05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 6 NİSAN 2021 SALI HABER Cüppeli vesayet takunyalı darbe Son zamanlarda bakıyorum da çok telaşlısın kardeşim, bir şeyler olmuş, soğukkanlılığını yitirmiş görünüyor, önüne gelene saldırıyorsun. Son olarak, sıkça kullandığın vesayet ve darbe ithamlarını attın ortaya. 104 emekli amiralin Montreux ve Cüppeli Amiral Mehmet Sarı tartışmalarıyla ilgili olarak yayımladıkları bildiriyi fırsat bilip vesayet ve darbe kavramlarına sarılıverdin yine. Eski huylarını, FETÖ ile birlikte, yetmez ama evetçilerle suç ortaklığı yaparak, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni önce etkisizleştirmek, akabinde esir ettikten sonra tarikatların elinde oyuncak etme girişimlerini anımsayanlar, son çıkışlarına da şaşırmadılar. Hemen belirtmeliyim ki Türkiye’nin esenliği ve demokrasisi karşısındaki en büyük tehdit olarak vesayetçiliği ve darbeleri gören bir kişi olarak, bu iki konuda ne yazık ki yeterince uyanık olmayan kamuoyunun uyarılmasını gerekli görürüm. Ve bu görüşün doğal sonucu olarak, buradan açıkça ilan ederim ki Türkiye, bir vesayetçi ve darbeci tehdidi ile karşı karşıyadır. Hatta daha ileri giderek söyleyebilirim ki demokrasisi ve milli iradesi vesayet altında olan, çok uyardığımız tehdidin gerçekleşip kendisini cendereye sokmayı ne yazık ki engelleyemeyen toplum, şu anda cüppeli vesayet altında inim inim inlemektedir. HHH Bak bu nasıl oldu canım kardeşim. Türkiye’de demokratik seçimlerle iktidarı ellerine geçirenler aydınlanmacı, laik ve bağımsız sosyal bir hukuk devleti olan TC’nin güvencelerini yok etmek üzere tank, top, tüfek yerine bir kez ele geçirilmiş olan devlet erkini kullanarak yasamaya, yürütmeye, yargıya tümüyle egemen olarak, demokratik laik düzeni dinci totaliter bir rejime dönüştürmüşlerdir. Laik demokratik düzeni kuranların aydınlanma savaşındaki askerleri nasıl öğretmenler olmuşsa, burada dinbazların düzenini kurmak isteyenlerin de askerleri imamlar olmuşlardır. Okulun yerine cami, öğretmenin yerine imam ana yöntemleri olmuştur, Türkiye’yi cüppeli vesayetin pençesine teslim etmek isteyenlerin. Yargı ve Milli Eğitim gibi TSK de atamalardaki adam kayırmalar, sınavlardaki soru hırsızlıkları, güvenlik soruşturmaları ve mülakatlar yoluyla Adalet, Milli Eğitim ve Milli Savunma’nın imamlaştırılması girişimlerinde yol alınmış Cumhuriyetin Silahlı Kuvvetleri ile sivil irfan ordusu Milli Eğitim, tarikatların ve cemaatlerin insafına terk edilmiştir. Böylelikle irfanın ve Cumhuriyetin askerleri, tarikat ve cemaatlerin biat etmiş neferleri haline gelmişlerdir. Bu girişimin nerelere kadar vardığını anlamak için Amiral Mehmet Sarı’nın amiral üniformasının üstündeki cüppe ve sarığıyla çekilmiş fotoğrafına bakabilirsin. Orada cüppe ve sarığın, üniformayı tamamen örttüğü imamın komutanı, şeyhin amiralinin suretinde, cüppeli vesayet ve takunyalı darbenin biat etmiş neferini görebilirsin. HHH Canım kardeşim sen, sonunun felaketle bitmesi kaçınılmaz bu tehlikeli gidişe karşı seslerini yükseltenleri susturmak için hep aynı savları kullandın: Vesayeti yıkıyoruz, darbeler dönemini kapatıyoruz. Aslında bir yandan bunları söylerken bir yandan da bütün denetimleri tarikat ve cemaatlerin eline geçmiş olan, her türlü adam kayırmacılığın, baskının, zulmün, yoksulluğun ve yoksunluğun ayyuka çıkmış olduğu devletin bütün erklerinin bir kişinin tasarrufuna bırakıldığı; yurttaşın, devlet zulmü ve mahalle baskısı altında inlediği bir totaliter rejimi kurdun. Son zamanlarda, halkın canına tak ettiğini ve uyandığını gördüğün için şimdi telaştasın. Olayları görenler telaşına ve darbeci suçlamalarına artık pabuç bırakmıyor ve soruyorlar: Canım kardeşim sakın sen bir şeriatçı darbe peşinde olmayasın! Evet canım kardeşim, artık zulmünden de hırsızlığından da yobazlığından da bıktık. Sana da senin cüppeli vesayetine de takunyalı darbene de hayır! ÖĞRENCİLERDEN ‘AMİRAL’ AÇIKLAMASI Rektörlere tepki 104 amiralin bildirisinin ardından “milli iradeye saygı” açıklaması yayımlayan ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ rektörlüklerinin de aralarında olduğu üniversitelere, öğrencilerden tepki geldi. Öğrenci Sendikası’ndan yapılan açıklamada, “Rektörlerin imzasıyla hazırlanan ikiyüzlü açıklamaları gülünç buluyoruz. Rektörlükleri kendi açıklamalarına riayet ederek başlarındaki atanmışları üniversitelerden uzaklaştırmaya davet ediyoruz” denildi. l Haber Merkezi 81 ilde suç duyurusu Emekli 104 amiralin imzasıyla yayımlanan bildiriye ilişkin 81 ilde 910 dernek, 408 vakıf, 27 üniversite, 114 oda, 550 sendika, 46 federasyonun suç duyurusunda bulunduğu belirtildi. Başvuruda bulunan kurumlar arasında Hakİş, MemurSen, TÜGVA, Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı, SağlıkSen, DiyanetSen, Anadolu Gençlik Derneği, Alperen Ocakları, Kızılay, Yeşilay, İlim Yayma Cemiyeti’nin de bulunduğu bildirildi. l AA Pazar akşamı Halk TV’de ilk kez anlattım. 104 imzalı bildiride ilk sırada yer alan emekli Amiral Ergun Mengi, İYİ Parti’de görev yapıyordu. Partinin kendi belgelerinde Mengi için “Uluslararası Siyasi Kuruluşlar ve JeoStratejik Analizlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı” yazıyordu. Haliyle İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in açıklama için “zevzeklik” demesi daha karmaşık görünüyordu. Programdan sonra İYİ Parti’nin çok önemli bir ismiyle konuştum. Belli ki Akşener’in “zevzeklik” açıklaması, parti içinde de kriz yaratmıştı. Kritik isim, bana Akşener’in yanlış anlaşıldığını söyledi. Ona göre Akşener “zevzeklik” diyerek yükselen tansiyonu yatıştırmaya çalışıyordu. Olayların daha vahim noktalara gitmesini engellemek istiyordu. Daha da ilginci… İddia o ki: Akşener, pazar günü Cumhurbaşkanlığı ile bir telefon görüşmesi yapmıştı. O görüşmeye kadar gündemde 104 amiralin sabaha karşı gözaltına alınması masadaydı. Görüşmede sağduyulu davranılmasını isteyen Akşener’in girişimleriyle “sadece bildirinin öncüleri” denilerek gözaltı sayısı azalmıştı. Akşener’in muradı gözaltı olmamasıydı ama gücü buna yetmişti. Partinin kritik isminin tezine göre Akşener, hem açıklamalarla hem yaptığı görüşmelerle yangını söndürmeye çalışıyordu. Bunları not aldım. Ama aynı gece (pazar) enteresan bir şey oldu. Yargı kulislerine göre, amirallerin bulunduğu şehirlerdeki savcılar, gece yarısı adliyeye çağrıldı. Bu tabii ki “operas“Çok masumane bir açıklama” demişti, kahve içerken Cem Amiral. “İçinde kızdığım insanlar da var ama imzalayacağım ben de” diye devam etmişti söze. Rengin Gürdeniz’in “Mavi Vatan doktrininin yaratıcısı Akşener ile Saray olan adam bir komployla korkutulmaya çalışılıyor” sözlerine de karşılık, “Biz emir kuluGörüştü mü? yuz” dedi bir polis. Emekli de olsa askerlikten kalma bir alışkanlıktı; tıraş tayon geliyor” demekti. Acaba kaç kişi kımını da bavuluna koydu. olacaktı? Sabah 10 gözaltı ve 4 arama Ayrılırken son sözleri “Bunları da atlakararını görünce “belki de kritik isim tacağız. Biliyorsun, neler geçti” oldu. haklıdır, Akşener’in etkisidir” dedim. Sarıldılar ve o gitti. Dün Akşener’in Özel Kalem Müdü“Aklımdan geçmedi değil ama yarü Esma Bekar ile de konuştum. Ken kıştıramıyorsunuz. Sabaha karşı 4’te disi “Bizim Cumhurbaşkanlığı ile böyle uyuduk, 2 saat sonra geldiler.” Bekbir görüşmemiz olmadı” dedi. Konuş liyor muydunuz, soruma böyle yanıt tuğum kritik isim ise verdiği bilgi ko verdi Ebru Sevim. Telefondaki sesnusunda ısrarcıydı. ten, gözlerinin dolduğunu düşündüm. Hangisi doğru bilmiyorum. Bir gerçek var ki ne karar verirse versin yargı feci şekilde politikleşti. Eşi Alaettin Sevim’i almaya gelen polis, kendilerinin de aramada gözlemci olacak komşularının da yumruklayarak çalmıştı kapısını. ‘Biz Emir Kuluyuz’ “Acının ödülü deneyimdir” der Aiskhylos. Fakat işte milattan önce söylendi bu söz; şiirdeki gibi hasret hep onlara mı düşecekti? Öyle ya giden gidiyordu da arkada kalanlardaydı asıl ağırlık. O ağırlık ki aslında tam ortasındaydı şu sözlerin: “Sen benim bavulumu hazırla” dedi Cem Gürdeniz. Eşi Rengin’in “Nereye” sorusuna, tek kelimeyle yanıt verdi: “Silivri.” Espri gibiydi ilk işittiğinde. Malum henüz kapıyı çalan da yoktu, ancak konuşan “deneyimdi”. Aynı kâbusu bir kez daha yaşattığı için özür diledi oğullarından. “Özür dilenecek bir şey yok, gurur duyuyoruz seninle” sözünü duydu, gitti Alaettin Amiral. “Anayasal haklarımızı bilen bir aileyiz. Kocam üniforma giymeyen, yaptırım gücü olmayan biri. Ben nasıl kadın hakları için imza atıyorsam, eşim de kendi birikimi konusunda düşüncesini paylaşıyor” diyordu Selver Sağdıç. Eşi Kadir Sağdıç’ı tansiyon aletiyle uğurladı. Bilen bilir; böyle anlarAlaettin Sevim ve ailesi (üstte) RenginCem Gürdeniz (altta) da önce yalnız bıraktığını düşünüyorsun. Yine öyle oldu. “Beni merak etme ve kendine iyi bak” dedi Kadir Amiral. “Asıl sen beni düşünme” diye yanıt aldı, gitti. Pek bilinmez; Ali Sadi Ünsal kanser tedavisi görüyordu. Eşi Filiz Hanım’ın aklında Ali Sadi Amiral’in henüz olmadığı ikinci doz aşısı vardı. “Ya korona kaparsa” diye endişeleniyordu. Acılar tarihin topraklarına böyle yağıyordu. Yargı kulislerinde sıcak günler Hani bugün hukuksuzluk yaptığına inandığımız yargı mensupları var ya... Onları o koltuklara oturtan yer Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK). İşte o HSK’yi oluşturan üyelerin 4 yıllık görev süresi mayıs ayında doluyor. Adalet Bakanı ile yardımcısı dışında kalan kurulun 4 üyesi kürsüdeki hâkim ve savcılardan, 7 üyesi ise Meclis Genel Kurulu tarafından seçilecek. Yargıtay üyesi, Danıştay üyesi, avukat ve akademisyenler arasından gösterilen 3’er aday için oylama yapılacak. Eğer Meclis’teki oylamada nitelikli çoğunluk bulunmazsa, üyeler kura ile belirlenecek. Daha doğrusu, doğal süreç bu. Evet, temkinli yazıyorum; zira Meclis’teki seçimlerin tıkanacağı da kulislerde konuşuluyor. Çünkü AKP ve MHP’nin Meclis’teki sayısal gücü, isteyecekleri adayın seçilmesine izin vermiyor. Peki, her şey “yolunda” giderse kimler bu göreve talip? Yargı kulislerinde soruşturdum. Öncelikle, mevcut kurul üyelerinin birçoğu bu görevi yeniden istiyor ancak iddiaya göre Cumhurbaşkanı Erdoğan hemen hemen hiçbirini yeniden seçmeyecek. Bir kaynak, tarikat bağlantısı olanların tercih edilmesine Erdoğan’ın müsaade etmeyeceğini de ısrarla söylüyor. 2014 yılında yapılan HSYK seçimlerinde FETÖ’cü adaylara karşı başarı elde eden Yargıda Birlik Platformu’nun önemli isimlerinin yeniden aday olabileceği de konuşuluyor. İsim isim kimin adayı kimDaha da netleştireyim ve adayları yazayım. Yargıtay’da muhafazakâr kanattan; Bilgin Başaran, Ergun Şahin, Feyzullah Taşkın, Şaban Kazdal, Harun Kodalak, Mustafa Erol... Milliyetçi kanattan; Metin Yandırmaz, İbrahim Temur, Hakan Yüksel, Mehmet Durgun, Mustafa Ercan... Sosyal demokrat kanattan; Ömür Topaç, Gülsüm Mısır, Ali Nevzat Açıkgöz, Lütfi Aksoy... Danıştay’da muhafazakâr kanattan; Cafer Ergen, Musa Heybetli... Milliyetçi kanattan; Hasan Odabaşı ve Metin Arıtı isimleri ön plana çıkanlar olarak belirtiliyor. Avukat ve akademisyen camiasından da birçok ismin gelecek hafta Meclis Karma Komisyonu’na başvurularını yapacağı söyleniyor. Bu arada, eski Ankara Başsavcısı Yüksel Kocaman’ın da en güçlü adaylardan olduğu dile getiriliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kısa hapislik deneyiminde cezaevi savcısı olan Kocaman’ın HSK Başkan Vekili olmak istediği ileri sürülüyor. İstanbul ekibinin de HSK’deki etkinliğini devam ettirebilmek için yoğun bir çaba ve aday belirleme çalışmaları içinde olduğu konuşuluyor. İstanbul Adalet Komisyonu Başkanı Okan Albayrak’ın ve eski HSK Genel Sekreteri Fuzuli Aydoğdu’nun en güçlü adayları olduğu iddia ediliyor. Evet... Haziran ortasına doğru görevlerine başlaması beklenen yeni kurul üyeleri kimler olacak, hep birlikte göreceğiz. Ama kim olursa olsun, mevcut sistemde hukukun üstünlüğünün sağlanabileceğine inanmak çok zor. BILDIRI YAYIMLAYAN 104 EMEKLI AMIRALDEN 10’U GÖZALTINA ALINDI SAFAK GÖZALTISI 104 emekli amiralin, Montrö tartışmaları ve cüppeli amirale ilişkin yayımladığı açıklamanın ardından imzası bulunan 10 emekli amiral gözaltına alındı, 4’ü ifadeye çağrıldı. Açıklamada imzası bulunan isimlerin lojman ve koruma hakları da iptal edildi. Montrö tartışmaları ve “cüppeli amiral” hakkında ortak bildiri yayımlayan 104 emekli amiral hakkında, önceki gün, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” bölümde düzenlenen “Suç İçin Anlaşma” başlıklı 316. maddesi uyarınca soruşturma başlatıldığı açıklanmıştı. Bildiride imzası bulunan Ergun Mengi, Atilla Kezek, Alaettin Sevim, Cem Gürdeniz, Nadir Hakan Eraydın, Bülent Olcay, Kadir Sağdıç, Türker Ertürk, Turgay Erdağ ve Ali Sadi Ünsal dün sabah gözaltına alındı. Emekli amirallerden 6’sı İstanbul’da 2’si Kocaeli’nde gözaltına alınarak ilk işlemlerin ardından Ankara’ya nakledildi. Engin Baykal, Cemil Şükrü Bozoğlu, Mustafa Özbey ve Atilla Kıyat’a ise adreslerindeki arama ve el koyma işlemlerinin ardından yaş durumları göz önüne alınarak 3 gün içinde Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’ne müracaat etmeleri için tebligat yapıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamada, “bildiriyi hazırGÖZALTI SÜRESI DÖRT GÜN Başsavcılık, gözaltı için dört günlük süre belirledi. Sürenin tamamlanması halinde, uzatılabileceği belirtiliyor. layan ve yayımlanma sürecinde aktif olarak faaliyet göstererek imza listesinde yer alan, diğer kişiler tarafından imzalanmasını sağlayan 10 kişinin, üzerlerine atılı suçun niteliği ile delillerin yol edilmesinin önüne geçmek ve varsa başka şüphelilerin de tespit edilmesini sağlamak amacıyla gözaltına alındıkları” kaydedildi. Açıklamada, soruşturmaya, “deliller ışığında çok yönlü devam edildiğinin” vurgulanması dikkat çekti. Soruşturmanın detayları da ortaya çıktı. Emekli amirallerin yurt içi ve yurtdışındaki bağlantılarının araştırıldığı, bildiriyi hazırlayanların görevde olan muvazzaf subaylarla irtibatlarının olup olmadığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı dışında diğer komutanlıklarla irtibat kurulup kurulmadığı, başka kişilere imza için “baskı yapılıp yapılmadığının” araştırıldığı belirtildi. “Bildirinin başlığı, kullanılan dil, yayımlanma saati ve kullanılan terimlerin daha önce yayınlanan muhtıralarla benzerlik gösterdiği” kaydedilirken, ifadelerin alınması ve dijital incelemelerin ardından soruşturmanın derinleştirileceği ve “gidişatına göre elde edilecek deliller ışığında yeni gözaltılar olabileceği” aktarıldı. Ayrıca bildiride imzası bulunan 104 emekli amiralin lojman ve koruma hakları iptal edildi. ‘İfade, perşembe günü’ Bildiri yayımlayan 104 emekli amiral arasında yer alan Cem Gürdeniz’in eşi Rengin Gürdeniz, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Avukatımız biraz evvel görüşmüş, çok iyilermiş, perşembe günü ifade vereceklermiş. O güne kadar Emniyet’teler. Toplu ifade özgürlüğünün bedeli” bilgisini paylaştı. l ANKARA / Cumhuriyet FETÖ’NÜN HEDEFINDEYDILER Gözaltına alınan emekli amirallerin ortak noktası FETÖ’nün hedefinde olmaları. Emekli Tuğamiral Alaettin Sevim, 2011’de, FETÖ kumpası olan Ergenekon davası kapsamında tutuklandı ve 2014’te tahliye edildi. Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, FETÖ kumpası olan Balyoz davasında yargılandı ve 18 yıl ceza aldı. Yaklaşık 30 yıl Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda görev yapan emekli Tuğamiral Nadir Hakan Eraydın da Balyoz davasında tutuklanarak bir süre hapis yattı. Tepki için istifa Emekli Tuğamiral Bülent Olcay, 20112014 yılları arasında Balyoz davasında yargılandı. 997 gün tutuklu kaldıktan sonra beraat eden ve 2014’te mesleğe geri dönen Olcay, 20162018 yılları arasında Sahil Güvenlik Komutanlığı görevini yürüttü. Olcay, 2019’da emekliliğe sevk edildi. Emekli Koramiral Kadir Sağdıç, emekli Tuğamiral Turgay Erdağ ve emekli Tümamiral Ali Sadi Ünsal da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda görev yaparken Balyoz davası kapsamında yargılandı ve hapis yattı. Öte yandan, Ünsal’ın, kumpas sürecinde yakalandığı kanser nedeniyle halen tedavi gördüğü öğrenildi. Emekli Koramiral Atilla Kezek ise kumpas davalarına tepki göstererek 2013’te, Deniz Kuvvetler Kurmay Başkanlığı’ndan istifa ederek emekli olmuştu. Yaş haddinden dolayı gözaltına alınmayan ancak ifadeye çağrılan Engin Baykal da Balyoz kumpasında yargılanan ve hapis yatan isimlerden. Hulusi Akar Akar, emekli amirallerin Montrö açıklamasıyla ilgili konuştu ‘Bildiri, düşmanlarımızı sevindirir’ Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, dün Milli Savunma Bakanlığı’nda kendilerine desteklerini açıklayan Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) ve Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD) yönetim kurulu üyeleri ile görüştü. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile Bakan Yardımcısı Yunus Emre Karaosmanoğlu’nun da katıldığı görüşmede konuşan Akar, Milli Savunma Bakanlığı’nın konuyla ilgili önceki gün yaptığı yazılı açıklamadakiyle bire bir aynı ifadeleri kullandı. Akar, emekli amirallerin Montrö açıklamasıyla ilgili olarak “Bu bildirinin demokrasimize zarar vermekten, Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekten ve düşmanlarımızı sevindirmekten başka bir işe yaramadığı açıktır. Anayasada tanımlandığı şekliyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bağımsız Türk yargısının gereğini yapacağına inancımız tamdır” dedi. Akar, “TSK’nin, kişi veya kişilerin hırsı, ihtiras ve şahsi emellerine araç yapılamayacağını” söyledi. TESUD Başkanı Namık Kemal Çalışkan, TEMAD Başkanı Hamza Dürgen de emekli amirallerin Montrö açıklamasını kınadı, “Bu, birlik ve beraberliğimizi bozmaya yönelik bir harekettir” değerlendirmesinde bulundu. l ANKARA / Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle