27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÜCRETSIZ DENEME SINAVI Altınbaş Üniversitesi ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle 11. ve 12. sınıf öğrencileri ile lise mezunlarının katılımına açık 5 Temel Yeterlilik Testi (TYT) ve Alan Yeterlilik Testi (AYT) deneme sınavı yapılacak. Çevrimiçi deneme sınavları; 3 Mayıs14 Mayıs, 15 Mayıs21 Mayıs, 22 Mayıs28 Mayıs, 29 Mayıs4 Haziran ve 11 Haziran25 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek 5 farklı oturumla düzenlenecek. 6 MAYIS 2021 PERŞEMBE ÇOCUKLAR YETİŞKİN HALLERİNE MESAJ YAZDI Bol bol ‘macera yaşa’ Eğitim Reformu Girişimi ve Öğretmen Ağı işbirliğiyle yayımlanan “Arka Plan”ın yeni bölümü çocuklara ayrıldı. Çocuklar, “çocuk olmayı” şöyle anlattı: 4 “Çocuk olmak, oyun oynamak demek, çok eğlenceli olmaktır.” “Çocuk olmayı seviyorum, çünkü çok oyun oynuyorum.” Okulöncesi öğrencisi, 4 yaş. 4 “Çocuk olmak sıkıcı iş hayatına daha girmemenin mutluluğunu yaşamak demek.” “Çocuk olmayı seviyorum, daha çok oynayacak vakit bulabiliyorum. Büyüyüp yaşlanıp ölmek istemiyorum. Ölümsüz olmak istiyorum.” 3. sınıf öğrencisi, 9 yaş. 4 “Rainbow dash demek.” “Çocuk olmayı seviyorum. Çünkü bebekken küçüktüm. Sonra orta yaşa geldim, o yüzden.” Okulöncesi öğrencisi, 4 yaş. 4 “Eğlenmek diyebilirim ama bayağı iş yapmak gerektiğini anladım. Eğlenceden çok sıkıcı işler yapmak zorundayım. Çocuk olmama rağmen arada iş de yapmam gerekiyor. Ortalığı toplamak gibi mesela.” 4 “Annem ve babamla vakit geçirebilirsem o sıkıcı anları bile eğlenceli hale getirebiliyorlar. Çocuk olmayı en çok annemle babamın yanındayken seviyorum.” Okulöncesi öğrencisi, 5 yaş. 4 “Çocuk olmak eğlenmek, gezmek, derslerini yapmak, okula gidip gelmek, hayatını yaşamak, doğum günlerini kutlamak bir de görevlerini yerine getirmek, istediğin mesleği yapmak için çalışmak ve bir şeyler yaratmak demek.” 4 “Çocuk olmayı çok seviyorum, çünkü çok eğlenceli ama bazen hiç sevmiyorum, çünkü çok ders çalışmak gerekiyor.” 3. sınıf öğrencisi, 9 yaş. 4 “Çocuk olmak oyun, eğlence, top, komiklik, koşmak demek. Ayrıca çocuk olmayı seviyorum, çünkü daha çok oyun eğlence demek, ha bir de biraz daha özgür olsam...” 5. sınıf öğrencisi, 11 yaş. EĞİTİM 4 “Çocuk olmak arkadaşlarınla keyifli vakit geçirmek, oyun oynamak, ödevlere boğulmadan yaşamak demek.” 4. sınıf öğrencisi, 10 yaş. Gulu gulu diye bağırmak... Çocukların büyüklük hallerine bıraktıkları mesajlar da şöyle: 4 “Büyüyünce okula gideceğim, istediğim çizgi filmi kendim açacağım.” Okulöncesi öğrencisi, 4 yaş. 4 “Büyüdükçe yeni arkadaşlar edineceğim. Şu anda yapmak istediğim meslekler değişebilecek. Merak ettiğim kitapları okuyabileceğim. Yaş sınırı olan maceraları yaşayabileceğim.” 4 “Büyüdüğümdeki kendime ‘Bol eğlen. Hep pozitif ol. Bol bol macera yaşa. Sınavlarına hazırlan’ derdim.” 3. sınıf öğrencisi, 9 yaş. 4 “Tabii ki de şey mesajı verirdim. Elisa, seni çok seviyorum, Pinky Pie. Elisa benim en yakın arkadaşım.” Okulöncesi öğrenci, 4 yaş. 4 “İşlerini, çalışmayı bırak da kendinin yeteneğini keşfet derdim mesela. Artık çocuğunla biraz daha vakit geçirmek zorundasın derdim.” Okulöncesi öğrenci, 5 yaş. 4 “Ben hem iç mimar hem de dış mimar olacağım. Buna engel olacak olan varsa beni çiğneyip geçmesi gerekiyor. Büyüdükçe zevklerim, huylarım değişebilir ama hayal kurmaktan asla vazgeçmem. Hayal kurmak benden vazgeçebilir ama ben hayal kurmaktan vazgeçmem.” 3. sınıf öğrencisi, 9 yaş. 4 “Özgürleşeceğim, ciddileşeceğim, hayatım sıkıcılaşacak. Büyümek istemem.” “Keşke çocuk kalsaydın ve ödevlerini yapsaydın.” 5. sınıf öğrencisi, 11 yaş. 4 “Büyüdükçe hayatımda ödevlerin olmayacağını düşünüyorum.” “Biliyor musun, eskiden hiç utanmadan ‘gulu gulu’ diye bağırıyordum.” 4. sınıf öğrencisi, 10 yaş. ‘Bütün dünya bizim’ Bütün Çocuklar Bizim Derneği (BÇBD), üzerlerinde “Hayallerim rengârenk”, “Yaşamın renkleriyiz”, “Bütün çocuklar kardeşiz”, “Bütün dünya bizim” ve “Biz varız biz yarınız” sloganlarının yazılı olduğu tişört, şapka ve balonları 17 bin 580 ilkokul birinci kademe öğrencilerine ulaştırdı. Derneğin üye ve gönüllülerinin çocuklar için yeniden anlattığı 19 masal, YouTube kanalı üzerinden izlenebiliyor. Koç’a ‘Triple Crown’ Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve İşletme Enstitüsü, İşletme Yüksek Okullarını Geliştirme Derneği’nden (Association to Advance Collegiate Schools of BusinessAACSB) akreditasyon aldı. Daha önce AMBA ve EQUIS akreditasyonlarını alan Koç Üniversitesi, bununla “Triple Crown” (üçlü akreditasyon) unvanına sahip oldu. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı ve İşletme Enstitüsü Akademik Direktörü Prof. Dr. Zeynep Gürhan, ACCSB topluluğu tarafından tanınarak akreditasyon sayısını üçe yükselttiklerini belirterek “Bu sayede dünyadaki en iyi işletme okullarının sahip olduğu üçlü akredite unvanına erişmenin onurunu yaşıyoruz. Bu akreditasyona ulaşmak, Koç Üniversitesi’nin öğretim, araştırma, müfredat geliştirme ve öğrenci kazanımı ve deneyimi gibi alanlar dahil olmak üzere eğitimde mükemmelliğin küresel standartlarda tanınması anlamına geliyor’’ dedi. 422 BIN ÇOCUĞA EĞITIM YOK Eğitimci Alaattin Dinçer, Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Müdürlüğü’nün 2021 yılı mart ayında yayımlanan verilerine göre geçici koruma altında olan 1 milyon 197 bin 124 çocuktan 774 bin 257’sinin eğitim aldığını belirterek “Çocukların yüzde 35.32’si eğitime/okula erişemedi. Bu oranın sayısal olarak karşılığı 422 bin 867’dir” dedi. Geçici koruma altındaki farklı dil, kültür ve etnik yapıdan gelen yaklaşık 775 bin çocuğun yüz yüze ve uzaktan öğretim sürecine katıldığına dikkat çeken Dinçer, şunları söyledi: “Öğretmenler, geçici koruma altındaki çocukların konuştuğu dil bilmemekten kaynaklı iletişim sorunu çekiyor. Uzaktan eğitime erişebilen çocuklar ise anadilleri dışındaki bir dille dijital araçlar üzerinden karşılaşınca sürece katılmakta zorlanıyor, uyum sorunları yaşıyor. Ülkede yaşayan bütün çocukların eğitim hakkı olduğundan hareketle, dijital araç ve internet erişimi olmayanların saptanarak ihtiyaçlarının ücretsiz karşılanması gerekir.” İGDAŞ GENEL MÜDÜRÜ DR. MITHAT BÜLENT ÖZMEN, DEPREM FARKINDALIK PROJESINI ANLATTI Deprem bilinci hayat kurtarır İstanbul Büyükşehir Belediyesi, olası bir İstanbul depremine karşı son iki yıldır yürüttüğü çalışmalarla dikkat çekiyor. Başta “İstanbul Deprem Çalıştayı” olmak üzere, 39 ilçe için ayrı ayrı “İlçe Olası Deprem Kayıp Tahmini Kitapçıkları”, “Deprem Seferberlik Planı” gibi birçok önemli projeye imza atıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden biri olan İGDAŞ ise hem aldığı altyapı tedbirleri ile hem de başlattığı Deprem Farkındalık Projesi ile İstanbullulara deprem gerçeğini hatırlatıyor. İGDAŞ’ın Deprem Farkındalık Projesi ile ilgili detaylarını İGDAŞ Genel Müdürü Dr. Mithat Bülent Özmen ile konuştuk. l Deprem Farkındalık Projesi’nin çıkış noktası nedir? Deprem konusundaki geçmiş deneyimlerimiz bize gösteriyor ki deprem öncesi ve sonrası için alınacak önlemler, kayıpların önüne geçilmesi açısından büyük önem arz ediyor. Hiç kuşku yok ki deprem İstanbul’un kaçınılmaz bir gerçeği. Bazen deprem hiç yaşanmayacakmış gibi davranıyoruz. Yaşanan afetler birkaç yıl içerisinde unutularak alınması gereken önlemler gecikebiliyor. Bu nedenle önce deprem gerçeğinin farkında olmak gerekir. Bu farkındalık önlem almayı da beraberinde getirecektir. Deprem farkındalığının oluşturulması ve deprem konusunda toplumun eğitilmesi için bizim gibi kurumlara çok önemli görevler düşmektedir. Bu bilinçle biz de AKUT Vakfı ile işbirliği yaparak Deprem Farkındalık Projesi’ni başlattık. l Bu projede AKUT Vakfı ile yürüme nedeniniz nedir? AKUT Vakfı, her türlü doğal afet konusunda deneyimli ve aramakurtarma çalışmaları alanında büyük başarılara imza atmış bir kurum. İşinin uzmanı çalışanları sayesinde birçok olayda binlerce insanın hayatını kurtararak onlara yeni bir yaşam kazandıran bir oluşum. Bu nedenle biz de çalışanlarımızı ve ailelerini deprem konusunda bilgilendirirken AKUT Vakfı’nın tecrübelerinden yararlanmak istedik. l Deprem Farkındalık Projesi’ni detaylandırabilir misiniz? İGDAŞ gibi insana hizmet eden kurumların deprem gibi doğal afetleri yönetme, bu durumlara karşı önlem alma ve insanları bilinçlendirme konusunda büyük sorumlulukları olduğunu düşünüyorum. Biz de bu sorumluluk çerçevesinde AKUT Vakfı ile işbirliği yaparak Deprem Farkındalık Projesi’ni hayata geçirdik. Proje kapsamında İGDAŞ çalışanlarına ve onların ailelerine deprem konusunda farkındalık eğitimleri veriyoruz. Eğitimler tamamlandıktan sonra yine deprem anı ve sonrası için kritik bir yere sahip olan Acil Durum Çantaları dağıtıyoruz. Sunduğumuz bu eğitimler; deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrasında yapılması gerekenler, ilk müdahale bilgisi ve acil durum çantasında bulunması gereken malzemeler ve bu malzemelerin kullanımı gibi içeriklerden oluşmaktadır. Amacımız çalışanlarımızın farkındalığını artırarak deprem konusunda bilinç kazandırmaktır. Unutmayalım ki deprem bilinci hayat kurtarır. l Deprem Farkındalık Projesi sadece İGDAŞ çalışanlarını mı kapsıyor? Biz 7 milyon abonesi olan ancak 16 milyon İstanbulluya hizmet eden bir şirketiz. Bu projemiz de tıpkı diğerleri gibi tüm İstanbul’a dokunan bir proje. Deprem Farkındalık Projesi, insanların dikkatini çekecek şekilde kurguladığımız bilinçlendirici video içeriklerinden oluşmaktadır. Bu içerikleri birçok ulusal mecrada yayımlayarak tüm İstanbul’a ulaşmayı hedefliyoruz. l İGDAŞ deprem konusunda başka projeler yürütüyor mu? İGDAŞ olarak uzun yıllardır depreme karşı projeler geliştiriyoruz. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve TÜBİTAK işbirliği ile Deprem Risk Azaltım Sistemini hayata geçirdik. Deprem sonrası gaz akışını otomatik olarak kesebilecek kabiliyette olan bu akıllı sistemle Erken Uyarı Sistemini entegre ederek hassas ölçüme dayalı teknolojik geliştirme ve güncellemeleri hayata geçirdik. l Bu sistem, depremle ilgili nelere çözüm üretecek? Deprem Erken Uyarı Sistemi, Kandilli Rasathanesi’nin Marmara kıyılarında bulunan deprem sensörleri ve İGDAŞ’ın ana kumanda merkezi arasında 7/24 veri akışı sağlıyor. Meydana gelen deprem bilgisi, veri transferi yoluyla afetin kıyıya ulaşmasından 510 saniye önce Marmara kıyılarındaki alıcılar üzerinden İGDAŞ’ın ana kumanda merkezine aktarılıyor. Yer hareketlerini algılayan 850 kayıt cihazı sayesinde deprem alarmının hemen ardından tüm istasyonlardan yapılan doğalgaz dağıtımı anlık olarak kesilebiliyor. İstanbul’un gaz akışını depremin kıyıya ulaşmasından 510 saniye önce kesebilme kabiliyetine sahibiz. Depremde doğalgaz hatlarında meydana gelebilecek hasarlarından kaynaklı ikincil felaketleri engelliyoruz. Yine bu sistem, “deprem oldu, gazı kestik ama en çok hasar nerede? Öncelikli nereye müdahale edeceğiz” gibi sorulara cevap üretiyor. Gerçek zamanlı deprem riski haritaları oluşturma ve bu haritaları acil müdahale ekipleri ile paylaşma gibi afet yönetimine dair kritik bir görevi de yerine getiriyor. Depremden sonraki 15 dakika içerisinde otomatik olarak üretilen hasar öngörü raporu, ilgili tüm personelimize ulaşmaktadır. 7/24 esasına göre çalışan İGDAŞ’ın acil müdahale ekiplerine online olarak ulaşan bu raporlar, deprem sonrası doğalgaz altyapısı ve bina üst stokunda oluşabilecek muhtemel hasarları gösteriyor. Böylece ilgili personelimiz, bölgesel ve noktasal olarak nereye müdahale edeceğini öngörebiliyor ve buna göre harekete geçebiliyor. En hazır kurumlardan biriyiz l Deprem konusunda eklemek istediğiniz başka bir şey var mı? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun öncülüğünde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin deprem konusunda yürüttüğü birçok proje var. Biz de İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki olarak bilimsel ve teknolojik gelişmeleri takip edip inovatif projelerimizle depreme en hazır kurumlardan biri olmaya devam edeceğiz. BU BİR İLANDIR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle