24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İ V E TIP SAĞLIK Yeni bir araştırmaya göre tütün de eroin gibi vücut üzerinde bağımhlık yaratıyor. Çeviri: Murat Arın igarayı bırakmayı denemiş herkes, bunun ne demek olduğunu cokiyi bilir. Bırakmayı başarmak çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Bırakanlarda, yeniden başlama oranı ise, alkol ve eroin bağımlılarında olduğu gibi %75'tir. ABD Surgeon General uzun süredir bilinen bir gerçeği kanıtladı: Tütün, kokain ve eroin gibi bağımhlık yaratıyor. C. Everett Koop, 618 sayfalık raporunda, sigara ve öteki tütün ürünlerinin bağımhlık yaptığını açıklamakla kalmayıp, yasadışı uyuşturucularla olduğu gibi, tütüne karşı da savaşım verilmesi gerektiğini belirtiyor. Tıp çevrelerinden övgü alan rapor, elli bılim adamının yirmi yıllık çalışmaları sonucu hazırlandı. Koop raporunda tütüne karşı ahnması gereken önlemleri şöyle özetliyor: Tütün ürünlerinin ambalajlarında, bağımhlık yaptığını belirten yazılar bulunması, çocukların sigara almalarını engelleyici önlemler ahnması ve tütün satışında lisans uygulamasına gidilerek katı kurallar getirılmesı. Raporun açıklanmasından sonra, Demokrat Senatör Bill Bradley, Kongre'ye sunduğu bir önergeyle, tütün firmalarının ambalajlara "Tütün bağımhlık yaratır. Bir kez başlarsanız bir daha bırakamayabilirsiniz" yazılmaanı gündeme getirdi. Tütün endüstrisi İse, beklendiğı gibi rapora karşıçıktı: "Sigaio Içenlerin bağımlı olduklarının c ,!<lanması, her gün sigarayı bırakan insanlerın var olması gerçeğlne ters düşmektedir. Tütün ile eroin ve kokain gibi uyuşturucular bir tutularak gerçek hedeften sapılmıştır." Koop ise hedefi şaşırmadığını ve düşmanının (ABD'de) yılda 350.000 kişiyi öldürdüğünü belirtiyor. 1986 yılında ABD'de, tütünden kaynaklanan akciğer hastalıklarından 108.000, kalp hastalıklarından 200.000 kişi öldü. Karşılaştırma yapıhrsa, uyuşturucular yılda 6.000, alkol 125.000 kişinin ölümüne neden oluyor. Raporda, birçok anketin, ABD'deki 51 milyon sigara içen kişiden %7585'inin sigarayı bırakmayı istediklerini, ancak bunu başaramadıklarını gösterdiği belirtiliyor. 1) B«ynl daha dlkkatii haI* (jetlrir. Sigarayı bırakmak niçin çok zor? S ~~î) Kalp atıs hızını vvkan ba•ıncını arttırır. 3) Yüksek düzeylerde kasları gevşetlr ve endorfinlerin salgılanmasına yol açarak gerglnllğl azaltır. amak Ister mlsiniz? Biofeedback yönteml İle antrenman, kondisyon ve leknıkten daha zıyade ruh ı ungörüyor. Bu uyum sağlanırsa hareketler kendiliğınden akıp gıdiyor. Beynin alfa dalgalan, gev cut günümüzde. Beyin dalgalarını kaydeden EEG, bir hasta ya da öğrencinin gevşeme alıştırmalarında başarı göstererek alfa durumuna eriştığını gösterebiliyor. Bu gevşeme durumunu kişinin evinde bile saptayabileceği nispeten ucuz aletler de var. Alfa evresi niçin biofeedbackte bu denli önemli? Çünkü sağ ve sol beyin yarıkürelerinin uyum içinde çalıştığı bır evre bu... Ayrıca bu dış dünya ile bilinçaltı arasında dolaysız bir bağlantı oluşuyor. Kısa bir süre içinde çok büyük miktarda "bilgi içeriği" verilebiliyor kişiye... Böyle bir süper öğrenme durumunda sözgelimi bir hafta içinde 2000 sözcük öğrenilebiliyor! Sözcükler bu aşamada öğrenme stresi olmaksızın bilinçaltının uzun dönemlı belleğinde depolanıyor ve istenildiği zaman harekete geçirillp anımsanabilivor. Aynı kolaylık sporda da geçerll. Normalde bir sporcunun yıllarca yoğun çalışarak kazandığı beceri biofeedbackle kısa yoldan ediniliyor. Tenis veya eskrimde gereken sezgisel tepki normalde bilinç altından denetlenen hareketten hızlıdır. Denetlenen hareketh kendiliğinden hareket durumuna gelme alışıldık çalışma yöntemleriyle spor türüne ve hareketin karışıklığına bağlı olarak 810 yıl zaman almaktadır. Biofeedbackte bu süre 45 yıla inebilmekiedir. Münih'te gerçekleştirilen bir test çalışması sonucunda biofeedback yöntemiyle antrenmanla yaşları 1416 arasında degişen 6 öğrenci haftadasadece üç gün çahştırılarak stressiz bir hazırlık dönemi sonunda 2 yıl içinde Alman genç takımı eskrim şampıyonları olmuşlardır. Yalnız sporda değil, bilinçaltına ait çok sayıda korku, takıntı durumlarınm biofeedbackle tedavisi düşünülüyor. Bazı iktidarsızlık türleri, uçak korkusu, histerik felçler, uykusuzluk, öğrenme güçlüğü, kekemelik, depresyon, ilaç bağımlılığı, biofeedbackçilerin başarı elde edeceklerine inandıkları alanlar. Biofeedback tedavisi sırasında psikologlar kişinin stresini aygıtlar yardımıyla ölçe biliyorlar Sözgelimi, cinsel sorunları bulunan bir kişiyle konuşurken, kişinin özellikle duyarlı olduğu bir noktaya gelindiğinde, psikolog, aygıtın gösterge ve kayıtlarından kişinin ruhsal gerilimindeki artışı fark ediyor ve konuşmanın akışını ona göre ayarlıyor. Aynı şekilde uçuş korkusundan yakınan birinden önce uçak gürültüleri, alana inen kalkan uçaklar, uçağa binen yolcuların izlenebildiği bir havaalanı restoranında olduğunu düşlemesi istenerek alıştırmalara başlanıyor. Aypıtlr. hastanın bu dozda bir gerilim belirtisi gAstermediğini saptarsa bir sonraki düşlem aşamasına geçiliyor. Hastadan, şimdi bekleme salonuna girdiğini ve biletinin kesilerek uçağa doğru ilerlediğini düşlemesi isteniyor. Düşlemin bu aşamasında bir stres kaydı olmadığı takdirde öyküye devam ediliyor. Böyle bir düşlem tedavisinde ilk adımda hastanın iyileşmeye doğru attığı olumlu adım, yapıcı bir başarı anlamına gelmekte, hasta vücuduna egemen olmayı öğrendiğini fark etmekte. Birkaç gevşeme kursundan sonra denekler vücutlarının belirli bölgelerinde vücut sıcaklığını dört beş derece yükseltebilmeyi öğreniyorlar. Aynen Tibetli rahiplerin çok daha ileri derecede başardıkları vücut sıcaklığı denetimine böyle başlanıyor. Biofeedbackle kuramsal olarak kalbi durdurmak blle mümkün. Her derde deva olduğu izlenimi veren biofeedbackle cinsel hormon salgısını da denetlemek zor değil: Münih'te bir enstitüde bir grup kadın denekle yapılan çalışmada, salgılanan cins hormonu artışı nedeniyle göğüs çaplarında 12 cm'ye varan artışlar olduğu görülmüş. Ve sonuçta, artık günümüzde biofeedback yirmiyi aşkın spor dalında ve otuzdan fazla psikosomatik hastalıkta başarıyla kullanılan bir yöntem... Üstelik yan etkileri de yok. Ancak işin bir başka yönünü de belirtmekte yarar var: Biofeedback aygıtları aynı zamanda ideal birer yalan arama ve beyin yıkama makinesi...D(P.M.) 4) Uç bölgelerdekl d o l a ş ımı •zaltır. 5) Karfoonhldratlara olan lytahı arttınr. Nikotin beyne 7sanly»d» ulaştr Kandaklmlktar birkaç saniye içinde hızla yüksellr. Nlkotln, aaetilkolln nörotransmiterinln işievlnl takllt ederek slnlrlerl uvarır ve şu etkileri yaratır: Uzun süreli bağımhlık Sigara içme alışkanlığı kazanan kişiler, nikotinin etkilerini hoş görmeye başhyorlar. Eroin ve kokainde olduğu gibi bunu bağımhlık ızliyor. Ancak, tütün güvenli gözüküyor, çünkü uyuşturucular gibi hemen bir tehlike yaratmıyor. Psikofarmakolog Alexander Glassman, "İnsan uyuşturucuyla anında ölebilir, sigaralarla ise sorunlar 20 yıl sonra ortaya çıkmaktadır. Hiç kimse ilk sigarasını yakıp ölmüyor" diyor. Nikotin, sinir sistemini etkileyen birçok uyuşturucu gibi vücudu uyarıyor ve gevşetiyor. Solunduğu için 710 saniye içinde beyne ulaşıyor (damardan verilen uyuşturuculardan iki katı, alkolden üç katı hızh). Beyne ulaşınca, adrenalin hormonunun ve asetilkolinin (öteki görevlerinin yanında beynin alarm sistemlne erişen güçlü bir nörotransmiter) bazı işlevlerini taklit ediyor. Birkaç nefes tütünden sonra, kandaki nikotin oranı çok yüksellyor, kalp hızla çarpmaya başlıyor ve kan basıncı artıyor. Sonuçta, sigara içenler daha dikkatli oluyorlar ve daha hızh düşünüyorlar. Bunun yanı sıra nikotin, betaendorfin adlı uyuşturuculann salgılanmasına yol açarak sakinleştirici etki de yaratıyor. Böylece, tütün içen kişi dikkat ve gevşemenin etkisi altında kalıyor. Nikotin, vücudun öteki bölümlerinde de etkisini gösteriyor. Damarları büzüyor, yüzü solgunlaştırıyor ve uç bölgelerdeki dolaşımı azaltıyor; bacakların ve kolların soğuk olmasına neden oluyor. Kasları gevşetiyor ve karbonhidratlara olan iştahı arttırıyor. Nikotin vücutta depolanmadığından, tütün içenlerin kanlarındakı nikotin oranı sabit kalıyor. Bütün bunlara karşın, sigara bırakılabılir. Eskiden eroin kullanmış kişiler, tütün alışkanhğını bırakmanın uyuşturucudan vazgeçmekten daha zor olduğunu belirtmektedir. Bununla birlikte, 43 milyon ABD'Iİ sigarayı bırakmayı başarmıştır. Araştırmacılara göre, başarının anahtarı, sigara içenlerin doktorlardan, arkadaşlarından, yakınlarından, yüz yüze yaptıkları söyleşilerde, aldıkları cesaretlendirmede yatmaktadır. Birçok denemeyi gerektirse de, sigarayı bırakmanın yararları, bırakmaya eşlik eden acı ve sıkıntıya göre çok ağır basmaktadır. • (TlmeMayıa 1988)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle