02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KALITIM Bl L İ M K olorado'daki Tohum Deposu Labo ratuvarı'nın serin mahzenleri ile azot yüklü havuzlarında 240.000'den fazla bltkl tohumunu bir arada bulabilirsiniz. ABD Tarım Bakanlığı'na bağlı olarak çalışan bu büyük tohum bankflsının görevi bltkl gen havuzunu korumak, yani bitkilenn kuraklığa, hastalıklara dayanıklılık gibi bir takım özelliklerini aşılama sırasında kaybetmemelerini sağlamak ve genel olarak tüm türleri yok olma tehlikesinden kurtarmak. Yeryüzünden tamamen silinme tehlikesi taşıyan bitkilerin sayısındaki önemli artış, bu bankanın önemini de giderek arttırıyor. 240 binlik bitki gen havuzu Keselikurtun evrimsel soykütüğünde yeri belirlendi İçi doldurulmuş bir keselikurtun postundakl kalıtsal bilgiyle, soyu tükenmiş canlının evrim basamağındaki yerine ilişkin tartışmalar son buldu. aleobiyologlar ve antropologların çalışma alanı, artık fosil canlıların kemik ve dişleriyle sınırlı değil. Evrimi yeniden kurmada bilim adamları molekülsel biyolojinin sağladığt yeni araçları başarıh bir şekilde kullanıyorlar. Son olarak evrimbılimciler. 50 yıldır soyu tükenmiş olan Avustralya kesellkurdu Thyacinus cynocephaius'un müzede bulunan postunun tüylerindeki genetik bilgiyi değerlendirdiler. Keselikurt, Avustralya kıtasında Aborijini yerlileri ve beyazların kıtaya getirdiği köpeklerin yabanıllaşmasından türeyen Dingo köpekleri tarafından avlanarak soyu tüketilmiş talihsiz bir canlı. Keseli kurtların son örneklerine yuzyılın başında Tasmanya Adası'nda rastlanıyordu. Keselikurt Thyacinus'un hayvanlar aleminin soyağacındaki yeri, kısa süre öncesine kadar zoolog ve sistematikçiler arasında tartışma konusu ediliyordu. Ancak Zürih Üniversitesi Moleküler Biyoloji Enstitüsü'nden Prof. VValter Schaffner'in başkanlığındaki bir çalışmayla, keselikurdun soyağacındaki yeri kesin olarak şaptandı. Çalışmalara ayrıca Berkeley Üniversitesi'nden biyokimya uzmanları katıldı. Bilimadamları arasında tartışma konusu olan nokta, keselikurdun Miosen döneminde soyu tükenmiş olan Güney Amerika etobur keselilerinden Borhyaenid'terin akrabası mı yoksa Avustralya' nın tümüyle kendine özgü gerçek bir keseli hayvanı mı olduğu sorusuydu. Bu her iki dal Gunumuzde soyu tükenmiş olan Avustralya keselikurdunun yuzyılın başında Tasmanya hayvanat bahçesindebulunan son temsilcilerinden birinin fotoğrafı. Ancak bu bitkilerin bazılannı (örneğin giderek seyrekleşen yağmur ormanlarına özgü tropikal bitkiler) depoda saklamak Diğer tohumların çoğu donduruldukları ya da sıvı azotta kaldıkları taktirde yıllar boyu bozulmadan kalabilir. Ancak tropikal bitki tohumlan genellikle büyüktür ve içlerindeki su yoğunluğu fazladır Bu yüzden kurutulmaya gelemez. Dondurulamazlar da, çünkü bu işlem sırasında ortaya çıkan buz kristalleri onların hassas dokularına zarar vermektedir. Laboratuvardaki uzmanlardan Sowa, bu tohumlan saklamanın başka bir yolu olduğunu düşünüyor: Anesteziyle uyutmak. Sowa, tonumlara azot oksit verildiğinde, hücrelerinin solunum aygıtındaki oksijen tutan enzimlerin yapısının hafif hafıf değiştiğini görmüş. 3u değışiklik enerji üretimi sırasında gerek duyulan oksijen miktarını azaltmaktadır. Yani hücrelerin işleyişi yavaşlamaktadır. Sovva, yeni yöntemini çeşitli tropikal bitkiler üzerinde deniyor. Şimdiye dek bu bitkilerin üç ay depoda bozulmadan kalabilmesi başarılmış. Şimdi de farklı gazlar kullanarak bu sürenin uzatılmasına çalışılıyor. İşin en kolay tarafı tohumların yeniden eski aktivitelerine döndürülmesi. Bunun için temiz hava almaları yeterli. (ö.u.) Bitkide genetik kısırlaştırma Erkek organlan genetik olarak ktsırlaşmış kolza bitkisinden (solda) bol yağlı tohum ahnıyor. Doğal bitkilerin (sağda) tohumlan ıse az yağlı. P evrim sürecinde yaklaşık 65 milyon yıl önce Tebeşir döneminden Paleosen dönemine geçiş sırasında birbirinden ayrılmıştı. Üç diş özelliği ve kalça kemiğinin yapısı, keselikurdundış görünümüyle hiç ayırt edilemeyen Güney Amerika keselikurduyla çok yakın akraba olduğunu düşündürüyordu. Schaffner, Zürih Üniversitesi Zooloji Müzesi'nde bulunan keselikurdun tabakalanmamış postundan aldığı numuneyi ve Tasmanyalı bir keselikurdun kurumuş kas etinden aldığı ikinci bir numuneden elde ettiği hücrelerin mıtokondrilerinde bulunan kalıtım maddesinde DNA ve RNA'nın oluştuğu aminoasitlerin sırasını Güney Amerika, Avustralya ve Yeni Gine'den aldığı numunelerdeki ONA örnekleriyle karşılaştırdı. Hücrelerin enerji santralı olan mitokondrilerdeki kalıtım maddesi evrim biyolojisi araştırmaları için özellikle etverişliydi, çünkü mitokondrilerdeki değişim hızı çok düşüktü. izole edilen DNA parçalarındaki mutasyonların karşılaştırılması kesin sonuca varılmasını sağladı. Bu sonuca göre Avustralya keselikurdu adını hak ediyordu; evrimsel olarak Avustralya'daki keseli hayvanlarla Güney Amerika sistematikçi ve biyografların bundan böyle, Avustralya keselikurdunun evrim öyküsü üzerine kafa yormalarına gerek yoktu: Avustralya keselikurdunun Güney Amerika'dan kalkıp Avustralya'ya göç etmediği anlaşılmıştı. (bild der wiss*nschaft 2/1990) M elez veya "bastard" bitkiler, bilindiği gibi bir ya da birkaç özelliği saf olarak taşıyan bitkilerin çaprazlanmasıdır. Bitki melezlemesi yoluyla tarımda daha fazla ürün, hastalıklara karşı daha yüksek direnç elde edilebilir. Çiçek üreticileri de melezleme yoluyla yeni renkler veya ilginç çiçek formları elde edebilir. Belçikalı bir gen teknolojisi firması, melezleme için tozlama yöntemini kullanmak yerine genetik yolları yeğlemiş. Belçikalı genetik uzmanları, önce bitkilerin erkek üreme organı olan toz yaprakları üreten geni izole ederek bunu yalnızca üreme döneminde aktif olmasını sağlayan regülasyon bölgesiyle birlikte polen (çiçek tozu) yapımını engelleyen bir genin önüne yerleştirmişler. Daha sonra bu yeni genetik yapı kolza bitkisine "monte" edilmiş. Yeni bölüm, kolza bitkisinde polen oluşu Melez bitkinin dişi organlan Ise genetik mudahaleden etkilenmiyor. Erkek olarak "kısır" ancak dişi organlan normal kozla bitkileri, erkek organlan normal bitkilerin yanında döllenmeye bırakıldığında melez bitkilerden bol yağlı tohurnlar elde edilmiş Belçika firması yöntemin başka bitkilere uygulanabileceğini, böylece verimlilikte artış sağlanacağını belirtiyor. Bitkiler üzerinde ilk melezleme deneyieri yapan Gregor Mendel, 1869 yılında günlüğünde yapay dölleme çalışmalarının güçlüğünden söz eder: "Bitkilerin erkek organlarını bisturiyle keserek dişi organları başka bitkilere ait polenlerle döllüyorum. Yine de erkek organların üzerindeki polenler, keserken dağılarak dişi organa gidebiliyor. Bütün dikkatıme rağmen bitkilerin kendi kendini döllemesini her zaman önleyemiyorum." (l.m.) muna engel olmakta. '14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle