Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SORUN YANITLAYALIM BİLİM Y A T I N Skeptik ne demektir? Karadeniz Ereğlisi'nden yazan okurumuz Gülerman Kılıçaslan, "tanımını tam bllmedlgim skeptik ne demektir?" diye soruyor Şüphecilik, sepUslzm, Yunanca araştıran anlamındaki skeptikos sözcüğünden türetilmiş ve genel olarak şüpheden yana olan öğretileri tanımlamak için kullanılmıştır. Araştıran anlamındaki ilk şüpheci de antik Yunan'da yaşayan düşünür Thales'tir. Şüphecilik Yunan bilgicileri (sofizm) ile okullaşmıştır. Buna göre düşünce duyguların bir ürünüdür, akılla varılan bilgiler aldatıcıdır, klşiler de kendi duyularıyla aigıladıklarını bilirler, öyleyse ben sayısı kadar gerçek vardır. Thales'ten sonra şüphecı tepkiyi belirleyen Pyrrhon'a göre, nesnelerin bilgisine ulaşmak imkansızdır, bu yüzden düşünmek anlamsızdır. Platon akademisinin başında bulunan Arkesilaos da, "Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir," diyen Sokrates'ten de ileri giderek "Hiçbir şey bilmediğimi de kesin olarak bilemem," demiştir. Giritli şüpheci Ainesidemos okulunun son temsilcilerinden sonra şüphesizlik dönemine girilmiş ve bu çağ XVI. yy'da Rönesans'ın başlamasına kadar sürmüştür. Rönesans şüpheciliğinin en önemli temsilcisi Montaigne'dir. Şüphecilik, Fransız düşünürü Descart'ta düşünsel bir yöntem haline gelmiştir. Descartes, gerçeği arayan insanın her şeyden şüphelenmesi gerektiğini savunmuştur, kendisinden şüphe edilen her şey de yanlış olarak kabul edilmelidir. Şüphe götürmeyen tek şey var olduğumuzdur, çünkü var olmasaydık şüphe edemezdik, şüphe etmek düşünmek, düşünmek de var olmaktır Tarihte iki şüphecilik türünden sözedilebilir. Dogmatizme karşı olan şüphecilik bilimin gelişmesine katkılar da bulunmuştur, diğeri ise hiçbir gerçeğe varılamayacağını savunur. Dr. A. Tank AHınok'a danıştık: "RU486 ilacı başta Hacettepe olmak üzere çeşitli üniversite hastanelerinde, araştırma bazında kullanılıyor. RU486 düşüğe yol açıyor fakat kürtaj, yani bir müdahale gerektiriyor. llacın mutlaka doktor kontrolu altında kullanılması gerekir. İki ay kadar önce ABD'de bir kadın, doktor kontrolu altında, hastanede kullanmasına rağmen öldü. llaç flrması yetkilileri ve uygulayan doktor kadının kalp hastası olduğunu bu yüzden öldüğünü açıkladılar, mahkemesi halen sürüyor. Ben de konuyla ilgili gelişmeleri CNN haber bültenlerinden takip ettim. llaç özellikle kalp ve damar sistemlerini çok etkiliyor, kontrolsüz kullanmak hiç akıllıca değil, zaten piyasada da bulamazsınız, henüz bir ticari adı yok, RU486 ilacın kod adı. Bütün dünyada da şimdilik yalnızca hastanelerde doktor kontrolünde kullanılıyor. Devlet hastanelerinin aile palanlaması bölümlerine, örneğin Zeynepkamil hastanesine başvurabilirsiniz." Güneş enerjisi araştırması nerede? Matematik Tarihi Marcel Boll I Çav. Bulent Gözkan I //«• tistm Yayınları 1125 «. / Platon'un "Akademi'sinin giriş kapısında şöyle bir cümle olduğu rivayet edillr: "Buradan geometri bilmeyen kimseyi sokmayın!" Herhalde bugün çağdaş uygarlığın bir giriş kapısı olsa oraya da şu cümle uygun düşerdi: "Buradan matematik bilmeyen toplumlar giremez." Çağımızda bilim ve teknoloji alanında "bllimler bilimi" matematiğin temel yerini vurgulamak için bu benzetmeyi yaptık. Matematiksel düşünceyi ıskalayan toplumların gerçekten günümüzde zihinsel gerikalmışlıktan ve bilim kısırlığından kurtulma şansları pek yok. Aynı şey bireyler için de söylenebilir. Çağımızı yakalamak isteyen bireylerin en azından metamatiği kendilerine düşman görmemeleri gerekir. lletişim Yayınları'nın "Cep Üniversitesi" adlı boyutları küçük ama büyük işler başaran dizisinden çıkan MATEMATİK TARİHİ'NİN girişinde "Bu kitabı matematik bilmeyenler okuyamaz " gibisinden bir ifade yok. Tam tersine kitap matematiğin uzağındakiler için kaleme alınmış Kitabın yazan Marcel Boll "okuyucu bu sayfalarda kendisine bir şey öğretilmesi çabasıyla karşılaşmayacaktır" diyor. Yazarın amacı matematik konusunda sezgisel, uyarıcı ve anlaşılır olmak olduğundan, zaman dizinsel bir anlatım ve seçkiden ziyade ana düşüncelere, günlük yaşamdan alınan örneklere yer verlldiğlni belirtiyor. Kalıp nasıl çıkarılır? Çorlu'dan yazan bir okurumuzun sorusu şöyle: "Bilim Teknik Dergisinin 26 Ekim 1991 tarihli 241. sayısında "Düşük llacı Üzerine" başlıklı yazıyı okudum. Konuyla llgili dana genls bllgi almak lstiyoruz;1.llaeın Türkiye'de kullanıkJığı klinik, hastane benzeri bir sağlık merkezl var mıdır? 2.llaç mullaka doktor kontrolünde ml alınıyor, yoksa hamile kadın kemJI kendine kullanıp bir sonuç alablllyor mu? 3.Türkiye' de henüz kullanımı yoksa hangi ülkeierden ısmarlanabilir? Okurumuzun sorusunu istanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği'nden Doç. 24614 Ru 486 Türkiye'de var mı? Mersin'den yazan okurumuz Faruk Kılıç'ın sorusu şöyle' "Ofset meiodu basımevlerinde nasıl kullanılmaktadır, gazete ve dergllerin kalıplan nasıl çıkarılıyor, kalıplar çıkanlırken kullanılan klmyasal maddeler nelerdlr." Okurumuzun sorusunu Gazetemizin Teknik Servisi'nden VoHcan Kalyoncu yanıtlıyor: "Gazete kalıbı; kalıp önce emisyonlanır (ışıga duyarlı madde). Emisyonlanan kalıp kumtulduktan sonra çekilecek işin montajı ışıklı kalıp makinesinde pozlandırılır. Pozlanan kalıp developerla açıldıktan sonra suyla yıkanır. Üzerine çıkan işin uçmaması için age denen zamkla sabitienir. Düz ofset; düz ofsette önce boş plaka asitll (sülfürik asit) suyla yıkanır. Yıkanan kalıba turnette emisyon dökülür. Dökülen emisyon kurutulduktan sonra pozlandırılır. Kuruyan kalıp üstünde rotüş yapılır. Rotüş yapıldıktan sonra povver lack sürulerek sabitleştirilir. Sabitleştirdikten sonra karartma pozu ile silinir, tekrar sülfürik asitli suyla açılır. Son olarak zamk sürülüp sabitleştirilir, " ve Nobelleri üzerine Sayın M. Ali Isıksoluğu, Sözkonusu yazı, dış basından bir derlemeydi. Prol. Dr. Burak Erman'ı Boğaziçi Üniversitesi'nden bulabilırsiniz: Tel:1631500 özge Günday, "Ülkemizde bulunan üniversltelerln hangllerlnde güneş enerjlslyle llglll araştırma yapılmaktadır ve bu konuda eflltlm ayn bir dal olarak mevcut mudur?" diye soruyor. Okurumuzun sorusuna TÜBİTAK araştırmacılarından verilen yanıt şöyle: "Güneş enerjisi üzerine profesyonelleşmiş tek kurum Türkiye'de Ege Üniversitesi bünyesindeki Güneş Enerjisi Enstitüsüdür. Marmara Üniversltesi Göztepe Kampüsündeki Yeni Teknolojiler Araştırma Merkezi adlı birim de mevcut bir güneş enerji sisteminin denemeleri üzerinde çalışmaktadır. Bunun dışında üniversitelerin makine mühendisliklerine bağlı enerji anabilim dalları içerisinde ısı transferi başlıklı programlarda konu ele alınmakta, ancak çalışmalar sadece master, doktora tezi düzeylerinde kalmakta ve daha ileri gitmemektedirler. TÜBİTAK Makine ve enerji sistemleri araştırma bölümünde de Güneş Enerjisi Laboratuvarı mevcuttur. Bu laboratuvarda düz yüzey güneş toplayıcılannın performans testleri yapılmaktadır. Güneş enerjisiyle ilgili, farklı teknolojilere ait çalışmalar da mevcuttur. Yoğunlaştırıcı teknoloji diye bilinen çalışma Marmara Üniversitesi'nde sürdürülmektedir Ege Üniversitesindede pratik çalışmalar devam etmektedir. Yenilenebilir enerji kaynakları ve ilgili teknolojileri konusunda güneş enerjisiyle başlayan çalışmalar, rüzgar, biomas, jeotermal enerjileri de artık içine almaya başladı. Bu konuda TÜBlTAK'ta yenilenebilir enerji teknolojisi araştırma geliştirme projesi adıyla bir çalışma sürdürülüyor. Ayrıca Marmara Üniversitesi Araştırma Merkezi bünyesinde bir rüzgar makineleri istasyonu kurma çalışmaları yapılıyor." Ege Üniversitesinde yapılan çalışmalarla ilgili daha ayrıntılı bir yanıt da Ege Üniveristesi Güneş Enerjisi Enstitüsü IIgilileri tarafından verilecek. Gelişim Yetişklnlik . Yaşlılık . ölüm I Prol. Dr. Beklr Onur I V Yayınları 1240 8.1 Doğum ve ölüm parantezleri arasına sığan insan ömründeki biyolojik, psikoloji ve sosyal değişımlerın çeşıtliliğı ve karnmaşıklığı gerçekten şaşırtıcıdır Her ne kadar insanın kısa yaşam çızgisı doğum, çocukluk. ergenlik, yetlşkinlik, olgunluk, yaşlılık ve ölüm gibl ana bölümlere ayrılsa da ızlenen rotanın bu kadar basit olmadığını tahmin edebıliriz. Biyolojik bir zorunluk olan "yaş yaşama" süreci pslkolojik ve toplumsal değişimlerl, uyum mekanizmalarının gelişimiyle blrllktedlr. Sürekli ve ilerleylci bir denge surecinı yansıtan ınsan gelışımı en az yaşamın kendısı kadar ilgi çekicl bir konu. Hepimizin rol aldığı bu "senaryoyu" Prol. Dr. Beklr Onur GELİŞİM PSİKOLOJİSİ adlı yapıtında ayrıntılı olarak inceliyor. Kltapta gelişim ve yetışkınlik psikolojisinin temel sorun, kavram ve yöntemlerinden başlanarak ikinci bölümde bireysel, toplumsal, mesleki yönleriyle psikoljik gelişim olgusu geniş bir şekılde ele alınıyor. Uçuncu bolumde yetışkınlik orta yıllara ilışkın kıştlık özellıkleri, bedensel. zihinsel, cınsel değişımler ve toplumsal yaşam var. Dördüncü ve beşinci bölümler ise yaşlılık ve ölüm olgusunun bireysel ve toplumsal yonlerıne ayrılmış.Kitabın sonunda kaynak dizinleri ve küçük bir sözluk yer alıyor. GELİŞİM PSİKOLOJİSİ yaşanılan hayatın niceliğl kadar (belki ondan daha fazla) nıteliglnin önemli olduğun vurgulayan bir araştır