Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
YEŞİL S A Y F A "Denizlerimiz Dosyası" II. Türkiye'Deniz Bilimleri'nin sorunları mi meydana geldiği bir gerçekse de, bu bilginin iletişiminde aynı başarıya ulaşılmamış oluşu da üzücü bir gerçek ve bugün için bile büyük bir sorun olarak ortadadır. Bu neden, çok büyük yatırımlara konu olan bazı projelerde, yabancı danışmanların genellikle elde edilmeleri çok güç ve dağınık olan Iç kaynaklara yönel* mek yerine, dış kaynaklara başvurmaları sonucunu doğurmaktadır. Bunun başka bir nedeni de, diğer doğa olaylarında olduğu gibi, denizle ilgıli verilerde de uzun süreli gözlemlerden sonuç çıkarma zorunluğudur. Daha önce de belirttiğim gibi, iç kaynaklı oşlnografik gözlemler ancak 1950'li yıllara kadar uzanmaktadır. Bugün için, bu 30 yılı aşkın süre her türlü değerlendirme için yeterli olabilmektedir. Ne yazık ki, projelendirme ile uygulanması arasında geçen uzun yıllarda elde edilen veriler, uygulamactları "pişmiş aşa su katmak" kabilinden, pek ilgilendirmemektedir. Ayrıca 1960'h yıllarda yapılmış projelerde, halen geçirliğini yitirmiş kimi teoriler, yurtiçi araştırmalar ve sonuçlarının duyurulamamış olması nedeni ile tüm uygulamalara baz olarak alınmış ve ne yazıktır ki aradan çok uzun yıllar geçmesine ve bunca bilgi birikimine karşın uvgulamaya konulabilmiştir. Orneğin boğaz akıntılarının bir çöp konveyörü gibi kullanılması düsüncesi, hâlâ Merz ve Möller'in 1917'deki gözlemlerindeki varsayımlara dayandırılmaktadır. Bu teoriye göre, Akdeniz'den Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi yolu ile Boğaziçi'ne ulaşan alt akıntı tümü veya hiç değilse çok büyük bir bölümü ile boğazın Karadeniz'e açılan ağzındaki 50 m. dolayındaki eşiği aşarak Karadeniz'ln hidrojen sülfürlü derinliklerine akmaktadır. Buna göre bu akıntıya yüklenecek her türlü (evsel ve endüstriyel) atıklar da bu akımla, Karadeniz'in zaten ölü (I) olan su'arına gömülecektir. I Daha 1950'lerde Pektaş'ın gözlem ve değertendirmeleri bu akımın zaman zaman tümüyl* durduğunu, zaman zaman yavaşladığını v» hatta ters yönde akablldiğlni göstermiştir. Daha sonra denizde gözlem ve araştırma sürdüren bilim çevreleri Pektaş^ Boğaz akıntılarının bir "çÖp konveyörü" glbl ın teorisini kanıtlayan değerli veriler elde etmişler ve yayımlamışlardır.. (Akyartı kullanılması düsüncesi, her türlü atıklann aît akıntıyla A., Artüz M.I., Seyazıt M., Büyüközden Karadeniz'ln ölü (!) denllen sularına akıtılmasına dayanır. A., Çeçen K., Sümer M. ve dlğerterl.) Bu Ancak, araştırmalar, bu akımın bazen durduğunu, araştırmacılara göre, "alt akıntının anyavaşladıöım, hatta ters yönde akablldiğlni cak çok az bir kısmı Karadenlz'e ula•abllmektedlr." göstermektedir. Merz ve Möller teorislnden çıkartılarak, proje uygulamalarında kullanılan diM.llham Artüz, Biyolog ğer bir büyüklük de üst ve alt akıntıların taşıdığı su kütlelerinin hacim olarak lar, 1921 ve 1928'de A.Merz ve Müller stanbul Boğazı, Marmara Denisabitliğidir. Bu hacimler üst akıntı için tarafindan ortaya atılan boğazlara ilişzi ve Çanakkale Boğazı'nın oluş12600 m3/saniye ve alt akıntı için 6100 kin akıntı teorilerinin, belirii şartlar attınturdugu "Boğazlar sisteminin" m3/ saniye olarak alınmakta ve trilyonda geçeraizliğini ileri sürmesi bakımınakıntıları asırtar boyunca Insaluk yatırımlar bu sabit rakamlardan hadan son derece önemlidir. noğlunun ilgisini çekmiştir. Boreket edilerek uygulanmaya çalışılmak1950'lerde ve özellikle de 1960'lardan ğazJardaki karmaşık akıntı sistemi konutadır. sonra, Türk blllm çevrelerinln denizsunda ilk yazılı bikjller, 1681 yılında ItalBiz, 1986'da gerçekleştirdiğimiz bir lerimizle yakından ilgilenmelerinin başyan bilginlerinden Kont L.F. Marsllll'ye bilgisayar programı ile, boğazlar sistelıca nedeni, o dönemlerden başlayarak aittir. minde yapılmış akıntı hız ve yön ölçüm yıldan yıla büyük bir hızla artan yatırım Kont Mareilli, isveç Krallçesl Kristinar değerlerini derinliğe göre, üçboyutlu hamlelerine girişllmesidir. ya yazdığı raporlarda, boğazlarda gözolarak analiz etme olanağı bulduk. (Arledlği yüzey akıntılannın yaratacağı fizikBuna bir örnek olarak Istanbul mettüz 0 OşiDataBase 1986). Bu analizlersel gücün, dipte ters yönde akan bir den elde ettiğimlz bazı çarpıcı sonuçropolitanının atık giderme projeslni akıntı oluşturması gerektirdiğlni, Marlardan birkaç örnek şekil Vde gösterilgösterebiliriz. Eskiden beri "Akarau pls mara denizinde Qst akıntı şjddetine bağmiştir. tutmaz" atasözüne bakılarak bir çöp bilı olarak seviye değişimlerinin meydana donu gibi kullanılan denizlerin, otoBu şekilden de açıkça görülebildiği geldiğini, ayrıca Boğazlçl'nde yüzey arıtma, uzaklaştırma ve özümleme pogibi, aynı noktadan geçen su debisi ve akıntısının körfezlerde ters akıntılar oluştansiyel ve kapatisenin bilinmesinin, akıntının yönü çok büyük farklılıklar gösturduğunu ilk defa ortaya atmış oldu. projelendirme için bir rutin zorunluk oltermektedir. Bu da, debi ve yönlerin sa19. yüzyılın başlarında billm fllemini duğu bu proje ile kanıtlamıştır. Bu ise, bit değerler şeklinde düşünülmemesi saran denizlerin keşfi tutkusu, dünyanın denizlerin fiziksel (akıntı hız ve yönü, yogerektiğini kanıtlamaktadır. en ilginç su kütlesinl oluşturan boğazğunluk, sıcaklık vb.), kimyasal (tuzluluk, Bazı nüans farkları bulunmakla beralar sisteminin de pek çok yabancı araşçözünmüş oksijen, pH.vb.), biyolojik ve ber, Türk blllm adamlarının bu konutırıcıya konu olmasına yol açtı. Bu ekolojik özelliklerinin araştınlmasına geda çoğunlukla katıldıklan görüşleri şu nedenle, reken önemi sağlamıştı. 1970'li yıllardan şekllde özetlemek olasıdır: 1870te Ingiliz donanmasından kaptan sonra, denizle ilişkisi olan hemen her 1. 1981'den beri varlığı billnen, KaSpratt, proje ve uygulamalarda bu tür bilgilere radeniz yönündeki ters alt akıntı, yılın 1872'de ingiliz amirallerinden Warton, yer verilmesi zorunlu bir rutin haline geiönemli bir bölümünde ve özellikle Ka1881'de Rus donanmasından Mamiştir. radeniz'e dökülen nehir sularının debikaroft; sine ve meteorolojik şartlara bağlı 1950'lerden beri denizlerimizin özel1884'te itatyan Magnaghi, olarak durabilmektedir. likleri konusunda büyük bir bilgi biriki1886'da Fransız Gueydon, 2. Boğazlar sisteminin dip topografik 1892'de Alman Luksh ve VVolf, yapısı nedeni ile sürekll engellerle kar1894'te Alman Natterer ve Rus Spindşılaşan alt akıntı su kütlesl, sistem boler, yunca yüzey kütlesine yükselmekte ve 1910'da Danlmarkalı Nielsen ve arkakanşmaktadır. Bu nedenle Karadeniz'daşları, den geten tuzluluğu 0/0017 dolayındaki 1917'de Alman Merz ve Müller, su kütlesi, Sarayburnu kesltlnde 0/00 Boğazlar sisteminde önemli araştır20'ye ve Çanakkale Boğazı'nda 0/00 malar ve bunlara ilişkin yayımlar yaptı27 tuzluluğa ulaşmaktadır. Sistem boyunca yüzey sulannda gözlenen bu sülar. Bu araştırmalann özellikle, Osmanrekli tuzluluk artışı, alt su kütlesine lı Imparatorluğu'nun dış güçlerce paybırakılacak atıklann da geleceğini belirlaşılmaya çalışıldığı döneme rastlamaleı ürkıye'de yapılmış ve yapılmakta sı da son derece ilginçtir. Ayrıca bu krooian denizbilimleri araştırma sonuçlarınolojik listeden görüldüğü gibi, Türkiye nın, bilimsel iletişim ağının gereği gibi sularının arastırılması, başka ülkelerin kurulamamış oluşu nedeni ile ortaya çıtekelinde kalmıştır. Ancak 1950'li yıllarkardığı bu çarpık örnekleri pek çok aladan sonradır ki, Türk araştırmacılan, ülna yaymak olasıdır. Ancak burada vurkelerinin üç tarafını saran ve halft bile gulamayı amaçladığım, bütün zorluklaözellikleri tam anlamı ile çözulememiş ra karşın kabuklanndan çıkıp, gözlem olan kendi denizlerine karşı ikji duymave bulgulannı iç ve dış dünyaya duyuryajbaşlamışlardır. maya gayret sarf etmelerini, artık bir zoBu çerçevede Türk oşinograük arasrunluk haline geldiğini belirtmek ve tırmalann öncüsü ve genç yaşta aramızaraştıncılan aralannda sağlam bir kodan ayrılan Hüseyin Pektaş'ın 1950'de ordlnaayonun kurulmasına yardımcı . başlattığı ve ölümüne dek, mesai arkaolmaya çağırmaktır. | daşlan İle aralıksız sürdürdüğü çalışmaMaman yönunöen gtbnk Boğazlçl'n» ginn attvuat ekmMarda yön vo hadm doğtymhH. 12