Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TARTIŞMA Teknoloji mi, temel araştırma mı? Avrupalılar bile okullarda temel araştırmanın öneminin anlatılmasını istiyor. Oğıız Okay* Ikemızde onemı gıderek anlaşılmaya başlanan bılımsel araştırmalar artık guncel tartışmalar arasına gırdı Cumhurıyet Bılım Teknık dergısının katkıları ıle bılımsel araştırmanın önemı, ne gıbı kıstasları olduğu, ulkemızde araştırmaya verılen değer ve dunyadakı durumumuz uzerıne guzel tartışmalar oluyor Bu konularda çıkan yazıları keyıfle okuduk Gorulen o kı, uzerınde uzlaşılan nokta bılımsel araştırmada sesımızı dunyaya duyurmak ıçın buyuk bır ıstek olduğu Artık dunyada geçerlı olan bılımsel araştırma krıterlerı de gözardu edılemıyor ve uluslararası hakemlı dergılerde çıkan yayınlar, bu yayınların dunyada uyandırdığı yankı tartışmasız bır kıstas olarak kabul goruyor Ortaya çıkan dığer bır gerçek ıse ulkemızde en az unıversıtelerın sayısı kadar "bılımsel" dergı çıktığı, ancak bunların hıçbırının Scıence Cıtatıon lndex veya Current Contents gıbı cıddı uluslararası yayın tarama ındekslerıne gıremedığı Yanı bu dergılerde araştırma sonuçlarını yayımlayan araştırıcı bılerek ya da bılmeyerek kendıni genel krıterlerın dışında tutuyor Yukarıdakı konuların dışında bence çok onemlı bır konudan bu tartışmalarda pek soz edılmedı Temel araştırma mı yapalım? Uygulamalı araştırma yapıp teknoloji mi uretelim? Yoksa temel uygulamalı araştırma ayrımı yapmadan bilimsel araştırma mı yapalım? Bu konuda genellıkle polıtıkacıların ve ıdarecılerın goruşu temel araştırmanın ulkemız ıçın bır luks olduğu ve uzun bır surece gereks'nım duyduğu. Bu göruşe göre araştırma fonları tumuyle ulkenın ge' reksınım duyduğu alanlara teknoloji uretmek uzere kaydırılmalı ve bu şekılde temel araştırma ıçın gereksız vakıt, ınsan gucu ve kaynak harcanmamalı. Bu 1. goruşu benımseyenler genellıkle Japonya örneğını verıyorlar ve endustrı ıle bılım arasında Japonusulukooperasyon ıle kısa bır sureç sonunda teknoloji uretmeyı tasarlıyorlar Ikinci bir görüş, temel araştırmanın yapılabıleceğı ancak asıl onemlı olan ve kaynakların aktarılması gereken konunun uygulamalı araştırma ve teknoloji uretımı olduğu Bu göruşe göre temel araştırma ve teknoloji uretımı tamamen ayrı konular Dığer yandan yukarıda ozetlenen her ıkı göruşe gore teknoloji ureten bılım ele•nanlannın uluslararası dergılerde yayın yapma gıbı bır gereksınımlerı de yok Sort blr görüş ise, ulkemız şartlarında, ılk once bılgl bırıkımı oluşturulması ve temel araştırmateknolojı uretımı ayrımının yapılmaması Temel araştırma yapılmadan yanı yeterlı bılgı bırıkımı olmadan teknoloji uretııemeyeceğı ve ancak krıtık bır kutle oluşturduktan sonra teknolojıye sıra geleceğı belırtılıyor Son on sene bence bu görüşlerın rekabetı ıle geçtı ve 1 göruş en çok taraftar topladı 80' lı yıllann sonlannda Stuttgart Ûnıversıtesı'nde mısafır araştıncı olarak çalışırken bır Alman meslektaşımın dıkkatını çekmış , sordu "Çalıştığınız yer B hep TUBİTAK Gebze olduğu halde, neden yayımlarınızdakı adres sureklı olarak değıştı?" Gerçekten de 19851993 yılları arasında çıkan yayınlanmdakı adresıme baktığımda posta adresının aynı (P K 21, Gebze, Kocaelı) ancak araştırma merkezının ısmının sureklı değıştığı göruluyordu 1 TUBİTAK MBEAE (Marmara Bılımsel ve Endustrıyel Araştırma Enstıtusu, 2TUBİTAK TBAE (Temel Bılımler Araştırma Enstıtusu) , 3 TUBİTAK TUGAM TBAE (Gebze Araştırma Merkezı Temel Bılımler Araştırma Enstıtusu), 4 TUBİTAK MBEAM (Marmara Bılımsel ve Endustrıyel Araştırma Merkezı), 5 TUBİTAK MAM TBAE (Marmara Araştırma Merkezı Temel Bılımler Araştırma Enstıtusu) Bu ısım değışıklıklerı aslında temeluygulamalı bılım çekışmesınin ve ulkemıze özgu sureksızlığın bır sonucu ıdı, gerçek araştırıcıların çalışmaları surekll devam ettı, ancak antetlı kâğıtlar, tabelalar, yönetıcıler değıştı durdu. Avrupa'da 300400 yıllık bır surecın urunu olan bılım ve teknolojıyı 70 yıllık bır sureçte ulkemızde oluşturmaya çalışan 1 göruş sahıplerı bence ya hıç bılım tarıhı okumadılar, ya da yayını pek olmayan ancak teknoloji ureteceklerını ıddıa eden bazı herdevrınadamlarını dınlıyorlar Scıence dergısının editörü Danıel E. Koshland'ın geçtığımız yıl ocak ayında çıkan bır yazısında belırttiği gıbı "temel araştırma bıze Xısınlarını, penısılını, çocuk felcı aşısını, hafıt polımerlen, bılgısayahan, .. getırdı, bunlar dunyayı devnmcı bır şekılde değıştıren buluşların sadece bırkaçıdır" (1). Dığer yandan Alman Araştırma Kurumu DFG'nın Başkanı Prof. Dr. VVolfgang Frühwald geçenlerde ıdarecılerden yakınıyor ve onların acıl olarak femel araştırmanın önemı ve değerı uzerıne özel derslere ıhtıyacı olduğunu vurguluyordu Fruhwald'e göre "onlann tfoğu röntgen ıle tanınan Xışınlan keşfedılmeden, radyoTV teknolojilennın yaygınlaşmasının Herz dalgaları bulunmadan gerçekleştığme ınanıyorlar" (2). 20'lı yıllann Almanya'sına gıdebılseydık Hermann Staudinger adlı bır Alman kımyacının (1953 Kımya Nobel ödulu) yuksek molekul ağırlıklı bazı maddelerın fızıksel özeilıklerını hararetle araştırdığını ve bulgularını yayımladığını gorurduk 40'lı yıllann Amerıka'sında ıse Paul J Flory adlı genç bır kımyacı (1974 Kımya Nobel ödulu) polımer çozeltı termodınamiğı, kauçuk elastısıtesı gıbı konularda temel araştırmalar yapıyordu 20'lı yıllann bu "uygulama alanı hıç olmayan, luks ve 1 goruş sahıplerınce değersız" çalışmaları, takıp eden yıllarda dunyamızda buyuk bır devrım yarattı, plastık çağını getırdı. 2000 yılında dunyada kışı başına madde tüketımının 287 lıtreye ulaşacağı ve bunun % 80'ının plastıkler olacağını belırtıyor Bu konuda daha pek çok örnek verılebılır Dunyada bılım ve teknolojlnin gelış Ne yapmalı? mesınde hep aynı uzun yolu goruyoruz Her sene uluslararası dergılerde çıkan bınlerce yayın ve bu yayınların onbınlercesının bır araya gelmesı ıle oluşan bllgı bırıkımı, ardında gozukmeye başlayan bır uygulama alanı ve nıhayet teknoloji uretımı Her yayın ileriye, bilinmeyene doğru atılan sadece bır adımdır; ancak bu adımlar bızi teknoloji uretimi ıçin gereken kritik bilgi birikimi noktasına götürebilir. "Ben sızden yayın değıl buluş ıstıyo rum" dıyen ortaçağdan kalma kohnemış zıhnıyet, yayını bır gecede hazırlanan bır yazı olarak algılıyor, buluşu ıse orneğın Newton bır ağaç altında boş boş oturup uyuklarken kafasına duşen elmanın yarattığı bır tesaduf olarak göruyor Acaba bu zıhnıyete sahıp kımselerın kafalarına tonlarca elma atsak ses gelır mı dersınız? Dunyaca unlu teknolo|i ureten fırmalarar baktığımızda, yaptıkları yayınlar ve çıkardıkları patentler ıle unıversıtelerle hemen hemen başa baş gıttıklerını gör j yoruz. Dığer yandan 1 goruşçulerın Japonya orneğıne en guzel cevap Sayın Prof Dr Cahıt Arf'ın Cumhurıyet gazetesınde 8O'lı yıllarda çıkan bır yazısında verılıyor " Japonlar, bızden farklı olarak, ışe, yabancı şırketlere kurma ışletme ımtıyazlan vererek, gınşmedıler Bunun aksıne, Batı Avrupalılann bılgılennı, onlan yenıden uretırcesıne oğrenerek uygulamaya gınştıler" (3). Zaten 19811990 yılları arasında Scıence Cıtatıon lndex'te gorulen yayınların sayılanna baktığımızda Japonya nın hemen ABD'nın ardından 557 440 yayınla ıkıncı sırada geldığını goruyoruz (ulkemız ıçın bu sayı 7065'tır) (4). Sonuç olarak, temel araştırmalar bızı hıç ılgılendırmeyen saf bilimsel araştırmalardır tezı, bıllm ve teknolojının gelışım tarıhıne tamamen ters duşmektedır Ulkemız şartlarında, temeluygulamalı araştırma ayrımı yapılmaksızın, her konudan gelen ve özgun bılgı uretmeye yonelık araştırma teklıflerı desteklenmelıdır Ancak, bu desteğın karşılığı her sene yapılacak uluslararası yayınlar olmalıdır ve bunu uretemeyen araştırmalar desteklenmemelıdır Temel araştırmayı atlayıp buyuk ve gosterışlı projeler ıle teknoloji uretımıne soyunmak pıyango bıletl çekmekten farklı değıldır Nasıl bılgı olmadan bılgısayar sadece oyun oynamaya yararsa, temel araştırma yapılmadan teknoloji uretmeye çabalamak da araştırmaya ayrılan kaynağın heba olmasına neden olacaktır ve bunu bugune kadar çok kez yaşadık Eleştınlen ıle bu yazının hazırlanmasında emepı geçen arkadaşlarım, TUBİTAK araştmcılan Doç Dr Altan Erarslan, Doç Dr Nezhun Gören, Prof Dr Ismaıl Hakkı Duru ve eşım Oya Okay'a teşekkur ederım Bilim adamı ve bilimsel yayın Sayın Dr. Cem Sungur'un 353 sayıdakı kısa yazıma verdığı yanıtı ılgıyle okudum Çok onemlı bulduğum bır konuda duyarlılık göstermlş olmalarından dola yı kendılenne teşekkur edenm Tanıdığım ve yazısından da okuduğum kadarıyla Dr Sungur'la cıddı goruş farklılıklarımın olduğunu sanmıyorum Yıne de yanlış anlaşılmış olabıleceğım kaygısıyla bazı noktaları kısaca tekrar vurgulamak ıstiyorum. 1. Yayın sayısının bılımsel duzeyı gösterdığını savunan göruş zaten şu anda genel olarak hakım olan göruştur. Gerek YÖK gerekse de unıversıteler bu olçutu kullanıyorlar Ben, kışısel olarak, ıçerığe de bakılması gerektığı yonundekl göruşumde ısrarlıyım 2. Özgun bılımsel araştırmaların değerını vurgulamaya çalışırken, dıŞer yayınları kuçumsemek gıbı bır nıyetım olmadı Eğer yazımdan benım farkedemedığım bu tur bır anlam çıkıyorsa duzeltmek ısterım Dr Sungur'un ozgun araştırma dışı yayınların yazarları ve genç akademısyenlerın her turlu bılımsel etkınlığının desteklenmesı konusundaki goruşlerıne candan katılıyorum 3. Kimln bılım adamı olup, kımın olmadığına karar verecek yetıkınlığe sahıp değılım Goruşlerımın temelınde "bılım adamı olmak ıçın bılımsel araştırma yapmak gerekır" mantığı yatıyor Buna ıtıraz eden olur mu bılemıyorum özgun araştırmalar dışında yayın yapmak ıçın bılım adamı olmak gerekmez, derken, bılım adamları bu tur yayınları yapmaz, demek ıstemedım Bunun açıkça anlaşılabıldığını duşunmuştum. Olası bır yanlış anlamayı tekrar duzeltmek ısterım *4. Yazıma dlkkat edılırse, maddi ve manevı kazanç getırdığını one sürduğum şey aTcademısyen olmak değıl, akademık unvan sahlbı olmaktır. Bu ıkısının arasında fark olduğunu duşunmeseydım zaten bu konuyu tartışmaya açmak gereğını duymazdım Dr Sungur'un "bu tur kaygıların yönlendırdığı elemanlaria yola çıkılan bır unıversıtede, belııiı bır statuye ulaşıldıktan sonra bılımsel etkınlığın duracağı" şeklındekı goruşune sonuna kadar katılıyorum Tedırgınlığımin kaynağı budur 5. Butun genç akademısyenlerın ekonomık kaygılarla yayın yapmaya çalıştığını da söylemek ıstemedım Bir "genç akademısyen" olarak bunu söylemem son derece garıp kaçardı. Bılım Teknık Dergısı okur çoğunluğunun,,genellemelerin hazııiayabıleceğı tuzaklara düşmeyeceğını sanıyorum. ' Doç. Dr., TUBİTAK Marmara Araştırma Merkezı, Temel Bılımler Araştırma Enstitusü, Kimya Bölümü. (1) D E Koshland Scıence 259, 291 (1993) (2) W Fruhwald Forschung Mıtteılungen der DFG, 1/93 VCH, sayfa 3(1993) (3) C Arf, "Bılım Adamlarının Acılan ve TUBİTAK Konuk Yazar" Cumhurıyet Gazetesı, sayı 22669,5 10 1987 (4) Ö Bekaroğlu Konferans, Ege Unıversıtesı. 30 4 1992 Dr CenkTek Hacettepe Unıversıtesı Tıp Fakultesl Psıkıyatrı ABD Araştırma Görevhsı 3596