel açıdan doymak bilmez, bu nedenle de tüm karışıklık ve düzensizliğin kaynağı olarak bilinir; öte yandan da, cinsel duygudan yoksun olduklan lleri sürülerek birer iffet anıtı olarak karşımıza diklllr. Korku, savunma ve akılcıhğı da beraberinde getirir, ama sorun böylesine duyarlı Iken Batı kültürü bununla nasıl başa çıkıyor? dile getirir. Kısacası, kadının, erkeğin ne olmadığını tanımlamak dışında bir varlığı yoktur. Ikiciliğimiz özellikle, "baskın" ve "olumlu" olan kutbun gücünü yitirme ve meydanı öteki kutba bırakma korkusuyla daha da açık seçik ortaya çıkıyor. Bir uçtaki savunma ve sınııiar sürekli bir özenle tutulmadığı sürece çözülme ve yıkılma çekincesiyle yüzyüze gelmekten korkarız. Karmaşanın akılcılığın üstesinden geleceği, cinselliğin tinselliğe egemen olacağı konusu bilimsel, düşünsel ve çağdaş yazılaria kanıtlanmış durumda. Batılı bilimler, kısmen de olsa, akılcıhğı, karmaşa, düzensizlik ve mantıksızlığa karşı koyacak bir güç olarak desteklemeyi sürdürüyor. 16. yy. Ingiliz düşünürü Francls Bacon, doğanın karmaşasını denetleyebilecek tek gücün bilim olduğuna inanıyordu. Günümüzde mantıksızlık, bağnazlık, batıl inanç ve "yalancıbilim" gibi güçlerle etkisini gösteriyor. Aristo'dan günümüze kadın, karmaşanın bir simgesi olarak görülmüş ve erkeklere kıyasla mantıksız güçlerin daha çok etkisinde kaldıkları, cinsel açıdan daha doyumsuz ve değişken olduklan ileri sürülmüş. 4 sınıf kadın ve erkek Erkek egemen toplumlar kadını dört sınıfa ayırıyor. Bu dört sınıfın biri dışında tümü dişi cinselliğine olan korkuyu azaltmaya yönelik. Kadını, koruyucu eş, kimsesiz çocuk, kaltak ve cadı olmak üzere dört grupta ele alabilirlz. Erkek İse kadınla olan ilişkisine göre savaşçı, siyasetçi, saygın ve sihirbaz olarak yine dört farklı sınıfa bölünmüştür. Bu maskelerin ardındaki ruhbilimsel donatımlıkların ayrıntılarına girmeden önce sorunun özüne bir göz atmakta yarar var. Gerek dişi gerek erkek olarak, kendimizi cinselliğimizin doğası ile ilgili yanlış kalıplar içinde değerlendiriyoruz. Gerçek sorun, görüşlerimizin farklı kutuplar ve ikicilikle sınırlandırılmış olmasından kaynaklanıyor. Herşeyi karşıtlarıyla tanımlama yoluna giderek, lyi deyince kötü olmayan, sert deyince de yumuşak olmayan nitelemesini yapıp işin Içinden sıyrılmaya çalışıyoruz. Ve bu tavrımızda iyice ileriye gidlp "erkeği" tanımlarken "dişi olmayan" deyip geçiştiriyoruz. Ünlü Fransız yazar Simone de Beauvoir'ın da yıllar önce belirttiği gibi, erkeklik ve kadınlık birbırlerine karşıt kavramlar değil. Beauvoir, erkeklerin kadını tanımlarken ötekiler sözcuğünü kullandığını, bununla da başka bir canlıyı değil de, erkeğin benliğine karşı sav oluşturan bir canlıyı belirttiğini, Erotik kadın, ruhsal erkek Kadın/erkek ikıliği, ruhsallık ile erotizm arasındaki çekişmeyi de içeriyor. Kadının erotizm, erkeğin de duru ruhsallıkla özdeşleştirilmesi yıllar öncesine dayanıyor. ömeğin I.S. I. yüzyılda yaşayan düşünür Philo Judaeus, erkeği erotik duygularından arınmış kutsal bir varlık olarak görürken, kadın tensel tutkulannın kölesi durumundadır ve bu tutkularına ulaşabilmekten de yoksundur. Judaeus, söylence ve sayıbilimde oldum olası gizemli bir niteliğe sahip olan 7 sayısının, "Sayılar içinde en el değmemiş, gerçek anlamda annesiz, evrenin babası tarafından dünyaya getirilmiş, içine dişilik kanşmamış katıksız erkek bir sayı" olduğunu dile getirirken erkeklik kavramı konusundaki görüşünü de açıkça ortaya koymaktadır. Yukandaki alıntı bize ne denli garip gelse de, çağımıza daha yakın bir başka düşünürün de bu konuda aynı görüşleri paylaşması son derece şaşırtıcı. VVİttgenstein'ın üzerinde yoğun bir etki bırakan Avusturyalı düşünür Otto Weininger, '1906 yılında yazdığı "Cinsellik ve Ira" adlı yapıtında kadınlann tümüyle cinsel varlıklar olduğunu ve tek işlevi tinsel doyuma ulaşmak olan erkeğin yaşamında yeri olmadığını dile getirir. "Erkek cinsel organlara sahiptir, (kadının) cinsel organlan ise onun benliğini ele geçirmiştir." VVeininger'e göre kadının hiçbir variığıyoktur. Insanlık ise, erkek ya da dişi, birşey ya da hiçbirşeydir. VVeininger çılgın olmasına çılgındı belki; ama görüşleri gü Buyucu ya da savaşcılar. Üstte Komedyen Les Dawson, ortada yazar George Bemard Shaw ve filozof Ludwlg Wittgen teln 3758