Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B İ L İ M KÜLTÜR B İ L İ M YA Y l N Resmisi de özeli de berbat! Hastahanelerde tuvaletleri özel işletmeciliğe vermeli en iyisi... Vehbi imdi yeni bir laf çıktı: Resmî tarıh diye Yani Türkiye'nin tarihi resmî imiş, gerçeklere uymuyormuş. Cumhuriyeti kuranlar kendilerini hep haklı gösterecek bıçımde bir tarih yazmışlar... Anlamsız bir laf. Aslını sorarsanız Osmanlı tarıhı de resmîdir. Rahmetli Köprülü bu durumu açıkça ortaya koymuştu. Yabancı tarihçiler de tarihimizin birçok noktalarını dıdık dıdik etmişler, gerçeklerin bize okutulan gibı olmadığını gostermışlerdi. Kısaca, tüm Osmanlı tarihi de "resmî" bir damga taşıyor. Her devletin tarihi kendisine göre yazılmıştır. Bunu bılmeyenkalmadı... Ama ben tarıhten değil başka bir resmiyetten sö? etmok ıstıyorum. "Resmî pislik" meselesinden Tur kıye'de resmî dairelerdo. hastanelerde ıgrenmeden gırebıleceğıniz bir tek tuvalet gosteremezsınız. Hemen hepsı "alaturka" olan bu tuvaletler, iğrençliğin her çeşidını sergiler. Yalnız bu kadar mı' Yol boylarındaki şehirlerarası otobus termınallerınin tuvaletleri de öğürmeden gırıle bılccek gıbı değildır. Peki, bu yerlerin yönetıcileri bunları mı kullanıyor lar? Hayır. Hepsınin özel tuvaleti vardır ve bunların anahtarları kendi ceplerindedir Önce insan olmak Önce İnsan Olmak Ş ameliyatlar yapılamıyordu. Konferans veren bir baş doktor, bu pisliklerı ziyaretçilerin yaptığını söylüyordu Oysa hiç de öyle değildi. Ziyaretçiler tuvaletleri çok a? kullanıyorlardı Bunu yakından gormüştüm. abdest almaya çalışır: Tanrının huzuruna tertemiz çıkmak için Çoraplarçıkarılır, ıslak ayağa tekrar geçirilir. Abdest alacak kimsenın cebınde hiç olmazsa bir yazma mendil neden bulunmaz kurulanmak için? Hep merak etmişimdir. Tuvaletçinın tek görevi par almaktır. Hani müslüman dini temizlik dini idi? Neden temiz olamıyoruz bir türlü? Her tuvalete her an bakacak blri Bu neden böyle? Nedenı çok basıt. Kadrolarda "tuvaletçi" diye bir kalemin bulunmaması. Tuvaletçiliği kımse benımsemiyor bizde. Hademelere bu işi de yaptırıyorlar. Onlar da böyle bir şeyi yapmak için ya zaman bulamıyor ya da yan çiziyorlar. özelllkle hastanelerde sadece tuvaletlere bakacak insanlar bulunmalı, bunlar, her kullanıştan Daracık yerler Hastane tuvaletleri çok kez bir metre uzunluk ve bir metre boydadır. Kapıyı ıttiğiniz zaman binbir canbazlıkla içeri girer ve binbir canbazlıkla işinizi görürsünüz. Hasta bir insan bunları hemen hiç kullanamaz: Birçokları eğilemez, kalkamaz. Üştelik birçoklarında 25 mumluk olsun bir ampul de yoktur Ve birçok helanın en görünür yerinde bir yazı vardır: "Tuvaletlerimizi temiz tutalım" diye. Kaderin cilvesı ile hastaneye diîşmüş bir kimseden bu temizliği yapmasır\ı nasıl istersiniz? Kaldığım bir hastanede, yer temizleme bezleri bayrak gibi tuvaletin arkasına konmuştu Bunlardan damla damla su akıyordu kullananın üzerine Yine bu hastanede yan tarafa konmuş bir masa üzerinde, koğuşlardan 'oplanan yemek tabakları duruyordu. Çünkü "su" yalnız tuvaletlerde vardı O da günün belirli saatlerinde geliyordu. Susuzluk yüzünden çok kez sonra temizliği hemen yerine getirmell. Bizde tuvalet temizliği nasıl yapılır? Kovalarla su dökerek, duvardan su sızdırarak. Oysa fırça kullanılmadıkça pislıkten arınamaz tuvalet. Suyun sızdırıldığı fayanslar da temizlenmez. Bunlar, zamanla sarı bir renkalır. Kova kova su dökerek tuvalet temizlemek de çok iğrenç bir metod Ayaklarınız ıslanır. Islak olmayan yere basmak için büyük çaba gösterirsiniz. Genel tuvaletlere de giremezsiniz. Tuvalet sayısı az olduğundan her kapıda birkaç kişi bekler. Kimileri içerdekini uyarmak için "güm güm" kapılara vurur. Sahaflar Çarşısı'ndaki iki tuvaleti bu açılardan lütfen inceleyiniz. Daha da kötüsü, bunlarda birçok kimse Bunun sırrı burda yatıyor. Adamın başka hiçbir işi olmayacak. Sadece bu işe bakacak. Müdür beyin özel işlerine bakmayacak. Otobus terminallerinde, yol boylarındaki duraklama, mola yerlerinde de öyle olacak Bunların sahipleri tuvaletlerinin temizliğinı reklam konusu yapabilirler. Konunun ayrıntılarına daha çok giremiyorum. Ama buna gerek de yok. Hep biliyoruz. Atasözümüzün de dediği gibi: "Biz kırk kişıyiz, birbirimizi bilirlz." Turist patlama olayı ile övünduğümüz gibı tuvalet temizliği ılo de övünmeliyiz. Turist temi7e, güzele, rahata gelir her şeyden önce. Fransa daki gezilerimde de, gorünen birkaç yerdekılerın dışında aynı rezillikleri görmüştüm. Üstelık alafranga tuvaletlerin hemen hepsi idrar lekeleri ile dolu idi. Bu tür tuvaletleri kullanmanın en güzel yolunu biz bulmuşuz. Fakat. kullanamıyoruz: Küçük bir borudan temiz su akıtma yöntemı... Ama, dediğim gibi, bu tuvaletlerin kullanılmasını bilmiyoruz. Uzerlerine tünüyoruz ters olarak. Ama çok tehlikeli bir şey bu. Küvetin birçok hallerde kırılıp kullananın altına battığını çok iyi bıliyorum. Yazımı bir fıkra ile bitireyim. Turkiye'den Ingiliz'e izlenimlerıni sormuşlar: "Harika bir ülke, insanlan, yiyecekleri, konukseverliği ile... Yalnız bir şeyi beğenmedim: Tuvaletleri... Çünkü insan taşın üzerine oturunca ayaklarını uzatacak yer bulamıyor" Son bir fıkra: Şair Haşmet ile Nâbi birbirlerine hep takılırmış. Bayan Haşmet bir ara bir dizi tuvalet yaptırıp, Nâbiyi çağırıp bir şiir söylemesini rica etmiş. Nâbi hemen bir nükte yapmış: Kadın yaptı kademgâhı, mazarrat def ola tende, (tuvaleti) Dedi "Nâbi bir şiir yap" ... çam haratınabende. Bizde bir de "tüy dikmek" diye bir söz vardır "Biri etti, öbürü tüy dikti" biçiminde. Ne demek bu? öğrendiğime göre, binası içinde tuvaleti olmayanlar bahçeye edip üstüne de bir tavuk tüyü dikermiş, Kuruyan pisliğe yapışan tüy kaldırıp atmayı kolaylaştınyormuş... insan hakları, çevre, barış ve hekimlik üzerine * Dr. Ata Soyerl Belge Yayınlan, Ocak 1993 Dr. Ata Soyer Türk Tabipleri Birliğı Merkez Konseyı üyesı, doktorluğunu toplumsal yaşamla birleştirmiş, çalışmalarında insan hak ve ozgürlüklerini ön planda tutmaya özen gqsteren içimizden mucadeleci biri 1980 12 Eylül dönemi ve sonrası boyunca yazdıklarını, "biriktirdiği umutlarını" şimdi kitap halıne dönüştürdü Yazıları, 12 Fylül doneminin guzel dergilerinden biri olan Bilim ve Sanatta, Birikim'de, Toplum ve Sağlık, Yenı Ulke, Demokrat.yeni Çözüm, 2000'e Doğru, Yarın'da yayımlanmıştı ve çoğu insan haklarını savunuyor, işkenceye, ölum cezasına, cezaevlerindeki baskıya karşı çıkıyor ve özelllkle hekım sorumluluğunu vurguluyordu. * Ata Soyer hemen hemen ele aldığı tüm yazılarını bir bılım adamlığı titizliğiyle kaynaklara dayanarak hazırlamış ve olgulardan hareket etmış Açlık grevlerine katılanların fizyolojik mekanizmalarını ayrıntılı bir şekilde incelerken, uzun sureli açlıkta insanın biyolojik dayanma sınırlarını irdeliyor Cezaevlerindeki sağlıksız koşullarda yatanların sık yakalandıkları hastalıkları belirliyor Işkencenin aynı zamanda bir halk sağlığı konusu olduğunu, bu alanda yapılan çalışmaları kıyaslayarak bir tebliğ şeklinde sunuyor ve işkencede hekimlerın sorumluluğu yazıyor. 13 Eylül sonrası sağlığın öyküsunu geniş bir araştırma halinde okura sunuyor Kitaptaki yazılar Genel.Olarak İnsan Hakları, Yaşama Hakkı ölüm Cezası, Işkence, Cezaevleri, Açlık Grevleri, BarışSavaş Silahlanma, Çevre Sağlık, ana başlıkları altında sıralanmış. Dr. Ata Soyer dergi sayfalarından çekip çıkardığı yazılarını kitaplaştırarak, aynı zamanda bir dönemi çeşitli açılardan belgeliyor. 32213