24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SORUN YANITLAYAUM Gözlerimde kaşıntı ve yanma var Kuşkonmaz bakımı Şampuan seçerken nasıl olmalıdır? Istanbul'dan yazan okurumuz Reyhan Şenkul'un sorusu şu: "Kuşkonmazımın yapraklan sararmaya başladı, yenl yaprak da vermiyor. Kuşkonmazın evin neresinde durması uygurv dur, ışık ve su gerekslnimini açıklar mısımz?" Okurumuzun sorusunu Ünal Seracılık Işletmeleri'nden Ünal Vural yanıtlıyor: "Kuşkonmazlar, oldukça gölge yerleri seven bitkilerdir. Ancak gölge sevmesi, ışık istemiyor demek değildir. Güneş almayan aydınlık cam önleri bunlar için idealdir. Ama loş köşelerde de bir müddet kendine göre gidebilmekte, sonra okurun da belirttiği gibi sararmalar bozulmalar başlamaktadır. Yaz aylarında çok bol su isteyen kuşkonmazların sulamasına kış aylarında biraz daha dikkat etmek gerekir. Toprağın nemli kalması yeterlidir. Bunun için bir süre belirtmek doğru olmaz, parmak kontrolüyle anlaşılabilir. Kuşkonmaz çok cefakâr bitkilerden biridir. Uzun boylu, aşırı istekleri yoktur, istediği vasatı bulduğunda gelişebilir. Tüm bitkiler için dikkat edilmesi gereken bir nokta da beslenmedir. Eskiden bitki toprakları vitamini içinde hazırlanırdı. Şimdi, çürümüş yapraklar gibi çürüntü maddelerden oluşmuş harçlar kullanılıyor. Harçların besin içeriği yüksek değildir. Bitki bunlardan bir kısmını alabilir, bir kısmı sulama suyuyla gider. Bu yüzden bütün bitkilerin ayrıca beslenmesi gerekiyor. Dışarıda satılan hazır besin maddeleri var. Azot, fosfor, potas bileşikleri ve eseri elementler dediğimiz mineral maddeler, takviyeli gübreler var. Kompoze gübrelerden bir litreye bir gram eritip sularıyla birlikte vermek gerek. Bu basit onlemle bitkilerimizin uzun ömurlü olmasını sağlayabiliriz. Tabii her bitkinin besin isteği farklı, meraklı kişiler arayıp buluyor. Beslenmeyi sıkı sıkı vurguluyoruz. Bitkilerimiz en azından 15 günde bir bu gıda maddeleriyle beslenmelidir, böylece dayanıklılıkları artar Okurun sorusu sanırım beslenmeyle ilgili." nelere dikkat Elazığ'dan yazan okurumuz Ozan Aksoy'un sorusu şu: "Saçlanmı yeşil sabunla yıkıyordum. Ancak şlmdl şampuan kullanmaya karar verdlm. Şampuan saçlara zararlı mıdır? Şampuan seçerken nelere dikkat etmek gerekir?" Okurumuzun sorusunu Istanbul Üniversitesi Istanbul Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Orhan Baransü yanıtlıyor: " lyi şampuan kötü şampuan kişiye göre değişir. İçeriği ve formülasyonu lyi olan bir şampuan saç için de iyidir. Amaç yalnızca saç temizliği ise saun kullanmak yeterlidir. Ancak kepek gibi tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlıksa tıbbi şampuanlar kullanmak gerekir. Saçların parlak görünmesi de isteniyorsa, asit vasatlı, yani pH'sı düşük bir şampuan kullanılabilir. Sabun kullanıhyorsa da parlaklık elde etmek mümkündür. Saçı sabunla yıkadıktan sonra bir litre suya 12 çorba kaşığı sirke ya da limon suyu konup, saça bu kartşımla tekrar friksiyon yapılır ve sonra saç durulanırsa parlak bir görünüm elde edilir. 510 dakika kadar sirkeli (ya da limonlu) suyla yapılan masaj saça hem parlaklık hem de düzgünlük kazandıracaktır. Pahalı bütün şampuanların iyi olduğu söylenemezse de, genellikle kaliteli şampuanların fiyatı yüksek oluyor. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi, amaç sırf temizlikse sabun yeterlidir." Ankara'dan yazan özge Karabenli'nin sorusu şu: "Gözlerim Iki aydır çok kaşınıyor, bu yüzden makya| yapmayı bırakbm. Blr gözkapağımın dlblnde de pullanma var, bunun üzerine krem sürdüm, ancak bu sefer de gözüm şişti. Şişlik indiyse de kaşıntı sürüyor. Bu neden kaynaklanıyor olablllr, ne yapmam gerekir?" Okurumuzun sorusunu Istanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan Doç. Dr. Murat Karaçorlu yanıtlıyor: Hastanın yakınması bir tür kronik blefarit (kapak kenarı iltihabı) olan "SEBOREİK BLEFARlT'e" uymakta. Bu olgularda kaşıntı, batma, yanma, kirpik diplerinde küçük beyaz pullar, kepekier, birikintiler oluşabilmekte ve zaman zaman da kirpikleri dökülmektedir. Uykusuzluk, sigara dumanlı, havasız ortamlar yakınmalarını arttırabilmektedir. Seboreik blefaritle birlikte saçlı derinin seboreik dermatiti olabilir. Bu patoloji düzeltilmemiş kırma kusuru (özellikle hipermetropi) ile birlikte olabileceği gibi, bu kişilerde akne rosacea bulunabilir, pityrosporon ovale, aspergillus fumigatus türü enfeksiyonlarda nadir de olsa etken olabilir. Tedavisinde etyoloji saptandıktan sonra kapak hijyenini sağlar ve etyolojiye yönelik tedavi yapılmaya çalışılır. Göz hekimlerinin de sık karşılaştığı bu kronik kapak hastalığı, sıklıkla iyileşme dönemleri ile seyreder. Hastanın bir göz hekimine gitmesi, uzun süre rahatlamasını sağlayacak tedaviyi almasıyla sonuçlanır. Hastanın dikkat etmesi gereken konu, bu hastalıkların tedavisinde bazen verilen kortizonlu göz damlalarının ya da pomatlarının yakınmalarını azaltır diyerek devamla kullanmamalarıdır. Kortizonlu göz damlaları uzun süre kullanıldığı zaman hastalann bir kısmında göziçi basıncının yükselmesine, göz merceğinde kesifliklerin oluşmasına (posterior subkapsüler opasiteler) ve komeada herpes virüs enteksiyonlarının reaktivasyonuna sebep olabilmektedir. 35514 Yaşlılık lekeleri kalıtsal mıdır? Nasıl geçer? Izmir'den yazan okurumuz Aliye Şimşek'in sorusu şu: "Kırk seklz yaşındayım. Ellerimde, yüzümde ve özellikle alnımda, halk arasında yaşlılık lekesl adı verilen lekeler bellrmeye başladı. Aynı lekeler, çok daha yaygın ve bellrgin olarak seksen yaşındaki annemde de var. Buna karşılık pek çok yaşlı klmsede bu lekelere rastlanmıyor. öğrenmek istedlğlm; bu lekeler kalıtsal mıdır? Lekelerln ortaya çıkmasına başka ne gibi faktörler yol açmış olablllr? Bu lekelerln hem önlenmesi, hem de gtderllmesl için alınacak önlemler var mıdır? örneğln deri merhemi kullanmak işe yarar mı?" Okurumuzun sorusunu Istanbul Üniversitesi Istanbul Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Orhan Baransü yanıtlıyor: "Aslında, yaşlılığa bağlı olarak deride lekelerin oluşması, derinin yaşlanması anlamına gelir. Kalıtsal özelliklere bağlı olarak bazı kimselerde sıklıkla rastlanırken, bazı kimselerde daha seyrek görülebilir. Yani kalıtsal bir yön söz konusudur. Ancak güneşte fazla kalınması da lekelerin oluşumunu arttırır. Şu ana kadar oluşmuş olan lekeleri kremlerle yok etmek mümkün olsa da yeni lekelerin oluşumunun önüne geçilemez. Okura, güneşten mümkün olduğu kadar uzak kalmasını öneririm. Bunun dışında da yapacak fazla bir şey yoktur." Ameliyat olmadan bel ağrılapımı gidepebilip miyim? Izmir'den yazan okurumuz Ayler Kara'nın sorusu şu: "57 yaşında, 2 çocuk doğurmuş blr kadınım. Daha önce geçlrdlğlm bir ameliyat sırasında başıma gelen tallhslz blr kazadan sonra şlddetli bel ağnları çekmeye başladım. Grttiğim nöroloji doktoru bel fıtığı oldugumu ve ameliyat olmam gerekUğlni soyledi. Ameliyat olmak Istemiyorum. Ağnlarla başa çıkabllmenln başka bir yolu var mı?" Okurumuzun sorusunu Istanbul Üniversitesi Istanbul Üniversitesi Istanbul Tıp Fakültesi Algoloji Anabilim Dalı Baskanı Prof. Dr. Serdar Erdine yanıtlıyor: "Bel fıtığığının önce iyi değerlendirilmesi, nörolojik bulgulann ayrıntılı olarak ele alınması gerekir. Ancak ondan sonra ameliyata gerek olup olmadığı anlaşılır Geçmişteki kavramların aksine son zamanlarda bel fıtığında ancak çok çok gerekliyse ameliyat uygulanıyor. Ameliyat dışı yöntemlerin sayısı giderek artıyor. Tüm bunların değerlendirilebilmesi için bir ağrı kliniğine başvurun."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle