Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
YAŞAM Uzun yaşama yarışı insandan daha uzun yaşayan canlı var mı? Balina? Fil? Hayır, hlçbiri değil... erkes olabildiğince çok ## yaşlanmak ister, ama yaşlanınca şikâyet etmeden duramaz", demiş Romalı filozof Çiçero. Deyişi iki bin yıldır geçerliliğini koruyor. Hepimiz yaşlanmak, çok yaşamak ısteriz, ama hiçbirimizin "ihtiyar" olmaya gönlü yoktur. İnsanoğlu en eski çağlardan beri bir gençlik hayali peşinde koşmamış mı? Oysa uzun ömürlerıne gıpta ettiğimiz ağaçlar da insandan kat kat uzun yaşamıyor. Evet, Kaliforniya'daki Sexuoia ağaçlarının yaşı 4000'den fazla, Nevada'daki çamlarmki ise 5000'i buluyor. Hele Antarktika'daki 10 000 yıllık taş yosunlarını (likenleri) düşündüğümüzde bu ağaçlar "genç" bile sayılır. Biyoloji bilginleri bu konuya daha gerçekçi bir gözle bakıyorlar. Uzman görüşüne göre, ağaç gövdelerinin içindeki nücreler gerçekten de bınlerce yıllık bir tarihe sahip de bu hücreler ömrünü çoktan tamamladığı için ağaç gövdeleri genellikle boş. Dış kabukta yer alan canlı hücrelerin ise ancak yaklaşık üç yıllık bir geçmişi var. Çamların iğne yapraklarındaki hücreler bile en çok 30 yıl dayanıyor. İşte bu nedenle biyoloji bilginleri dünyada hiçbir ağacın gerçekte elli yıldan daha yaşlı sayılmayacağını savunuyorlar. Dış görünüşle iç yapı arasındaki fark insan için de geçerlı. İnsan vücudundaki çoğu hücre, organizmanın bütününe 4000 yıl: Mamutağacı 4000 yıllık mamut agaçlarma rağmen, insan ve Galapagos kaplumbağalan göreceli oıarak en uzun yaşayan canlılar sayılıyor. Mamut j agacınm canlı bolümleri 30 yılda bir "nesil" değiştiriyor. 120 yü İnsan. Galapagos kaplumbağası, H nazaran daha "genç". Yalnız beyin, sinir ve kas hücreleri dofjumdan kısa bir süre sonra bölünme sürecinı tamamlıyok ve insanın "beşlkten mezara" refakatçisi oluyor. Fil ne kadar yaşar? Hayvanlarda doğumdan ölüme değın geçen süreye baktığımızda da bunun sanıldığı gibi uzun sürmediğini görüyoruz. Örneğin, halk arasında fillerin 150 yıl yaşadığına dair bir inanç vardır. Oysa fil türünden olup da en uzun yaşayan Tayland fili bile insan ömrünu aşamıyor ve 70 yaşına bastığında mezarlığın yolunu tutuyor. "Yüz yaşındaki balina" da efsaneden ibaret. Dev balıklar eğer daha önce bir avcının eline düşmezlerse, "yolun yarısında", 35'lerinde suya gömülüyorlar. Papağanlar ise 40 yaşlarında demir kireçlenmesinden göçüyor. Asıl şaşırtıcı olan gerçek, en basit yapıdaki hayvanların en uzun yaşaması. Deniz şakayıkları, mercanlar ve ilkel organizmalara sahip olan diğer hayvanlar, yarım yüzyıllık sınırı rahatlıkla aşıyor. Daha gelişkin olan omurgasızlar türünde ise rekoru 100 yıllık bir ömürle ahtapot elinde tutuyor. iskakozlar en fazla 50, midyeler ise 30 yıl yaşıyorlar. Uzun yaşamanın sırrına ermiş hayvanlardan biri de sürüngenler. Yılanların ömrü 30, tımsahlarınki 60 yıl sürebiliyor. Hayvanlar âleminin en gediklisi ise "Galapagos kaplumbağası". 150 yaşına basmadan göçmeyen kaplumbağalar, insan türüyle yarışan canlılar sayılabilir. Balina, şempanze ve tare gibi memelilerin yaşam süreleri iarklı olmasma rağmen, her iiçünün de yaşamlan sonunda kalplennin toplam vuruşu nerdeyse birbirine eşit 1 milyar. 60 kalp vuruşu (dakikada) Şempame İnsanın elektrokardiyografisı 520 •alp vunifu ' Her çıkış bir kalp vuruşu Fan Yaşam boyu toplam kalp vuruşuna göre bizler, diğer hayvanlara göre 4 kat daha fazla yaşıyoruz. İnsanın ömrü boyunca süren kalp vuruşu hepsinden 4 misli fazla. Toplam 4 milyar. Canlılar âleminde insanlar yalnız ömür uzunluğu açısından bu ayrıcalığa sahip değil. ister fil olsun ister fare, bütün memeli hayvanlarda bir yaşamboyu toplam kalp atışları ıle nefes alıp verme sayısı hiç değişmiyor. Bunu şöyle açıklayabiliriz: Farelerın kalbi dakikada 520550 kez çarpar. Bir farenin ortalama üç buçuk yıl yaşadığını düşünürsek, ömründe yaklaşık 1.1 milyar kalp atışı saydığından yola çıkabiliriz. Öte yandan fillerin kalbi dakikada 2528 kez atıyor, 70 yıl yaşayan bir filin kalbi de toplam 1.02 milyar kere çarpmış oluyor. Tüm memelilerde toplam kalp atışı sayısı üç aşağı beş yukarı bu 1 milyarlık sınırın çevresinde dolaşıyor. Bu nedenle, Amerikalı biyoloji bilgıni Jay Gould'un da belirttiği gibi, memeli hayvanların tümü kalp atışlarının toplam sayısına bakıldığında aynı uzunlukta yaşamaktadır. Oysa yaşam boyu toplam kalp atışlarımıza bakılacak olursa, biz diğer memeli hayvanlardan dört kat daha uzun yaşıyoruz. 100 yaşına varmış bir "ihtiyar"ın kalbi toplam 4 milyar kez çarpmış oluyor. Kelebeklerin en güzeli birkaç gün ıçinde ölür, yırtıcı hayvanlar bile en fazla 30 yıl hayatta kalabilirken, nasıl oluyor da insanoğlu çok daha uzun yaşayabiliyor? Bu değişik faktörlere bağlı kuşkusuz. Burada önce oldukça "rasyonel" bir doğa yaşamından söz etmemız lazım: Yavaş üreyen ve yetişen büyük memeli hayvan türleri, çabuk üreyen Kalp vuruşu aynı kücüklerden daha uzun yaşama şansına sahip. Üreme olgunluğuna ne kadaı erken erilirse. hayatta kalma şansı da o denli artıyor. Örneğin tarla faresi doğumundan üç hafta sonra üreme olgunluğuna erışıyor ve altı hafta sonra kendi yavrularını doğuruyor. Her fare yılda ortalama 168 yavru yapıyor. Yavrulardan çoğu birkaç hafta içınde bir kedinın zalim pençeleri arasında can verse bile bu yüksek üreme oranı türün süreklıliğini garantı etmeye yetıyor. Öte yandan ayılar 3040 serıe yaşıyor. Çünkü bir dağ ayısı ancak 6 yaşında "yetişkin" sayılıyor, zaten sayıca az olan yavrularını büyütebilmek ve böylece türün devamını sağlayabilmek için ayının fareden daha uzun bir zamana gereksınımı var... Eğer bir türün yavruları uzun bakım süreleri gerektirmiyorsa, ortalama yaşam uzunluğu da doğal olarak önemsizleşiyor. Örneğin bir morina balığı veya istiridye milyonlarca, hatta milyarlarca yumurta bıraktığı halde bunların ancak bir ya da iki tanesi yavruya dönüşüyor. Bütün morina balıklannın veya istiridyelerin yaşam sürelerini toplayıp ortalamasını aldığımızda, bunun bazen haftalarla, hatta günlerle ölçülebıldığıni görüyoruz. Fakat burada asıl önemli olan, doğadakı türün süreklılığınin sağlanrnış olması. Tüm canlılar arasında yavruları en uzun bakıma muhtaç olanlar insanlar. Ve doğa bu yüzden insan ömrünü diğerlerinden daha uzun kılmış, diyebiliriz. ( J