02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KALI1 Yaşamın çözümüne doğru leşiği olan fosforik asittir. ikinci tip molekül ise karbon ve azot atomlarından yapılmış halka şeklindeki moleküller olan organik bazlardır. Bunlarda iki tip baz önemlidir. Primidinler ve pürinle DNA'nın yapısında pirimidin grubuna dahil sitozin ve timin, pürin grubuna ait adenin ve guanin bazları bulunur. Bir DNA molekülünün yapı taşı Fosforik asit+Deoksiriboz+Bazlardan birinin birleşmesinden oluşur. Bu moleküllerin birleşmesi, aralarında bir su molekülü çıkararak gerçekleşir. Molekül "Nükleotid" adını alır. Nükleoditler birleşerek DNA iplikçilerini oluştıırurlar. Nükleoditler içerdikleri bazların adına göre isimlendirilirler. Örneğin, içinde guanin bazı bulunan guanin nükleidi tımin içerirse, timin nükleotidi adını alır. Bir nükleotidin diğerine birleşmesi de belirli bir sistem içinde gerçekleşir. Bunun için birinci nükleotidin şeker molekülü ikincisinin fosfatıyla reaksiyona girer, ikincisinin şekeri de üçüncüsünün fosfatıyla birleşir ve bu reaksiyon dizisi zincirin bir ucundan sonuna kadar uzar ve böylece nükleik asit iplikleri oluşur. Bu şekilde bileşimlerini tanıdığımız ve daha önce iki farklı gruba ayırdığımız nükleik asitlerden DNA'nın RNA'dan farklı olan en önemli özelliği çift iplikli olmasıdır. DNA'nın bu şekline "çift sarmal" adı verilir. RNA'nın nükleidleri ise tek bir zincir oluşturacak biçimde birleşmişlerdir. DNA molekülünün çift sarmal yapısını oluşturan iplikçikler hidrojen köprüleriyle birbirlerine birleşmiçlerdir. Kalıtımdan yaratıma için kalır yani model görevi alır. Sonuçta nükleoidlerin özgün eşleşmesi sayesinde karşısındaki kopya bir öncekinin aynısı olarak çıkanlır. DNA'nın bu özelliği onun kalıtımı kontrol etmesini sağlar. DNA'nın RNA'da olmayan bir başka özelliği ise yönetici molekül olmasıdır. Çünku DNA hücrelerin, dolayısıyla canlıların temel maddesi olan protein moleküllerini sentezler. Proteınlerin yapısında 20 çeşit amino asit bulunur. İşte bu yirmi çeşit amino asitin bir protein molekülü içerisinde hangi sıra ve sayıda bulunacağını DNA'nın yapısında nükleotid dizilerinin şifresi tayin eder. Her hayvan ve bitki türü kendilerine özgü protein çeşıtlerine sahiptir. Hatta türün içindeki bireylerde de kendilerini, diğerlerinden ayıran proteinler içerirler. Bu nedenle DNA'nın göndermiş olduğu mesaj şudurJ'Bu özel protein çeşidini yap" iki insânın DNA'larının nükleotid şifreleri birbirlerine ne kadar benzerse, onların sentezini isteyecekleri protein çeşitleri de o kadar benzer olur. Tek yurnurta ikizlerinin birbirine çok benzemeleri bu nedenledir. Canlılarda 3 tip RNA bulunur DNA, protein sentezini yaptırırken, RNA moleküllerini aracı olarak kullanır. Canlılarda 3 tip RNA bulunur. Buna haberci (messenger) RNA adı verilir. Bunun görevi, DNA'dan aldığı mesajı, sitoplazmada protein sentezinin yapılacağı yer olan ribozomlara ulaştırmaktır. DNA'dan şifrenin RNA'ya aktarımı yine bazların özgünlüğünden yararlanarak gerçekleşir. Fakat RNA'da timin nükleoditi yerine Urasil nükleotidi bulunur. Haberci RNA ribozoma ulaşınca sitoplazmada bulunan taşıyıcı RNA'lar (transfer RNA) göreve başlar. Hücrelerde 64 çeşit taşıyıcı RNA bulunur. Taşıyıcı RNA tek iplikli olmasına karşılık etrafında bir yonca yaprağı biçimı alacak şekilde kıvnlmıştır. Alt bölümde bir uzun, bir kısa ucu kalır. Uzun uca amino asitler bağlanır. Taşıyıcı RNA'nın tepe kısmında 3'lü nükleotid dizileri oluşturur (antikodon). Bu 4 çeşit nükleotid 4 3 = 64 çeşit dızilimi biçimi gösterirler. Bu nedenle canlı hücrelerde 64 çeşit taşıyıcı RNA'nın varlığı tahrnin edilmektedir. Çoşitli taşıyıcı RNA tipi olması amino asitler açısından önemlidir. Çünkü her taşıyıcı RNA tipi bir çeşit amino asite özgüdür ve o amino asit cinsinden başkasını kendisine bağlamaz. Bu nedenle bir amino asit çeşidi, belirli bir taşıyıcı RNA grubuna bağlıdır diyebiliriz. Bu taşıyıcı RNA'lar kendilerine bağlanan amino asitleri haberci RNA'nın uygun yerlerine getirerek DNA'nın emrettiği biçimde sıralanmasını sağlarlar. Amino asitler de birleşerek proteini sentezlemiş olurlar. Bu protein ya bir temel yapı maddesi ya enzim ya da salgı proteini olarak kullanılır. Bugün doğamızda yaşayan tüm canlıların içerdiğl en büyük ve llgi çekici moleküller, nükleik asit moleküllerldlr. Bu moleküllerin tanımlanması, doğadaki yüzblnlerce tür canlının nasıl meydana geldfği ve türlerln Sçindeki canlıların hangi mekanizmayla eürekli kendilerine benzerlerinl oluşturabildiği sorularmı yanıtladı. Dr. Tuncay AltUğ (Çapa Tıp Fakultesi) lunmi'ş oldu. Fakat zamanla, nükleik asitlerin yalnız hücre çekirdeğinde değil, hücrenin diğer kısımlarında da varlığı gösterildi. Nükleik asitlerin bu şekilde sadece çekirdekte yani nukleusta bulunmadığı kanıtlanmakla birlikte, aynı terim günümüzde kuüanılmaya devam edilmektedir. Bu bulgu ile hücrelerde iki çeşit nükleik asidin varlığı kanıtlanmış oldu. Her ikisinin de yapısında şeker molekülü bulunur. Zaten nükleik asitlerin isimlendirilmelerinde de şeker molekülleri yardımcı olur. Bunların yapılarındaki şeker 5 karbon atomludur. Birinci nükleik asitte Deoksiriböz, 'kincisinde riboz şekerleri bulunur. Bu nedenle birinci nükleik aside Deoksiribonükleik asit (DNA), ikincisine Ribonükleik asit (RNA) adı verilir. Nükleik asitlerin içerdikleri şeker moleküllerinin aralarındaki fark riboz şekerinde deoksiriboza göre bir oksijen rnolekülününün fazla olmasıdır. Nükleik asit moleküllerinin incelenmesi sırasında kimyacılar, şeker moleküllerinin yanı sıra iki temel molekül daha buldular. Bunlardan biri, bir fosfor biükleik asitlerin varııgını IIK kez Isveçli bilim adamı Fri©dric Miescher,XIX. yüzyılın sonlarında erkek üreme hücrelerinin çekirdeklerindeki calışmasıyla kanıtladı. Mıescher, hücre çekirdeklerinde proteinlerie biriikte bazı asitlerin varlığım gördü ve onlara, çekirdekte bulunan asit anlamında "nükleik asit" adını vardi. N Çift sarmal yapı DNA molekülündeki bazların birbirlerine özgün olrnaeı ve çift sarmal yapısı ona kendinden başka hiçbir molekülde bulunmayan bir özelük kazandırır. Bu özelük DNA molekülünün kendi kendini eşleyebilme (sentezleyebilme) özelliği d i r. Sentez olayı her mrtoz bölünmesinden hemen önce meydana gelir. Böylece hücre kalıtım yükünü iki katına çıkarır. Bölünme gerçekleşince iki katına çıkan kalıtım yükü yeni iki yayru hücreye paylaştırılır. Böylece ana hücrede bulunan kalıtım yükü yeni hücrelere aktarılmış olur. Bir süre sonra bu hücrelerde aynı şekilde davranarak kalıtsal şifreyi hücreden hücreye aktarırlar. DNA kendinı eşlerken bileşimindeki iki iplik birbirinden ayrılır ve ayrılan her iplikten biri yeni sentez edilecek iplikler Başlp.ıgıçta, nükleik asitlerin yaygın olarak bulundukları fark edilmedi. Zamanla daha fa?!a bilgi, hayvan ve mıkroorganizma ıncelendiğinde bütün bu canlıların çeşitli nükleik asit taşıdıkları bolli oldu. Son zr.manlarda eldo edilen kanıtlar nükleik asitlerin, bütün organizmaiarın temel yaramsal olayları üzerinde yönetici rol oynayan moleküller olduğunu gösterdi. Günümüzde geliştirilen modern teknikler sonucunda bütün organizmaların nükleik asitlerinin birbirine çok benzediği anlaşıldı. Böylece virüslerden insana kadar uzanan canlılar dünyasında, ortak olan bir başka molekül daha bu DNA mutasyon kullanım yerleri ve yararları Biyologlar DNA mesajlarının çeşidinin sınırsız olmadığını saptamış Nükleoidlerin her yeni düzeni farklı bir protein çeşidinin sentezine neden olur. Bu bilgimizin ışığı altında şu soru ortaya çıkıyor: DNA sürekli kendine benzeri yapıyorsa bu çeşitlilik nasıl ortaya çıkıyor? Çünkü şu açık ki bir DNA ikili sarmalı her defa kendi eşini yaparken kendinin tam bir kopyasını oluşturur. Fakat gerçekte,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle