Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DEPREM ARAŞTIRMALARI . lıkta da göz kırpma sayısında artma beklenir ki bu hastalık flzofrenldlr. Bu arada paradoksal gibi görünen bir olgu vardır: şızofreni gibi psikozların sağaltımında kullanılan ve antipsikotik denilen ilaçların uzun süreli kullanımı sonucunda bazı duyarlı kişilerde yüzde, gözde, dudaklarda, dilde aşırı ve rahatsız edici devinimler görülür. Hasta bir dudaklarını üfler gibi uzatır, bir güler bir yayar, dilini çıkarırsokar, gözlerini sıkıca yumar, göz kapaklarını kırpıştırır, yüzünü buruşturur. Bu görüntüsüyle Flaman ressamı Bruegel'in resimlerindeki tiplere benzediği.ıden, hastalığa Bruegel sendromu da denilmektedir. len organik bir hastalıkta hasta, bir anda ve elinde olmadan küfıir eder; kişilere, eşyalara engelleyemediği bir dürtüyle dokunur, durmadan burun çeker, homurdanır ve elinde, ayağında yüzünde istemsiz, tik şeklinde devinimler olur, gözlerini de sık sıkkırpar. Gllles de la Tourette sendromu deni Tsunami ve zavallı adacık! Depremden oluşan dev dalgalar Tsunami Adası'nı harap etti. DmUtabaniM darinllk çlzgltert mmfcazl •f. * Tek yanlı göz kırpma mimik, çift yönlü göz kırpma ise reflekstir. Gözlerin kapanmasını saglayan slnire yüz siniri (fasiyal sinir) denir. Bu sinir hem gözü kapatan kasları hem de ağız köşelerinidudakları idare eder. Yüz siniri felcine sık rastlanır. Halk arasında yüze, kulağa gelen esinti sonucu oluştuğuna inanıldığından felcine şoför hastalıgı da denir (çoğu kez direksiyon tarafındaki pencere açık tutulduğundan buradan esen rüzgârın etkilediği düşünülürama nedense bazı şoförlerde sağ yüzde de felç oluyor). Yüz siniri felci çoğunlukla kendiliğinden iyileşir. Ancak iyileşme sırasında göz kapağını kapatacak kaslara gitmesi gereken sinir lifleri aynı tarafta ağız köşesine, ağız köşesine gidecek sinir lifleri de göz kapaklarına gidiverir. O zaman çok tatsız bir olay ortaya çıkar: yemek yerken hastanın gözü kırpılmaya başlar ya da bunun tersi olur: göz kırptığında ağzı bir yana çekilir. özellikle hanım hastalar bu durumdan çok yakınırlar Lokantaya gidemediklerini, çünkü lokmayı çiğnerken durmadan göz kırptıklarını söylerler. söz edelim. Blefarospasm da denilen bu hastalıkta, spazm geldiğinde hasta gözünü açamaz. Okuma, televlzyon seyretme spazm halineyken olanaksızdır. Hasta yürürken zaman zaman gözleri kapandığından ve açamadığından önünü göremediğini, durmak zorunda kaldığını söyler. Bu spazmlar tüm yarım yüze de yayılabilır Hasta konuşurken yüzündeki spazmlarla savaştığından çok rahatsızlık duyar ve dikkatini konuşulan konuya vermekte zorluk çeker. Göz kırpma gibi küçücük bir işlev bile ne kadar önemli ve bozukluğunda insanın başına ne türlü dertler açabiliyor. (*) Prof. Dr., Akdeniz ünlvarsitosi Tıp F«kiiltesi Nörolojl Anabilim Dalı. Son olarak da göz kapagı spazmından eçen ay Japonya'yı sarsan depremin bir diğer boyutu da Tsunami adı verilen, bcyları 10 Tokyo metreye ulaşan dev okyanus dalgalarına neOdak noktası: Deniz den olmasıydı. Tsunami, tabanının eğimi, küçük bir Japon adasını dalgalan Okushiri'ye harap etmişti. uçayrıyönden Uzmanlar, 240 kişinin vuracakfekitde ölümüne veya kaybolmagetlriyor. sına neden olan Tsunamilerin burada yoğunlaşmadoğru hareket ettiğinde, sahile en yakın sının, adanın topografyasına bağlı olduğukısım ilk olarak dha sığ suyla karşılaşır. nu söylüyorlar. Bu durumda hız, dalga boyunca olan ortaBu büyük dalgalara, 12 temmuzda Jalama hıza göre azalır; dalga, burun doğponya'nın Hokkaido adası açıklarını sarrultusuna doğru kıvrılmaya başlar. Dalga, san, Richter.ölçeğine göre 7.8 büyüklüğnaçıktayken taşıdığı enerjiyi küçücük budeki deprem neden olmuştu. Etkilenen runda yoğunlaştırır ve sonuçta Okushiri Okushiri adası ise Hokkaido adasının yaşehri üç ayrı yönden tsunamilerin saldırıkınında ve deprem merkezine uzaklığı sına uğrar. Bu durumu, merceğin odakla100 kilometreden az Ada merkezi, denize masına benzetebiliriz. çıkıntı yapan bir burun üzerinde kurulu Depremin sığlığı da (deniz tabanından bulunuyor. sadece 34 kilometre aşağıda) tsunamileSadece birkaç dakikalık sallanma içinrin şiddetinde önemli bir etkendi. Bu dalde Okushiri adası, yükseklikleri 10 metregalar genellikle deprem odağının deniz ye varan dalgalarla dövüldü. Tokyo Ünitabanından 100 kilometreden az derinlikte versitesi Deprem Araştırma Enstitüolması halinde ortaya çıkarlar. Ocak ayınsü'nden Shosei Abe'ye göre burunlar, da Hokkaido adasının doğu açıklarında tsunami hasarlarına karşı korunmasızlar. hemen hemen aynı şiddette bir deprem Olay, dalga mekaniğinin temel ilkeleriyle olmuştu. Fakat bu depremin odağı deniz açıklanabilir. Dev dalgalardan biri kıyıya tabanından 100 kilometre derinlikteydi ve G hiç tsunami gözlenmedi. Japon sismologlar Okushiri'deki durumu neden önceden tesbit edemediklerini anlamaya çalıştılar. Kuzey Amerika ve Avrupaasya levhaları arasındaki tektonik sınır, güneybatıdan kuzeybatıya (adanın yakınına) kayınca, çatlak boyunca her iki tarafta da 1940 ve1983'te depremler oldu. Sismologlar konuyu irdeledikten sonra, çatlağın Okushiri adasına en yakın kısmının açık bir nokta olduğunu ve buradaki bir kopmayı daha önce tahmin edemediklerini söylediler. Japonya, deprem öngörüsü için her yıl milyonlarca dolar harcıyor, fakat bu araştırmaların en önemli kısmı Tokyo'nun batısındaki Saruga Körfezi üzerinde yoğunlaşmış. Japonlar bu bölgede, yakın bir gelecekte Richter ölçeğine göre 8.1 şiddetinde bir deprem öngörüyorlar. Escinsellik genetik mi? Araştırmada şüpheli noktalar var... ABD' li araştırmacıların elde ettikleri yeni sonuçlar, eşcinselliğin kalıtımla geçtiği yönündeki tartışmaları alevlendireceğe benziyor. Bethesda'da National Cancer Institute' da çalışan D. Hammer ve arkadaşlarıları birçok eşcinselin anne tarafından eşcinsel yakınları olduğunu gözlemlediler Buradan yola çıkarak, anneden gelen X kromozomundaki bir genin, belli ailelerlerde eşcinselliğe sebep olduğu tahminini yürütüyorlar. Belirttiklerine göre, eşcinsel kardeşlerin X kromozomlarını incelerken, 40 kardeşten 30'unda benzerlik gösteren dikkat çekici genetik bölüm bulmuşlar. Bilimadamlarına göre, eğer sözkonusu genin eşcinsellikle bir ilgisi bulunmasaydı, büyük bir olasılıkla böyle bir benzerlik olmayacaktı. ("Science", sayı261,sayfa321). Demek, bu genin o bölümünde eşcinselliğe götüren bir kalıtım vardı. Şimdi, bu genin ne olduğunu bulmaya çalışıyorlar Tabii kuşkular da eksık değil... ABD Kamuoyunun korkutucu hastalıklara karşı duyduğu büyük ilgi bu tür tartışmalara her zaman damgasını vurur. özellikle şizofreni ve manik depresyon gibi ruh hastalıklarında hatta alkolizmde de durum böyledir. Olağandışı davranışlar kalıtımla açıklanmaya çalışılır. Sözü edilen hastalıklardan da genlerin sorumlu olduğu yargısına çok çabuk varılmıştı Ama, bu varsayımlar, tıpkı daha öncekiler gibi, bilimsel incelemeler karşısında fazla tutunamadı ve doğru çıkmadı. Şimdi gündeme getirilen kalıtım yoluyla escinsellik konusu da böyle bir balon olabilir. Bethesda'daki bilimadamları yaptıkları çalışmalara çok güvendiklerini ne kadar belirtirlerse belirtsinler, ortada yanıtsız pekçok soru var. Bir kere, kardeşlerin X kromozomlarındaki uzun kolun benzerliği iddiası, esaslı bir bilimsel inceleme gerektiriyor. Komozom kesiti, 100 gen alabilecek kadar geniştir. Ayrıca, heteroseksüel kişilerin kromozom dizilerindeki olağandışı ortak noktalar hiçbir bilimsel araştırmadan geçirilmemiş. Bütün bu gerçekler, şimdiye kadar elde edilen bulguların, eşcinsellikten bir genin sorumlu olduğunu kanıtlamaya yetmediğinigösteriyor (ade.FAZ. 28/7/1993) 3355