Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B İ L İ M KÜLTÜR •ÜS& llk fikin çok önemli Vehbi Belgil ules Verne, "Birinin düşündüğünü başka biri gerçekleştirebilir" demişti. Bunun en güzel uygulamasını bilimde görüyoruz, daha doğrusu teknolojide. Edison, ses titreşimlehnin bir iğne ile yumuşak bir düzeyde, ses tonuna göre, derin veya sığ çukurlar açacağını, sonra bu çukurtarın, aynı sesi, gene bir iğne ile geri vereceğini düşünmüş, uygulamıştı. Gramofon bundan doğdu. Ama, konserve kutusu gibi idi. Bu ilk plak: Kullanılması güçtü, saklanması da. Bunda önemli olan, titreşimlerin iğne aracılığı ile, önce yumuşak, sonra sertleşmiş bir düzeye k l b ü i i K ! !5ri;r.asi idi idi. Alman asıllı bir başka Ameıikalı Beriiner (18511929) yuvarlak düzeyi yassı düzeye çevirdi. Ozgün bir buluştu bu. Gramofon asıl atılımını bundan sonra yaptı: 1904'te. Edison'un ilk plağının içi dolu idi. Gereksizdi bu doluluk. Yassı plak bunu kaldırdı, plağa incecik bir tabaka kâğıt biçimini verdi. Dikiş iğnesinin gözü arkada idi. Bu şekli ile iğne, ancak kadınların evde kullandıklan bir araçtı. Başka birisi deliğl öne aldı. Dikiş makinesi öyle ortayaçıktı. Ikinci Dünya Savaşı sonuna doğru Almanya'dan Londra'ya atılan bombalar, havanın karşı koyması yüzünden fazla yararlı olamıyordu. V1 adı ile anılıyordu bu bombalar. Birisi, hava mukavemetini azaltmak için bombalan uzaya gönderip oradan Londra üzerine düşürmek fikrini ortaya attı. Büyük bir buluştu bu. Ama sonuç vermedi: Almanya savaşı kaybetme yoluna glrmişti. Fakat, bu fikir, insanlığa uzay yolunu açtı. Uzayda havanın karşı koyması diye bir şey yoktu. J du okyanusu. Fenikeliler çıkarmıştı bu söylentiyi: Herkes heveslenmesin diye. Fakat, Kolomb adında biri heveslendi. Yalandı korkunç canavariar söylentisi. Kolomb, eski Yunan filozoflannın kitaplannda dünyanın yuvartaklığı fikrini okumuştu, belki de birisinden duymuştu. öyle ise Batı'ya giderek Doğu'ya, yani baharat ve ipek ülkelerine ulaşılabilirdi. Dahası vardı: Dünya düz olsa bile gidilebllirdi bunlara. Düzlük sonsuza dek uzanmıyordu ya? Işte bu ilk fikir Amerika'nın bulunması sonucunu doğurdu. Aristo, Platon gibi adamlann düşündüklerini bir başkası gerçekleştirmişti bin yıl sonra. Fikrin gerçekiSŞfnssi iie tiütVyâ âkonomısı f/üsiüman ülkelerinden Batı'ya kaydı. Venedik egemendi baharat ve ipek yollanna. Bu ülke servetini, mutluğunu bu maddelerin ticaretine borçlu idi. Uzaya kartal kanatlan ile değil "barut" ile gidileceği fikrini, Evliya Çelebi'ye göre, Lâgarî Hasan Çelebi ortaya attı ve uyguladı. 4. Murad'ın kızı Kaya Sultan'ın dogum şenliklerine katkıda bulunmak için 50 okka barut macunu (65 kilo kadar) ile ateşlediği 7 kollu bir fişek, Saraybumu'nda göğe yükseldı barutun hızı bitince kartal kanatlan ile denize yumuşak iniş yaptı. Padişah'dan bir kese akçe ihsan aldı, 70 akçe maaşla da sipahi yazıldı. Burada önemli olan bu olay değil. llk fikir önemli: Gökyüzüne barut gücü ile çıkılabileceği fikri. Ama, çelebimiz yalancı, abartıcı propagandası ile dünyaya tanıtıldığı için bu fikir dünya bilim ve teknoloji önde gelenlerinin gözünden kaçtı. Ikaros'un saçmalıklannı ansiklopedilerine geçirenler Jules Veme'den 200 küsur yıl önceye ait bu olayı bilimsel fikir olarak değeriendirmelidirier. lefon, televizyon haberieşmesini sağlayabileceği ortaya ilk olarak atmış...mış. Eksik bilgiden kaynaklanan böyle bir fikrin babalığını Clarke'a vermenin yanlış olduğu düşüncesindeyim. Şundan: Uzayın açılmasından önceki tartışmalarda şöyle deniyordu: 1) Dünyanın çekiş gücünden az bir güçle fıriatılacak füze, hızı kesilince yere düşer, 2) Dünyanın çekiş gücünden daha büyük bir güçle fııiatılacak füze uzayın derinliklerinde kaybolur, gider. Füzenin, dünya çevresinde durmadan dönebilecegi fıkri kimsenin aklına gelmiyordu. Oysa, bu fikir, Jules Veme'in 1865'te yazıp yayımladığı "Dünyadan Aya" adlı bilim kurgu romanının son bölümünde (XXVII) "yeni bir yıldız" adı altında işlenmişti. Şöyle deniyordu: "Füzenin doğrusal hareketi, baş döndürücü bir hızla birden eliptik bir hıza dönüştü ve füze Ay'ın çevresinde tam bir uydu (satellite) oldu." Yazının aşağısı böyle sürüp gidiyor. Dansı bizlm başımıza Avusturalya, uzaydan döviz kazanma yolunda adımlar atmak için paçalan sıvamış. Uzay Konseyi Başkanı şöyle demiş: "Avusturalya uzaydan para kazanmak istiyorsa kendi atış rampalannı hemen kurmalıdır. Ülkemiz bu yolla hem kendi füzelerini kendisi fııiatacak, hem de başka ülkelerin araçlannı gönderecektir. llk adım rampa yapmaktır. Uzay teknolojisinin aynntılan bunu izleyecektir. Sanayimiz yeni bir hız kazanacaktır. Canberra dolayındaki Tidbinbilla'da derin uzay dinlenme tesisleri kurmuştuk. Bunlar bugün yetersiz. Blz hâr yıi uzay hizrnetieri için dışanya 300 milyon döviz veriyoruz. Bu artık son bulmalıdır. Ülkemiz uzayı işletmeye açacak güce sahlptir." Avusturalya 7.5 milyon kilometre kare büyüklüğünde bir anakara. Nüfusu 18 milyon olduğu için kilometre kareye 6 kişi düşüyor (Türkiye'de 204, Japonya'da 853), Avrupa'nın yansından da büyük. Ülkenin orta ve batı kısımlan hemen hemen çöl olduğundan boş toprağı çok. Dünya'nın yarı çizgisinden aşağıda bulunduğundan karşısında, Güney Kutbu'ndan (Antarktika'dan) başka bir anakara yok. O da zaten bomboş. Işte bu durum, ülkeyi füze rampalan için çok uygun bir duruma getiriyor. Uçamayıp denize düşecek füzelerin kimseye zarar vermesi söz konusu değil. Bilindiği gibi, yörüngeler kutuplar arasında veya "yan çizgi" üzerinde olabiliyor. Güney Avusturalya'dakl VVoomera kenti kutuplararası yörüngeler, kuzeydeki Darwin kenti ise "yan çizgi yörüngeleri" için çok uygun. Uzay yolu Insanı uçurma fıkri öteden beri vardı. Ama bunun nasıl yapılacağı fikri olarak hep "kartal kanadı" akla geliyordu: Balmumu ile vücuda yapıştınlacak kanatlar. Yunan mitolojisindeki Ikaros bunlarla kaçmaya çalışmıştı Girit Adası'ndan. Fakat, Güneş'in sıcaklığı balbumunu erittiğl için üstat denize düşüp boğulmuştu. Anlamsız bir düşünce idi bu. Balmumu iyi bir yapıştıncı değildi. öyle olsa bile kanatlar açılıp kapanamazdı... Bu fikir, buna rağmen, yüzyıllar boyu gündemde kaldı. Sonra, en az 60 kiloluk bir vücudu nasıl taşıyabilirdi bir kuş kanadı? Bu yüzden kimse bu kanatlaria uçma başansı gösteremedi. Ortaçağ (3951453) boyunca Avrupa'da çok aranan iki üründen biri baharat, öteki ipek idi. Paradan değerli fdi bunlar. Bunlan yetiştiren ülkelere erişmek imkansızdı. Yollar Müslümanlann elinde idi. Sonra, büyük tehlikelerle dolu ve çok uzaktı. Daha kestirme bir yol bulunamaz mıydı bu ülkelere gitmek için? Bulunamıyordu. Deniz yolu kara yolundan da tehlikeli idi. Söylentilere göre canavariar tutuyor Uçma ve Ay'a gitme Coğrafya çok önemli Fransa, Ariane füzelerini "sıfır" çizgisine en yakın Guyana'dan atıyor. Ülkenin önü Atlantik Okyanusu'na açık. Rusya, füze rampalannı Orta Asya'daki Türkî cumhuriyetinden atıyor, dönen füzeleri de yine oralara indlriyordu. Yani, coğrafya yeni bir önem kazanıyor. Avusturalya, uzay çalışmalan (kendi çalışmalan) için yılda 6 milyon dolar harcıyor. Buna 40 milyon dolar eklenmesi isteniyor. Fakat hükümet bu işe sıcak bakmıyormuş. Ancak, uzayın olanaklanndan yararlanılmak isteniyorsa özel sektörün bu işe el atması gerekiyor. Çünkü devlet parası ne de olsa "el parası". Atasözümüz şöyle diyor "El'den gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz". En zengin ülkeler bile hep para sıkıntısı çekmiyor mu? Uzaya para, gereksiz israf gözü ile görülmedi mi hep? Bereket soğuk savaş imdada yetişti de uzayın altyapı hizmetieri tamamlandı: O da sadece Amerika ve Rusya için. Liberal ekonominin at koşturduğu bir dünyada, kapitalizmin ağababası Amerika Ay'da üs kurar mı, otel yaptırır mı? Verne, bunu ızleyen "Ayın Çevresinde" adlı romanında ise fıkri bütün aynntılan ile işliyor. Tabii, o zaman radyo henüz bulunmadığı için fikrin mantıksal sonuçlan üzerinde durulmuyor. Bu da normal değil mi? Uzay çalışmalannda ilk fikir ve uygulamalar hep Ruslara aitti. Sonra, Amerikalılar kendilerinl geçti. Burada bir soru akla takılıyor: Ruslar bu kadar ileri idiler de neden Ay'a inmediler? Şimdi çok iyi anlıyoruz ki, organizasyon ve eşgüdüm yoksunluğu başanlannı önledi. Bu kanşıklık, Sovyetler Biriiği'nin batması ile sonuçlandı. 17 yaşında bir alman gencinin kendi özel uçağı ile Kızıl Meydan'a inebilmesi ve bunun sonucu olarak Sovyet Savunma Bakanı'nın görevinden alınması, bu kanşıklığın en güzel göstergesi idi. Evet, büyük fikirieri ihsan dağıtır gibi dağıtmak artık bitmelidir ve bu yanlış düzeltilerek dünyaya duyurulmalıdır. Ruslar ve Amerikalılar Baharat ve ipek ülkeleri Uzayın 4 Ekim 1957'de insan hizmetine açılmasının önemli yararianndan biri uydu teknolojisinin bulunup uygulanması oldu. Amerikan yazarlan, bu fikri, günümüz bilim kurgu yazan Arthur C.CIarke'a mal eder. Üstad, daha 1940 yılında "Telsiz Dünyası" adlı bir Amerikan dergisinde yayınladığı bir yazıda, dünya çevresinde döndürülecek haberleşme uydulannın te Uyku fikri 407 13