28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] 13 4 MAYIS 2021 SALI Enflasyon nisan ayında, aylık yüzde 1.68 artarken yıllıkta yüzde 17.14’e yükseldi Çarşı pazar yanıyor Yıllık tüketici enflasyonu nisan ayında son iki yılın zirvesine ulaştı. Üretici fiyatlarındaki hızlı yükseliş ise TÜFE’yi daha da yükseltme potansiyeli taşıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “Tüketici Fiyat Endeksi, Nisan 2021” raporu, AKP’nin yanlış ekonomi politikaları nedeniyle yurttaşı yıllardır ezen fiyat artışlarının hız kesmeden devam ettiğini ortaya koydu. Salgın ise yaratılan tahribatın daha da büyümesine neden oluyor. Ayrıca Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, yeni enflasyon raporuyla ilgili geçen hafta yaptığı toplantıda enflasyonun nisan ayında zirve yapacağını ve sonrasında düşüşe geçeceğini belirtse de üretici fiyatlarındaki hızlı yükseliş önümüzdeki dönemde TÜFE’yi daha da yukarı taşıma potansiyeli içeriyor. TÜİK’in verilerine göre TÜFE’de 2021 yılı nisan ayında bir önceki aya (aylık) göre yüzde 1.68, bir önceki yılın aralık ayına (4 aylık) göre yüzde 5.45, bir önceki yılın aynı ayına (yıllık) göre yüzde 17.14 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 13.7 artış gerçekleşti. Böylece yıllık oran Nisan 2019’daki yüzde 19.5’ten bu yana en yüksek enflasyon olarak kayıtlara geçti. İşte diğer detaylar: İKRAMIYE ÖDEMESI 6 MAYIS’TA BAŞLIYOR Geçen hafta yapılan yasal düzenleme ile emekliye verilen bayram ikramiyesi 1100 TL’ye yükseltilirken, ramazan için yapılacak ödemelerin takvimi de dün açıkladı. Buna göre SSK emeklileri ikramiyelerini 6 Mayıs’ta, BağKur ve Emekli Sandığı emeklileri ikramiyelerini 7 Mayıs’ta alacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, “12.7 milyon emekliye 12.3 milyar lira ikramiye ödenecek. Emek de emeklilerimiz de başımızın tacı. Emeklilerimizin 7 gün 24 saat hizmetindeyiz. Hayırlı bayramlar geçirmelerini temenni ediyorum” dedi. l Gıda hızlandı: Ana harcama grupları açısından aylık artışın yüksek olduğu gruplar yüzde 7.57 ile giyim ve ayakkabı, yüzde 2.13 ile gıda ve alkolsüz içecekler ve yüzde 2.09 ile eğitim oldu. En yüksek yıllık artış ise yüzde 29.31 ile ulaştırma ana harcama grubunda. Gıdadaki yıllık artış ise yüzde 16.98. l 281 madde zamlı: Endekste kapsanan 415 maddeden, 92 maddenin ortalama fiyatında aylık düşüş gerçekleşirken, 42 maddenin ortalama fiyatı değişmedi. 281 maddenin ortalama fiyatı ise arttı. l ‘Çekirdek’te tehlike: Enflasyonun seyriyle ilgili önemli veriler barındıran ve çekirdek enflasyon olarak adlandırılan TÜFEB’de (işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE) aylık artış yüzde 1.65 olurken, yıllık oran yüzde 18.11’e yükseldi. TÜFEB mart ayında yüzde 17.49’du. l Domates şampiyon: Mal ve hizmet bazında en yüksek aylık fiyat artışı yüzde 29.91 ile domateste görüldü. Bunu yüzde 15.76 ile çocuk gömleği, yüzde 14.95 ile kadın elbisesi izledi. En çok fiyat düşüşü ise yüzde 24.71 ile patlıcanda. Düşüşte bu ürünü yüzde 7.66 ile salatalık ve yüzde 4.95 ile genç odası takımı izledi. ENAGrup yüzde 2.62 Öte yandan bir grup akademisyenin kurduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAGrup) tarafından, son 1 yıldır günlük veriler üzerinden hazırlanan ENAGrup Tüketici Fiyat Endeksi (ETÜFE), nisan döneminde (31.03.202130.04.2021) aylık olarak yüzde 2.62 arttı. Yapılan açıklamaya göre TÜİK alt grupları gösterge olarak alındığında en çok aylık düşüş yüzde 3.04 ile çeşitli mal ve hizmetlerde görülürken, en fazla yükseliş ise yüzde 7.12 ile lokanta ve oteller kaleminde gerçekleşti. l Ekonomi Servisi Domatesi soğuk havalar vurdu ALI CAN POLAT Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre nisanda en yüksek fiyat artışı yüzde 24.91 ile domateste yaşandı. Sezon yaklaşırken fiyatlar halde 325 TL market raflarında ise ortalama 932 TL arasında değişiyor. Üretici ise fiyat artışlarının nedenini hem olumsuz hava koşullarına bağladı. Soğuk havaların etkisiyle yeni mahsül ürünlerin geç kaldığını belirten Antalyalı domates üreticisi Süleyman Özkan, “Meyvesebze özellikle geceleri yetişir, geçen aylarda geceleri çok soğuk olduğu için biz yeni mahsülleri çok geç aldık. Zaten domates az var, piyasada olanını da marketler alıyor, piyasayı belirliyor ve raflara 10 TL’den koyuyorlar. Şu anda semt pazarları kapalı olduğu için hal esnafı ve tüccarlar domates alımını durdurdu” dedi. Kota dolmasına rağmen Rusya’ya ihracatın devam ettiğini belirten Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak ise bunun da fiyatlara yansıdığını söyledi. İklimsel koşullardan dolayı seralarda dahi yeni mahsüllerin yetişemediğini akratan Uçak, “Nisan ayında havalar bir türlü ısınmadı. Henüz seralara dikilen ikinci mahsülleri alamadık. Bütün bunlar da özellikle nisanda domatesin raflardaki fiyatının yükselmesine sebep oldu. Mayısta düzeleceğini düşünüyoruz” diye konuştu. ÜRETICI FIYATLARI UÇUŞA GEÇTI TÜİK’in yine dün açıkladığı “Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi(YİÜFE), Nisan 2021” raporu ise önümüzdeki aylarda TÜFE’yi dikkat çekici şekilde artırma potasiyeli taşıyor. YİÜFE 2021 yılı nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 4.34, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 12.91, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 35.17 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 19.44 artış gösterdi. Yıllık rakam mart ayında yüzde 31.2 idi. Ayrıca yüzde 37.17’lik bu yıllık oran, Kasım 2018’den (yüzde 38.54) bu yana en yüksek YİÜFE değeri oldu. YİÜFE’nin detaylarına bakıldığında ise nisanda aylık artış madencilik ve taşocakçılığında yüzde 5.02, imalatta yüzde 4.55, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 2.22, su temininde yüzde 0.27 oldu. Tarım salgında ağır yaralı BÜLENT ECEVİT Antalya Ticaret Borsası (ATB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, Coviid19 salgınının kentteki tarım ve ekonomiye darbe vurduğunu belirtti. Türkiye’de tarımın zor durumda olduğunu söyleyen Çandır, “Çünkü uzun süredir 1 kazanmak için 1.5 harcamak zorunda kalmaktayız. Tarım uzun bir süredir toplu olarak fakirleşmektedir” uyarısında bulundu. Antalya’nın tarım, turizm, hizmet ve ticarete dayalı bir ekonomiye sahip, büyük ölçüde kendi çabası, emeği ve riskleriyle baş başa yaşayan girişimci bir kent olduğunu kaydeden Ali Çandır, salgının en ağır darbe vurduğu sektörlerin tamamının Antalya’nın ağırlıklı sektörleri olduğunu belirtti. Antalya’nın tarımda da önemli üretici kentlerden olduğunu ekleyen Çandır, “Tarımda durum üretici ağırlıklı kentlerde olduğu gibi iç açıcı değil” yorumunu yaptı. Çandır şöyle konuştu: “Bizim tarımdaki son iyi yılımız 2010’dur. O tarihten bu yana tarımdaki reel kazançlar sürekli düşmektedir. Bu yüzdendir ki uzun yıllardır tarımda hem toprak hem de insan kaybı yaşamaktayız.” Tarımsal ihracatta da iç açıcı bir durumun olmadığını ifade eden Başkan Ali Çandır, ihracat artarken birim fiyatın düştüğünü vurguladı. Çandır, “Öyle ki kilogram başına sebze ihracat değerimiz 2011 yılı mart ayında 0.69 dolar iken 2021 yılı mart ayında 0.62 dolara gerilemiştir” diye konuştu. Tarımda kredi büyümesiyle karşı karşıya olduklarını da söyleyen Çandır, “Geçen yılın yaklaşık 2 kat üzerinde orana sahip olan bu krediler yatırıma değil, ayakta kalmak için kullanılmıştır. Yüksek faiz yüküne çare bekliyoruz” dedi. l ANTALYA Yeni bakan Mısır’a pas attı Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) dün yaptığı ortak açıklamaya göre salgın nedeniyle Nisan 2020’de ağır darbe alan dış ticaret, bu yıl baz etkisiyle hızlı bir çıkış yakaladı. Nisanda geçen yılın aynı ayına kıyasla ihracat yüz Mehmet Muş de 109 artarak 18.8 milyar dolar, ithalat yüzde 61.4 artarak 21.9 milyar dolar olurken, dış ticaret açığı yüzde 31.9 düşüşle 3.1 milyar dolara indi. İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 66.2’den yüzde 85.7’ye çıktı. İlk 4 ayda ise ihracat yüzde 33.1 artışla 68.7 milyar dolar, ithalat yüzde 19.7 artışla 82.9 milyar dolar ve açık yüzde 19.5 düşüşle 14.2 milyar dolar oldu. İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 74.6’dan yüzde 82.9’a çıktı. Yeni Ticaret Bakanı Mehmet Muş, “Dış ticaretimizde Avrupa, Asya ve Ortadoğu pazarlarına yakınlığımızı daha etkin kullanmak ve ülkeİsmail Gülle mizin üretim ve tedarik konusundaki üstünlüğünü pekiştirmek istiyoruz. Ayrıca Mısır ile gelişen diplomatik ilişkilere paralel olarak ticari ve ekonomik ilişkilerimizi güçlendirmek arzusundayız” derken, TİM Başkanı İsmail Gülle şu vurguyu yaptı: “Yıllık ihracat hedefimiz olan 184 milyar dolardan çok daha yüksek rakamlara, 200 milyar dolarlara hep birlikte, yakın zamanda ulaşacağız.” l Ekonomi Servisi ‘ZINCIR’E INTERNET ELEŞTIRISI Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, esnafın kapanma nedeniyle satamadığı ürünleri zincir marketlerin kargo ve lojistik firmaları aracılığıyla sattığını belirtti. İnşaat ve imalat dışındaki internet satışlarının incelenmesi gerektiğini belirten Palandöken, şunları söyledi: “Olan yine esnaf ve sanatkârlara oluyor. Esnaf, haksız rekabetle karşı karşıya kalıyor. Zincir marketlerin yaptıkları satışlar Hazine ve Maliye ile İçişleri bakanlıklarınca incelenmeli ve yasak günlerinde satışların nasıl yapılabildiği sorulmalı.” İMALAT PMI SERT DÜŞTÜ İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) anketinin yeni sonuçlarına göre martta 52.6 olan İmalat PMI nisanda 50.4’e geriledi. Bu kapsamda nisanda hem üretim hem yeni siparişler yavaşlama kaydetti. Anket katılımcıları bu durumu genel olarak Türkiye’de Covid19 salgınının yeniden yükselmesine bağladı. Üretimdeki yavaşlama üç aylık büyümenin ardından gerçekleşti. IHS Markit Ekonomi Direktörü Andrew Harker, “Müşterilerin yeni projelere girmekten uzak durması, üretimi ve yeni siparişleri yavaşlattı” dedi. l Ekonomi Servisi Ucube başkanlık mı? Demokrasi cephesi ittifakı mı? Erdoğan liderliğinde, o zamanki iktidar ittifakları içinde, Gülen cemaati ortaklığında, referandum oylamasına sunulup kabul ettirilen başkanlık rejimi metninde, dünyada bir başka örneği olmayan ucube modelin içinde, çift şapkalı, Tekadam, Saray rejimi oluşturulduğunda, seçimlere de hile karıştırıldığı tartışmalarını unutalı çok oldu. Yasamayürütmeyargı erkler ayrılığının sınırsız çiğnenebilmesi oyunlarına açıkların, bugünün hile boyutlarına vardırılabileceğini elbette aklımızdan geçiremezdik.. Gazetecilikte, üç kuşağı kucaklayan tanıklıklarımın birikimiyle, üç askeri, iç içe birçok katı, iç ve dış odaklı sivil darbelerin birikimiyle geldiğimiz noktada, “Bu kadar çok toplumsal bedel ödendikten sonra hiç değilse yüze göze bulaşacak ucube model yönetiminde yaşanacaklarla toplumsal tabandan uyanış kaçınılmaz olacaktır..” anlamına da gelebilecek bir iyimserlik içindeydim.. Ne dünyayı, emperyal ülkelerin kurulu düzenlerini bile sarsacak, hiç değilse kendi ülkelerine dönük demokrasilerinden de sapmaları getirebilecek, küresel ölçekteki derin otoriterleşmeye akışı görebilmişim.. Ne de gözleri dönmüş emperyal çatışmacılıkta, üzerinden savaşlar çıkarabilme stratejilerindeki yeni ustalıkları algılayabilmişim.. Kendilerine de dönen silah olarak ürettikleri her çatışmacılığın ardından yaşanacak büyük ekonomik krizlerin, çöküşlerin bedellerinin, sonuçta dünya ölçeğinde hızlandırdıkları küresel çöküşlerin boyutlarının bu kadar hızlı, yıkıcı olabileceklerini de.. Bir yıl öncesinden bir yıl sonrasında olabilecekleri öngörebilmekten çok uzaklardayız. Bir yanı ile de geriye dönüşü olamayacak gerçekliklerle de yüz yüzeyiz.. Kuşkusuz Büyük Amerika (!) eksenli askeri sivil darbeler en ağır bedelleri ile en uzun süreli işe yarayanlarda başı çekerlerdi. Şimdilerde hem süreleri hem hedeflerine varabilmeleri üzerinden fiyaskolarıyla diğer emperyal güçler için de moral bozucu örnekleri oluşturmaktalar. AB, Rusya, Çin, Hindistan, Japonya.. güç merkezleri içinde tersyüz oluşlar çok hızlı ve çok acımasız örneklerle bir ittifak, bir çatışmacılık içinde güçlerini yitirmeme çabalarını sürdürmekteler.. HHH Bizi elbette en çok, ülkemize dönük hamleler içinde bizde açılan yaralar, ülkemizi vatandaşlarının tümünü etkileyen sonuçlarına karşı özsavunma gücü oluşturabilme dinamiklerimiz ilgilendiriyor. Tartışamayacağımız tek gerçeğimiz ise dünya ölçeğinde gerçekten ucube bir başkanlık rejimi modeli içinde, Cumhur cephesi içinde yaşanmışlıkların halkalarında, şimdilerde Millet cephesi olarak karşı karşıya olduğumuz, var olan ucube metnin yasal sınırları hile yolları ile aşılarak kararnameler, hukuksuz fiili icraatlar içinde yapılanlarla, yüz yüze kaldığımız haksızlık, hukuksuzlukların boyutları bedelleri.. Yaşamımızın her alanına dönük orantısız, haksız, hukuksuz icraatlara üretilmiş formüller içinde, yalanlar içinde şu güncel yaşadıklarımıza bir bakın hele.. Şu satırları yazarken bile çok iddialı, deneyimli bir hukukçunun son ikiüç günün yaptım oldu icraatları üzerinden yöneltilen sorular karşısında “Aldığım eğitim bunu açıklamama, yorumlamama yetmiyor..” cümlesini duyuyorum.. İnanılır gibi değil, sözde virüsten korunma adına alınmış kaçınılmaz önlemler, yasaklarla korunma içindeyiz. Biz sokağa adım atsak suç işlemiş oluyoruz. Gazeteci fotoğrafını çekemiyor. Sıradan vatandaş, demokratik örgütlenmeler anayasal, yasal haklarının hiçbirini kullanamıyorlar. Alınan yasal güvenlik önlemleri adına, anayasal, yasal haklı gerekçesi olmayan, Saray, Tekadam rejimi adına gerekçe yaratılamadığı için yasal yasakların bile alınmadığı; bakan, vali, kaymakam.. buyruklarıyla polislere, yargı erkine dikte ettirilmiş kararlarıyla verilen cezalarla geçerli kılınabiliyor. Virüs önlemleri, aşılanmaların gecikmesinin katkısında, canavarca bulaşıcılık kazanmış, Türk tipi yeni, daha bulaşıcı bir türünden sorumlu olabileceğimiz gerçeğinin haberi verilmişken, iktidarlarının kayırdığı kamuözel ayrıcalıklı üretim hakkı verilmiş kurumlarda, işçiler maskesiz, yan yana en ağır koşullarda ölümüne çalıştırılmaktalar. Açlık, çaresizlik ve virüse aile boyu yakalanmalar patlamış.. Umutsuzluk intiharları, depresyonları da patlatmış, bu düzenin böyle gidişinin yolu yok.. Ucube başkanlık modelinde anayasa, yasaları çiğneyerek hile ile yürümenin, yolları bir bir tükeniyor. Atılan her yeni adımda hilelerin gerçekleri ile ayaklar birbirine dolanıp duruyor..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle