Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SORUN YANITLAYALIM Denizkestanesinin denîz ekolojisindeki yeri Ankara'dan yazan okurumuz Fahrettln Gürfoüz'ün sorusu şöyle: "Denizkestanelerinln deniz ekolojisindeki önemi nedir?" Okurumuzun sorusunu Hıdrobiyolog llham Artüz yanıtlıyor: "Ekosistem'ler, belirli bir ortam içerisinde yer alan ve bu o>tamın içerdiği her tür organizmalar ile bunların oluşturdukları popülasyonlar ve topluluklardan meydana gelen biyotik ve ortamın fiziksel, kimyasam vb. özelliklerinden oluşan abiyotik koşulların yarattığı bir butundur. Birbirinden ayrı gibi gözuken bu biyotik ve abiyotik katmanlar, ekosistemin çerçevesini oluştururlar. Biyotik elementler, yani türler arasında ise, doğrudan ve/veya dolaylı, ancak çok duyarlı bir bağlılık söz konusudur Buna genel anlamda trofik halka veya besin zinciri denmektedir Herhangi bir ekosıstemde mikroskopik boyutlardakilerden, balinalar gibi devasa canlılara kadar uzanan türlerın ekosistemdeki önemini kestırmek hem gereksiz hem de olanaksızdır. Zira, ekosistemdeki her bir canlınıri görevi ve işlevi, boyutlarına ve türüne bağlı olmamak üzere eşit önem taşır. Denizkestaneleri de ekosistemin bir parçası olarak, en azından kendi çaplarında Bel ağrılarını egzersizle geçirmek mümkün mü? Istanbul'dan yazan okurumuz Meryem Tunalı'nın sorusu şu: "Otuzaltı yaşında, bel ağrısı çeken bir insanım. Yirmiiki yıldır masa başı Işi yapıyorum. Acaba yaptığım işle ağrının bir ilgisl var mı? Sporla, egzersizler yoluyla bu bel ağrısıyla başa çıkabilmem, ağndan tamamen kurtulabilmem mümkün müdür?" Okurumuzun sorusunu Istanbul Üniveritesi Spor Fizyolojisi Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanı Prol. Dr. Abldin Kayserilioğlu yanıtlıyor. "Öncelıkle ağrının gerçekten organik mi yoksa organik olmayan mı bir kökenden kaynaklandığını bilmek gerekir. Bunun için bir ortopediste gidilmelidir. Eğer ağrının kökeni organik değilse, hareketsizliğe bağlı bir sorunsa, egzersizlere başvurmak mümkündür. Hareketsizliğin yanında, hareketsizlikle birlikte gelişen kilo artışları, bel omurlarına fazla yük verir. Hareketsizlikle birlikte karın kasları daha güçsüzleşir. Bunların sonucunda bel ağrıları ortaya çıkar. Adrenalinin kalp üzerindeki etkileri Ankara'dan yazan okurumuz Erdem Slral'in sorusu şöyle"Adrenalinin kalp üzerindeki etkileri nelerdlr?" Okurumuzun sorusunu Türk Kalp Vakfı'ndan Dr. Mahmut Karadağ yanıtlıyor. "Vücutta zaten adrenalın vardır Böbreküstü bezleri adrenalin yapıyor Bazı sinir yçlarında var. Stres, kızgınlık, üzüntü anında vucuttaki doğal adrenalin miktarı artar. örneğin kızgınlık anında adrenalin artar, vücut fiziksel olarak kızgınlığa hazırlanır. Kızınca ateş basması, terleme, çarpıntı ortaya çıkar. Bunlar adrenalinin etkıleridir. Adrenalin kalp hızını artırır, çarpıntı yapar, dolayısıyla kalp atım sayısı artar; damarları daraltır, dolayısıyla yüksek tansiyonu artırır ve kalbin işi artar Çünkü kalbin önündeki yük artmıştır. Dışarıdan verıldiğinde, özellikle çarpıntı görülür ve tansiyon çıkar, yine damarlar daralır, terleme görülür Bunun yanında adrenalinin başka organlar üzerinde de etkisi vardır." sisteme katkıda bulunurlar. En azından, üreme için ortama bıraktıkları yumurta ve larvalar ile, besin zincirinde, bunlarla beslenen pek çok organizmaya yaşam sağlarlar. özet olarak söylemek gerekirse denizkestanelerinin ekolojik açıdan önemi o ekosistemi paylaşan diğer organizmalarınki ile eşdeğerdir." Giineş ışının denizdeki biyokimyasal etkileri Istanbul'dan yazan okurumuz Halil Çefcmeceligil'in sorusu şöyle: "Giineş ışınlannın denizde biyokimyasal etkileri var mıdır? Varsa nasıldır?" Okurumuzun sorusunu HkJrobiyolog llham Artüz yanıtlıyor: "Güneş ışınlarl, su içersinde yaşayan ve biyoprodüktivite olarak nitelendirilen ilkelsel (bitkisel) uretımın başlıca enerji kaynağını oluşturur. Fotosentez olarak bilinen bu olayda, kolorolil içeren bitkiler, deniz suyunda çözünmüş karbondioksit ve fosfat, nişasta ve karbonnidratlar, yeni canlı hücre oluştururlar Bu organizmaların solunum gereksinimini ve su içersindeki organik kalıntıları oksitleyerek bunların ayrışmasını, dekompoze olmasını sağlar. Bu olaylar deniz oıiamındakı çok karmaşık biyokimyasal reaksiyonlarm oluşmasına yol açar Bu mekanizma denizin kendi kendini arıtma yeteneğinin de temelini oluşturur. Güneş ışınlannın ulaşabildiği derinlik, bu reaksiyonlarm oluşma alanını belirler. Kirlenme sonucu bu derinliğin azalması ise, reaksiyonlarm kısıtlanması, bunun sonucu olarak da denizin kendi kendini arıtma yeteneğinin yok olmasına yol açar." Vucuttaki ağn ne zaman kesiltneli?. Istanbul'dan yazan okurumuz Reyyan Sağnak'ın sorusu şöyle: "Bazen ağrtnın, hastabk tanısında ve tedavisinde yardımct olduğu gerekçesiyle, hekim tarafından özel olarak kesilmediğini duydum. Eğer, bu doğruysa ağrıyı zamanından önce durdurmanın ne gibi zararları vardır?" Okurumuzun sorusunu Istanbul Üniversitesi Istanbul Tıp Fakültesi Algoloji Anabilim Dalı Başkanı ProJ. Dr. Serdar Erdtne yanıtlıyor: "Ağrıyı önce akut, yani ani başlayan ağrı ve kronik ağrı, yani süregen (devam eden) ağrı olarak ikiye ayırmak lazım. Akut ağn, vucuttaki herhangi bir bozukluğu gösteren ve hastayı hekime gitmesi için uyaran bir alarm sistemidir Bu anlamda, akut ağrının sebebi belirlenmeden indirilmesi doğru değildir. Ancak, yine de bu ağrının şiddeti de, hekime danışılarak en aza indirilebilir. Kronik ağrı için ise böyle bir durum söz konusu değildir. Çünkü artık kronik ağrı vücut için alarm olmaklaıı vıkmıştır, surekli bir hal alrnıştır. Bu yüzden, kronik ağrının dindirilmemesi yanlış olur Kurtulmak için önce kilo vermeyi gündeme almak gerekir. Kilo vermede diyetin, beslenme düzenlenmesirnh yanında yürüyüşler yaparal^ vücutta enerji sarfiyatını artırmak, yani metabolizmayı hızlandırmak gerekir. Bunların yanında her gün, düzenli olarak bütün eklemleri (boyun, bacak, bel vb.) içine alan kültür fizik hareketleri yapılmaladır. özellikle karın •kasları güçlendirilmelidir. Karın kaslarını güçlendlrecek bazı hareketler vardır Şimdi bu hareketleri tarif etmeye çalışalım: Birinci harekette sırt üstü yatar durumda her iki'ayak yavaş yavaş yukarı kaldırılır ve yavaş yavaş aşağı indirilir. Ikincı harekette, ayaklar kırbeş derece açı yapacak şekilde kaldırılmış durumda iken, karına doğru çekilir, tekrar kırkbeş derece açı yapacak şekilde ileri doğru uzatılır Üçüncü harekette, yine sırt üstü yatılır, topuklar yerde sürünerek ayaklar karına doğru çekilir ve uzatılır. Üç hareket de yoruluncaya kadar sırayla yapılmalıdır. Ancak, en başta da belirttiğimiz gibi oncelikle ağrının kökeninin iyi saptanması gerekir. Bunun için bir ortopediste danışmakta yarar vardır. Büyük ve kuçük tansiyon hangi sınırlar içinde olmalıdıp? Okurumuz Zafer Bozkurt'un sorusu şöyle: "Yetişkln bir Insanın küçük ve büyük ianslyonlan hangi degerlerde olmalıdır? Belirli yaş dönemleri için belirli rakamlar var mıdır? Kişilerin normal tansiyonunun 80 ile 140 mmHg arasında olması gerektiğini duydum, doğru mu?" Okurumuzun sorusunu Türk Kalp Vakfı'ndan Dr. Mahmut Karadağ yanıtlıyor: "Dünya Sağlık örgütü'nün kabul ettiği tansiyon sınırlarına göre, yetişkin insanlarda tansiyon normalde 1410, 1610 sınırlarında olmalıdır. Küçük tansiyon 10'un üstüne çıkarsa, büyük tansiyon 14 veya 16'nın üstüne çıkarsa, tansiyon var demektir. Bu sınırlar her yaş için geçerlidir Yalnız, yaşlandıkça damarlar elastikiyetlerini yitirir, sertleşir, bu yüzden, 5060 yaşın üstünde büyük tansiyon yukarı çıkabiliyor, 166, 178 olabiliyor. Bu da doğal kabul ediliyor. Tabii büyük tansiyon için, en iyisi 1415 sınırları. Ikinci soruya gelince 80140 mmHg doğru değildir. Sinir sistemindeki değişiklikler, üzüntü, sıkıntı, koşturma bu sınırları etkiler." 32214