Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tl P UZA Y OD AK Biyopsi tekniğinde yeni aşama "İnce iğne biyopsisi" geliştirildi Çeviri: Asım Baykan Dünyamn "başına taş yağar mı?" Evet yağabillr. Yörüngelerl, dünyamn yörüngeslyle kesişen 53 planetoid saptanmıştır. Bunların sayıları 1002000 arası sanılıyor. Her 160 bin yılda bir kez 1 km. çaplı ve her 50 mllyon yılda bir kez de 10 km. çaplı kayaların dünya ile çarpışma olasılığı var. tsmail Murat BHginin Bedeli Feme/ anştırmalann mallyetl artarken blllmsel çalısmalann yönünü bollrtemede ekonomlk ölçütler ağırlık kazanmakta. Reşıt Canbeylı Geçen aylarda bır fuzyon laboratuvarının kapatıldığına ılifkın bır haber, bılım dunyasında basarı ya da başarısızlığın boyutlan konusunda bılgı vermesı bakımından oldukça onemlıydı Kalıfornıya'da Lawrence Ltvermore Ulusal Laboratuvarı'na bağlı dev bır araştırma fesısı, karfihfilan çefiflı sorunlar nedenıyle kendı halıne ferk edılmekteydı Yaklaşık 370 mılyon dolarlık bır yatınm ve on yılı aşkın bır hazırlık donemı sonunda 1986'da devreye gıren araştır ma laboratuvarı, fuzyon enerııtını tıcarı açıdan olanaklı kılacak kadar randımanlı bır rsaktor galiftınlmeunı sağlayamayacağı genkçeuyle kapatılmiffı Bu örneğın de gosterdığı gıbı, fızıkte oncu çalışmalar ıçın gereklı yenı yatırımların malıyetı arfarken başansızlığın da faturası ağırlaşmakia Bugun arfık 'bıg scıence' (Buyuk çaplı bılım) dıye adlandırılan bu gelışme, kımı bılım adamlannca kaçınılmaz olarak nıtelendırıhrken, btrçoklannca da şıddetle eleftınlmekim Bu durumun gelectktekı bılım anlayifina ifik tutiuğunu ılerı surenter, yuksek malıyeth buyuk araştırma protelerının çefitlı bılım dallarında, bzellıkle de parçacık dzığmde temel bulgular ıçın gereklı olduğunu $avunmaktalar Bu gelışmeyı kaygıyla ızleyenler ıse bu tur pro\elerın daha olağan çaliimaların olanaklarından çaldığını, bu alandakı başansızlıkiarın ne bılımsel gelıımelere leke sureceğını dıle getıraıekieler önumuzdekı yıllarda gıderek buyumesı beidenebılecek bu tarhşmanın nerelere varacağı bugunden kesfırılemezse de bır sey kesın Bugunkü bılımsel araşfırmaların boyutlan, bu alanlarda yakın zamanlarda onculuk etmış bılım adamlarının bıle duşunemeyeceklerı duzeylere ulaşmış bulunmakta Bır örnek olarak, Italyan fızıkçı Ennco Fermının, 1930'larda gerçekleştırdığı temel deneyler gostenlebılır Fermı'nın araştırma grubu uranyumun notronla bombardımanını çesıth kımyasal yöntemlerle mcelemıs w rermı, bombardıman sonucu uranyumun notronla bırleşmesıyle yenı bır element üretıldığını duşunmuştü Ancak daha sonra Almanya'da yapılan deneylerle uranyum çekırdeğının nötron bombardımanı sonucu parçalandığı, bır başka deyışle bır fısyon olayı gerçeklestığı anlasilmıstı Daha sonra Fermı'nın katkmyla gerçeklestırılen zıncırleme nukleer repkımelerle bu alanda yenı bır donemı başlatacak olan bu çalısmalar, atom fızığınde bır donum noktası olusturur Ancak fermı'nın 193435 yıllarında gerçekleştırdığı bu deneylenn, bugun gerı bakıldığında bır başka konuda daoır dönüm noktasını sımgeledığı sdy/eoeoı/ır Fermı. bu araştırmalarını oguiicu değenyle yaklaşık bın ABD Dolar, tutannda oır masratla gerçekleştırmıştı Ne var kı oldukça mutevazı bır yatırımla elde edılen bu temel bılgılenn ötesıne gtdebılmek ıçın gereken emek ve masrafın buyukluğu, bugun bılım çevrelerını dusundurecek boyutlarda>G9İecekte temel araştırmalarda ızlenecek yolun belırlenmesmde kuramsal göruşler kadar, ekonomık ölçütlenn de ağır basacağı soylenebılır I ngıltere Dorset County Hastanesı nden bazı bılım adamlarının gerçekleştırdığı "İnce İğne Bıyopsısı" olarak anılan yenı bır yontem, dokulardan ıncelemek amacıyla örnek alma (bıyopsı) teknığını, sunduğu yenı olanaklar ve duyarlılık yönunden büyük ölçude değıştırıyor Fızıkçı Joe Aındow ve radyolog Jan Lesny, vucutta ızlenerek, 1 mm'den kuçuk bır yanılma payıyla uygulanabılen bır bıyopsı ığnesı gelıştırdıler Bu olanağı ığnenın ucuna yerleştırdıklerı kuçuk, ıletken bır parça sağlıyor Bıyopsıde kullanılan ığnelerın çok ince olmasının ustunluğu, kanama gıbı komplıkasyonların (yöntemın neden olduğu ıstenmeyen durumların) bu sayede onemını yıtırmesıdır Ancak ultrasonık goruntuleyıcılerde cısımler gönderılen ses dalgalarını yansıtarak göruntu oluştururlar Bu nedenle çok ince ığneler vucuda iğne yonunde gonderılen dalgaları goruntu oluşturabılecek duzeyde yansıtamadıklarından, ızlenmelerı sırasında butunuyle gozden kaybolabılırler Dorset'tekı bılım adamları gerı çekıldığınde batırıldığı yer bellı olmayacak kadar ince, 22 "gauge"lık (yaklaşık 0 5 mm kalınlığında) bır iğne tasarımının patentını aldı Bu aşamayı sağlayan, ıletken olarak "Polıvınılydene dıflurıde" ısımlı bır pıezoelektnk plastığın kullanılmasıydı Alısılagelmış seramık pıezoelektnk parcalar, çok kuçuk olmaları durumunda ufalanıyordu Aındovv ve Lesny bu plastıkten yararlanarak 1/20 mm çapında ıletken bır uç yapmayı başardılar Bır aletın (scanner) gonderdığı ultrasonık sınyaller iğne ucundakı, ince ıletken alıcıya çarparak elektrık akımı oluşturuyor Bu akım bır kablo yoluyla tekrar gönderıldığı 'scanner" tarafından algılanarak ekranda ığneye uyan goruntuye dönuşturuluyor Doğal olarak sınyalın ığneye ulaşması ıle scanner"a gerı dönmesı ıçın ge>çen sure bırbırıne eşıttır Devre göruntuyu oluştururken, bu sureyı göz önune alacak şekılde programlanmıştır İğnenın yerının tam olarak ızlenebılmesı ıçın ekranda oluşan goruntünun zamanlanması çok önemlıdır Bıyopsıye kesınlık kazandıracağının yanı sıra bu duzenek doktorların ılaçları tam ıstedıklerı noktaya uygulamalarının ve vücut dışı dolleme (tup bebek) ıçın kadından yumurta alınmasının, daha kolay ve guvenılır olmasını sağlayabılecektır Aındovv aynı zamanda bu teknıkle sağlıklı ve hasta dokuların ses dal•galarına ılışkın geçırgenhk ve yansıtma ozellıklerını ınceleyebılecektır Ozgun çalışma her ne kadar Ingilız sağlık ılgılılerıne yonelık yapılmışsa da, bırçok yabancı tıbbı araç uretıcısı de yöntemı gelıştırme çabası ıçınde bulunuyor Ruhsat ve benzerı burokratık ışlemlerın olumlu bır şekılde sonuçlanacağını duşunerek Aındovv, buluşun, yıl sonunda uretımıne geçılerek pıyasaya sunulabıleceğını umuyor (New Scıentıst) U nlu Fransız romancısı SaıntExupery, dünyamn onde gelen çocuk klasıklerınden sayılan Kuçuk Prens adlı romanında 'bır ev buyukluğunde olan, gece ve gunduzun çok kısa surduğu ve uzerınde gozunun alabıldığıne de gıtsen başladığımız yerden pek uzaklaşmış olamayacağımız mınık gezegenlerı' anlatır ve resımler, bu gezegenler uzerınde tam anlamıyla 'kendı dunyalarında yaşayan' ılgınç tıplerle konuşur Kuçuk bır çocuğun zengın hayal dunyasından fırlamış ızlenımını veren bu gezegenler uzerınde yaşayan canlılar olup olmadığını bılmememıze rağmen aslında guneş sıstemımızın pek de adam yerıne konulmayan uyelerıdır Ufak tefek de olsalar buyuk hemcınslerıyle aynı guneşın çevresınde donerler, aynı kurallara uymaktalar Guneş sıstemımızın 'kuçuklerı', astronomlar tarafından planet (gezegen) sozcuğunun sonuna getırılen oıd' ekıyle gezegene benzeyen nesne 'planetoid' (veya asterold) olarak adlandırılıyor Astronom G. Plazzi, 1800/1801 yılbaşı gecesı, ilk planetoid'ı gozlemledı, Mars ve Jupıter arasında rastladığı bu gezegene Ceres adını verdı Pıazzı, bu gezegenlerden daha bınlerce bulunacağını tahmın etmış mıydı bılmıyoruz Hemen ertesı yıl Olbers, Juno'yu (1802), ardından Hardlng Vesta'yı (1804) keşfettı Sonra 180Tden ıtıbaren keşıflerde bır duraklama göruldu, ama 1845'te Hencke'nın Astrea'yı bulmasıyla art arda yenı gezegen keşıflerı sökun ettı Gunumuzde ıse, yaklaşık 3000 minlk gezegenin varlığı ve yörungelerı bılınmekte ve planetoıdlerın sayısının 7000 cıvarında olduğu sanılmakta Planetoıdler, yoğunlukları ortalama 35 g/cm3 olan çıplak kaya parçaları, en kabadayılarının çapı (Ceres) 1003 km Planetoıdlerın şeklı tam bır kure değıl, köşell ve halter bıçlminde olanları da var Planetoıdler uzerınde bir gunun uzunluğu 4 saat ıle 17 saat arasında değışıyor Planetoıdlerde gece ve gunduz kavramları gıbı ıklımlerı' de alışılmadık ozellıklere sahıp Soz gelımı 1949'da Baede tarafından keşfedılen Irakuz gezegenı yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk geçen bır kara ıklımıne sahıp ' Ikarus, guneşe en yakın bulunduğu sırada yuzey sıcaklığı + 600°C'yı buluyor Mars ve Jupıter arasında guneşten en uzak bulunduğu sıralarda ıse sıcaklık i00°C'ye duşuyor Dunyamıza en çok yaklaşan planetoid ıse, 1937'de dunyanın 600000 km yakınından geçen Hsrmes; bu gezegenın çapı yalnızca 1 km Planetoıdlerın guneş sıstemınde dağılımı ıncelendığınde, bunun rastlantısal bır dağılım olmadığı, mınık gezegenlerın guneşten belırlı uzaklıklarda kumelendıklerı dıkkatı çeker Örneğın bırçok planetoid guneşın çevresınde 56 yılda dolanır Gökbılımcıler, bu yogunlaşmaları Jüpiter gezegeninin planetoidler üzertndekl etklsiyle açıklamaktadır Bır başka ılgınç konu, dunya yorungesıyle kesişen yörungelere sahıp planetoıdlerdır, son yıllarda modern aygıtlarla yapılan sıstematık aramalarda 1982 yılının sonuna dek, çapları 40 ıle 1 km arasında olan ve yörungelen dunyanın yorungesıyle kesişen 53 adet planetoid bulunmuştur Dunya yörungesını kesen ve dunya ıle çarpışması mumkun olan planetoıdlerın sayısının 1002000 cıvarında olduğu sanılmaktadır Olasılık hesaplarına gore dunyamız, ortalama olarak her 160000 yılda bır kez çapı 1 km olan bır planetoıdle ve her 50 mılyon yılda bır kez de çapı 10 km'den buyuk bır 'kaya azmanıyla' çarpışacaktır Hesaba göre son 600 mılyon yılda. yanı çok hucrelı canlıların yeryuzunde ortaya çıkmasından bu yana, dunyamız 12 defa 10 km'den buyuk bır planetoıdle çarpışmıştır, daha doğrusu bu çarpışmaların sayısı 6'dan az, 24'ten fazla değıldır Yaklaşık 65 mılyon yıl önce, tebeşır devrı ıle tersıyer arasında kalan dönemde dunyanın başından bu tur bır 'kaza' gectığınden artık kımsenın kuşkusu yok, jeologlar, dunyanın kırktan fazla yerınde, gerek denızaltı gerekse yer altında tersıyer ve tebeşır dönemı kaımanlarının sınırında ırıdyum, platın, osmıum gıbı, gök cısımlerınde dunyaya gore daha buyuk oranda bulunan metallerın yuksek yoğunlukta mevcut olduğunu saptamışlar Yıne eosen ve olıgosen sınırında ıse buna benzer bır ırıdyum yoğunlaşması bulunmakta Amerıkalı bılım adamları Antarktıka'da yuruttuklerı buz delgı çalışmalarında benzerı ırıdyum yoğunluklarına rastlamaktalar Evet, korkutmak gıbı olmasın, ama her an başımıza taş yağabılır ya da en azından 160000 yılda bır boyle bır olasılık soz kcnusu D