02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] 13 11 MAYIS 2021 SALI Martta dar tanımlı işsiz 4.2 milyonu, geniş tanımlı işsiz 9.2 milyon kişiyi aştı Kadınlarda sorun büyük Mart ayında genel işsizlik oranı yüzde 13.1 olurken, kadın çalışanlarda yüzde 16.5’e yükseldi. 1524 yaş arası genç kadınlardaki işsizlik ise yüzde 30.9 oldu. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “İşgücü İstatistikleri, Mart 2021” raporuna göre Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde mevsim etkilerinden arındırılmış işsiz sayısı 2021 yılı mart ayında bir önceki aya göre 59 bin kişi artarak 4 milyon 236 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0.1 puanlık azalış ile yüzde 13.1 oldu. Ancak geçen yılın aynı ayına göre işsizlik oranı 0.1 puan arttı. Bu kapsamda en dikkat çekici durum kadın çalışanlarda yaşandı. Çünkü Şubat 2021’e göre mart ayında işsizlik oranı erkeklerde 0.5 puan azalışla yüzde 11.5’a inerken, kadınlarda 0.8 puan artışla yüzde 16.5’e çıktı. Ayrıca Mart 2020’ye göre erkeklerde 0.6 puan azalırken, kadınlarda 1.4 puan arttı. Yüzde 25.8 oldu Yine Mart 2020’de, zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü (geniş tanımlı işsizlik) oranı 2021 yılı mart ayında bir önceki aya göre 2.3 puan azalarak yüzde 25.8 oldu. DİSKAR’ın hesaplamasına göre geçen yılın mart ayında 7 milyon 726 bin kişi olan geniş tanımlı işsiz sayısı bu yılın mart ayında 9 milyon 204 bin kişiye ulaştı. Mart 2020’de geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 23.2’ydi. Gençlerdeki işsizlik sorunu da devam ediyor. 1524 yaş genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre Mart 2021’de 0.7 puanlık azalışla yüzde 25 oldu. Bu oran erkeklerde 0.2 puan azalışla yüzde 21.9, kadınlarda 2 puan azalışla yüzde 30.9 oldu. Ancak geçen yılın ayın ayına kıyasla işsizlik oranı toplamda 1.8 puan, kadınlarda 5.5 puan artarken, erkeklerde 0.2 puan azaldı. İstihdam artıyor İstihdam edilenlerin sayısı 2021 yılı mart ayında bir önceki aya göre 550 bin kişi artarak 28 milyon 89 bin kişi, istihdam oranı ise 0.8 puanlık artışla yüzde 44.3 oldu. İşgücü ise önceki aya göre 610 bin kişi artarak 32 milyon 325 bin kişi, işgücüne katılma oranı da 0.9 puanlık artışla yüzde 51 olarak gerçekleşti. Ayrıca 1524 yaşta ise istihdam oranı 1.4 puanlık artışla yüzde 31.4 oldu. Bu yaş grubunda işgücüne katılma oranı ise bir önceki aya göre 1.5 puan artarak yüzde 41.9’a yükseldi. l Ekonomi Servisi OECD ülkelerinde yüzde 6.5’e düştü Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) üye ülkelerdeki işsizlik oranının mart ayında yüzde 6.5’e düştüğü açıklandı. Bu oran, şubat ayında yüzde 6.6 idi. Ayrıca OECD ülkelerinde ortalama genç işsizlik (1524 yaş) oranı da yüzde 13.3’e düştü. Bu oran da şubat ayında yüzde 13.6 idi. 3 ayda en az 279 bin kişi işten çıkarıldı Türkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) dün açıkladığı veriler, Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olan işsizliğe bir kez daha farklı bir boyut kattı. Nisan ayıyla ilgili “Aylık İstatistik Bülten”e göre yılın ilk 3 ayında işsizlik ödeneği almak; yani işten çıkarıldığı için İŞKUR’a başvuran emekçi sayısı 279 bin 256 kişi oldu. Bu sayı, ilk 2 ayda 194 bin 369 kişiydi. 17 Nisan 2020’den bu yana işten çıkarma yasağı olmasına rağmen, başvuranlar sadece bir ayda 84 bin 887 kişi arttı. İlk 3 ayda başvuran kişilerin ise 82 bin 955’i ödenek almaya hak kazandı. Yine dün açıklanan nisan ayı “İşsizlik Sigortası Fonu Bülteni”ne göre işsizlik ödeneği alan kişi sayısı nisanda 201 bin 242 oldu. Bu kişilere 274.5 milyon lira ödeme yapıldı. Yine nisanda kısa çalışma ödeneği kapsamında 1 milyon 10 bin 401 kişiye 1.5 milyar lira ödeme yapıldı. Ayrıca nisanda, ücretsiz izne çıkarıldığı için nakdi ücret desteği alan kişi sayısı 862 bin 895’e yükseldi. Bu sayı mart ayında 761 bin 552 kişiydi. Nisan ayında yapılan ödeme ise 1.1 milyar lira oldu. Bu kapsamda ilk 4 ayda da 4.2 milyar lira ödeme yapıldı. l Ekonomi Servisi Demiryolu politikalarına karşı çıkan çalışana baskı ILO’ya taşınıyor Sürgüne uluslararası izleme MART AYI VERİLERİ İnşaat maliyetleri yüksekten uçuyor TÜİK’in “İnşaat Maliyet Endeksi, Mart 2021” raporuna göre inşaat maliyet endeksi, geçen mart ayında bir önceki aya göre yüzde 3.44, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 31.97 arttı. Aylık malzeme endeksi yüzde 4.89, işçilik endeksi yüzdi 0.36 artarken, yıllık bazda sırasıyla yüzde 37.96 ve yüzde 20.36’ya yükseldi. Bu kapsamda ayrıca bina inşaatı maliyet endeksi, aylık yüzde 3.18 artarken, yıllık bazda yüzde 31.62’ye yükseldi. l Ekonomi Servisi 55 MİLYON 866 ADET SMS’lerle vergi bombardımanı! Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) geçen yıl mükelleflere etebligat, sanal POS, esınav, kamu alacakları tahsili konularında 55 milyon 866 bin 331 kısa mesaj (SMS) gönderdi. Danışmanlık ve bilgi almak isteyen mükelleflerden Vergi İletişim Merkezi’ne 890 binden fazla çağrı geldi. 31 Aralık 2020 itibarıyla gelen toplam çağrı sayısı,” 8 milyon 25 bin 105 adet. GİB’in mobil uygulamasına 1 milyon 667 bin 745 kullanıcı kayıtlı. l Ekonomi Servisi İTO’DAN ÖNEMLİ ÇAĞRI ‘Turizm sezonunu kaybetmemeliyiz’ İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, salgının etkilerine dikkat çekerek şu çağrıyı yaptı: “Aylık 7.5 milyar dolar gelir elde ettiğimiz ve feda edemeyeceğimiz turizm sezonuna 20 gün kaldı. Turist rezervasyonlarının hızlanması için 5 bin vaka hedefine ulaşmamız şart. O yüzden de her birimiz salgına karşı tedbirlerimizi artırıp, 5 bin vaka hedefinin altına inmeliyiz. Kalan bir haftada, 3 ayı kazanabiliriz.” l Ekonomi Servisi MUSTAFA ÇAKIR Demiryollarındaki olumsuz politikalara ve özelleştirmelere karşı çıkan Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) üyelerine yönelik sürgün, cezalandırma ve baskılar, Uluslararası Taşımacılık Çalışanları Federasyonu (ITF) gündeminde. Federasyon bu uygulamaları haziran ayında düzenlenecek Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Konferansı’na taşıma kararı aldı. ITF, demiryollarının özelleştirilmesi girişiminin de yakından izlendiğini bildirdi. BTS, 150 ülkeden 700 sendika ve 18 milyondan fazla taşımacılık çalışanını temsil eden ITF ile 41 ülkeden 200 sendika ve yaklaşık 5 milyon taşımacılık çalışanını temsil eden Avrupa Taşımacılık Çalışanları Federasyonu’na (ETF) üye. Sendika geçen günlerde Türkiye’de demiryollarının özelleştirilmesi girişimini ve üyelerinin yıllar içinde yaşadıklarını ortak bir toplantı yaparak iki federasyona bildirdi. BTS Genel Başkanı Murat Oral, toplantıda özellikle 1983’ten sonra neoliberal politikalar sonucu demiryollarına sübvansiyonların kesildiğini, özel bankalara yüksek faizle borçlandırılan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nın (TCDD) mali yapısının bozulduğunu anlattı. Çalışan sayısındaki azalmaya karşın personel başına düşen yük/yolcu taşıma oranlarının arttığını belirten Oral, TCDD’nin elindeki taşınmazların özelleştirme yolu ile elden çıkarıldığını dile getirdi. Demiryollarının tamamen özelleştirilmesinin amaçlandığını kaydeden Oral, ulaştırma politikaları duyarlı sendikal mücadele yürüttükleri için üye ve yöneticilerinin sürgünlerle, cezalandırmalarla, mobbinglerle baskı altına alınmaya çalışıldığını söyledi. ITF Demiryolu Bölüm Başkanı David Gobe, BTS’ye yönelik sürgünleri protesto ettiklerini, federasyonun hukuk departmanınca çalışma yürütüleceğini belirtti. Daha sonra konunun şikâyet dilekçesi ile ILO tarafından her yıl haziran ayında yapılan ve karar organı niteliği taşıyan Uluslararası Çalışma Konferansı’na taşınacağını açıkladı. Demiryollarının özelleştirilmesi sürecinin de yakından takip edildiğini belirtilirken bu konuda ITF ile BTS’nin ortak çalışma yapması kararlaştırıldı. l ANKARA PAZARLARDAKI TALEP GÜÇLENMESI SEVINDIRDI İhracatta umutlar artıyor Türkiye’nin önemli ihracat pazarlarında talepte güçlenme eğiliminin artması ihracatçıyı umutlandırdı. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi’nin Nisan 2021 dönemi sonuçları açıklandı. Martta 54.7 olan endeks nisanda 56.0’a yükselerek üst üste üçüncü ay eşik değer 50.0’ın üzerinde kaydedildi. Sonuçlara göre ihracatta yüzde 10 ile en yüksek payı alan Almanya’da genel ekonomik aktivite belirgin bir büyüme sergiliyor. Birleşik Krallık’ta toparlanma hız kazandı ve üretim Ekim 2013 döneminden beri en yüksek oranda arttı. Ortadoğu’da ise Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar’da faaliyet koşullarının güçlü iyileşme sergilediği ifade edildi. IHS Markit Ekonomi Direktörü Andrew Harker, “En büyük üç ihracat pazarı, cesaret verici bir şekilde hızlı büyüme gösteriyor. Ancak salgın endişe kaynağı olmaya devam ediyor” dedi. l Ekonomi Servisi ‘Çek’i düzeltmek için ‘torba’ geldi MUSTAFA ÇAKIR İktidar piyasayı karıştıran çek düzenlemesinden geri adım atabilmek için yasayı değiştiriyor. 30 Nisan’da yürürlüğe giren yasayla yapılan değişiklik TBMM’ye sunulan “torba yasa teklifi” ile düzeltilecek. Böylece iktidar da tebliğle yasanın değiştirilemeyeceğini kabul etmiş oldu. İktidar kendi hatası nedeniyle bu süreçte yasaya ayrı işlem yapmış olanlara da af getirdi. AKP tam ismi “Sigortacılık ile Diğer Bazı Alanlara İlişkin Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” olan “torba” düzenlemeyi dün Meclis’e sundu. Buna göre daha önce yapılan ibraz, ödeme ve diğer işlemler sebebiyle ilgililerin “hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu” doğmayacağı vurgulandı. Teklif ile ayrıca mikro ve küçük ölçekli işletmelerin, likidite sıkıntısını karşılamak ve istihdamı desteklemek için ilave istihdamda ödemeleri gereken sigorta primleri, 30 Haziran 2022 tarihine kadar kullanacakları kredilerde kredi faiz veya kâr payı bakiyesinden düşülecek. Düşülen bu tutar ise İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak. ‘Yasadan muaf’ merkez! Teklif ile ayrıca yurtiçinden veya uluslararası piyasalardan sigorta veya reasürans teminatı bulunamayan, teminat sağlanmasında güçlük bulunan, nükleer riskler gibi riskler ile sigorta edilmesinde kamu yararı bulunan riskler için teminat sağlama, sigorta veya reasürans havuzları kurmak amacıyla Özel Riskler Yönetim Merkezi kurulacak. Merkezi İstanbul’da olacak bu merkez Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasası ile Kamu İhale Yasası’na tabi olmayacak. Ayrıca gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutulacak. Merkeze yapılacak bağışlar da vergiden muaf olacak. Bu merkezi yönetim kurulu idare edecek. Kurul üyelerine bir ay içerisinde dörtten fazla olmamak üzere her toplantı günü için “toplantı ücreti” ödenecek. Hangi risklerin bu merkezin kapsamında yönetileceği, devlet tarafından prim veya reasürans desteği verilip verilmeyeceğine Hazine ve Maliye Bakanı ile Cumhurbaşkanı karar verecek. l ANKARA İsrail’e emperyal destek, Filistin’e İslamArap ihaneti.. 1960’ların ikinci yarısından bu yana gazeteci olarak içinde olduğum, tanıklık ettiğim gelişmelerin akışına baktığımda; nerelerden nerelere gelindiğini, neden hep Filistin halkının geçerli haklarının gaspı ile birlikte, sürekli kanının akıtıldığını sorguladığımda, yüzleştiğimiz tek gerçekliğin, İsrail’in payına nerede ise ittifak halinde emperyal güç odaklarından destek, Filistin halkının payına ise İslamArap kimlikli devletler, örgütlü güçler adına ihanetin düştüğünü görüyorum.. İnsanlık adına içimi acıtan en acı gerçeklik ise Nazi Almanyası’nda soykırım yaşatılmış Yahudiler adına varoluş yolunun, siyasetlerinin, insanca yaşam için seçilmiş çözüm yollarının, emperyal güç odaklarının çıkarları adına bu kadar ağır ölçeklerde güdülenebilmesi, sonuçta emperyal çıkarlara tetikçilik yapılan noktalarda savrulmalarla, gerçekçi, uzun erimli bakıldığında Yahudiler için de insanca, rahat yaşanan nefes alınan bir yaşam biçimine dönüştürülememesi.. Kimi maddi gerçekliklere çok çıplak bakıldığında Amerika başta, en ağır savrulanlar siyasal İslamın en ilkel mezhep yorumları baskın, ırkçılık, aşiretler parçalanmalarında Ortadoğu ülkeleri devletleri ile halkları ağırlıklı acılı, kanlı bir geçmiş var arkamızda.. İngiltere, Ortadoğu’da üstlendiği özel rolleri ile baskın, AB ülkeleri, Rusya, Çin olumsuz katkıları kadar seyirci kalmalarıyla sorumlu. Türkiye Atatürk devrimciliği, laik Cumhuriyet değerleriyle, dış politika birikimleriyle göreceli, iç siyasal sorunları cepheleşmelerinden bağımsız olarak Kıbrıs için de geçerli olduğu üzere en tutarlı çizgide, Filistin halkının soluksuz mağdur edilmesine karşı bir çizgide tutarlı sayılabilir. HHH Belleğime kazılmış umutlu sadece iki sahne var.. İkisinde de Arafat’ın kimliği var. Önce verdiği savaşımın başarısının ürünü Filistinlilerin haklarının BM tarfından tanınmasını getiriyor. Sonrasında gerçekleşme yerine kanlarının akıtılması pahasına ellerindeki toprakların, tapularının alınması süreçleri geliyor. İkincisinde ise yeniden el konulmuş hakların kayıplı da olsa geri verilmesi, Filistin’in varlığının tanınması için yeniden adımların atılması gündeme geliyor. Birincisi Arafat’ın Filistin halkının hakları için değil, sadece dönem sürecinde ezilen halkların insan hakları adına başkaldıranlardan, efsane liderler arasında sayıldığı yıllardan. Ortadoğu’nun, dönem koşullarında fanatik baskıcı Sünni siyasal İslam, ırkçı Arap yorumlarında, Leyla Halid gibi direnişçi kadın lider yetişebiliyor. Kurtuluş Savaşı geleneğinden gelen ülkemizin gençlik tabanında bu gelişmeler fazlasıyla dayanışma duygularını yeşertiyor. 12 Mart’ın, düşünce özgürlüğünden başlayarak tüm toplumsal sendikal, sol siyasal, gençlik örgütlenmelerini dağıtmayı hedef almış acımasız provokasyonlar, operasyonlar sürecinde, nefes alamayan gençlik örgütlenmeleri, liderlerinden farklı yelpazede olanlarının nerede ise topluca, kendilerini de korumak üzere Türkiye’den kaçışlarında Filistin’e koşturdukları aylar, yıllar.. Simge liderleri oralarda da bir şeyler yapamamanın kıskacında geri dönüşlerinde, Deniz’lerin idamı ile sayısız sabotajlı baskınlarda mahkum bile olamadan öldürüldüler.. HHH 1967’de BM’de alınan Filistin halkı için haklarının tanınması kararı, Arafat’ın başarı simgesi olsa da sonrasında planlı, adım adım bedel ödetilen yılların projelerinin sahnelenmesi gündeme girecekti. Özeti Arafat’ın sürgüne gönderilmesine giden yolda, kanlı çatışmalar, ev ve toprakların alınması yanında Filistinlilerin kitlesel sürgüne sürüklenmeleri süreçleri yaşanacaktı. Acılı yılların köşe taşlarının bile köşe yazısına sığdırılamayacağı gerçeğini gözeterek içimdeki umutları yeşerten ikinci sahneye hızlı geçiş yapmak istedim. Arafat’ın sürgünden dönüşü ile eskisinin çok gerisinde kalacak olsa da yeniden barış anlaşmasının başında elbette Amerika olacaktı. 11 Temmuz 2000 tarihli, Clinton ikisinin koluna girmiş, Arafat ile Ehud Barak’ın, Camp David’de 9 gün kapalı tutularak imzalamaya zorlandıkları yeni bir barış anlaşmasından söz ediyorum. 2005 yılına kadar Filistin Devleti’nin kurulmasını öngören bu anlaşma, tarafların imzaları olsa da hiç yürürlüğe giremedi. Filistin devleti de kurulamadı. İstanbul’da yapılan yuvarlak masa Taksim toplantısında, İsrail Barış Örgütü’nün başkanı fizik profesörü ile Arafat’ın, FKÖ’nün Anakara temsicisinin, nerede ise birbirinin aynısı durum değerlendirmelerinden umutlanmıştım. Filistinİsrail halklarının barış içinde yaşamaları için yapılanların çok az ve yetersiz kaldığını anlatıyorlardı. Halkların yetkin temsilcilerinin barış adına ortaya koydukları gerçeklerin buluşmasından, ucundan olsun umutlanmıştım. Ne yazık ki kirli çıkarların baskın çıkması ile günümüzde çok daha kanlı bedeller ödeniyor.. Artık Filistinlilere vatansızlık çözümü dayatılıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle