03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 11 MAYIS 2021 SALI HABER Türkiye atipik, yani kendine özgü bir ülkedir. Eski Başbakan ve Sağlık Bakanı Refik Saydam, kimseye benzemeyip kendine özgü oluşumuzu şöyle ifade etmişti: “Biz bize benzeriz.” Öyle tutmuştu ki bu saptama adeta darbı mesel haline gelmişti. Gerçekte, pek kendine özgü kurumlarımızdan, tavırlarımızdan, değer ölçülerimizden, ölçütlerimizden hoşnuttuk. Başkalarının görüp uygulamayı akıl edemediklerini sandığımız, kendine özgü buluşlarımızı kurnazlıkla karıştırdığımız kendine özgü pratik zekâmızın ürünü olarak kabul eder ve bununla övünürdük. Kentlerde ulaşım sorununu dolmuşla, konut sorununu gecekonduyla çözmek ne derecede akılcıysa, eninde sonunda hep maliyeti yüksek olan, kurnazlığı akılla karıştırmanın da o kadar akıldışı olduğunu uzun süre göremedik ve çok kendine özgü toplumsal yapımızı oluşturmasının farkında olamadık. Neyse uzun lafın kısası, sonunda bugünkü eşsiz, çağdaş dünyada serbest olan her şeyin yasak, çağdaş dünyada yasak olan her şeyin serbest olduğu garip ülke çıktı ortaya. HHH Tabii biz bize benzeyince, kriz durumlarında aranan çözümler de kendine özgü oluyor. Türkiye’nin her alanda, Cumhuriyet tarihinin en zor koşulları içinde debelendiği şu anda da öyle bir durumdayız, çöYönetemediklerini gördüklerinde züm üretmekte de zorlanıyoruz. En geçerli umar, muhalefetin mümkün olan en geniş kesiminin el ele seçimle AKP’yi iktidardan uzaklaştırıp yeniden demokrasiyi oluşturması gibi görünüyor. Burada üç öğe öne çıkıyor: Seçim, AKP’nin uzaklaştırılması ve demokrasiye dönüş. Seçim faslında tek tartışılan, bunun zamanında mı, yoksa bir erken seçim mi olması gerektiği. Seçimin, bir erken seçim olması yönündeki görüşler ağır basıyor artık. Yalnız muhalefet değil, halkın çoğunluğu da erken seçim ister oldu. Bu konuda tek tereddüt, ittifakı da çatırdamaya başlayan iktidar blokunda. Onların erken seçime pek sıcak bakmadıkları biliniyor. Benim de aralarında bulunduğum, iktidarın erken seçimden de öteye hiç seçim istemediğinden kuşkulananlar ise devletin bütün erklerini eline geçirmiş olup adil ve özgür bir seçimin koşullarını ortadan kaldırmış olan AKP’nin, seçimle gitmemek konusunda direneceğini, kalmak için dayatacağını düşünüyor. Kendisi de erken seçim isteyen ana muhalefet CHP’nin “Yönetemeyeceklerini gördüklerinde erken seçime gideceklerdir” diyen sözcüsünün ne kadar haklı olduğunu bilemiyorum. Çünkü her alanda dizginleri elden kaçırmış darmadağınık AKP’nin içinde, artık ülkeyi yönetemeyeceklerini görebilecek sağlıklı bir yönetim kadrosunun kalmadığı anlaşılıyor. Yandaşların bile dağınıklıktan, kaostan şikâyetlerini fısıldayarak da olsa dile getirdiklerini biliyoruz. HHH Kimsenin de gerçekleri liderin yüzüne söyleyemediği herkesin malumu. Siyasetin sağduyululara en fazla ihtiyaç duyduğu anlarda ise ne yazık ki genellikle tersi olur ve köktenci sertlik yanlılarının borularının daha fazla öttüğü görülür. AKP’nin herkesi hayretler içinde bırakan saçmalıkları birbiri üzerine yinelemesi, artık şiddet yanlısı radikallerin parti içinde de egemen olduklarının kanıtıdır. Partinin tavanı gibi tabanı da tam bir dağılma içindedir. AKP’den mutlaka kurtulmanın zorunlu olduğunu düşünenlerin hoşuna gidecek olan bu durum, seçime tümden karşı olanların güçlenerek çok ciddi bir tehdit oluşturmaları ve serbest adil seçimin yapılabileceği ortamın yok olması olasılığını düşündürmektedir. Gel de “Öldüğüm zaman cehenneme gitmekten değil de hiçbir yere gitmemekten korkuyorum” diyen Cenap Şehabettin’i anımsama! Soylu’nun sözlerine, ‘Peker’in suç örgütü lideri olduğunu yeni mi öğrendi’ tepkisi ‘Koruma veren Soylu’ydu’ Organize suç örgütü lideri Sedat Peker yayımladığı videolarla, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, oğlu Tolga Ağar ve Pelikancılar hakkında gündemi karıştıran önemli iddialar ortaya attı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise iktidarın suç örgütü liderlerine yönelik tavrını eleştirdi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise Kılıçdaroğlu’nu “acizlik, çürümüşlük” sözleriyle hedef aldı. Soylu, Peker’in “İş insanıyım, bu işlerden çekildim demesine rağmen suça yönelik faaliyetlerinin tespit edildiğini vurguladı. Soylu’nun açıklamalarına siyasilerden ve sosyal medyadan tepki yağdı. Peker’e devlet tarafından koruma verildiği ve Peker’in iktidardaki kişilerle olan yakınlığının hatırlatıldığı paylaşım ve açıklamalarda, “Devlet Sedat Peker’in suç örgütü lideri olduğunu yeni mi öğrendi” diye soruldu. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da katıldığı bir canlı yayında Peker’in iktidarı hedef alan açıklamalarını ve İçişleri Bakanı Soylu’nun Sedat Peker çıkışını değerlendirdi. Davutoğlu, Peker’in daha önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve iktidar aktörlerine açık destek verdiğini anımsatarak “Devlet yeni mi öğrendi suç örgütü lideri olduğunu? Bugün İçişleri Bakanı, suç örgütü tanımlamasıyla açıklama yapıyor. Peki, daha önce devlet adına koruma veren siz değil miydiniz? Aynı bakan değil miydi” diye sordu. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da katıldığı bir canlı yayında Peker’in açıklamalarına değinerek “Çete, mafya, suç örgütü gibi yapılar devletin zayıfladığı, kamu görevlileriyle bu tür yapılar arasındaki ilişkilerin güçlendiği durumlarda böyle tezahür eder. Şu anda Türkiye’de devlet yapısı ve yönetim sistemi iflas etmiş durumda” dedi. CHP’den Soylu’ya yanıt Süleyman Soylu’nun, Sedat Peker’in iddialarını gündeme getiren Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef almasına ise CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Tuncay Özkan ve CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’tan yanıt geldi. Soylu’nun açıklamalarına sosyal medya üzerinden yanıt veren Özkan, “Terör örgütü elebaşı Öcalan’ın mektubundan medet um. Kırmızı Bülten’le aranan teröristi TRT’ye çıkar. Mafya dediğin Sedat Peker’e ‘hayırsever işadamı’ diyene TRT’de program yaptır. Polis koruması ver ama suçlu Kılıçdaroğlu. Yersen” ifadelerini kullandı. Engin Özkoç ise paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Senin en büyük acizliğin, kırmızı bültenle aranan Öcalan’ın kardeşi TRT’ye çıkarken hiç sesinin çıkmamasıydı. Siyaset mafyasının dik âlâsı sensin. Genel Başkanımızı Çubuk’ta linç ettirenin sen olduğunu Türkiye unutmadı! Şimdi diğer gizli oyunlarım ortaya çıkacak diye korkma.” l İSTANBUL/Cumhuriyet Çetin Yılmaz KOMUTAN ÇETIN’IN YENI FOTOĞRAFLARI Sedat Peker, Kazakistan uyruklu, Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencisi Yeldana Kaharman’ın Elazığ’da ölü bulunmasına ilişkin eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın oğlu AKP’li vekil Tolga Ağar’ı suçlamıştı. Peker’in, Tolga Ağar’a ilişkin iddialarını reddeden Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin’in, suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’nın “sağ kolu” olduğu iddia edilen Selahattin Yılmaz’la da fotoğrafı ortaya çıktı. Çetin’le birlikte fotoğrafı ortaya çıkan Selahattin Yılmaz’ın ismi, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün “Çete Raporu”nda da geçerken, bir Jandarma Genel Komutanı’nın Yılmaz ile ne işi olduğu tartışmalara neden oldu. ESKİ İÇİŞLERİ BAKANI TANTAN: Erdoğan’a sağlıklı bilgi verilmesini engelliyorlar Eski İçişleri Bakanı Saadettin Tantan, suç örgütü lideri Sedat Peker’in son açıklamalarının ardından televizyonda katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Tantan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uyuşturucu ve özelikle kokain ile ilgili dosyaların üzerine gitmesi gerektiğini dile getirerek “Özellikle halkı tehdit eden o mafyamsı tipler var ya onlar bir şey değil, çok basit şeyler, iki dakikada tasfiye edilebilir. Tayyip Bey’in kendisine bilgi aktarmayan, kendisini kirleten, etrafındaki zihinsel kuşatmayı da temizlemesi lazım” dedi. Tantan, “Özellikle Tayyip Bey şunu bilsin ki derin devlet diye bir şey yok. Polisin, MİT’in, savcılıkların içerisinde namuslu vatanperver insanlar var. Onları süratle hizmete sokarsa bütün bu toplumu rahatsız eden, ülkeyi uluslararası alanda itibarsızlaştıran sistemi ortadan çökertebilir, yapabilir bunları” diye konuştu. l Haber Merkezi DEVA PARTİSİ LİDERİ BABACAN: 2018’de Gül, ortak aday olsaydı kazanıyordu DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan önceki gün Halk TV’de katıldığı bir programda gündeme ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı. Millet İttifakı’nın genişleyip genişlemeyeceği yönündeki soruya Babacan, 2018 seçiminde muhalefetin ortak aday belirleme teşebbüsü olduğunu ve son anda vazgeçildiğini belirterek “Abdullah Gül’e teklif yapıldığında ben de masadaydım. Aday olsa kazanıyordu. Ortak aday olursanız destekleriz diyenler sözünde dursaydı o iş olurdu. 2018’de ortak aday çıkmadı, Türkiye 5 yıl kaybetti” dedi. Öte yandan Ali Babacan, o tarihlerde AKP üyesi olması nedeniyle iktidara yakın medya kuruluşları tarafından sert şekilde eleştirildi. l İç Politika Peker’in tanık gösterdiği polislere ne oldu? Ne hallere geldik. Milyonlarca kişi nelerin saklandığını öğrenmek için organize suç örgütü yöneticisi Sedat Peker’in videolarını izliyor. Sırasıyla, AKP Elazığ Milletvekili Tolga Ağar, jandarma ve Başsavcılık, Peker’in iddialarının bir bölümünü yalanlıyor. İçişleri Bakanlığı da açıklamaların iftira olduğunu belirtiyor. Hepsini dinliyorum. Ve kafamda Hint yazar Rabindranath Tagore’nin şu sözü dönüp duruyor: “Tüm gerçeği söylemedikçe, açık sözlü olmak kolaydır.” Neyse... İzleyenler bilir; Peker’in anlattıklarından biri de Beykoz Konakları’nda geçiyordu. İddiasına göre Tolga Ağar, restoran işletmecisi Nusret Gökçe ile telefonda tartışıp, silahını ateşlemişti. Peker, bu olayın Emir Sarıgül’ün evinde gerçekleştiğini ve üstünün örtüldüğünü ileri sürdü. Peki, eğer Peker doğruysa ne zaman yaşanmıştı bu olay? Üçü de görevden alındı “Dost Beykoz” adlı bir yerel yayın organı var. 18 Nisan 2020 gecesi “Beykoz Konakları’ndan silah sesleri duyuldu” başlıklı bir haber yayımladı. Şu satırlar yazıyordu: “Emir Sarıgül’ün Beykoz Konakları’nda yer alan evinde arkadaşlarıyla parti düzenlediği ve bu partide büyük bir tartışma çıktığı iddia edildi. Komşuların olay yerinden aktardığı bilgilere göre söz konusu tartışmada silah sesleri de yükseldi. Yükselen silah seslerinin ardından komşuların şikâyeti üzerine olay yerine intikal eden polis ekiplerinin inceleme yaptıkları belirtildi. Öte yandan bazı görgü tanıkları, site içerisinde yer alan iki destek güç polisinin olaya ilk müdahalede bulunduğunu, ekiplerin ise ihbarın üzerinden birkaç dakika geçmesinin ardından olay yerine geldiklerini bildirdi.” Görünen o ki... Sedat Peker’in açıklamalarına konu olan iddialar, bu haberle kesişiyordu. Peker, silah seslerinin yükseldiği işte o tartışmaya polis müdürlerinin de tanık olduğunu ileri sürdü. İsim de verdi: İstanbul Emniyet müdür yardımcıları Cevdet Hürol Öztürk, Sunay Balıklıkaya ve Mehmet Sururi Saydam. İddiaların doğruluğunu kanıtlamak yargının işi. Ben, başka ilginç bir gerçeği gündeme getireceğim. Ama önce, şunu yazmasam olmaz: Sedat Peker, “havaya ateş etti” suçunu Sarıgül’ün şoförünün üstlendiğini öne sürdü. Hatta o kişinin cezaevine girdiğini dahi iddia etti. Halbuki bu, ceza kanunundaki “genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulmasını” ilgilendirir ve Türkiye pratiğinde bu suçtan tutuklama yapılmaz. Haliyle, Peker’in bu iddiası da bende şüphe uyandırdı. Neyse, asıl konuma geleyim... Soru şu: Peker’in kapatıldığını öne sürdüğü bu olaya tanık polis müdürlerine ne oldu? Ne dedim: Olayın Nisan 2020’de yaşandığı ileri sürüldü. Üç ay sonra ise yani temmuzda İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde birçok atama gerçekleşti. Ve işte iddialara konu olan Üç il Emniyet müdür yardımcısı da o gün görevden alındı, başka yerlere gönderildi. Buna göre Cevdet Hürol Öztürk Küçükçekmece’ye, Sunay Balıklıkaya Konya’ya ve ilginçtir Mehmet Sururi Saydam ise Elazığ’a tayin edildi. Bu görevden almaların Sedat Peker’in anlattıklarıyla ilgisi olduğunu düşünmek istemiyorum. Peker’in tüm anlattıklarının da yalan olduğunun ortaya çıkmasını arzuluyorum. Ama işte saflık benimkisi, bugün Türkiye’de bu iddiaları hakkıyla soruşturacak bir yargı mekanizması maalesef yok. Yeni videoda kimler olacaktı? Biliyoruz, AKP “Yalan Üretim Merkezi” videosunu sildi. Bilmediğimiz ise bu CHP animasyonunun perde arkasındaki bazı noktalar. AKP içinde sordum soruşturdum ve şu iddiaları duydum: 1 Cumhurbaşkanı Erdoğan yayımlanmadan önce bu videoyu izlememiş. İzleyince çok ağır konuşmuş ve video böylece kaldırılmış. 2 AKP’li yöneticilerin ve bakanların bazıları videoyu görmezden geldi. Bu, genel merkezin “paylaşın” talimatına rağmen olmuş. 3 Aslında üç bölümlük bir animasyon serisi düşünülüyormuş. İkinci bölümde Ekrem İmamoğlu ve Canan Kaftancıoğlu işlenecekmiş. Ama tüm proje çöpe atılmış. 4 İletişim Başkanlığı’nın onayı olmadan işleyen bir tanıtım süreciymiş. Bu da büyük rahatsızlık yaratmış. Tabii, burada “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın AKP’nin tanıtım stratejisiyle ne ilgisi olur” haklı sorusu da ayrıca tartışılmaya değer. 5 Animasyon projesinin önemli ayaklarından biri, AKP Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcısı Emre Cemil Ayvalı. Videoyu yapan ajansa tüm projeyi iptal emri veren ise onun başındaki Hamza Dağ olmuş. 6 Başta Ayvalı olmak üzere Hamza Dağ’ın ekibine bir süre medyaya çıkma yasağı getirilmiş. İhalelerin verildiği Ayvalı’nın anket şirketi de AKP içinde tartışılmaya başlanmış. İftar buluşması parktaydı John Berger’in sözüdür: “Bütün fotoğraflar bize unuttuklarımızı anımsatmak için vardır.” CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Akşener’in iftar buluşması da bir anımsatma yaptı aslında. Mütevazı masa, Erdoğan ve Bahçeli’nin Saray’a kurulan Özbek Otağı’ndaki iftar karesiyle karşılaştırıldı. Peki, iki muhalefet liderinin iftar yemeği nerede yapıldı? Öğrendim ki iftar için Çankaya Belediyesi’ne ait Ahlatlıbel Atatürk Parkı tercih edildi. Park içinde, belediye başkanının misafirlerini ağırladığı yerde buluştu Kılıçdaroğlu ve Akşener. Son bir not... Akşener’in 37 yaşınBahçeli Erdoğan Kılıçdaroğlu Akşener da, Fatih adlı bir oğlu var. Kılıçdaroğlu’nun iftar buluşması için Anneler Günü’nü de özellikle tercih ettiğini duydum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle