24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

NOBEL ÖDÜLLERİ çük bir kromozomun bulunması. Bu kromozom, 22 numaralı kromozomun bir ucu ile 9 numaralı kromozomun bir ucunun birleşmesinden oluşuyor. Işte bu kırılma noktasına DNA düzeyinde bakıldığı zaman, iki genin birleşmiş olduğu görülüyor. Bu iki gen normalden farklı bir RNA'nın ve buna bağlı olarak da normalden farklı bir proteinin sentezlenmesine ve bu yeni protein de kan kanserinin oluşmasına neden oluyor. SOFRASAGLIGI Sigaranın zararı nasıl azaltılır? Ayşe Bcıyscıl igaranın sağlık bozucu etkisi bilinmesine karşın, başta basın mensupları olmak üzere birçok kişi bu alışkanlığı sürdürmektedir. Gelişmiş ülkelerde sigara içenlerin oranının gün geçtikçe azalmasına karşın, ülkemizde tam tersi birdurum görülmektedir. Bunda ilgililerin ilgisizliğinin katkısı büyüktür. En azından şehirlerarası taşıtlarda ve birden çok kişinirr bulunduğu kapalı mekanlarda sigara içimi düzene konabilir. Böylece sigara içmeyenlerin sigara dumanından korunma özgürlüğü sağlanabilir. Bu yazının konusu, sigaranın zararlarını bir ölçüde azaltmak için beslenmede yapılabilecek değişikliklerdir Besinlerin yapısında yer alan bazı besin öğeleri, sigara dumanında bulunan hastalık yapıcı zehirlerin etk'sini azaltabilmektedir. Bu ögelerin başlıcaları; E vitamini, C vitamini, vücuda alındığı zaman A vitaminine dönüşen karotenoidlerdir. Bu konudaki araştırmalar, sigara içenlerin kanında bu ögelerin içmeyenlere göre çok daha düşük miktarlarda bulunduğunu göstermektedir. Bu ögelerin kanda düşük düzeyde bulunmasının bağışıklık yeterliliğiyle de ilintili olduğu bildirilmiştir. Sigara içmek veya sigara dumanından etkilenmekle birlikte bu ögelerin yetersiz alımı sağlık üzerine katlamalı etki yapmaktadır. Bu nedenle sigara içenlerin içmeyenlere göre A, E, C vitaminleri ile karotenoidleri daha çok almaları önerilmektedir. örneğin, sigara içmeyen yetişkin erkeklere günlük 60 miligram C vitamini önerilirken, sigara içenlerin en az 100 miligram almaları gerekmektedir. C vitamininin en iyi kaynakları başta yeşil yapraklılar ve narenciye grubu olmak üzere taze sebze ve meyvelerdir. Kuşburnu, yeşil ve kırmızı sivri biberler maydonoz ve karnabaharda portakaldan çok daha yüksek yoğunlukta C vitamini bulunmasına karşın, bunların tüketim miktarları sınırlıdır. Bunun yanında portakal ve greyfurt gibi meyveler, domates ve yeşil yapraklı sebzeler her mevsimde bol miktarlarda bulunmaktadır. Işleme sırasında C vitamininin çoğu kaybolur. Bu sebzeler ve meyveler ne kadar taze olurlarsa vitamin değerleri o kadar yüksektir. Yeşil yapraklı sebzeler E vitamini ile karotenoidlerce de zengindir. özellikle sigara içen ve sigara dumanından etkilenenler mârul, tere, roka, maydonoz gibi yeşilliklerle portakal, greyfurt gibi meyveleri, havuç, domates gibi sebzeleri sofralarından eksik etmemelidirler E vitamini ve karotenoidler yağın varlığında kana geçtiklerinden sebzeler iyi yıkanıp doğrandıktan sonra bekletilmeden yemeklerle birlikte yenmelidirler. Evrimin anlaşılmasındaki rolü Bu buluşun bir de evrimin anlaşılması açısından önemli bir yeri var. Türlerin farklılaşmasının temel mekanizmasını genlerdeki değişiklikler (mutasyonlar) oluşturuyor. O güne değin genlerdeki küçük küçük Birbirlnden bağımsız, aynı zamanda ve aynı konuda yaptıklan çalifmalarla 1993 Nobel Tıp ödülü'nü araladeğişikliklerin biriktiği ve bu bi rında paylaşan Richard J. Roberts (solda) ve Phillip Sharp (sağda) çaliftıklan laboratuvarlarda eşleriyle rikimin yavaş yavaş türlerdeki birlikte kazandıkları Nobel ödüllerini kutluyorlar değişikliklere yol açtığı düşürinin üzerinde yer alır. nülüyordu. Halbuki gelişmiş organizmalar da yer alan ve canlının kalıtsal formülünü (3) Klonlama: Milyonlarca nükleotitten bölünmüş genlerin varlığıyla evrimlerini taşıyan bölümlere gen adı verilir. Genlerin oluşan DNA'daki bir geni bulmak aslında hızlandırabiliyorlardı. Kodlayan kısımların moleküler yapısını ONA oluşturur. Insanda samanlıkta iğne aramaya benzer. Klonlafarklı şekillerde biraraya gelerek oluşturyaklaşık 100 bin kadar gen olduğu düşünümak, bir geni elde edip çoğalabilen virüs dukları RNA'lar farklı proteinlerin oluşmalüyor. Bugüne kadar bu genlerden tahmitürü bir organizmaya yerleştirmektir. sına yol açıyordu. Bu yeni proteinler organen 4 bin kadarı bulundu ve yapıları tanımKlonlamak başka bir deylşle, geni araştırnlzmanın yapısını etkiliyor ve olumlu değilandı. ma amacıyla tekrar kullanabilmek için şiklikler de doğal seleksiyona yol açıyor(2) Canlının temel moleküllerinden biri saklamak yöntemidir. Bu sayede gen her du. olan ONA (Oeoksiribo Nükleik Asit) genlezaman el altında bulunur ve çoğaltılabilir. Işte bölünmüş genlerin kısa öyküsü böyrin moleküler yapısını oluşturur. Çifte sar(4) RNA (Ribo Nükleik Asit) DNA'nın tek !e. Yani kaşifleriyle birlikte Nobeli hak etmal şeklinde (çift dızili) uzun bir zincir yapıdizili kopyasıdır. DNA, vücudun yapı taşı miş durumdalar. sındadır. Her kromozom tek bir uzun DNA olan proteinleri RNA yoluyla sentezler. (1) Hücre çekirdeğindeki kromozomlarzincirinden oluşur. Genler de bu ONA zinci S Nobel Kimya Odülü de genetikçilerin... Tıp Ödülünden sonra Nobel Kimya Odülü de genetik araştırmalar yapan 2 bilim adamı arasında paylaşıldı. Bunlardan Kaliforniya San Diego'da Xytronyx adlı şirketin direktörlüğünü yapan Dr.Kary Mullls moleküler biyoloji araştırmalarında devrim yapan PCR (Polimeraz Zincirleme Reaksiyonu) adlı tekniği buldu. Bugün Türkiye dahil dünyanın hemen hemen bütün moleküler biyoloji laboratuvarlarında kullanılan PCR tekniği sayesinde, araştırmacılar, canlıların yaşam molekülü sayılan DNA'nın herhangi bir bölgesini istedikleri kadar çoğaltarak inceleme şansını elde ettiler. Bir anlamda DNA'nın "Fotokopisini" çıkartmaya karşılık gelen bu hızlı yöntem, yalnızca DNA araştırmalarında değil, kalıtsal hastalıkların tanısında da yaygın olarak kullanılıyor. Mullis, bu buluşunu 1985 yılında yaptı. Bu süre içinde PCR tekniği araştırma ve tanı süresini hızlandırması açısından kendisini vazgeçilmez bir yöntem olarak kabul ettırdi. Bu sayede genetik çalışmalar büyük ilerleme kaydetti. Nobel Kimya ödülü'nün. diğer yansını alan Profesör Michael Smlth Kanada'da British Columbia Üniversitesi'nde (Vancouver) çalışıyor. Smith'in yöntemine göre genetik şifreyi yeniden programlayarak, proteinlerin içerisine aminoasitleri yerleştirmek mümkün. Bu sayede proteinlerin yapıları ve işlevleri araştırılabiliyor. Her iki yöntem de Spielberg'in olay yaratan son filmi Jurassic Park'da dinozor DNA'sını elde etmek, çoğaltmak ve boşluklarını doldurmak amacıyla kullanıldı. Bu iki konudaki daha geniş bilgiyi gelecek sayımızda okuyacaksınız. Ikili pulsarın keşfine Fizik Nobeli Ikili pulsarı keşfeden Amerikalı billmadamları Ruual H U I M ve Joteph Taytor, gravitasyon çalışmalarına ışık tutabılecek nıtelıktekı araştırmalarırv dan öturü 1993 Nobel Fızik Ödülü'nü kazandı. New Jersey, Princeton Üniversitesi'nde çalışan Prof. Taylor (52) ve Hulse (42), PSR 1913 + 16 (sayılar goktekı konumlanışı ıfade edıyor) adı verılen pulsarı 1974 yılında, Puerto Rico'da yaptıklan gozlemlerde kesfetmışlerdi. Radyo dalgaları yayan ilk pulsar 1967 yılında gozlemlenmıştı HulseTaylor pulsarı, keşiften sonra oldukça önemli bir gelışme sayılıyordu, çünkü, Dünya ile Ay arasındakı uzaklığın yalnızca birkaç katı bir mesafeden, eşit ağırlıkta iki yıldız birbiri üzerine kuvvetli bir kütleçekımı etkisı yapıyorlardı Odülü bılimadamlarına veren Isveç Bilimler Akademisi'nin Nobel flzik komitesi başkanı Carl Nodlıng, "Keşfin en önemli sonucu, artık elimızde gravitasyon dalgalarının varlığına dair dolaylı kanıtların bulunması. Şımdıye kadar gözlemledığımız yeni bir radyasyon çeşıdi bu. Daha önce yalnızca bir kuramdı, şımdi ıse elimizde deneysel bir kanıt var." Akademi, yaptığı açıklamada iki yıldızı, "Einstein'nın görelılık kuramı ve öteki gravitasyon kuramlarının test edilebıleceği yeni bir "uzay laboratuvarı" olarak tanımlıyor Bu keşif, kuramın, gravitasyonal dalgalar yayan bir sıstemın, enerji kaybedeceğı ongörüsünün doğrulanması içın zemın oluşturuyor ve "Einsteın'ın kuramı, şimdiye kadar sınavı başarıyla geçmiş görünüyor." Ikili pulsarlar, hızla dönen iki yıldızdan oluşuyor Güneşten daha ağır bir kütleye sahıp olan yıldızların yarıçapları yaklaşık 10 kılometre. Dunyaya en yakın pulsar 1600 ışık yılı uzaklıkta bulunuyor Bir ışık yılının, ışığın bir yılda katettığı uzaklık olduğu duşunülürse, bu 9.6 trılyon kilometreye denk düşüyor. 3445
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle