27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM KÜLTÜR Laboratuvar kıta: Antanktika Üzerinde çeşitli konularda araştırmalar yapılan Antarktika'da şimdilik Ozon deliği araştırmaları dikkat çekiyor. VehbiBelgil ir laboratuvar kaç metre kare olabilirV Bilemediniz 56 yüz metre kare. Ama bütün bir anakaranın bilimsel araştırma merkezi olabileceği, aklı şaşırtıyor. Güney Kutbu yaklaşık 15 milyon kilometre kare. Ortalama 3.000 metre kalınlıkta buz ve kar örtüsü ile kaplı. Dünyamızın dörtte üçünü oluşturan suyun % 95'i burada. O kadar ki, Amerikan Ulusal Bilim Vakfı (American National Science Foundation) uzmanlarına göre kar ve buz örtüsü son 17.000 yıl içinde blr kilometre küçülmüş. Atmosferin ısınması İle bu küçülme sürecek, artan sular dünya okyanuslarını 5,5 metre yükseltecek. Her laboratuvarda blrçok uzman çalışır, alanı ile ilgili araştırma yapar. Burada böyle bir durum yok. Soğuk eksi 90 derece dolayına kadar iniyor. Daha da garibi, eklm ile şubat sonu arasındakl Antarktik yazında, pınl pırıl 24 saat ışık saçan bir güneşe rağmen yıllık ortalama ısı eksi 37 dereceden aşağı düşmüyor. Sert rüzgâr, uçsuz bucaksız izlenimi veren buz ovaları üzerinde at koşturuyor. Birçok "kâşif" bu yüzden burada yaşamını yitirdi. Bunların en ünlüsü Ingillz Robert Falcon Scott (18681912). ölmeden önceki notlarında şöyle diyordu: "18 kilometre uzaktaki malzeme depomuza ulaşmaya her gün niyet ediyoruz. Fakat, çadırımızın dışındaki tipi işimizi engelliyor. Buna rağmen amacımızdan dönmek Istemiyoruz. Fakat, takatımız gittikçe azalıyor. Bu durumda "son"umuz fazla uzak değil. Üzülüyorum, ama daha fazla yazamayacağım." Ve Scott ölüyor... gibi bilimsel araştırmalar yapılıyor. Bu yüzden de, her ülke, kendi bolgesinde bilimsel bir araştırma merkezi kurmuş. Uzmanları buralarda ya sürekli veya belirli zamanlarda gelip yaşıyor. Bu yolla, büyük olması gereken çatışma yine bir süre için ertelenmiş oluyor. Oncelerl de öyle olmadı mı? Dünyanın bütün bölgelerlnln kaderi Avrupalılar'ca çizilirdi. Eski kâşifler kıt parasal imkânlan ve dönemlerinln henüz gelişmemlş teknolojellerine güvenerek yolculuğa çıkıyorlardı. Şimdi, uçak seferleri, yalnız araştırmacıları taşımıyor, turistleri de götürüp getiriyor. Radyo, televizyon ve devlet yardımları devreye girdi. Bir örnek verelim: Amerikan Ulusal Bilim Vakfı'nın desteği altında çalışacak 335 bilim adamı rın kıza zamanda bozulmasını, kimi ilaç ve besinlerin, hatta ürünlerin sert soğuklarda nasıl korunacağını gösterebilirdi. Bilimsel laboratuvarlarda yaşayanlann başlıca besini, her biri 70 kilo gelen morlnalar.. Tabii, penguenler de yenebiliyor. Kyrill denen kutup karidesleri burada çok bol. Hem, bunlar, blldiğimiz karideslere göre daha büyük. Ama lezzetleri nasıl? Pek bilinmiyor. Lüks Amerikan lokantalarında bunlardan yemek yapıldığı henüz açıklanmadı. Tabiî, laboratuvarlarda yaşayan binlerce insan "ithal" besinlerde buluyor karın doyurma olanağını: Her gün penguen, fok, morina eti yenmez ki. Yense de insana bıkkınlık verir. Hatta, belki kimi hastalıklara da yol açar. Scott geleneksel araçlarla geziye çıkmıştı. Richard Evelyn Byrd (18881957) hem Kuzey, hem Güney Kutbu'na uçakla gidişdönüş imkânını aradı ve buldu. Bugün Kalifomiya'dan Antarktika'nın ilk durağı McMurdo istasyonuna (16.660 kilometre) 2025 saatte uçulabiliyor. Oradan da tam kutup noktası 1.350 kilometre oluyor. Bu mesafe de 3,5 saatte alınabillyor: Skilerle donatılmış uçaklaıia... McMurdo'da Byrd'ün heykeli dikilmiş, üzerine şöyle yazılmış: "Uluslararası işbirliğinin parlak blr örneğinl veren ülkeierin gözetimindeki Antarktika sembolik beyazlığı ile banş kıtası olarak kalacaktır." Sözü edilen işbirliği 1961 Antarktika Antlaşması için işbiriiği olmuştur. Bugün kıyıdan üç satte gidilen kutup tam kutup noktasını Scott 2,5 ayda alabilmiş, fakat bu uğurda yaşamını yltirmişti. Yaklaşık 15 milyon kilometre karellk kutup topraklarının mâdenslz olması düşünülemez. Nitekim, anakaranın petrol varlığı 40 milyar varil (varil, 150 litre) olarak hesaplanıyor. Aynca doğalgaz da var. Krom, nikel, kobalt, manganez, kuartz, demir, kömür ve boksit (alümlnyum) başlıca maden zenginliğini oluşturuyor anakaranın. Ancak, bunların işletilemesl için ortalama 3 bin metre kalınlıkta buz tabakasına ek olarak toprağa inmek de gerekiyor. Bu biraz da okyanuslann dibindekl maden zenginliğinden yaralanmadaki güçlüğü anımsatıyor. Başka bir güçlük de Uludağ'dan 500 metre tazla derinlikteki (Uludağ 2543) buzlann üzerinde ulaşım sorunu. Bir keresinde, tank gibi tırtıl kayışlar üzerinde giden bir araç 450 metre derinlikteki bir boşluğun üzerinde asılı kalmıştı. Araçtakilerin biri kurtulmuş, öbürü ölmüştü. Kurtulan, bir buz dağına sığınarak yakasını kurtarmıştı. Güney Kutbu neden bu kadar soğuk? Çünkü, Güneşten aldığından çok sıcaklığı atmosfere yayıyor. Böylece de dünyamızın ikliminde muazzam bir rol oynuyor. Ağustos böceği ile karınca Karınca lüks bir lokantanın yiyecek kırıntılannı toplarken bir de ne görsün? Ağustos böceği milyarder bir işadamının kolunda lokantadan çıkıp lüks bir arabaya binmesin mi? Evet, ağustos böceği: Her yıl kış ortasında kanncanın kapısım aşındırıp öteberi dilenen cırcır böceği... Birden tepesi attı. Demek "cırcır" sade sazla, sözle vakrt geçirmiyor, üstelik fingirdiyordu da. Karıncayı asıl küplere bindiren, "Cırcır"ın kürkünün üstünden alaylı alaylı bakması oldu. Kararını bir an verdi: Bu kış onu, kapısından, sille tokat kovacaktı. Kendisi yemek artıkları arasından eve götürecek bir şeyler ararken, o kürkler içinde gezsin, tozsun, sonra da utanmadan kışın gelip yardım istesin.. Ama "Cırcır"ı bir kenara çekip bir iki laf sokuşturmaktan da kendini alamadı: "Hayrola, seni akşam TV'de gördüm." "Evet, programım vardı. Haftada üç kez şarkı söylüyorum." "Ama kışı hiç düşünmüyorsun?" "Niye düşüneyim, şimdi bir elim yağda, bir elim balda." "Onu biliyorum. Ben, kışın ne yapacaksın diye soruyorum sana?" "Heıtıalde senin kapına gelmeyeceğim artık, bunu iyi bil. Kasetlerim peynirekmek gibi satılıyor. Filmlerim bütün sinemalarda oynuyor. Kışı asıl sen kendin düşün. Kırıntı ve artık toplamayı sürdür." Kanncanın suratı bir kanş asıldı, ağlamaklı oldu. Yamalı pabuçlarını, kışın boynunu bile örtmeyen atkısını düşündü. Dünya ne kadar değişmişti. Kanncanın tepesi bir daha attı. Gidip bir şeyler daha söylemek istedi Cırcır'a. Ama ne söyleyecekti? Bir ricada bulunacaktı. Kendisini böyle dünyaya rezil eden Ezop ile La Fontaine değil miydi? Ikisi de yanlış öğütlerie kendisini bu halde bırakmıştı. Bu iki küstaha bir şeyler yapıp acısını çıkarmalı idi. Ama nasıl yapacaktı bunu? Cırcır'ın yanına salavatla giriliyordu şimdi. Daha doğrusu onun yanına değil adamlarının yanına. Ama Cırcırın görüşme isteği hemen onaylandı. Şöyle dedi Kannca Cırcır'a: "Senden bir tek ricam var. Gezilerin sırasında yolun Ezop'un, La Fontaine'nin ülkesinden geçerse git onlann mezariarının ta ortalanna, benim yerime.... Ikimizi de dünyaya onlar rezil etti yanlış öğütleriyle, yanlış öyküleri ile..." "Dostum, benim şimdi böyle şeyleıie kaybedecek zamanım yok. Ezop öleli en az 2500 yıl oldu. La Fontaine göçeli 299 yıl. Sen bugüne bak. Adamların küflü kitaplanna neden bu kadar yıl bağlı kaldın? Aklını kullansaydın, çağa uysaydın şimdi bu hallere düşmezdin. Ezop olsun, La Fontaine olsun o öyküleri yazarak çağlanna uymuş, günlerini gün etmişler. Hele La Fontaine, ömrü boyunca başkalarının sırtından geçinmiş, ama hiç olmazsa eser vermiş. Sen ise, kırıntı toplamak için yazları kendine haram etmişsin. Kışları da yer altlannda geçirmişsin. Bunun dışında bir çözüm bulamamışsın kendine. Aklını kullansaydın şimdi ülkenin en büyük yiyecek, içecek sanayiini kurardın. Karınca kalktı, Cırcır'ın boynuna sanlmak istedi veda için. Ama, Cırcır kendisini itti. Cırcır masasındaki zile bastı. Üniformalı bir uşak hemen koştu. "Emret sultanım." "Lütfen beye yol gösterin." Ve başka bir Ezop öyküsü de böyle bitti. 70 kiloluk morina balıklan Gidiş kolaylığı Kıtanın zenginliği Scott, boynu bükük öldü. Amacı, Güney Kutbu'na erişip Ingiliz bayrağını oraya dikmekti. Scott amacına ulaştı. Fakat, Norveçli Roalt Amundsen kendisinden bir ay önce bu kutba ulaşmıştı. Bayrak atma veya dikme bir toprağa sahip olma için yeterli idi eskiden. Ama açıkgözlerin birbirini izlemesi ile birçok ülke Antarktika'da hak iddiasına başladı. Durumun uluslararası gerginliği arttırması üzerine ilgili uluslar arasında bir antlaşma imzalandı 1961'de, 30 yıllığına. Bu süre içinde kimse Altıncı Kıtaya sahip çıkamayacak, ancak bilimsel araştırma yapabilecekti. Kıtada hak iddia eden ülkeierin bölgeleri belirlenmişti. Böylece 30 yıllık süre doldu. Sonunda, Antlaşma yenilendi. Şimdi burada, eskisi Kimler yaşıyor burada? 1977'de buraya varmıştı. Vakıfça belirlenen 90 araştırma üzerinde çalışılacaktı. Neler yoktu bu programda? Kimi araştırmaların gündelik yaşam ile bir ilişkisi görünmüyordu. Deniz suyu sıcaklığının zaman zaman ölçülmesl, rüzgâr hızlarının yazın veya kışın belirli saatlerde kaydedilmesi, deprem araştırmaları, atmosfer hareketleri, bilim adamları dışında kimin ne işine yarayabilirdi? Ama, ozon tabakasının incelip incelmediği herkesi ilgilendiren bir olaydı. Çünkü, yeryüzünde yaşam büyük ölçüde bu tabaka ile mümkün oluyordu. Başka bir önemli nokta, Güney Kutbu hayvanlarının yaşantıları idi: Foklar, penguenler, kutup karidesleri (kyrill), balinalar, balıklar...önemli nokta şu idi: Kışın eksi 90 dereceyi bulan soğukta, yazın ortalama eksi 37 derecede dolaşan bu hayvanlar neden uonup ölmüyorlardı? Demek, bunların kanında kanın donmasını önleyen bir madde (antigel) vardı. Bu sırrın çözülmesi kan merkezlerindeki kanla 377 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle