23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 9 6 NİSAN 2021 SALI Prof. Karabekir, DEU Hastanesi yönetiminin keyfi tutumuna tepki gösterdi Hastalar ortada kaldı Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Başhekimliği, geçen hafta 8 yıldır açık bulunan akupunktur merkezi için kapatma kararı aldı. Merkezin ruhsatsız olduğunu kabul eden yönetim, alternatif sunmadığı için Prof. Dr. Nüket Göçmen Karabekir ve hastaları mağdur etti. MEHMET İNMEZ Uyguladığı mobbing iddiaları ve görevden almalar ile gündeme gelen eski AKP milletvekili Nükhet Hotar’ın rektörlüğünü yaptığı Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), bu kez de hastane içinde faaliyet gösteren akupunktur polikliniğinin kapısına kilit vurdu. Yıllardır hasta bakan polikliniğin yöneticisi Prof. Dr. Nüket Göçmen Karabekir, “Üst yönetim mob5 YIL SONRA FARK ETMIŞLER Nüket Göçmen Karabekir DEÜ Hastanesi, yaptığı açıklama ile akupunktur polikliniğinin ruhsatı olmadığını doğruladı. Açıklamada, “Akupunktur polikliniği hizmetinin uygulama merkezi olabilmesi için Sağlık Bakanlığımız Getat Uygulama ve Araştırma Merkezleri yönetmeliğine göre yasal süreçleri tamamlayarak yetki belgesi almadığı tespit edilmiştir. Akupunktur uygulamasının yapılabilmesi için Sağlık Bakanlığı’ndan alınması gereken uygulama merkezi ruhsatlandırması bulunmamaktadır. Kurumumuzda bulunmayan ve idarecilerin yaptığı araştırmalar sonucunda, böyle bir belgenin olmadığı çok yakın zamanda tespit edilebilmiştir. Zira bu poliklinik, eski başhekimlerinden Prof. Dr. Mete Edizer tarafından açılmıştır. Ve ruhsatsız olma ihtimali dahi son gelişmelere kadar düşünülmemiştir” denildi. bing uyguluyor, özel eşyalarıma ulaşamıyorum” diyerek suç duyurusunda bulundu. Akupunktur polikliniğinin kapanması sonrası aralarında kanser hastalarının da bulunduğu yüzlerce hasta mağdur oldu. DEÜ Tıp Fakültesi anatomi anabilim dalı öğretim üyesi iken geçici olarak akupunktur polikliniğinde görevlendirildiğini anlatan Prof. Dr. Nüket Göçmen Karabekir, yaşanan süreci Cumhuriyet’e anlattı. Yıllardır görev yaptığı odaya giremediğini ve haber verilmeden polikliniğin kapatıldığını söyleyen Karabekir, “Daha önce görevli arkadaşlar ile birlikte 5 yıl boyunca hasta baktım. Buranın ruhsatsız olduğunu öğrendim ve dilekçe verdim. Her şey ondan sonra başladı. Bir sabah bana ve hastalarıma haber verilmeden tabelası indirildi ve kapısına kilit vuruldu. Beni hastane yönetimi görevlendirdi. Ruhsatı olmayan bir yere görevlendirileceğimi bilmezdim. Zaten hastane yönetimi yaptığı açıklama ile ruhsatı olmadığını kabul ediyor. Eğer burayı kapatacaklarsa benim ve diğer arkadaşlarımızın olduğu bir yerde tutanak tutularak kapatılır ve hastalara da açıklama yapılırdı. Ben bu üniversiteden mezunuyum. Benim gıyabımda yazı göndermişler. Hırsız mı katil miyim ben. Ben bir doktor ve profesörüm. Bu şekilde olmamalıydı” dedi. Prof. Karabekir, aralarında kanserli hastaların bulunduğu yüzlerce hastanın tedavisinin yarım kaldığını vurguladı. l İZMİR ÇGD’NİN AYLIK RAPORUNA GÖRE BİR AYDA 41 GAZETECİ HÂKİM KARŞISINA ÇIKTI Reform sadece kâğıt üstünde Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) tarafından gazetecilere yönelik hak ihlal5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜ AÇIKLAMASI: leri ve haber manipülasyonlarına yönelik hazırlanan raporda, iktidarın “reform vaatlerinin kâğıt üstünde kaldığı” belirtildi. ÇGD’nin aylık “Medya İzleme Raporu” yayımlandı. Gazeteci Levent Gültekin’in 25 kişilik bir grubun saldırısına uğraması ve OdaTV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız ile TELE1 TV Ankara Temsilcisi İsmail Dükel’in “haber kaynaklarıyla yaptıkları görüşmeler” üzerinden hapis cezasına çarptırılmasının özel olarak ele alındığı raporda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İnsan Hakları Eylem Planı”nı açıklarken “İfade ve basın özgürlüğüne ilişkin” sözleri anımsatıldı. Raporda, “Erdoğan’ın ‘gazetecilerin mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak’ vaadi, Levent Gültekin örneğinde olduğu gi VEDAT ARIK bi sokağa inmedi. Kâğıtlara yazılan ‘gazeSeçme ve seçilme hakkı ihlal ediliyor teci güvenliği’, Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel örneğinde olduğu gibi mahkemelerin de çok uzağında kaldı. Kâğıt üstünde kalan vaatlerin, yine kâğıt üstünde kalan insan hakları eylem planlarına, ideallere, hedeflere bir etkisinin olmadığı bir kez daha görüldü” denildi. Raporda, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin de eleştirildi. Rapora ilişkin açıklama yapan ÇGD, bir ay içinde 41 gazetecinin 24 dava kapsamında hâkim karşısına çıktığı, 10 gazetecinin toplamda 29 yıl 6 ay 23 gün hapis cezasına, iki gazetecinin de toplamda 14 bin 80 lira para cezasına çarptırıldığı belirtildi. l Haber Merkezi Avukatlar Sendikası’nın Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi’nin ve birçok avukat grubunun çağrısıyla avukatlar, 5 Nisan Avukatlar Günü nedeniyle açıklama yaptı. Çağlayan Adliyesi’nin önünde dün bir araya gelen avukatlar, “Makbul avukatlar olmayacağız, saldırılara karşı mesleğimizi savunuyoruz” pankartı açarak “Savunma susmadı, susmayacak” ve “Ebru Timtik ölümsüzdür” sloBARO SEÇIMINDE YAVAŞ’A OY SEYFETTİN METE Çorum Barosu’nun pandemi nedeniyle 6 ay gecikmeli düzenlenen olağan kongresinde tek adayla gidilen seçimlerde Kenan Yaşar yeniden başkan seçildi. Seçimin ardından yapılan sayım sonuçlarında, Kenan Yaşar’ın aday listesinde olmayan birçok isme oy çıkması dikkat çekti. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı aynı zamanda avukat olan Mansur Yavaş’a 2 oy çıktı. l ÇORUM ganları attı. Avukatlar adına açıklama 1238 KART İPTAL EDİLMİŞ yapan Ezgi Önalan, avukatlık mesleğinin kapsamlı bir saldırı altında olduğunu belirterek “Bu saldırı emekten, hukuktan ve adaletten yana duran avukatlık pratiğini yok etmeye yöneldiroların kanuni seçim takviminin bir genelgeyle iptal edilerek avukatların kendi kurumlarının yöneticilerini seçme seçilme haklarının ihlal edildiğini kaydeden Önalan, avukatların görevlerini dan hazırlanan rapor açıklandı. Avukat Eylül Özgültekin, Türkiye’nin hukuki kriz yaşadığını belirterek avukatlara yönelik saldırıların gün geçtikçe arttığına dikkat çekti. Özgültekin, 2020 Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı (CİMER), 220 gazetecinin basın kartını yenileme başvurusunun devam ettiğini açıkladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, CİMER basın kartı iptal ediği kadar, mesleğin ezici çoğunluğunu oluşturan işçi avukatların maruz kaldığı sömürüyü katmerlemeye, serbest avukatlığı bitirerek tüm mesleği tekellerin ihtiyacına göre yeniden şekillendirmeye de yönelmektedir” dedi. Bayaparken polis şiddetine, keyfi tutuklamalara, ruhsat gaspı gibi hak gasplarına maruz kaldıklarını, yüzlerce avukatın cezaevlerinde olduğunu belirtti. Bu arada, 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla Diyarbakır Barosu tarafınyılında 69 avukat hakkında 78 soruşturma ve dava açıldığını belirtti. Raporda, Diyarbakır Barosu’nun sistematik olarak soruşturma ve kovuşturmaya uğradığı vurgulandı. l İSTANBUL / Cumhuriyet len, yenilenmeyen, başvuruları reddedilen ya da bekletilen gazetecileri sordu. Gelen BAKAN GÜL’E GÖNDERİLEN MEKTUP SAKINCALI BULUNDU yanıtta, basın kartı başvurusu iptal edilenlere ilişkin “Eksikliklerin giderilmesi halinŞikâyet mektubu engellendi de başvurular olumlu değerlendirilecek” denildi. CİMER’den gelen yanıtta şunlar kaydedildi: “Basın mensupları tarafından basın kartlarının yenilenmesi sürecinde 10 bin 486 başvuru yapıldı. Basın kartı yenileme başvurularına istinaden düzenlenen kart sayısı 9 bin 115. Yenileme kapsamında yapılan başvurulardan değerlendirme süreci devam eden başvuru sayısı 220. 14 Aralık 2018’den 31 Aralık 2020’ye kadar 1238 adet basın kartı iptal işlemi yapıldı. 9 Mart 2021 itibarıyla basın kartı sahibi basın mensubu sayısı ise 15 bin 145.” BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ Soruşturmaya karşı eylem Boğaziçi Üniveritesi yönetimi, “Üniversiteler AKP teşkilatı değildir! Kayyımlar gidecek” afişi asan öğrenci Elif Bayburt hakkında disiplin soruşturması başlattı. Bayburt, savunma verirken Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri soruşturmayı protesto etti. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri dün Elif Bayburt’a destek amacıyla basın açıklaması yaptı. Açıklamada, yönetimin başlattığı soruşturmalara karşı çıkılarak “Biz bunu kabul etmiyoruz” denildi. l Haber Merkezi KADEMELİ GÜÇ UYGULANDIĞI İDDİASI: POLISLE TARTIŞAN GENÇ DARP EDILDI SEYHAN AVŞAR Trafikte polis ile tartışan 24 yaşındaki motosiklet sürücüsü Burak Ali Celal Kırıcı, önce tartıştığı polis tarafından sonrasında ise yaklaşık 8 polis tarafından darp edildi. Gözleri morartılan, dudağı yarılan Kırıcı, sağlık raporu alıp kendisini darp eden polislerden şikâyetçi olurken polis tutanağında Kırıcı’ya kademeli güç uygulandığı öne sürüldü. İddiaya göre 13 Mart günü motosikletiyle seyir halinde bulunan Burak Ali Celal Kırıcı, bir otomobil sürücüsü tarafından trafikte sıkıştırıldı. Kırıcı ve sürücü arasında kısa süreli bir tartışma yaşandı. Yoluna devam etmeye çalışan Kırıcı, bu kez beyaz bir araç sürücüsü tarafından “Şeridine gitsene ulan” diyerek uyarıldı. Kısa süreli tartışmanın ardından kırmızı ışıkta duran Kırıcı ile araçtaki kişi arasında arbede yaşandı. Kırıcı, daha sonra çevredekilerin uyarısı üzerine kavga ettiği şahsın polis olduğunu öğrenince özür diledi. Araca sokulan Kırıcı, burada bir müddet darp edildikten sonra tehditle boş bir alana götürüldü. Kırıcı, oraya gelen 78 polis tarafından uzunca bir süre darp edilip hakarete maruz kaldı. Ehliyetine, motoruna el konulan ve ağır şekilde darp edilen Kırıcı, sağlık raporu alarak kendisini darp eden polislerden şikâyetçi oldu. Kırıcı’nın polisi darp ettiğinin belirtildiği tutanakta ise her şeye rağmen Kırıcı’ya karşı kademeli güç kullanıldığı iddia edildi. l İSTANBUL ZEHRA ÖZDİLEK Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e açık mektup yazarak sesini duyurmak isteyen hükümlü Ayberk Demirdöğen’in mektubu sakıncalı bulunarak engellendi. Mektupta, Gül’e hitaben “Ülkemizde uzun zamandır bir insan hakları reformu yapılacağı söyleniyor, siz de TV programlarında açıklamalar yapıyorsunuz. Fakat yaşadığımız gerçekler sizin söylediklerinizle uyuşmuyor” ifadeleri yer alıyordu. Bolu F Tipi Cezaevi’nden Ayberk Demirdöğen, gönderdiği mektupla gazetemiz aracılılığıyla sesini duyurmak istedi. Keyfi uygulamalara dikkat çeken Demirdöğen’in mektubu şöyle: “Bolu F Tipi Hapishanesi’nde toplatma kararı bulunmayan dergilerimize hapishane idaresince el konuluyor. Arkadaş ziyaretçilerimiz reddediliyor. Masumiyet karinesi, lekelenmeme hakkı, adil yargılanma gibi ne anlatılırsa anlatılsın somut durumda açık bir fişleme yapılıyor. Keyfilik, hukuksuzluk bu boyutta iken ve kişi hakları bu şekilde ayaklar altındayken hangi insan haklarından bahsediliyor?” Cezaevi yönetimi tarafından “sakıncalı kararında” ise “görevlileri hedef göstermesi, kişi ve kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakaret içermesinden dolayı alıkonulmasına karar verilmiştir” ifadeleri yer aldı. l İSTANBUL Millet... Meşruiyet... Dün sabah güne maalesef yabancısı olmadığımız “son dakika” haberleriyle başladık: “Emekli amirallere gözaltı...” Önce 4 dendi, sonra 6’ya çıktı, derken 14 oldu... Öyle anlaşılıyor ki birkaç gün sonra bir operasyon dalgası daha, önümüzdeki hafta bir yenisi... Bitmedi, devamında gözaltına alınanların evinde, bilgisayarında “ele geçirilenler” önce iktidar medyasında yer alacak, bunlardan yola çıkılarak soruşturma çatallaşacak... Telefon şebekesinden suç şebekesi, bilgisayar dosyasından gizli belge çıkarmak hiç de zor değil! Bunlar FETÖ’nün ve FETÖ’ye yol verenlerin taktikleri... İktidar bu yolla yeniden “muhalefeti demokrasi sınavına çekme”, Türkiye’nin gerçek gündemini arka plana itme fırsatı elde etti. 104 emekli amiralin Montrö ve “tekkede amiral” açıklamasını iktidar aldı, “darbeciler” diyerek tersine çevirdi. Şaşırtıcı mı? Elbette değil... HHH Genel görünüm şu: 2000’li yıllarda milli bayramlar gerilim konusuydu. Dönemin başbakanları günler öncesinden o gün hasta olacaklarını açıklar, bayram kutlamasını erteletirdi. Bir dönem de “devlet değil, millet kutlasın” demeye kalktılar. Şimdi de Türkiye’nin temel direkleri olan değerlere, anlaşmalara saldırıyorlar. 2000’li yılların başında AB’ye giriş bir devlet projesi olarak sunuldu. Devletin temel kurumları bir bir “AB istiyor” diyerek ortadan kaldırıldı. Şimdi de Cumhuriyetin yerine başka bir şahsım devleti kurma girişimi söz konusu. AKP iktidarı boyunca Türkiye’ye 1 trilyon dolar girdi, 3 trilyon dolarlık değer çıktı. Bu bağlamda AKP’nin birinci kimliği “küresel sermayenin taşeronluğu” oldu. Şimdi de satacak bir şey kalmayınca Türkiye’nin temel değerleri ve hakları piyasaya sürülüyor. Anayasa Mahkemesi (AYM) iktidarın istediği yönde karar vermezse topa tutuluyor. Hatta derhal kapatılması gerektiği dillendiriliyor. Bunun Türkçesi şudur: Türkiye’de anayasa fiilen rafa kaldırılmıştır! Kurtuluş Savaşı günlerinde bile açık kalmış, daha ötesi bu savaşı yönetmiş Gazi Meclis çok hüzün verici biçimde “Başkanı” tarafından işlevsizleştiriliyor. İşte böyle bir ortamda bildiri yayımlayan emekli amiraller görüşlerini açıkladığı için gözaltına alınıyor. HHH İki gündür zihinler paramparça... Sadece iktidar, muhalefeti demokrasi sınavına çekmiyor. Muhalefet de kendi içinde darmadağınık. Oklar birbirine dönük. Bu iklimle düzlüğe çıkmak mümkün değil. Türkiye bu noktaya sadece AKP döneminde yaşananlarla gelmedi. Amiral teknede olur, tekkede değil! O amiralin 1987’de Deniz Lisesi’ni, 1991’de de Deniz Harp Okulu’nu bitirdiğini dikkate alırsak son yıllarda artan heyelanın dibini de görürüz! Mustafa Kemal Atatürk tüm yaşamı boyunca iki büyük gücü ve değeri elden bırakmadı: Millet... Meşruiyet... Ne yaptıysa milletle yaptı. Şu sözü yerleştirdi: “Milletin kaderine yine milletin kendisi karar verecektir.” Ne yaptıysa meşruiyet içinde yaptı. Erzurum’da “Heyeti Temsiliye” kurarken bile dönemin Erzurum Valisi’ne bilgi verdi. Şimdi Türkiye, toplumsal, hukuksal meşruiyeti kuracak, millete güven verip desteğini alacak bir siyasal liderlik arıyor. Bu iktidarın sağlıklı bir zeminde seçim süreci başlatmasını istemekten, milletin içinde çoğalmaktan, meşruiyeti bayrak yapmaktan başka çıkış yolu yok. Katledilen akademisyenler unutulmadı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde (ESOGÜ) araştırma görevlisi Volkan Bayar tarafından öldürülen dekan yardımcısı Dr. Mikail Yalçın (33), fakülte sekreteri Fatih Özmutlu (48), öğretim üyesi Dr. Serdar Çağlak (33) ve araştırma görevlisi Yasir Armağan (35), dün yakınları ve meslektaşları tarafından ölümlerinin 3. yılında eğitim fakültesi önünde anıldı. Türk EğitimSen Eskişehir 2. No’lu Şube Başkanı Gürol Yer, hayatını kaybeden 4 akademisyenin eğitim şehidi olduğunu ifade ederek “Ölümlerinin 3. yılında onları yâd etmek, onları unutmadığımızı ve unutmayacağımızı özellikle ifade etmek istiyorum. Hatıraları gerçekten içimizde bir sızı olarak devam ediyor” dedi. Katil zanlısı Volkan Bayar (38), tutuklu yargılandığı Eskişehir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nce geçen yıl eylül ayında 4 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Cinayetleri azmettirdiği iddiasıyla yargılanan Bayar’ın eski eşi Saadet Aylin Yağan (36) ise “delil yetersizliği” nedeniyle beraat etmişti. l DHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle