06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 9 8 NİSAN 2021 PERŞEMBE ‘İstanbul Sözleşmesi’ eylemine katılan İranlı mülteci kadınlar için sınır dışı kararı ‘Molla rejimini hatırlattı’ TUĞBA ÖZER Denizli’de “İstanbul Sözleşmesi” eylemine katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 4 İranlı mülteci kadın için sınır dışı kararı verildi. Esmaeil Fattahi, Leili Faraji, Zeinab Sahafi ve Mohammad Pourakbari Kermani isimli İranlı dört mülteci, Denizli’de 20 Mart’ta düzenlenen “İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz” protestosuna katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alındı. Aydın Göç İdaresi Geri Gönderme Merkezi’nde tutulan mülteciler haklarında sınır dışı kararı çıkarıldı. Mülteciler, İran’da hayati tehlikeleri bulunduğu gerekçesiyle üçüncü bir ülkeye gitme amacıyla Türkiye’de bulunuyordu. Mültecilerin son durumunu sorduğumuz avukat Hayriye Buse Bergamalı, mültecilerin her an sınır dışı edilme tehlikelerinin bulunduğunu belirterek itiraz dilekçesi verdiklerini ve iptal davası açtıklarını aktardı. Avukat Bergamalı şöyle konuştu: “Göç idaresi kamu düzenine aykırılık suçlamasından, herhangi bir inceleme yapmadan sadece polis beyanıyla çok kolay sınır dışı kararı verebiliyor. Ancak hem AİHM’nin hem AYM’nin kişinin ülkesine gönderildiği zaman ‘ölüm tehdidi ile karşılaşabilirim’ iddiasının dikkate alınması yönünde kararları var. 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu mültecilerin eyleme katılmaları için izin alması gerektiğini belirtiyor ancak İstanbul Sözleşmesi eylemine kaMAÇA GITTI DIYE... Mültecilerden Zeinab Sahafi, kadınların stada girmesinin yasak olduğu İran’da, erkek kılığında bir maça gittiği için tutuklanan ve ülkesinden kaçmak zorunda kalan bir kadın hakları aktivisti. Leili Faraji, ablasının yüzünün asitle yakılarak öldürülmesini araştırırken baskı görmeye başlaması nedeniyle ülkesinden kaçan bir kadın. Esmaeil Fattahi ise sosyalist görüşlere sahip bir işçi. Bir diğer mülteci Mohammad Pourakbari Kermani de LGBTİ+ kimliği nedeniyle ülkesini terk etmek zorunda kalan bir mülteci. tılmak kesinlikle sınır dışı gerekçesi olmamalı. Çünkü anayasada toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı herkese tanınmıştır.” İranlı mültecilerin durumunu takip eden EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, “Hemen hepsinde laik, demokratik değerlere karşı aşırı hassasiyet var. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi onlara Molla rejiminde yaşadıklarını hatırlatıyor. Üçüncü bir ülkeye gidemedikleri ve burada yaşadıkları için tepki vermeleri çok anlaşılır” dedi. l İSTANBUL ‘YAŞAM HAKKI İHLALİ’ AYM’den gar katliamı kararı Anayasa Mahkemesi (AYM), 10 Ekim 2015 tarihinde IŞİD’in düzenlediği Ankara Garı saldırısında ağır yaralanan ve engelli kalan Hasan Kılıç isimli yurttaşın katliam öncesi asgari güvenlik önlemlerinin alınmadığı ve yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yaptığı başvuruyu karara bağladı. Mahkeme, Kılıç’ın yaşam hakkının ihlal edildiğine oybirliği ile karar verdi. Tazminata ret Kılıç’ın başvurusunu karara bağlayan yüksek mahkeme Kılıç’ın yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, anayasanın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine hükmetti. Yaşam hakkının usul boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin Ankara 6. İdare Mahkemesi’ne gönderilmesini karara bağlayan AYM, Kılıç’ın 50 bin liralık tazminat talebini ise reddetti. l Haber Merkezi CHP KADIN KOLLARI ‘YaşamHak’ otobüsü yola çıktı ÇHD davasında ‘Tahliye kararı veren 6 yargıç sürüldü, çocuklarınız vardır’ dedi Kozağaçlı tahliye istemedi! ZEHRA ÖZDİLEK Kanun hükmünde kararname (KHK) ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatların yargılandığı davada savunmasını yapan derneğin eski genel başkanı Selçuk Kozağaçlı, mahkeme heyetine “Beni tahliye eden 6 yargıcın 6’sı da sürüldü. Dolayısıyla ben size ne diyeyim? Salın beni diyemem. Çocuğunuz vardır” diye seslendi. ÇHD’li 18 avukata 2013 yılında İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “örgüt üyeliği” suçlamasıyla açılan davada, 14 sanığa verilen hapis cezaları onanmış, 4 avukat hakkındaki ceza ise bozulmuştu. Ölüm orucunda hayatını kaybeden avukat Ebru Timtik’e verilen ceza ise ölüm nedeniyle düştü. Yargıtay’ın bozma kararının dosya 18. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ÇHD davası ile birleştirildi. 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmada söz alan Fransa, İsviçre, İspanya ve İtalya’dan gelen 12 avukat da cüppeleriyle davayı takip etti. Kozağaçlı, Yargıtay'ın bozma kararının ardından işleyen sürecin usul hatası olduğunu ve tutuksuz yargılandığı bir davaya tutuklu olarak dahil edildiğini belirterek bu yapılmasa ölüm orucunda yaşamını yitiren Ebru Timtik'in hayatta olacağını, kendilerinin ise tutuklu olmayacağını ifade etti. ‘Hayatımızı çürüttüler’ 9 yıldır süren davanın hiçbir aşamasında tahliye talebinde bulunmadığını kaydeden Kozağaçlı, “Bugün de etmeyeceğim. Bütün duruşmalara eksiksiz katıldım. Bu süreçte avukatlık yapmaya devam ettim. Onlarca kez yurtdışına çıktım ve döndüm. Bu durumda kaçma şüphesi nasıl olabilir? Dosyadaki her şey çökmüştü. Ceza verebilecekleri hiçbir şey olmadığını anlayınca yeni bir dava açıldı. Yıllar geçtikten sonra bu dosyalar birleştirildi. Beni tahliye eden 6 yargıcın 6’sı da sürüldü. Dolayısıyla ben size ne diyeyim? Çocuğunuz vardır. Hayatlarımızı hapishanelerde çürüttüler. Ebru’nun bize bir vasiyet var. O da adalet” dedi. Ebru Timtik’in kardeşi tutuklu sanık Barkın Timtik ise “Adalete dair edilmesi gereken tüm sözler Ebru’nun hakkıdır” dedi. Timtik, kardeşinin ölüm orucuna girdikten sonra yazdığı mektubu okudu. Mahkeme, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi. l İSTANBUL ‘KATILIMCI VE DEMOKRATIK SEÇIMIN ÖNÜ AÇILSIN’ Mezunlardan 5 bin imzayla istifa çağrısı ZIRHLI ARAÇ ÇARPTI Çocuğun ailesinden suç duyurusu Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde karşıdan karşıya geçmeye çalışan 12 yaşındaki Nihat Şerzan Akdoğan adlı çocuğa geçen günlerde zırhlı askeri araç çarptı. Akdoğan ailesi dün çocuklarının yaralanmasına neden olan polislerle ilgili suç duyurusunda bulundu. Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan dilekçede, çarpma nedeniyle çocuğun vücudunda kırıklar oluştuğu belirtildi, olaydan sorumlu polisler hakkında soruşturma başlatılması istendi. l Haber Merkezi CHP Kadın Kolları, kadına yönelik şiddetle mücadele için hayata geçirdiği ‘YaşamHak’ projesi kapsamında 81 ili dolaşacak, kadınlara şiddetle mücadele konusundaki hakları anlatılacak. CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka ve Kadın Kolları MYK üyeleri otobüsün yola çıkışı öncesi basın toplantısı düzenledi. Nazlıaka, kadına yönelik şiddetle mücadele için 81 ili mahalle mahalle, sokak sokak dolaşacaklarını belirterek “‘YaşamHak’ otobüsümüzle kız kardeşlerimize haklarını anlatacak ‘Yalnız değilsin, senin partin, halkın partisi var’ diyeceğiz. Cumhur İttifakı’na oy veren her üç kişiden biri fesih kararına karşı. Fesih süreci için 1 Temmuz’a kadar zaman var. CHP Kadın Kolları olarak Erdoğan’a sesleniyoruz: Yol yakınken yanlışta ısrar etmeyin, bu kararı geri çekin” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet Boğaziçi Üniversitesi İçin Mezunlar Girişimi (BUİM) tarafından yürütülen imza kampanyasına katılan 5 bine yakın mezun, yayımladıkları bildiri ile AKP’li rektör Prof. Dr. Melih Bulu’ya istifa çağrısında bulundu. Üniversitede buluşarak istifa çağrısını ve imza listesini rektörlük önünde sergileyen mezunlar, “Kamunun yüksek yararı ve üniversite kurumunun işlevlerini en iyi şekilde yerine getirebilmesi için, katılımcı ve demokratik bir seçimin önünü açmak üzere, Melih Bulu’nun GÖZALTINA ALINAN GENÇ IÇ KANAMA GEÇIRDI Boğaziçi eylemleri sırasında 1 Nisan’da Kadıköy’de darp edilerek gözaltına alınan Devrimci Gençlik Dernekleri (DGD) üyesi Öyküm Bozbay’ın kaburgalarında darp kaynaklı ezilme oluştuğu ve iç kanama geçirdiği öğrenildi. DGD’nin Twitter hesabından yapılan paylaşımda 5 Nisan Pazartesi gecesi hastaneye kaldırılan Bozbay’ın sağlık durumunun iyi olduğu da belirtildi. l İSTANBUL / Cumhuriyet bir an önce görevinden istifa etmesini talep ediyoruz” açıklamasında bulundu. Eğitim Sen de Boğaziçi Üniversitesi’nde hukuk ve iletişim fakülteleri kurulması işleminin yürütmesinin durdurulması için Danıştay’a dava açtı. l İSTANBUL / Cumhuriyet ABAKP bir oldu, Türkiye AB dışı kaldı! Avrupa Birliği’nin (AB) 25 Mart’taki zirvesinden çıkan, “ilerlemeye açık, orantılı ve geri çevrilebilir” Türkiye kararının ardından Ankara’ya gelen AB heyeti noktayı koydu: “Türkiye ile nereye gideceği şu anda belirsiz yeni bir başlangıç yaptık!” Bu, Türkiye’nin yarım yüzyılı aşan AB sürecinin neredeyse sıfırlandığı anlamına geliyor. Tablodan AB de AKP de memnun. AB memnun... AKP ile 2002’de başlayan sürecin başından beri vurguladık; AB’nin amacı tam üyelik değil, Türkiye’yi istediği noktaya getirmek ve bölgede bir “kâhya” olarak kullanmak. Bunu AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in önceki günkü Ankara ziyaretinde yapılan açıklamalarda da gördük. Arkadaşların başlıca dertleri şunlar: 1 Türkiye, doğusundan gelen tüm sığınmacılar için iyi bir depo ülke olsun. Özellikle Suriyeliler Türkiye’de kaldı, AB’nin başını ağrıtmadı. Bunun için para verelim. 2 Türkiye geçen yıl yaptığı gibi Doğu Akdeniz’de AB rotası dışına çıkmasın. Bütün gemilerini geri çekti, bu durum devam etsin. 3 Kıbrıs’ta AB politikalarına teslim olsun. Asker çekmesi iyi olur. Yunanistan’ı karşısına almasın. 4 Gümrük Birliği’ni güncelleyelim. Bunların yanında Türkiye’nin dünyanın öbür ucundan duyulan otoriter, hukuk tanımaz yönetimine de hafif dokunup “bu konularda hassasız” dediler. HHH AKP memnun... Başlıca derdi iktidarını sürdürmek, bunu yaparken uluslararası meşruiyetin içindeymiş gibi görünmek. AB de gerek Türkiye ziyaretiyle gerekse hukuksuzlukları sadece “söylem” konusu yapacağını ifade etmesiyle AKP’yi rahatlattı. AB, AKP’ye şunu söyledi: “Bizim mahallenin demokratik kurallarını sana anımsatmak zorundayız. İçimizde senin tutumunu onaylamayanlara karşı buna mecburuz. Sen çok toz kaldırmadan bildiğini yap ama bizim istediklerimizi mutlaka yap...” AB ile AKP arasındaki mutabakat böyle görünüyor. AB’nin “Doğu Akdeniz’e girme, hep böyle kal” dediği bir anda Deniz Kuvvetleri’nde uzun yıllar hizmet etmiş, “Mavi Vatan” kavramını üretmiş emekli amirallere her türlü hakaretin yapılması en hafif anlatımla çok acı bir rastlantı olsa gerek! HHH Yukarıdaki saptamaları AB’den çok şey beklediğimiz için yapmadık. Genel görünümü özetledik. “AB bastırırsa Türkiye’ye tam demokrasi gelir” diyenlerden değiliz. “Türkiye, uluslararası ailenin saygın bir üyesi olmalı, evrensel değerler bizim ülkemiz, bizim insanımız için de geçerli olmalı” diyenlerdeniz. AB ile AKP bir oldu, Türkiye’yi AB sürecinden uzaklaştırdı. Türkiye, karşılıklı pazarlığa tabi, AB’nin dış çeperinde üçüncü sınıf bir ülke konumuna itildi. ABD de Biden yönetimi ile birlikte AB’yi kapsama alanı içine aldı. İngiltere’nin AB’den çıkmasıyla ABD’nin birlik içindeki ağırlığı azaldı gibi oldu. Almanya bir adım daha öne çıktı. Ancak tümü, ABD, AB, İngiltere, Türkiye’ye karşı hemfikir. Kimse bizi uygarlık ligine sokmayacak. Biz gireceğiz. Cumhuriyetin kuruluşu, Cumhuriyet devrimleri bu kararlılığın başlangıcıydı. Şu an Türkiye’yi yönetenler bu ufuktan çok uzakta... Ancak asıl olan milletin yönü... Milletin yönü uygarlık olmasa onlarca yıldır medcezir gibi yükselip alçalan karşıdevrimler çoktan sonuca ulaşmış olurdu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle