02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

"** ARAŞT IRMA B İ L İ M KÜLTÜR Akrobat fareler F areye labirentte yolunu bulma ödevi öğretildiğinde beyincik hücreleri arasındaki iletişim bağlantılarımn saytsında bir artış görülür. Beyincik, beyinin hareketleri koordine eden parçasıdır. Beyinciğin hareket koodinasyonudaki rolünü kanıtlamak zor değil; araştırmacılar bağlantıları sayıyor ve bu sayıyı labirentte yol bulmasını öğrenmemiş farelerde buldukları sayı ile kıyaslıyorlar. Ne var ki artışa yol açan etkenın fiziksel aktîvite mi yoksa zihinsel jimnastik mi olduğunu anlamak kolay değil. Bu amaçla lllinois Üniversitesi'nden araştırmacılar inı ce bir deney tasarla| dılar. Nörobili j bir grup fareye tahtarevalll ve ip ' köprülerde n oluşan engelli bir ödevi yapmayı öğretti. Başlangıçta fareler ödevi yerine getirmekten çekindiler ancak bir ay antrenmandan ve uygun ödüllerden sonra (Greenough farelerin çikolatayı sevdiklerini söylüyor) fareler adeta bir ip cambazı ve trapezcinin becerislyle ödevi yapmaya başladılar. Üstelik ödev değiştirildiğinde başarılarını sürdürdüler Akrobat fareler ödevi öğrenirken akrobasi dersi görmeyen bir grup fare ise her gün tekerlek çevirme egzersizi (fiziksel aktivite) yaptı. Bir aylık egzersiz dönemi sonunda fareler ortalama 12 mil yol kat etmişti. Üçüncü grup ise bir ay süreyle ortalama 7 millik yürüyen yol egzersizi yaptı. Dördüncü gruptaki fareler ise bu süre içinde hiçbir ödev ve egzersiz yaptırılmadan kafeslerinde tutuldu. Araştırmacılar her farenin beyin dokusundan kesitleri inceledıklerinde akrobat hayvanlarda beyincik hücreleri arasındaki bağlantı sayısının diğer bütün gruplardaki hayvanlardan fazla olduğunu gördüler. Ancak monoton, zorlu egzersiz yapan hayvanlarda beyincik hücreleri arasındaki bağlantı lar tümüyle kopmamıştı. Sözkonusu hayvanların beyinlerinde ise kan damarı yoğunluğu daha fazlaydı Araştırmacılara göre egzersiz yapan hayvanların beyin hücreleri, hücreler arasında mevcut bağlantı yollanna daha fazla ateşleme yapıyorlar (mesaj yolluyorlar). Bu nedenle bağlantıların çevresindeki kan damarları artıyor. Dolayısıyla egzersiz beyinde kan damarı yoğunluğunu arttırıyor. Boylece beyin görevleri daha iyi yerine getiriyor. Ama buna karşın yeni bağlantılar ancak hayvanlara yeni beceriler öğretilmesiyle oluşuyor. Sonuçta beceri kazandıran ödevler bağlantı sayısını arttırıken, fiziksel aktivite kan damarlarını çoğaltıyor. (Im) I mci Wllllam Greenough Uzayda robot dönemi Robotlar, uzay araçlarını tamire, gezegenlerin elverişsiz koşullarında çalışmaya hazırlanıyor. Vehbi Belgil zaya açılmada en önemli olay Uluslararası Jeofizik Yılı oldu. Bunda amaç, Yer Fiziği'nin çeşitli olaylarını, bir yıl boyunca çeşitli noktalardan incelemekti. önce 18 ay için planlandı "Yıl". 1957 temmuzundan 1958 yılı sonuna kadar. Başarı üzerine 1959 sonuna kadar uzatıldı. Boylece, yer fiziği olayları 2.5 yıl boyunca dünyanın 50'den fazla noktasından aynı zamanlarda bilimsel incelemeye konu oldu. Depremler, okyanus hareketleri, güneş, kutuplar, yerçekimi, aurora (fecr'i şimali)... Yılla ilgili çalışmalara daha 1953ün başlarında ilk adımlar atılmıştı: Neler incelenecek, kimler inceleyecek, nerelerden incelenecek, hangi ülkeler katılacak... İncelenecek konulara, yapay uyduların bilimsel işlerde kullanılması da eklendi Bunu ilk gerçekleştiren, o zamanki adı ile, Sovyetler Birliği oldu. Yılın başlamasından 65 gün sonra, 4 Ekim 1957'de. O vakte kadar uzaya hiç gidilmemişti. Yapay uydu düşüncesi henüz kuramsal bir konu idi. Böyle bir şeyin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği henüz tartışma aşamasında idi. Kimilerine göre dünyanın çevresinde uydu döndürmek olanaksızdı: Çekim gücünden az bir güçle fırlatılacak araç, hızı kesilince yere düşüp parçalanacak; yerçekiminden fazla bir güçle fırlatılacak araç ise dünyanın çekiş gücünden kurtulduktan sonra uzayın sonsuzluğuna dalıp sonsuza dek gidecekti. Oysa Sovyetler, bütün hesaplarını yapmışlar, atılacak aracın ay gibi, dünya çevresinde dönebileceği kanısına varmışlardı. Aracın fırlatılış tarihi bunu açıkça gösteriyordu. Bu hesapları TsioHcovskl adlı Rus bilgini (18571935) yıllarca önce yapıp yayılamış ve eKlemişti: "Insanoglu dünyada U ne araç oturtmak ilk bir aşama idi. Bu araçta insan da bulunabilirdl. Ancak bunun için uzayın tanınması gerekiyordu. Yine birçok sözler söyleniyordu: Güneşin öldürücü ışınları (radyasyon) çekimsizliğin insan bünyesi üzerindeki olumsuz etkileri, yenecek yemeğin. içilecek suyun mideye inmemesi tehlikesi, göktaşlarının, hatta bezelye büyüklüğündekilerin bile uzay kabinini delebileceği olasılığı; donüşte kabinin hava ile hızla sürtüşmesi yüzünden kabini alevlerin sarıp astronotları yakması... Evet, bunlar hep doğru idi. Ama hiçbirisi gerçekleşmedi. Çünkü ona göre bütün önlemler alınmıştı: "Avcı nlce av bll•e, ayı anca yol bJlir" atasözümüze uy gun olarak. Uzaya çıkan ilk astronotları hayvanlar, bitkiler, sonra insanlar oluşturdu. Bunlar, uzayın canlı üzerindeki etkileri hakkında bilgi vermede büyük hizmet yaptı. Uzaya çıkan ilk insanın Yurl Gagarin olduğunu Sovyetler Birliği Dunyaya duyurdu. Ama öyle mi idi? Birlikte çözülme biten yakıt tenekeleri okyanus üzerinde boşluğa bırakılınca sulara gömülüp kayboluyordu. Yörüngeye, aracın sadece, insan taşıyan ucu gidip dönüyordu. Evet, gidip dönen, üç katlı aracın sadece en üst katı idi Araç 40 metre yükseklikte ise sadece 5 metrelik kısmı. İlk araçlar hep dünya çevresinde dönendikleri için ilk bakışta bunun üzerinde durulmuyordu. Fakat sıra uzayda istasyon kurma aşa masına geldiği zaman savurganlık da o oranda arttı. Bunun sona erdirilmesi gerekirdi Aynntılarına varana kadar herşeyi düşünülüp yapılmış, denetlenmiş bir araç "yarım" denebılecek bir kullanıştan sonra çöpe atılıyordu. Malzemeye mi, binlerce bilim adamının, teknisyenin göz nuruna, el emeğine mi, araçları geliştiren firmaların çalışmalarına mı acırsın? Mekik, gidip geldikten sonra bakıma alınacak, yeniden hazırlanarak uçuşlarını sürdürecekti. Mekik, eski uzay araçları gibi denize değil, hava alanına inecekti. öyle de oldu. İlk mekik Columbia adı ile 17 Nisan 1981'de deneme uçuşunu başarı ile bitirdi. Mekikler sonra çogaltıldı, çeşitli adlarla anıldı. Son mekik "Challenger" 28 Ocak 1986da atılışından 73 dakika sonra parçalanınca uçuşlara bir süre ara verildi. Ne olmuştu? Iç depodan sızan yakıt birden parlamıştı. Kazadan sonraki ilk mekik uçuşu, 32 ay sonra, 28 Eylül 1988de başladı; çalışmalar sürüyor. Mekik teknolojisinin bu ikinci aşamasında islerin büyük kısmı robotlara yaptırılıyor. İlk bir örnek vermek isterim: Bilindiği gibi, her mekikin arkasında, iki dar, bir geniş üç yakıt deposu bulunuyor. Bunları, ortada bir Galata kulesinin iki yanına konmuş iki Beyazıt kulesine benzetebiliriz. Yine bilindiği gibi, bu depolar, araç yükselip ışlerı bitince okyanus üzerinde boşluga bırakılıyor. Ancak, bu dev depoların gazyağı tenekesi veya petrol varili gibi sadece bir depo oldukları sanılmasın Bunlar da, aylar, yıllar süren çalışmalardan sonra yapılabiliyor. Buna göre, bunların okyanus dibinde kalmaları da büyük savurganlık. Bu yüzden, şimdi bunlar çıkarılıp incelendikten, onarıldıktan sonra tekrar monte edilecek. Bu işi robotlar yapacak. Neden insan değil de robot? Her depo 39 metre boyunda. Beyazıt kulesinin şişkin kısmından yere kadar. Bunların insan eli, gözü ile incelenmesi son derecede güç. Ama robotun elinden her iş geliyor, gözünden bir şey kaçmıyor. Bilgisayarlarla yönetilecek 21 metrelik üç robot, depoları inceleyip temizledikten ve (iuruttuktan sonra dolduracak, yerlerine yerleştirecek Robotlar 1993'te hizmete başlayacak. Tabii, bu henüz bir başlangıç. Robotlar asıl görevlerini, ayın, uzayın, gezegenlerin elverişsiz koşulları içinde gerçekleştirecek. İlk denemeleri Ruslar yapmıştı: Luna 16, 20 Eylül 1970'de ay toprağını kazıp örnek alıp, dunyaya getirmişti. Luna 17, yerden komuta ile, bir otomobil kullanmış, gördüklerini dunyaya iletmişti. Luna 20de ay taş ve toprakları ile dunyaya dönmüştü. Uzayda uygulanıp iyi sonuç veren çalışmaların dunyaya da yaradığını biliyoruz. Robot teknolojisi için de aynı şey olacak. 25113 Robot dönemi başladıktan sonra Istvan Nemere adlı bir Macar yazarı Ekim 1990 başlarında yamı?" adını taşıyan kitabında, uzaya ilk giden Rus'un llyuşın olduğunu, fakat koma halinde geri döndüğünü, bunun üzerine Gagarin'in ortaya çıkarıldığını ileri sürmüştü. Yeni yönetim bu konuda açıklama yapacaktır herhalde. Ama bütün çalkantılara rağmen uzay işi gelişti, mükemmele doğru gitti. Şimdi sıra, uzayı komşu kapısı yapacak bir araca gelmişti. Insanlı araçları taşıyan araçların baş kusuru bir tek kez kullanılması idi: Istanbul'dan Ankara'ya götürülen bir otomobilin orada atılıp yeni bir yolculuk için bir başkasının yapılması gibi bir şeydi bu. Aynı aracı mekik dokur gibi gönderip geri getirdikten sonra tekrar tekrar göndermek olanağı yok mu idi? Füzeyi uzaya götüren en önemli şey yakıttı. İşi yımladığı "Gagarin Bir Kozmik Yalart doğdu, dünyada yaşadı, ama sonsuza dek dünyada kalmayacak." Hatta bu sözü mezar taşına yazılmıştı Işte şimdi o gün gelmişti. Sovyetler Birliği Sputnik'i (Yoldaş) bu kendi kendini yetiştirmiş bilginin 100 doğum yıldönümü günü 17 Eylül 1957'de fırlatmayı tasarlamıştı, ama olmadı; bu iş, 18 günlük bir gecikme ile gerçekleştirilebildi. Mekik teknolojisi 85 kiloluk bir top Fırlatılan şey 85 kilo kadar bir toptu, ama ayak topu gibi içi boş bir top değildi: Insanın o güne kadar edindiği bilgilerin ürünü pek çok aracı içinde taşıyan bir top. 96 dakika 17 sanlye yörüngede kaldı. Ne çıktı bundan? Sonuç, uzayın uydularla dolaması oldu: Haberleşme uyduları, basın uyduları, gözetleme uyduları, inceleme uyduları, televizyon uyduları, uyduları oğlu uyduları. Dünya yörüngesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle