06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 NİSAN 2021 PERŞEMBE ALERJİ ZAMANI BAŞLADI, İKİ KAT DİKKAT Bahar aylarında sıkça göz sulanması ve kaşıntısı nedeniyle ellerini burnuna götürme ihtiyaçları görülen saman nezlesi koronavirüs açısından risk teşkil ediyor. Prof. Dr. artar, maskeleri sık çıkarıp burun temizleme ihtiyacına bağlı olarak Sami Öztürk, “Saman nezlesi olan kişilerde burun kaşınması, tıkanması, koronavirüs hastalığı daha fazla görülebilir” dedi. l DHA Artvin’in Yusufeli ilçesinde, çıkan yangında 52’si konut olmak üzere ahır ve samanlıklarla birlikte 193 yapı zarar gördü. Rant cephesinde HAZAL OCAK Ayakkabımı Erdoğan, Kanal İstanbul’un temelinin yaz aylarında atılacağını söyledi. Sivil toplum örgütleri, yurttaşı planlara itiraz etmeye çağırdı. değişen yok Albayrak ve Muhaidib’in değerli ‘tarlaları’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın proje güzergâhında henüz güzergâh belli olmadan aldığı tarla vasfındaki arazi uygulama imar planlarıyla “konut + ticaret alanı”na dönüşmüştü. Çok sayıda itiraz üzerine revize edilerek tekrar askıya çıkarılan son planlarda söz konusu araziye verilen “konut + ticaret alanı” fonksiyonunun değişmediği görülüyor. Aynı şekilde Suudi Arabistanlı iş insanı Sulaiman Al Muhaidib’in aldığı 9 dönümlük ‘tarla’ vasfındaki arazi de “kısmen konut, kısmen yol, kısmen de anaokulu ve ilkokul alanı”nda kalıyor. bile alamadım Yangında yok olan köye yardım eli İstanbul’dan uzandı, çeyizi yanan Kübra’ya ulaşan yardımlar beş genci de sevindirdi. Artvin’in Dereiçi köyünü neredeyse küle çeviren yangında, düğüESRA nü için gün sayan ALUS 25 yaşındaki Kübra Palancı’nın çeyizi de kül oldu. Durumdan haberdar olan yardımseverler Palancı için İstanbul’da seferber oldu. Gelen yardımlar Palancı dahil beş gence umut oldu. Yardım İstanbul’dan Yangının başladığı evde yaşayan Kübra Palancı, olay günü ve sonrasında yaşananları anlattı. Palancı “Yangını kardeşim fark etti ve artık müdahale edilemeyecek kadar büyüktü. O şaşkınlıkla eve birkaç kez girip çıktım. Ziynet eşyalarım, nişan yüzüğüm ve babamın ayırdığı bir miktar nakit parayı almak istedim. Beni kardeşim durdurdu. Yoksa içeride kalabilirdim. Ayakkabımı bile kurtaramadım ve ayağım çıplak ne kadar yangın yerinde kaldım bilemiyorum. Sonra köylüler yardım için geldiler. Rüzgârın etkisiyle köyde yangın büyüdü. Bir tek topluiğne bile kurtarmak mümkün olmadı” dedi.    Palancı, “Beni İstanbul’daki yakınımız aramıştı. O da duKübra Palancı: İhtiyaçlarımdan fazlası bana ulaştı. Hatta gelenler benim eşyamdan daha güzel. rumumuzu Atlas Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne iletmiş. Bana ulaştılar. İhtiyaçlarımdan fazlası bana ulaştı. Yalnız olmadığımızı bilmek bana güç verdi. Bu gelen eşyalardan da güzel. Atlas Yardım Derneği Yönetim Kurulu Başkanı CHP İstanbul İl Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Ferda Altıntaş, dernek bağışçılarından gelenleri bana bizzat ulaştırdı. Gelenler çok fazla. Köyde benim gibi çeyizi yanan beş arkadaşım var. Bunlar kendi aramızda paylaşacağız” dedi. ‘Taşocağında Arnavutköy, Kanal İstanbul’dan etkilenecek 9 ilçeden biri. İtiraz için 24 Nisan’a kadar süre var Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne ilişkin devam eden tartışma Kanal İstanbul projesini de tekrar gündeme getirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün proje ihalesine yakında çıkacaklarını ve projenin temelinin yaz aylarında atılacağını açıkladı. Uzmanlar projenin İstanbul’a vereceği olumsuz etkileri sıralayarak bir kez daha uyardı. Uzmanlar projenin, İstanbul’un mevcut tarım, orman ve mera alanları ile su kaynaklarını geriye döndürülemeyecek şekilde tahrip edeceği görüşünde. ‘Oyunu görüyoruz’ TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube 2. Başkanı Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu, Kanal İstanbul’un bir ulaştırma ve lojistik projesi değil, gayrimenkul ve rant projesi olduğunu söyledi. Giritlioğlu, özetle “İktidarın her itiraza kulağını kapatan bir duruşu var. Hiçbir bilimsel açıklamayı dinlemiyor. Kanal İstanbul’a karşı çıkanları vatan hainliğiyle, darbecilikle suçlayan bir inat ve ısrar içinde olduklarını görüyoruz. Ortada bir acele var. Bu acelenin tek açıklaması aslında arazilerin el değiştirme süreçlerini inceleyerek ortaya konabilir. Kanal Kanal İstanbul imar planları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca onaylanarak geçen günlerde askıya çıkarıldı. Arnavutköy, Başakşehir, Avcılar, Küçükçekmece, Bakırköy, Eyüp, Bağcılar, Esenler ve Bayrampaşa olmak üzere 9 ilçeyi kapsayan planlar, 90 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alanı etkileyecek. Kanal İstanbul revize planlarına itiraz hakkını kullanmak isteyen İstanbullular, www.kanal. istanbul web sitesinden itiraz dilekçesini inİstanbul’u bir milli güvenlik meselesi olarak sunup, yasal yollarla yok edilemeyecek ormanları, kıyıları, tarım alanlarını bir milli mücadele olarak göstererek ortadan kaldırmanın yolunu açmaya çalışıyorlar. Bu oyunun, ısrarın ve aceleciliğin farkındayız. Odalar Bakan Kurum’un açıkladığı gibi ‘takozcu odalar’ değildir. Sürecin önüne ket vurmak değildir amaç. İstanbul ve bölgemizi sonunu kadar savunmaktır. Yani gelecekteki asıl garantimiz olan doğal alanlarımızı korumaktır asıl amaç... Bunun dışında bir amacımız yoktur” dedi. Projenin hatalı olduğunu söyleyenlere kulaklarını tıkayan iktidarın bu kesimlerin karşısına başka bir söylemle çıkması gerektiğini belirten Giritlioğlu, “Bilimsel bir açıklama yapılamadı. Sadece inatla yapılacağı söydirip, imzalayarak [email protected] adresine mail yoluyla iletebilecek ya da İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Ataşehir hizmet binasına elden teslim edebilecek. İtiraz süresi 24 Nisan 2021 tarihinde sona eriyor. Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu da 14 Nisan saat 14.00’te Ataşehir’deki İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne giderek son planlara ilişkin dilekçelerini teslim edeceklerini duyurdu. leniyor. Bu proje kendi içinde bir ekokırım doğuracak. Orman alanlarını, su havzalarını, tarım alanlarını mera alanlarını ortadan kaldıracak bir projenin hayata geçirilmesi İstanbul’un sonu demektir” diye konuştu. Suyu bitirir Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyesi Raşit Fırat Deniz, projeyle birlikte İstanbul’un su kaynaklarının yok edileceğini belirtti. Deniz, “Kanal İstanbul ve Yenişehir Rezerv Alanları Projesi, 3. Havalimanı ve 3. Köprü ile beraber bir cazibe merkezi haline getirilmeye çalışılıyor. Nitelikli nüfusun bu bölgeye yerleşmesi isteniyor. İstanbul’un kuzeyinde artan nüfusa bağlı olarak su ihtiyacı da artacak” ifadelerini kullandı. Pandemi görünmezleri yolsuzluk var’ CEMİL CİĞERİM CHP’li Mustafa Adıgüzel, Kurul Kalesi’nde bulunan birçok mezarın tahrip edildiğini belirtti. 2016’da kalenin eteklerinde yapılan kazılarda 2 bin 100 yıllık Kibele heykeli bulunmuştu. CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, TBMM’de Ordu’nun çevre sorunlarını dile getirdi. Adıgüzel, Kurul Kalesi’nin 570 metre yükseklikte bir arkeolojik sit alanının tepesinde olduğunu belirterek “Dünyada başka bir yerde örneği yok. Böyle bir antik kent mirasının altını bir taşocağıyla oyuyorlar” dedi. Adıgüzel, “Bu taşocağından büyükşehire satılan taşlar, 1.5 kat fiyata daha yüksek tonaj gibi gösterilip daha küçük tonajlarda veriliyor. Maalesef büyükşehir, bu işin farkında olduğu halde rantın içindekiler bu işe ses çıkarmıyor” dedi. Fatsa’da siyanür kullanılarak altın çıkaran madenin fındık üretimini tehdit ettiğini kaydeden Adıgüzel, “Yeni ÇED almak için müracaat etti. Burası ÇED’i olmamasına rağmen şu anda faaliyette” ifadelerini kullandı. ALMAN KANALI BELGELEDİ Alman ZDF kanalı ekibi Yunanistan Midilli Adası arasındaki deniz koridorunu denetleyen Türk Sahil Güvenlik ekiplerine eşlik ederek Yunanistan’ın mültecileri geri ittiği yasadışı uygulamayı belgeledi. Yunanistan’ın, aralarında çocukların da bulunduğu mülteci botunu geri itmesinin ardından bottakiler, Türk ekipleri tarafından kurtarıldı. Türkiye tarafından kurtarılan Yusuf Ali adlı Filistinli mülteci, ZDF muhabirine Yunan polisinin acımasız müdahalesine dikkati çekerek “Bizlere yumruk ve sopalarla vurdular. Bizi batırmak istediler. ‘Defolun Türkiye’ye geri dönün’ diye bağırdılar” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi Ev işçileri salgın başlar başlamaz ilk vazgeçilenler oldu. Yüzde 95’i işsiz kaldı, sosyal güvenceleri olmadığı için devletten destek de alamadılar 10 yıldır sigortam yok Bir diğer ev işçisi kadın Ş.A. (57) ise 17 yıldır bu işi yapıyor. 10 yıldan fazladır sigortası yapılmamış. Ş.A., geçen yıl işyerinde koronavirüse yakalanmış. Ailesine de bulaşmış. Ev işçisi kadın, “Nasta bakıyorum. Ev işleri yapıyorum. Hangisi boş olursa o işi yapıyoruz. Pandemiden önce bir parça ekmek yiyorduk ama şimdi o ekmeği de yiyemez olduk. İş bulamıyoruz. Bana tüm süreç boyunca devletten sadece 500 TL destekte bulunuldu” diyor. İşçi statüsüne dahi alınmamasına isyan eden ev işçisi kadın F.E., “Bu sektör var, üstelik çok büyük bir sektör. Devlet artık bizi görsün ve duysun” diyor. Yatılılar eve hapis kaldı Şiddetle Ev işçisi F. E., (50) evlere günlük olarak temizliğe gidiyor. Pandemi sürecinde aylarca işsiz kalmış. “Pandemi başlar başlamaz ilk yaptıkları şey gündelik olarak gelenleri bir daha eve almamak oldu. Bütün işleri evde yatılı olarak kalan ev işçilerine yüklediler. Çocuk bakmakla görevli olanlara bile tüm işler yaptırılıyor. Aylarca izne çıkamayanlar oldu yatılı kalanlardan” diyor. Kendi sürecini ise şöyle anlatıyor: “En çok zoruma giden, işverenin istediği maddeden bizi kovabiliyor olması. Kod22’den, 29’dan çıkarıp işsizlik maaşı almana bile engel oluyorlar. İsterlerse paramızı vermiyorlar. Beni 22’den çıkardılar. Patronum, ‘Sana bu dünyayı dar edeceğim, iş bulmaman için elimden geleni yapacağım’ dedi. Psikolojik şiddet yaşamayan yoktur bizim işimizde. Yemek olarak affedersiniz ama köpeğin önüne konulacak yemekleri veriyorlar.” baş başa Sendikanın araştırmasına göre, ev işçilerinin yüzde 86’sı aile ve hane içerisinde, yüzde 96.3’ü ise çalışma hayatında şiddete maruz kalıyor. Korona dönemiyle birlikte işsizliğin artması aile içerisinde karşılaşılan şiddeti de artırdı. Türkiye’de bir milyonun üzerinde ev işçisi olduğu tahmin ediliyor. Ev İşçileTUĞBA ri Dayanışma SenÖZER dikası Başkanı Gülhan Benli, yaptıkları ankete göre pandemi sürecinde ev işçilerinin yüzde 95’inin işsiz kaldığını söylüyor. Ev hizmetlerinde çalıs¸anlar İş Kanunu kapsamı dıs¸ında bırakılmışlar, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun is¸ sözles¸mesine ilis¸kin hükümleri uygulanıyor. Hal böyle olunca pandemi sürecinde hiçbir destekten yararlanamadılar. Yaşamın kıyısındalar Kendisi de bir ev emekçisi olan Benli, “İnsanlar açlığın eşiğinde, temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar. Çocuğuna bez alamıyor, evinin kirasını, elektriğini ödeyemiyorlar. İntiharın eşiğine gelmiş durumda şu an ev işçileri. Hazırladığımız raporlara baktığımızda, içler acısı bir durum var. Kronik ilaçlarını artırıp kendilerini öldürmeyi düşünen arkadaşlarımız var. Biz başından beri ev işçilerine bir gelir güvencesi sağlansın diyoruz. Pandemi sürecinde, sosyal güvenlik şemsiyesi altında olmadıkları için ne sosyal yardım ne de diğer devlet yardımlarından faydalandı ev işçileri. Her geçen gün bu yoksulluk derinleşti” şeklinde konuştu. Benli, taleplerini şöyle sıraladı: “Ev işçileri bir an önce gelir güvenliğine kavuşturulsun. İnsan onuruna yakışır bir ücretlendirme. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 189 ve 190 sayılı maddeleri Türkiye tarafından imzalansın.” l İSTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle