11 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AŞI V E BA Ğ I Ş I K L I K TEKNİK Günümüzde aşıda devrim olarak nlteleyeblleceğimiz bir olay yaşanıyor. Kolera, malarya, cüzam, herpes, sarılık, kanser ve hatta AIDS gibl hastalıklar, tasarlanan bagışıklık kazandırma yöntemleri başarılı olduğu takdjrde, tarihe karışacak. Çeviri: Belgin öz teknolojisindeki gelişmeler ile bağışıklık sisteminin daha iyi anlaşılması, aşı araştırmalarındaki patlamaya neden oldu. Yine de çok sayıda insan, bu yeni aşıların iyilikten çok kötülük yapacağı kanısındalar. Gerçekien araştırmalar, bazı aşıların bağışıklık sistemine zarar vererek, bizi AIDS virüsüne ve diğer bazı enfeksiyonlara daha duyarlı kılacağını göstermekteler. Bağışıklık kazandırma yöntemleri, enfeksiyonları önleme şekilleriyle her zaman riskli olmuşlardır. Geleneksel olarak aşı, canlı ya da cansız bakterilerin vücuda zerkedilmesiyle, enfeksiyona karşı savaşacak antikorların oluşmasına neden olmaktadır. Bu antikorlar oluştukları andan itibaren vücutta yaşar ve o enfeksiyona karşı bağışıklık kazandırır. Oysa birçok durumda, bu yöntemin ters tepki yaptığı gözlenmiş, aşı yapılanların çok ufak bir kısmı, korunmak istedikleri hastalığa yakalanmışlardır. Bazen çok tehlikeli olabilen yan etkiler, birçok aşıdan çekinilmesine yol açmıştır. Mesela difteri, boğmaca ve tetanoza karşı korunmak üzere çocuklara yapılan DPT aşısı ateş ve akut ağrı gibi yan etkiler doğurabilmektedir. Çok nadir de olsa, bazı durumlarda ciddi beyin hasarları ve hatta ölüm vakaları da görülmüştür. 1984 yılında DPT aşısı üreticilerine 73 dava açılmıştır. Ve bunlar, bağışıklık kazandırma yöntemlerinin anında ve kolaylıkla görülebilen etkileridir. Kızamık ve difteri gibi çok ciddi olmayan çocuk hastalıklarına karşı yapılan aşıların vücudun bağışıklık sistemini bozarak, romatizmal artrit, skeleroz ve AIDS gibi hastalıklara neden olacağı kanısı giderek kuvvetlenmekte ve lllınois Üniversitesi profesörlerinden Dr. Robart S. M«nd*isohn da bu kanıyı doğrulamaktadır. Çok sık aşılanan hayvanların da AIDS virüsüne daha duyarlı hale geldikleri gözlenmiştir. Araştırmacı Sybllle Muller, bağışıklık sistemine yüksek dozda antijen yükleyerek AIDS benzeri bir tepki almanın olası olduğunu ifade etmektedir. Tekrarlanan aşılar bu tür yüklemeye örnektir. Muller'in ifadesine göre Amerika Birleşik Devletleri'nde sürdürülen toplu aşılama kampanyaları ile artan hastalıklar arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Fakat Muller, sözüne şöyle devam etmektedir: "Sürdürdüğümüz calışmalar ve geliştirmeye çalıştığımız yeni tür aşı, geleneksel aşıların tüm istenmeyen Süper aşılar geliyor DNA Su koruma tesisleri önerisi Ormanlar İçinde oluşturulacak küçük göletlerle, yazın kızgın sıcaklığtnda ormanı nemll tutan "buharlaşmaçiy' aüreci başlatmak ve ağaçların cayır cayır yanmasım onlemek mümkün... Yılmaz Idil rtaya bir sav atıyorum: Diyorum ki; ormanlarımızın cayır cayır yanmasının nedeni, insafsız avcıların ormanlarda kunduz bırakmamasıdır. Bu kunduz denilen "barajlar kralı" (Demirel duymasın) öyle bir mübarek yaratıktır ki, bir dere buldu mu, hemen önüne bir bent kurar. Arkada koca bir göl oluşur. Bu gölde balık bolca ürer. Kunduz da onları ycr. Yani, yalnız baraj değil, balıkçılıkta avcılığı aşıp "üretim" aşamasına gelmiş. (Balıkçı arkadaşlar duymasın.) Yahu, böyle bir zeki ve akıllı meslektaş, hayvan diye vurulur mu? Ayıp. Ama ayıp mayıp dinler mi "sayyadı biinsaf" avcı takımıl iki parça deri için bu doğal baraj mühendislerinin kökünü kazımışlar. Eh, doğa da bu tür kafalardan öç almak için otomatik sistemler oluşturmuş. Barajlar yıkılıp tamir edilmeyince, dereler kurumuş, göller çamurla dolmuş. Yazın kupkuru olan dereler, çevredeki ağaçların "gece çiyi" ile ıslak kalmasını doğal olarak sağlayamamış. Kuruyup kav gibi olan otlar, bir kıvılcımla tutuşacak hale gelmiş. Bu kıvılcım ya da ateş, er geç çıkar. Yıldırım düşer, bataklık gazı çıkar ve basit bir statik elektrik boşalmasından çıkan minicik bir kıvılcımla tutuşur. Mutlaka insan gerekmez ateş yakmak için. Amaç, ormanı "kav gibi" yapmamak olmalıydı. Bu hale geldi mi, çıkan yangını bastırmak da bir sorundur. Madem kunduzların yok edilmesini engellemedik, o halde bu işi biz yapmalıyız. Yani, orman içinde kaç tane dere var ise (kuru ya da sulu) kademe kademe göletler oluşturacak şekilde bentlemeliyiz. Bentler 1 m. 3 m. arası yüksekliklerde, çeşitli teknikierle yapılabilır. Kunduzun beceremedıği savakları yapabiliriz. Bunlar, fazla suyu bendi bozmadan bırakır. Bu bentleri, kundu Orman yanaınları nasıl azaltmr? etkilerini ortadan kaldıracak."Bu yeni aşıda bağışıklık kazandırmak üzere, canlı bir virüs veya bakteri kullanılmıyor. Bunun yerine, antikorlar laboratuvarda üretilerek, ikinci bir antikor grubu oluşturmak üzere, vücuda veriliyor. Sonuç olarak, o belirli hastalıkla karşı karşıya kalmaksızın bağışıklık kazanıyorsunuı. Bu yeni teknik, bir antikor oluşturmaya başlayan bağışıklık sisteminin, ilk olarak o antikoru fark edip, ona karşı bir başka grup antikor oluşturmaya çalıştığı teorisine dayanılarak ortaya çıkmış. Bu yöntem kansere karşı girişilen savaş için de ideal bir yöntem olarak görülüyor. Kanser hücreleri, normal hücrelerden üredikleri içın genellikle bağışıklık sis temi olayın farkına varamaz ve onlarla savaşacak antikorları üretemez. Bir kanser aşısının amacı, bağışıklık sistemini, bu tür habis ur hücreleriyle savaşmaya yöneltebilmek. Hayvanlar üzerinde yapılan ilk çalışmalarda önemli başarılar elde edilmiş. Bazı kritlkler bağışıklık mekanizmasının tam olarak anlaşılmasına dek, aşı devriminin de bekletilmesi gerektiğini savunurken, bilim adamları çok sayıda yeni aşı üzerinde çalışıyorlar. Gelecekte en sık kullanılabilecek aşılar şunlar: • HepatitB'ye karşı geliştirilen aşı FDA tarafından kabul edildi. İnsan plazmasından üretilen eski 'kan' aşısı yerine yeni aşıda gen nakli yapılıyor. • Melanoma (deri kanseri) ve kolorektal gibi bazı kanser türleri için aşılar üretilmeye çalışılıyor. Hastalıklara yakalanmayı önleyen aşılardan farklı olarak bu aşılar belirtilerin tekrarlanmasını ya da çoğalmasını önleyici nitelikte ve bağışıklık sisteminin tümör hücrelerine tepki göstermesini amaçlıyor. • Avustralya'da sürdürülen doğum kontrol aşısı çalışmaları, milyonlarca kadın için bir umut ışığı görünümünde. Yılda bir kez yapılacak bu aşı, hamileliği vücudun progesteron üretimine engel olarak önleyecek. Ve, doğum kontrol haplarında olduğu gibi rahatsız edici hiçbir yan etkisi olmayacak. • Hamile kadınlara kediler veya pişmemiş etten geçen toksoplazma için de bir aşı üretilmeye çalışılıyor. Sakat doğumlara, beyin hasarlarına ve hatta ölümlere neden olabilen toksoplazmanın, dört ya da beş yıl içinde önüne geçilmesi bekleniyor. • Cinsel ilişkiyle geçen hastalıklar için de aşılar üretiliyor. Herpes aşısının 1990 yılından itibaren piyasaya sürülmesi amaçlanıyor. AIDS aşısı için de yoğun çalışmalar sürdürülmekte. (Omnl) O zun yöntemi ile, yani dallar ve toprakla yapabiliriz. Biraz yüksekçe olanlara bir ferroCement Core (ana duvar) yapabiliriz. Böylece, hatırı sayılır miktarda su depolandığı gibi, yaygın bir alanda, büyük yüzeyli bir depolama oluşacağı için, ağaçları hep ıslak tutan bir "buharlaşma çiy" süreci oluşur. Ve ıslak ağaçlar da kolay kolay tutuşmaz. Yangın çıksa bile, oraya götürülen güçlü portatif yangın pompaları, bu gölcüklerden çektikleri su ile çabucak söndürürler. Ayrıca yangından kaçan hayvancıklara bu gölcükler sığınak olur. Telef olmaları önlenir. Yalnız bu mu? Bu aölcükler balık üretim yerleri de olur! Önemli piknik yeri olan YEDİ GÖLLER ammsansın! Her yanda binlerce yedigöller olsa kıyamet kopmaz sanırım. Ulusal hizmet, özellikle bu alana bağlanmalı: Ağaç dikmek, reraslamak, bentlemek! Çünkü YSE kuruluşları, sınırlı bütçeleri ve olanakları ile, binlerce işçinin el emeği ile yapılabilecek (sarp yerlerde makine nasıl çalışır!) bu işleri halledemez. Ayrıca bir kez yapmak da yetmez. Devamlı bakımını yapacaksınız. Doğallıkla, bu arada, kunduzların koruma altına alınıp yeniden üretilmesi de sağlanmalı. Kesiksiz bir bentleme, taşkınları olmadan önler. Çünkü her bent bıraz su tutar ve sel oluşamaz. Aynca büyük barajları bekleyen her kuru ve sulu dere, çay, ırmak, vb. mutlaka bentlenmeli. Böylece, baraj gölü alüvyon ile dolmaz. ömrü uzun olur. Ayrıca kuşkusuz, bu bentlerin hatırı sayılır bir toplam kapasitesi olur, bu da kurak dönemlerde barajı az da olsa destekler. Kısaca, bentleme konusu, özellikle yangınların bir felâket haline geldiği bölgelerde çok acil bir sorun olmuştur. Harekete geçmekte bir saat bile gecikmeden bu işe girişilmelidir. D Yılmaz Idll'e göre orman yangınlannın nedeni, insafsız avcılann ormanlarda kunduz bırakmamasıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle