24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Y E Ş İ L S A Y F A Havadaki kirlenme, ağaçları nasıl öldürüyor? Avrupa ve Kuzey Amerlka'da hastalanan ve ölen ağaçların sayısı hızla arttı. Bunun nedeni, büyük olasılıkla havayı kirleten bazı unsurların yoğunlaşmaaı. Ancak ağaçların nasıl etkilendikleri bilinemlyor. Çeviri: Murat Arın yasının dışındaki çok az kişi, hava kirlenmesinin bitkiler için bir tehdit oluşturduğunu düşünüyordu. Yüksek fırınların ve kömür enerjisiyle çalışan santralların yerel sorunlar yaratacağı bilinmesine karşın atmosferdeki dilüsyonun geniş zararları önlemeye yeteceği sanılıyordu. Yüzyıldan uzun süredir atmosferin insan tarafından kirletilmesinin yarattığı sorunu açıklayarak kamuoyunu ilk uyaran kişi Alrnan bılim adamı Bernhard Ulrich oldu. Yağmurdaki asidin orman toprağına geçmesiyle oluşan kimyasal değişikliklerden kaygı duyuyordu. Avrupa'nın birçok ormanındaki sağlıksız ağaçların sayısınâ dikkati çekti ve 1982'de, bu sayının hızla yükseleceğine dair bir tahmin yürüttü. Ulrich'in korkuları gerçekleşti; o günden bugüne Almanya'daki ve Avrupa'nın diğer ülkelerindeki ölen ağaçların sayısı hızla arttı. Birçok bilim adamının topraktakı asitlenmenın yağmurdaki sülfürik ve nitrik asitlerden kaynaklandığını kabul etmelerine karşın, ormanlardaki zararı bütünüyle topraktakı olgulara bağlamak dogru değildir. Toprak türlerlnin aynı olmamasına karşın Avrupa ve Kuzey Amerika'nın çeşitli bölgelerinde, ağaçların zarar gördükleri izlenmektedir; topraklarm, asitlerin etkilerini azaltma kapasiteleri de birbirlerinden çok farklıdır. Bu olgular bilim adamlarının, kirliliğin, bitkilerin toprağın üstündeki bölümlerine etkilerini göz önüne almalarına neden olmuştur. Çok çabuk yanlış olduğu ortaya çıkan bir yaklaşım, asit yağmurunun ağaç yapraklarını doğrudan etkilediğini öne sürüyordu. Asitli çözeltilerin ağaçlara sıkılmasıyla yapılan denemelerde asıtlılık çok yüksek olmadığı sürece (pH 3,3 ya da daha az) yaprakfarda zarar görülmedi. Etkilenmiş alanlardaki yağmurun pH'ı ise 3,54,5 arasında değişiyordu (Kirlenmemiş yağmurda bu değer 5'in üstündedir). 1980 gazın karışımını tanımlamak için kullanıln\aktadır. İn6an tarafından yaratılan NO» miktarındaki sürekli artış, 20 yy'ın ikinci yarısında atmosferin kirlenmesinde önemli rol oynamıştır. NOX yayılımı, kirlenme kontrolü yapılarak SO 2 miktarının azaltıldığı alanlarda bile fazlalaşmıştır. Yağmurdaki nitrik asitin sülfürik aside oranı bir araştırmaya göre, son yirmi yılda üç kat artmıştır. NO, zehirli bir kirletici unsur olmasının dışında atmosferde ozon üreten bileşiklerden bıridir. Ozon bütün yaşam biçimleri için zararlıdır ve NO x 'in de katıldığı bir dizi karmaşık tepkime sonucu oluşur. Ozon, aynı zamanda, kirlenmemiş bölgeterde NOX'in havada taşınmasıyla ulaşabılır. Yüksek ısı ozonun oluşumuna yardımcı olur, bu nedenle önemli ozon kirlenmeleriyle genellikle yazın karşılaşılır. Son yirmi yıldır izlenen atmosferdeki kirlenmenin doğasındaki değişimler, ağaçların zarar görmesinde neyin rol oynadığı yolunda yeni kavramlar ortaya atılmasına neden olmuştur. İlk hipoteze göre, nitrojen içeren bileşikler bitkilerin beslenmesinde bir dengesizlik yaratmıştır. Hatta, NOx'den kaynaklanan nitrojenin ormanların ekosistemlerini doyuracak kadar çok olduğu, ormanın yüzeyinde ve altında yaşayan organizmalarm var olan tüm nitrojeni kullanamadığı ileri sürülmüştür. ikinci yaklaşım, ozon kirlenmesinin ağaçlara doğrudan zarar vermeye yeterli olduğunu, üçüncü yaklaşım ıse artan nitrojen ve / ya da ozon miktarının ağaçlarda kritik fizyolojik değişimlere neden olduğunu ve bunun, kuraklık ve düşük hava sıcaklıkları gibi kötü çevresel etkenler karşısında dayanma gücünü azalttığını belirtmektedir. Bu yaklaşımların doğruluğu üstüne yapılan çalışmalar halen sürdürülmektedir. Manchester Üniversitesi'nden Dr. John Lee, yaptığı araştırmalar sonrasında nitrojen içeren kirletici unsurların zararlarını ortaya çıkardı. İngiltere'de, Manchester ve Sheffield sanayi şehirlerinin arasındaki bölgede sphagnum yosununun büyümesini önleyen etkenleri ayrıntılı olarak gözledi. Sphagnum, bir zamanlar bu bölgede bulunan baş Nitrojen ve Ozonun Etkileri lıca yosun türü olmasına karşın son iki yüz yıldır bütünüyle kaybolmuştu. Yosunun İngıltere'nin diğer bölgelerinden getirilmesiyle yapılan denemeler de başarılı olmamıştı. Lee'nin araştırması, s o runun atmosferdeki nitrojenden kaynaklandığını ortaya çıkardı. Sphagnum, beslenmeye az gereksinim duyan ve yavaş büyüyen bir bitkidir. Sanayi şehirlerinin yakınlarındaki nitrojen içeren atmosfer kirliliği, bitkilerin varlıklarını sürdüremeyecekleri düzeye ulaşmaktadır. Ozonun ağaçlara verdiği zarar açıklıkla belirlenememiştir. Ancak ot türü bitkilerin ozon kirlenmesinden zarar gördüğünü gösteren kanıtlar vardır. Londra Imperial College'den Dr. Nigel Bell, ozon miktan iO 9 'da 100 olduğu zaman, ozon zararının tipik belirtilerini izlemiştir (normal konsantrasyon 1O9'da 40 parçadan azdır). Aslında, zarar görmüş bitkilere uygulanıp hangi etkenlerin zarardan sorumlu olduklarını kesinlikle ortaya çıkaracak tanı testleri yoktur. Bu konudaki çalışmalar sürdürülmektedir. Tehlikeli Değişimler Bitki gelişiminin normal süreci boyunca, yapraklardaki fotosentez ürünleri büyümeye yardım ettikleri bölümlere ulaştırılır. Çok miktarda şeker, özellikle sakroz yaprakların damarlarında hareket halindedir, şeker bu yolla tomurcuklara ve köklere taşınır. Şekerin dağılımı çok dikkatlice düzenlenmiştir; bitkinin toprağın altındaki ve üstündeki bölümlerindeki gelişmeler dengeli bir biçimde sürer. Son çalışmalar SO2 ve ozonun, şeker dağılımına müdahale ettiklerini gostermektedir. Bu müdahale köklerin büyümesinin yeterli düzeye ulaşmasını engeller ve toprağın üstündeki kesimlerin aşırı gelişmesine neden olur. Bu etkiler ilk olarak ot türü bitkilerde gözlenmiştir; daha sonra Dr. Peter FreerSmith, benzer olgularla ağaçlarda da karşılaşıldığını ortaya çıkarmıştır. Dağılımdaki dengesizlik, kirliliğin yapraklara gözle görülür zarar vermeyecek kadar az miktarda olduğu zamanlar başlar Bu müdahale, bitkilerin küçük bir kök sistemine ve suyun solumayla kaybedildiği geniş yaprak alanlarına sahip olmalarına yol açar. Suyu yetersiz bitkilerde yapılan çalışmalar, bunların kuru koşullarla başa çıkmakta zorlandıklarını göstermiştir. Yapraklar, küçük dozdaki kirlenmenin etkisi altında büyürken, iç anatomılerinde küçük değişimler olur; örneğin, özeler ve göze içi boşluklar genişler. u tür değişimler, yüksek kısımlardaki ağaçları dona karşı daha duyarlı yapar. Nevvcastle Üniversitesı'nde yapılan denemeler, çayır otlarının ve hububatların SO 2 kirlenmesinden sonra dondan daha fazla etkilendiklerini ortaya koymuştur. (National Ooographic) Başlıca Kirletici Unsurlar 12 Yağmurun asit oranının yükselmesine neden olan başlıca kirletici gazlar sülfür dioksit (SO^ ve nitrojen oksitlerdir (NOX). Aşağı yukarı tüm yanma tepkimeleri bu iki gazı üretirler, ancak NOX miktan yanma sıcaklığı yükseldikçe artar. NO.'i oluşturan başlıca unsurlar nitrik oksik (NO) ve nitrojen dioksittir (NO2). NO atmosferde, nitrojen ve oksijenin yanmasıyla oluşur. Daha sonra oksidinize olup NO2'ye dönüşür. NOX terimi, atmosferde bulunan bu iki Bttb Mmanya'nm Sfyah Ormanı'ndakl ağaçiv öluyor. CMaaı nedenler: UzaktaM enerfl latmsyontarmdan ve tMbfikaJardan gnten aOHur oksithrt ve nttrojen, anba motortanndan kaynaUvmn nttrofrn okatöar v» gunt ışığmdm. havadaki Mmyaaal unauriann tmpkknalari sonucu oiuaan ozon... g
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle