Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HABER 5 6 MAYIS 2021 PERŞEMBE 1969’da onun durumundaki öğrencilere “ihtar” ve benzeri cezalar verildiği halde, o ihraç edildi. İlk infazı üniversite yapmıştı. 1969’daki bir yılı bulan yedinci ve en uzun tutukluluktan sonra Ankara’ya geldiğinde, arkadaşları arasında şu konuşma geDeniz’lerin idamında çiyor: Kırsala çıkacağımıza yargının kullanımı! Meclis’te mücadele etsek. “Çetin Altan’ın gözünü çıkarHukuk ve insan hakları mücadelesinin ödünsüz kahramanı Halit Çelenk, 2009 yılı kıdılar… Onu hazmedemeyenler bize ne yapar? Orada mücadele zemini yok.” O dönem Meclis kürsüsüne gelen şında Deniz Gezmiş ve arkadaş iktidar temsilcileri, tüm gençleri telarının yargılanması üzerine yaptı rörist ilan ediyordu. ğımız uzun görüşmede, söze şöyMeclis de çoktan infazı yapmıştı! le girmişti: HHH “Olağanüstü dönemlerin başlıca Deniz Gezmiş’ler 12 Mart 1971 özelliği hukuksuzluktur!” cuntası döneminde yargılanmadı. Ülkemizdeki bütün olağanüsSadece verilmiş olan infaz kararıtü süreçlerde hukuk askıya, toplum nı mahkeme kararıymış gibi metne baskıya alındı. dökecek bir yer arandı. İdamlarının üzerinden 49 yıl geÖnce İstanbul 1. Nolu Sıkıyöneçen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve tim Mahkemesi’nde davanın açılHüseyin İnan’ın yargılanışlarını, bu ması benimsendi. Ancak bu mahgüne de ders olması bakımından keme, “Bu gençler TCK 146’dan, sütuna yatıralım… anayasayı ortadan kaldırma suDeniz Gezmiş, İstanbul Üniversi çundan yargılanamaz” kararı vertesi Hukuk Fakültesi öğrencisiydi. di. Mahkeme hemen ortadan kaldırıldı. Ankara’da bu kararı yazacak mahkeme kuruldu. Ankara 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi’nin başına hukukçu olmayan Ali Elverdi getirildi. Yargılama tablosu ilginçti. 12 Mart yönetimi, “Türkiye’ye bol geliyor” diyerek 1961 Anayasası’nı askıya aldı. Fiilen ortadan kaldırdı. Buna karşılık “1961 Anayasası uygulansın” diyen Deniz’ler “Anayasayı ortadan kaldırmak” suçundan idama mahkum edildi. Asıl amaç idama mahkum etmek değil, hemen infaz etmekti. Bunun için de Meclis’in, Senato’nun ve Cumhurbaşkanlığı’nın onayı gerekiyordu. İnfaz kararı, makamlardan bütün işlerin önüne konarak jet hızıyla geçti. Meclis 53’e karşı 238, Senato 36’ya karşı 105 oyla onayladı. Sıra dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a geldi. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Faruk Erem kapsamlı mütalaa verdi. Özü şuydu: “Karar, siyasi irade ile infaza dönüşecek, Türkiye’nin geleceği için buna izin vermeyin.” Ancak hukuk katledilmişti bir kez! Yapılan sadece katliamlara “karar” uydurmaktı… HHH Deniz Gezmiş’lerin tasarlanarak öldürülmesine giden yol gösteriyor ki hukuk öldü mü, geriye bir şey kalmıyor! Türkiye 49 yılda ne kadar yol aldı? İktidar sahipleri “güç bende” diye icraata başladı mı, devamı “kendi hukukunu oluşturma” şeklinde geliyor. Dün, “iktidarın kontrolü dışındaki her hareket terör faaliyeti”… Bugün, daha ötesi… İktidar gibi düşünmeyen herkes “üye olmamakla birlikte terör örgütünün parçası”… Dün, “kanun yoksa, yaparız bir kanun, olur biter”… Bugün, “bu tür davalarda kanuna, delile ne gerek var”… Tablo aslında dünden daha kötü… Ancak şunu unutmamak gerekiyor: Nasıl dün, kötü gidişe direnenler varsa bugün de var. Bütün mahkemelerin üstünde bir de halkın vicdan mahkemesi var. Deniz’ler oradan soruyor: Bizim haykırdığımız tam bağımsız Türkiye özlemi, bugün dünden daha güncel değil mi? TBMM’DEKI HSK SEÇIMINDE IKTIDARDAN MILLET İTTIFAKI’NI BÖLME GIRIŞIMI Tuzağa düşüremediler ERDEM SEVGİ Hâkimler Savcılar Kurulu’na (HSK) ilk defa 7 üye seçecek olan TBMM’de, iktidar ile muhalefet arasındaki uzlaşma arayışının ardında “Millet İttifakı’nı bölme girişimi” olduğu ortaya çıktı. AKP, HSK üye seçimi için önce İYİ Parti’ye, “7 üyeden 2’sini size verelim, siz de bize TBMM Karma Komisyonu’nda destek verin” önerisini götürdü. Ancak İYİ Parti bu öneriye, “CHP’nin olmadığı yerde biz olmayız” karşılığını verdi. Ardından aynı öneriyi CHP’ye götüren AKP, oradan da “İYİ Parti’nin olmadığı yerde biz olmayız” yanıtı aldı. İktidar, bu girişimiyle hem “Millet İttifakı’nı parçalamayı” hem de kamuoyuna, “HSK üye seçimlerinin uzlaşmayla yapıldığı mesajını” vermek istiyordu. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kararlı tutumları, bu girişimi engellemiş oldu. ‘İstediğimiz gibi çıkarırız’ İddialara göre, iktidarın bir diğer taktiği ise muhalefeti 2 üyeye razı ederek HSK’nin bütün dairelerinde muhalefetten gelen üyelerin yer almasını engellemek. Bu kapsamda, AKP’nin kendisinin yaptığı düzenleme tamamen açık olmasına karşın muhalefet partilerine, “Bütün üyeleri bizim seçmemizin yolu var. Uzlaşmazsanız hepsini biz seçeriz” tehdidinde bulunduğu ileri sürülüyor. Bir AKP Grup Başkanvekili’nin, CHP’lilere, “Biz Karma Komisyon’dan 7 üyeyi de istediğimiz doğrultuda çıkarırız. Bu Meclis’te ‘bir 367 garabeti’ de bize yaptırmayın. Buna yol açmayın” mesajını verdiği dile getiriliyor. AKP yetkililerinin, 7 HSK üyesinin seçiminde uzlaşma olmaması durumunda nasıl bir yöntem izleyeceği de tartışılıyor. İddialara göre iktidar, “üye adaylarının çarşaf liste halinde oylamaya sunulması” ve bu yolla “bir komisyon üyesinin birden fazla üyeye oy vermesinin sağlanması” yöntemini uygulamayı planlıyor. Bu durumda “kuraya kalacak üyelerin iktidar oylarının çoğunluğuyla belirlenebileceği” değerlendiriliyor. Ancak, AKP tarafından hazırlanan ve TBMM’deki HSK seçimlerinin ne şekilde gerçekleştirileceğine ilişkin düzenleme bunu engelliyor. Edinilen bilgilere göre Kılıçdaroğlu, “7 üyenin 4’ünün iktidar çoğunluğu tarafından, 3 üyenin ise muhalefet tarafından belirlenmesi” yönünde görüş belirtiyor. Bu kapsamda CHP ve İYİ Parti’nin bu noktadan geri adım atması beklenmiyor. CHP kaynakları, “HSK üyelerine yönelik seçimin tartışmalı bir ortamda yapılmasının, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını zedeleyeceğini” belirterek, “Yargının bağımsız ve tarafsız olabilmesi için bu seçimlerin çoğulcu, açık, şeffaf ve liyakate dayalı yapılması lazım. Biz bu düşüncelerimizi iktidar ile paylaştık” ifadelerini kullanıyor. l ANKARA İKTİDAR KANADININ OYLARI YETMİYOR 2017’de referandumda halk oylamasına sunulan yeni anayasanın 159. maddesine göre, TBMM ilk kez HSK’ye Yargıtay ve Danıştay, öğretim üyeleri ile avukatlar arasından 7 üye seçimi yapacak. TBMM, aday adaylarının başvuruları için 7 Nisan’da ilana çıktı. 118 aday adayı TBMM’ye başvurdu. Karma Komisyon, 28 Nisan’da yaptığı toplantıda 3 AKP’li, 1 CHP’li ve 1 HDP’li üyeden oluşan bir alt komisyon oluşturdu. Tam kapanma sürecinde de çalışacak olan alt komisyon, başvuruları incelemeyi 17 Mayıs’ta tamamlayacak. 18 Mayıs’ta Karma Komisyon yeniden toplanarak 118 aday aday arasından 21 adayın belirlenmesi için seçim yapacak. Bir aday adayının aday olabilmesi için 52 üyeli Karma Komisyon’da yapılacak olan ilk tur oylamada en az 35, ikinci tur oylamada ise en az 31 oy alması gerekecek. Aksi durumda en çok oy alan aday adayları arasında kura çekilecek. Karma Komisyon’da AKP’nin ve MHP’nin toplam üye sayısı 30. Bu durumda Cumhur İttifakı, aday belirlemek için muhalefetin desteğine ihtiyaç duyuyor. TBMM Genel Kurulu’nda 21 aday arasından yapılacak 7 üye seçiminde de ilk turda 400, ikinci tursa ise 360 oy gerekiyor. İkinci turda gerekli oy sağlanamazsa kura çekimine gidilecek. Cumhur İttifakı’nın TBMM’deki koltuk sayısı da her iki turda çoğunluğu sağlayamıyor. PTT’nin hayali evrak vurgununda 6 milyon dolarlık tazminatı da farklı faturayla ödediği ortaya çıktı Yine yandaş zengin edildi HAZAL OCAK Hayali evrak vurgunu işinde zarar rekoru kıran Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na bağlı Posta ve Telgraf Teşkilatı (PTT) ile iştiraki PTT Bilgi Teknolojileri AŞ’nin sözleşme feshinden dolayı taahhüt ettiği 6 milyon dolar tazminatı ödediği ortaya çıktı. PTT ile iştirakinin söz konusu iş kapsamında 2019 ve 2020 yıllarında yandaş iki şirkete toplam 201 milyon 435 bin 915 lira para aktardığını anımsatan TBMM KİT Komisyonu üyesi CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, PTT’nin iştiraklerine yaptığı ödeme listesine dikkat çekti. Yavuzyılmaz, “Yüzde yüz soygun garantili PTT sözleşmesi. Vatandaş ekonomik krizin altında ezilirken, PTT yüz milyonlarca liralık peşkeşiyle yandaşları zengin etmeye devam ediyor” dedi. Yavuzyılmaz, PTT Bilgi Teknolojileri AŞ’nin 2018’de hayata geçirdiği, “dijital, arşiv, dönüşüm ve kâğıtsız ofis projesi”nde skandallar zincirini tespit etmişti. Süreç, Sayıştay’ın denetim raporuna da yansımıştı. Buna göre PTT, 2018 yılında dijital dönüşüm için iştirak şirketi ile sözleşme imzalamış ve 5 yıl boyunca yıllık 300 milyon adet evrakın işleme alınacağını taahhüt etmişti. Şirket ise işi ikiye bölmüş. PTT’yle sözleşmeyi imzaladıktan bir hafta sonra bir şirketle, yaklaşık bir ay sonra ise ikinci şirketle sözleşme yaparak işi devretmişti. İki sözleşme kapsamında da şirketlere 5 yıl boyunca asgari 400 milyon adet olmak üzere toplam 2 milyar adet evrakın işleme alınacağı taahhüt edilmişti. Sayıştay raporunda, PTT’nin 300 milyon adet evrakın işleme alınacağını iştirak şirketine taahhüt etmesine rağmen iştirak şirketin alt yüklenicilere 400 milyon adet evrakı işleme alacağını taaahüt ettiğine dikkat çekmişti. Raporda, PTT ile iştiraki arasında imzalanan sözleşmede PTT’den kaynaklı bir fesih durumunda 3 milyon dolar ödeme yükümlülüğü bulunurken iştirak şirketinin alt yüklenicilere tazminat tutarını 6 milyon dolar olarak belirlediğine işaret edilmişti. Sayıştay proje sürecine ilişkin PTT’den olayla ilgili inceleme ve soruşturma başlatmasını istedi. PTT Yönetim Kurulu, sözleşmelerin iptal edildiğini açıklamıştı. Yavuzyılmaz usülsuzlüklerle ilgili suç duyurusunda bulunmuştu. ‘Hortum bağladılar’ Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun geçen aylarda süreçle ilgili Yavuzyılmaz’ın soru önergesine verdiği yanıtta “29 Nisan 2020 tarihi itibarıyla PTT ve PTT Bilgi Teknolojileri AŞ’nin birbirlerinden herhangi bir borç veya alacağının kalmadığı hususunda mutabakat anlaşması imzalandığı” belirtilmişti. Bu sürecin ardından merak edilen 6 milyon dolar tazminat taahhüdünün akıbeti belli oldu. Yavuzyılmaz’ın paylaştığı bilgilere göre mutabakat sağlanmasına karşın PTT Bilgi Teknolojileri, bu tarihten sonra PTT’ye 6 fatura daha kesiyor. 29 Temmuz 2020’de kesilen son faturanın bedeli olan 42 milyon 164 bin 400 lira, o günkü kurla 6 milyon dolarlık tazminat tutarına denk geliyor. Gazetemize süreci anlatan Yavuzyılmaz, “Ancak fatura açıklamasına tazminat tutarı yazmayıp kayıtlara dijital arşiv hakediş bedeli olarak geçiriyorlar. Böylece adeta paravan şirket gibi hareket eden PTT Bilgi Teknoloji’nin hayali işler karşılığı fatura alıp fatura kesmesiyle, PTT’nin kasası ve yandaş şirketler arasına bir hortum bağlanmış oluyor. Ayrıca PTT, PTT Bilgi Teknolojileri, yandaş şirketler, hayali işe konu olan evraklar bile Türkiye’de. O zaman tazminat hükmü neden Amerikan Doları? Sözde yerlilik ve millilik nutukları atan AK Partili bürokratların Amerikan Doları olarak belirlediği tazminat hükmü ticaretin doğasına aykırıdır” dedi. BOLU BELEDİYESİ Moral etkinliğine engel Bolu Belediyesi’nin “tam kapanma” döneminde evlerindeki yurttaşlara moral vermek ve yerel müzisyenlere destek olmak amacıyla düzenlediği “mobil konser” programı, polis tarafından engellendi. Ekipler, “Hıfzıssıhha Kanunu’na göre izinsiz olduğu için böyle bir etkinlik yapmanız yasak. Gerekli izinler olsa biz sizin güvenliğinizi almak için burada oluruz. Ama şu an sonlandırmak zorundayız” dedi. Bunun üzerine Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Rasim Özdemir, “Yasaya aykırı bir durum olduğunu düşünmüyoruz. Yerel sanatçılarımız sektörel manada çok ciddi sıkıntı çekiyordu. Destek vermek istemiştik. Polisimiz böyle uygun görmüşse sonlandıralım” diye konuştu. l İç Politika Ankara Temsilcisi görevden alındı, Genel Yayın Yönetmeni istifa etti Habertürk’te ‘MHP’ depremi Habertürk’te program arkadaşı Ebru Baki’yi hedef alan MHP’ye “özür dileyin” çağrısı yapan Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir’in işine son verildi. Bu gelişmenin ardından kanalın Genel Yayın Yönetmeni Kürşad Oğuz istifa etti. Habertürk’teki süreç önceki gün MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, anayasa taslağını açıklaması sonrası başladı. Taslağın ele alındığı sabah programının ardından MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter, 100 maddelik anayasa önerisinin karalandığını iddia ederek “Ne o, kaldıramadınız mı? Kudurdunuz değil mi? Ebru Baki, her seferinde MHP’ye tahammülsüzlüğünü ifşa eden, alaycı gülümsemesiyle gerçekleri çarpıtan sözde bir gazetecidir. Konuklarını MHP düşmanları arasından seçmesi tam bir kokuşmuşluktur” paylaşımını yaptı. Dün sabah Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir, canlı yayında “Son zamanlarda bir alışkanlık başladı, gazetecilere hoşuna gitmeyen bir şey olduğunda ayar veren, hedef gösteren açıklamalar. Bu ifadeleri, ne bir eksik ne bir fazla, aynen Ulvi Bey’e iade ediyorum. Eğer MHP Genel Başkanı ve MHP kurumsal kişiliği de arkasındaysa onlar da özür dilemeli” ifadelerini kullandı. Programdan sonra Aydemir’in işine son verilirken Bahçeli, Habertürk’ü boykot kampanyası paylaştı. Gelişmeler üzerine kanalın Genel Yayın Yönetmeni Kürşad Oğuz istifa etti. Nedir bu başımıza gelenler? Felaket 14 ay önce başladı; ne olduğunu ve ne kadar korkunç olduğunu anlayana kadar bir de baktık ki en sevdiklerimiz, yakınlarımız ölmüş, hastalanmış, ömründen ömür gitmiş; işsiz kalmışız, zaten yoksulduk, iyice yoksullaşmışız, dükkân kapanmış, işyeri iflas etmiş, borçlar büyümüş, satılacak mal elde kalmış ya da aşı olamamışız ama fabrikada, inşaatta, markette çalışmak zorundayız, her an korka korka işe gidip geliyoruz dolu metrobüsle! Evet, her birimizin başında başka bir felaket. Geçtim, 19 yılın 18 yılında yaşadıklarımızı. Şu son bir yılı önümüze koyup bakalım. Felaket döneminde bile hâlâ tek dertleri vatandaş değil, iktidar! 14 ay geçti, hâlâ kafası kesik tavuğun kendini oradan oraya atması gibi, halkın ihtiyaçlarına yanıt olmaktan uzak, günübirlik kararlarla şaşırtıyorlar. Tepkiler yükselince güya düzeltiyor, fazla ses çıkmazsa oluruna bırakıyorlar! Böyle devlet yönetilir mi? Bulaşı yaydılar Şu 14 ayda yaşadıklarımıza bakın: Dünyayı sarsacak bir pandemi olduğunun farkına bile varamadılar, halkı bilinçlendirmediler, örnek olacak davranışlarda bulunmadılar! Halkın ritüelleri var, alıştığını yapmak istiyor, bunları yasaklamak yetmez nedenini anlatacak, ikna edeceksin. Hasta olanı, koronadan ölenin yakınlarını ziyarete gittiler. Kapanmaya, sosyal yaşamdan çekilmeye razı etmek için örnek olacaksın, tam tersini yaptılar: Çok lazımmış gibi Ayasofya’yı camiye çevirdiler; 81 ilden otobüslerle yandaş getirip toplu namazlarla şov yaptılar. Sen işyerlerine kilit vurdurmuşsun, maske dağıtmayı bile becerememişsin, Ayasofya şovu bir ay bile kurtarmadı! Ardından “lebaleb kongreler” geldi. Halk düğününü, barolar kongrelerini yapamazken AKP ve MHP tıkış tıkış dolu salonlarda kongrelerini yaptı, Anadolu’ya konfeti gibi virüs saçtılar, ondan sonra harita kıpkırmızı oldu, salgın patladı! Belediye nefreti Bu gibi durumlarda sahada en etkin olması gereken kurum belediyelerdir. Ama büyükşehirleri kaptırdığı Millet İttifakı belediyelerini hazmedememişler ki tek dertleri hizmetlerini engellemek, başarılı olmasınlar diye çırpınmak. Yenikapı’daki miting alanında hazırlanan sahra hastanesini kapatıp onun yerine boş duran Atatürk Havalimanı’nın milyonlara mal olmuş pistinin tam ortasına hastane inşa ettiler. Halkın belediyeye yaptığı maddi yardımlara el koydular! İstanbul’u kaptırdıkları İmamoğlu’na nefret ve kıskançlık yetmedi bitmedi, artık sitcom gibi, eli arkasında bahçede dolaştı diye soruşturma açıyorlar. Ne oldu? Alay konusu oldular. Böyle yapa yapa İmamoğlu’na sempatiyi artırdıklarını da anlamadılar hâlâ. Onun İstanbul’da belediye başkanı olarak kalması lazım ama zorla cumhurbaşkanı yapacaklar! Aşı yetmedi! Aşı konusu başka bir felaket. Geldi geliyor, gelemedi derken çalışan gençleri bir türlü aşılayamadılar: İşçi, memur, öğretmen, polis kapanma döneminde bile aşı olamadan çalışıyor; yaşlısı, emeklisi, ev kadını, aşılanmış, evde oturuyor, site bahçesinde yürüyüş yapması bile yasak! Şov yapmak için mezrada yalnız yaşayan amcayı aşıladılar, dağda tek başına ineğini otlatan teyzeye sokağa çıktı diye ceza yazdılar! Destan olur yaptıkları: Dükkânını kapadıkları esnafı, çalışmasına imkân kalmayan müzisyeni desteksiz bırakırken beşli inşaat çetesinin müşteri garantili ama kimsenin geçmediği otoyollarına, köprülerine dolarla para ödenmeye devam ediliyor. Kahveci Hüsnü Bey, intiharın eşiğinde ama Cengiz, Rize’ye ısmarlama havalimanı yapacak diye ormanı talan ediyor. AKP kendisine yüzde 80 oy vermiş İkizdere köylüsüne bile acımıyor, jandarma kalkanıyla ittiriyor! Emperyalist işgali Ya şu yarı kapanma ve kendimizi emperyalist işgali altında hissettiren turiste açık duruma ne dersiniz? Bizden daha kötü durumda olan bir tek Hindistan var; virüsün Hint varyantı çok tehlikeli. İmkânı olan Hindistan’dan kaçıyor. Ama ne en çok Hintlinin yaşadığı İngiltere ne Avrupa ülkeleri alıyor oradan gelenleri; hoop Türkiye’ye geliyor, burada özgür dolaşıyor ve yaşadığı ülkeye Türkiye’den gelmiş gibi dönüyorlar. Türkler evde “kapalı”yken İngiliz turist, sömürgeci atalarını hatırlayıp polise sözlü tacizde bulunacak kadar küstahlaşabiliyor. Koronadan ölenlerin sayıları “normal ölüm” raporuyla saklanırken (doktorlar en az üçle çarpın diyorlar) kapanma bahanesiyle alkollü içecek satışının yasaklanması, fazla gürültü koparınca marketlerde satılan ampulden tarağa bir dizi daha yasak geliyor! Pazarlar kapanınca köylü domatesini biberini ormana döküyor, siz marketten 78 liraya alıyorsunuz! Bu kadar beceriksizliğin oylarına yansıması kaçınılmazdı, anketler düşüşü gösteriyor ama nasıl bir hoşgörü ki hâlâ dibe vurmadılar. 19 yılda yandaş olarak beslediklerinden öyle bir kemik kitle yaratmışlar ki hâlâ destekçileri var. Yolsuzluklar, usulsüzlükler, beceriksizlikler ortadayken, hâlâ yüzleri kızarmıyor! Bizim felaketimiz, sadece can alan salgın değil, işte bu iktidar! Umut var mı? Var, var! Sağ kalan görecek, sıkın dişinizi!