08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 25 NİSAN 2021 PAZAR HABER ESKİ YARGITAY BAŞKANI SELÇUK’TAN MHP LİDERİ BAHÇELİ’YE YANIT: Hukuk hakaretle çürümez n MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında, “Yargıtay eski Başkanı Sami Selçuk’un, 4 Nisan darbe çağrısının mertçe kaleme alındığını bir gazeEski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, gazetemizde yayımlanan yazısı nedeniye kendisini hedef alan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yanıt verdi. “Mertlikten ve namertlikten söz edenlerin önce kendilerinin mert olması gerektiğini” belirten Selçuk, “Sövgüler eski deyişle mute aracılığıyla açıklaması ise tam ma hayyerdir. Değişmez huyları, sahibine geri dönüp onu vurmasıdır. Hakanasıyla namertliktir. (…) 2007 yılınretlerle düşünceleri ve hukukun dediklerini çürütemezsiniz. Bu türden daki Cumhurbaşkanı seçimini mimarı olduğu 367 düğümüyle krize sokan Kanadoğlu’ndan sonra şimdi de çarpık yaklaşımları benimsemiş olanlara karşı hukukçuya düşen görev şudur: İnsanın ne olduğunu anımsatmak, bilmiyorlarsa anlatmak” dedi. devreye beyni sulanmış Yargıtay eski Başkanı mı girmiştir?” dedi. Bu konuda ne söylemek istersiniz? Ben, fakülte dönemini de katarsanız, tam altmış altı yıldır hukukun içinde yaşıyorum. Askerlik ve staj dönemlerinde de hiç ara vermeden hukuk kitaplarını okumayı sürdürdüm. Bu dönemde örneğin beni en çok etkileyen kitaplardan biri merhum Nurullah Kunter’in “Suçun Maddi Unsurları Nazariyesi” yapıtıdır. Ne yazık ki, yeniden basılmamıştır. Yargı erki içinde yirmi yılım savcılık, sekiz yılım Yargıtay üyeliği, dokuz yılım daire başkanlığı, üç yılım birinci başkanlık olarak geçmiştir. Şimdi de on yedi yıldan bu yana Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yerleşik deyişle ceza ve ceza yargılama hukuku dersleri vermekteyim. Gazetenizde yayımlanan yazımda Sami Selçuk yeni ve fazladan bir şey söylemedim. Ceza hukuku konusunda uygulamada neler yaptımsa, her hocanın yaptığı gibi derslerde öğrencilerime neler anlattımsa onları özetledim. O kadar. Hukuktan anlamayan, hukuksal yaklaşımla politik yaklaşım ayrımını yapamayan, ayırt etme gücü ve zekâsı olmayan birinin değerlendirmesi, benim dır. Sövgüler eski deyişle muhayyerdir. Bir de önerim var. Aynı yöntemi partiler açımdan sıfıra eşittir. Kısaca bir hukuk Değişmez huyları, sahibine geri dönüp de uygulasınlar. Bütün partiler, başkançu, eski bir savcı ve yargıç, yaşam bi onu vurmasıdır. Hakaretlerle düşünce ları hakkında delegelerin değerlendirçimi nesnel ve yansız biri olarak huleri ve hukukun dediklerini çürütemezsi melerini isteyip sitelerinde yayımlasınlar. kukun dediklerini dile getirdim. Ömrü niz. Ben, insanları bu denli zavallı, aciz Yurttaşlar da bunları okusunlar. nün çoğunu yargılama erkinde geçirmiş birinin görevi, şunun bunun dedikyaratıklar olarak görmek istemiyorum. İnsan, gerçekten “eşrefi mahlukat”, ya Dil bilgisi bile bilmiyor leri değil, şu bu ne der kaygısına kapıl ni bir “özgür hukuk kişisi”, dolayısıyla madan, nesnel olarak bu konuda “hu “yaratıkların en şereflisi” olmalı, her adın Ayrıntılı yanıtlar verecek misiniz? Hayır, hayır. Konuşmanın sahibini tarkuk şöyle der”den, Latince deyişle “ju mında bunu gözetmeli. Bu türden çarris dictio”dan ibarettir. Hukukçunun pık yaklaşımları benimsemiş olanlara tışmaya açık ve hukuk açısından yeterli biri olarak göremiyorum. Doğru dürüst tek bir efendisi vardır, buyruklarını on karşı hukukçuya düşen görev şudur: İn Türkçesi bile yok. Seçtiği dalı bile telafdan alır, şundan bundan değil. O efen sanın ne olduğunu anımsatmak, bilmi fuz edemiyor. Benim için “Yargıtay esdinin adı da “HUKUK”tur. Kimi bakar körler görsün diye bunu lütfen büyük yorlarsa anlatmak. Bana sövenlere iki uyarım var. Birinki başkanı” diyor. Doğru dürüst dil bilgisi bile bilmiyor. Ben “Eski Yargıtay başharflerle yazın. İnsan ölümlüdür. Ama Sartre’ın üncisi, yazdıklarımı dikkatle okusunlar, hu kanıyım”. Bütün bunlar yüzünden de ülkukçulara danışsınlar, hukukun ne dedi kem adına üzüntülü ve kaygılıyım. Yazlü özetiyle insan eğer gerçekten insansa, hele bir de insanların özgürlüğini özümsesinler, sonra da duraksadık dıklarımı bile anlayamamış birine ne ları noktalarda gelip benimle tartışsınlar. söyleyebilirim ki?! “Muaviye’nin oğulğünü dert edinen, bilimle uğraşan bir hukukçuysa daha çok “özgür olmaİkinci uyarım da şu: Bilkent öğrenci ları Hasne ile Hüsne’dir” sözündekinin leri hocalarını değerlendiriyorlar. Bu de de ötesinde burada dört değil, altı yanya mahkumdur”; hukuk biliminin geğerlendirmeler açıkça sitede yayımlareklerini ve dediklerini yerine getirmeye nıyormuş. Bunu yeni öğrendim. Siteye lış vardır. Amiraller bildirisi, açık seçiktir, kapalı değildir. Bu bir. Arka düşünmahkumdur. Bunu yerine getiremiyorsa, insanlığını, “şeref”ini, benim Türkgirsinler, benimle ilgili bilgileri ve özel celerle değil, yineleme pahasına yurtlikle bunayıp bunamadığımı öğrensinler. severlik kaygısıyla mertçe kaleme alınçemle “özsaygı”sını yitirir; bir nesneye, mıştır. Kişilere yönelik ne tehdit vardır, eşyaya dönüşür. Bir hukuk öznesi olmaktan çıkar. Bunu yazımda da dile getirdim. Kimse bana efendilik taslamasın. Gücü yetiyorsa SUÇÜSTÜ ÇELİŞKİLER ne de sövme. Bu iki. Bildiride yansıtılanlar, doğanın, Tanrı’nın daha doğarken insanlara verdiği bir organın, beynin ürünüdür; hiç kimsenin beynini, düşünbkysbsksdmyaklrleaııdaaüuaeoardieirlyBadiınpnnnlırnemraneoskır.ldı.anniantur,nımasnMl“yeilaramtyselkNea.ukmeibar,esslnrHısaiştrinıaörıetinaeğ’amt”aedvğrylbsyrısö,idkmanlaksıeaiaeışynalenraitirnezıdiaynecrmtkkdrle”llbaniançeeadlaka,ıtsniiksk,rrlel,rkykieiı“ıhinznnzmmekaeıbrakuşaciaay;nnbşmeuaikemelll“idanlanekanurebi“ğtieaşdmaalkltlçaaeezirvılvnmiçğlkülrtsayrauçeılaouiıiinrinvışnarkkşkülmydıaimlviiktn”atlaeluaie,laınkrdrmtlaasndldoıyaö.uramaaliyzmBşlelnmoaeşmueralzufçşmialnoaelı:.koıkycnHyraOa“cı,kiepınnsİariedğdşıa,bayi.ttrürnOıictaeaısnieHrşilsçı.ylkdı.lneülaueıkbnÇkEidvdndrlnykoiıesisioridüyiuuızmgnpınkkndsişyüaküuıi,ubü,nouaruünveşüaçbnirnlmzllekmmtmuceelüduumükımuürşsdüeeıladdkkşmzletezrasvyaüeialülbşaağivyeeüırnpcuiçryb2eaerşys.ıauüi.aen7ner,.iihttlnzİlaluiyAtoaisauMİşılbMüymntadllrgkkaleaıizaarçinriuiAn”rdndelryhedkms,vSayaidlırpsiıekeismnnrefIekiadlaired.ldçmidieddkscilaAnikiintçüyıaü.sivnirvo.mi,eelebşAezetdtkİkheüykieadknatksmuilirasikeınisalçtbkhiiobriiecnçşınu?öiubkymeliimuedknykmaanndniiuanmzaodbuadkadkeibdra,irç:rtıituıçndenaus.eOlıaanlasÇadkıkbrnoaıonikcesini yok sayamazsınız. Bu, Tanrı’yı ya da insanı yok saymak demektir. Boş bir düştür. Bu üç. “367 düğümü” dedikleri de eninde sonunda bir görüştür. Görüşler bunalıma yol açar kaygısıyla gizlenemez. Bu dört. Kaldı ki, eski bir doçentlik tezinde geçen bu görüşe o dönemde de karşı çıktım. Bu beş. Kimseyi küçümsemiyorum. Ama bana söven kişi, benim gözümde her sokakta her gün gördüğünüz kişilerden biridir. Öyle bile olsa bu biçimde davranmamalı, sorumluluk duygusu ve kaygısıyla konuşmalıydı. Haddini aştığı için bence onların düzeyinde bile değildir. Batı’da tek bir yanlış yapan, o görevinden ayrılır, ayrılmak zorundadır. Bizim halkımızın alınyazı‘MUHATAP SAYMA YANLIŞINA DÜŞMEM’ n Sizi eleştiren kişiyle görüşüp bunları kendisine söylemek ister misiniz? Hayır, hayır. Allah korusun ve Allah’ın gücüne gitmesin. Onlar, benim gözümde yalnızca bedenen vardırlar. Düşünce dünyamda yokturlar. Hukuk dünyamda ise hiç yokturlar. Çünkü düşüncelere söven biri, yalnızca size değil, Tanrı’nın yaratıkların en şereflisi dediği insana da sövmüş, dolayısıyla Tanrı’yı bile incitmiş, ona başkaldırmış biridir. Onu muhatap saymak, sizi de Tanrı’yı da inciten ve ona başkaldırmış biri yapar. Ben bu yanlışa düşmem. Böyle birinden olsa olsa uygun ortamlarda hesap sorulur. O kadar. Bu vesileyle şunları da eklemek isterim. Bu insanlar, önce insana saygı göstermelidirler. Bu insanlar, Müslüman ve Hz. Muhammet’in ümmetinden iseler, tıpkı Peygamber’in ömrü boyunca yaptığı gibi, Kuran’da dile getirilen ilkelere uymalı, kişisel ve kamusal işlerini başkalarına sövüp sayarak değil, danışarak yürütmelidirler. Çünkü İslam’da danışma, şura, farzdır. “(…) Zira onlar, büyük günahlardan ve utançlardan kaçınırlar, öfkelendikleri zaman bile bağışlayıcıdırlar (…) Birbirlerine danışarak işlerini yürütürler (Şura Suresi, 42/3639). Şu unutulmamalıdır: Türkçenin en güzel ve en anlamlı sözcüklerinden biri “TARTIŞMA”dır. Benim dile getirdiğim düşünceleri siz tartacaksınız, sizinkileri de ben tartacağım. Dikkat ediniz. Böylelikle işteş bir eylem ortaya çıkmaktadır. Her boydan insanın düşünerek hakkını vermesi gereken bu etkinliğin adı büyük harflerle yazılmalı ve altı çizilmelidir: TARTIŞMAK. Bildiğimce Batı dillerinin hiçbirinde böyle bir sözcük, terim, kavram yoktur. Ama oralarda gerçekten somut biçimde yaşanan bir tartışma vardır. Ulaşılan sonuç, bu imece etkinliğinin ürünüdür ve herkesin onda payı vardır. Payı olduğu için de ulaşılan sonucu herkes saygıyla karşılar. Yargılamada da böyledir. Yargıcın hükmü, yalnızca yargıcın değil, iddia ve savunmanın da katıldığı ortak bir yapıttır. Bu yüzden saygın ve bağlayıcıdır. Kurulan yargı kararının otoritesi de bundan kaynaklanmaktadır. Bunu hiç kimse aklından çıkarmasın. sı nedense ne denli çok yanlış yaparsanız, o konumda daha çok kalıcı olursunuz anlayışına dayanmaktadır. Bana söven kişi, yeterince donanımı olmadığından olacak, sövgülerden medet uman, ucuz kahramanlarla sürekli gündemde olan biridir. Bu yüzden o kişi, benimle ilgili olarak da bu kez hekimliğe özenmiş; “beyni sulanmış” diyerek sınırlarını çok aşmıştır. Dün sövdüklerine bugün sarılarak ilkesizliğiyle şaşırtıcı yaşamsal çelişkilere düşen ve hiç güvenilemeyen birini ciddiye almam. Böylelerine verilecek en iyi yanıt, onları hükmen yok saymaktır. Kötü söz eninde sonunda sahibine döner. Bu da altı. AILE BAKANI YANIK Devlet korumasındaki çocuğu ifşa etti FETÖ hakkında övgülü paylaşımları, Adnan Oktar’ın iftarına katılması gibi skandallarla anılan yeni Aile Bakanı Derya Yanık, 23 Nisan’da kendi bakanlığının sorumluluğunda devlet koruması altında olan çocuğu ifşa etti. Yanık, 23 Nisan nedeniyle koltuğunu devlet koruması altında olan bir çocuğa devretti. Bu devri kameralar önünde, kanunları hiçe sayarak yapan Yanık, kimliği ve fotoğrafının gizli tutulması gereken çocukla birlikte kameralara poz verdi. Anadolu Ajansı’nın da servis ettiği görüntülerde Yanık’ın ramazan gerekçesiyle küçük çocuğa çikolata ve çay ikram etmediği ve “Tabii Ramazan olduğu için bir şey ikram edemedik. Ramazandan sonra aynı evde kaldığı 5 arkadaşıyla birlikte bize misafir olarak gelecek o zaman çikolata ve çay hakkımızı kullanacağız” dediği görülüyor. Suç duyurusu Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği, bir çocuğun haklarını ihlal eden ve görevini kötüye kullandığı iddiasıyla Bakan Yanık hakkında dün suç duyurusunda bulundu. Sosyal medyada çok sayıda kişi Yanık’a tepki gösterdi. Devlet koruması altındaki çocukların gizliliği TBMM Çocuk Koruma Kanunu ile güvence altına alınıyor. l İç Politika Polis ihbar üzerine 23 Nisan kutlaması yapılan siteye baskın yaptı Evde kutlamaya yasak Konya’nın Selçuklu ilçesi, Selçuk Mahallesi’ndeki Altınpark Sitesi sakini yurttaşlar akşam saatlerinde balkonlarından 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlaması yaptı. Ancak çevreye rahatsızlık verildiği gerekçesiyle kutlamaya müdahale eden polis, tutanak tutarak etkinliği sonlandırdı. Polis tutanağında, “Site bahçesinde pandemi kuralları çerçevesinde herhangi bir sosyal mesafe ve maske takmama ihlallerinin olmadığı, sadece 2 görevli ile site yöneticisi Haydar Çekkılıç isimli şahsın olduğu görülmüş, şahıslara gerekli ikazlar yapılarak yapılan ışıklı ve sesli gösteriye son verilmiştir” denildi. l Haber Merkezi AKP’LI BAŞKAN ÇOCUKLARI TEHLIKEYE ATTI Gaziantep’in Şahinbey ilçesinde AKP’li Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu otobüsün üstünden oyuncak dağıtımı yaptı, sokağa çıkma yasağına rağmen onlarca çocuk otobüsün peşinden izdiham yarattı. Hem sokağa çıkma yasağına hem de pandemi kurallarına uyulmadı. Şahinbey Belediye Meclisi CHP Grup Başkanvekili Hasan Şencan, “Çocukları peşinden koşturup kafalarına oyuncak atmak nedir? Çocuklar kendi bayramında böyle eziyet görmedi” dedi. l Haber Merkezi 23 NİSAN KUTLAMALARI ÖNCEKİ AKŞAM DA SÜRDÜ Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm dünya çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 101. yılı kutlamaları önceki akşam da devam etti. Birçok kentte yurttaşlar balkonlarından bayram coşkusuna eşlik etti. n İSTANBUL AVCILAR: Evlerini bayrak ve Atatürk posterleri ve balonlarla donatan ilçe sakinleri, akşam olunca bir ağızdan İstiklal Marşı’nı okudu, meşaleler yaktı. n ANTALYA: Gece saat 21.00’i gösterdiğinde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı coşkusu yaşandı. Evlerin balkonu, penceresi ya da apartmanın önlerine çıkan Antalyalılar İstiklal Marşı’nı okurken, daha sonra hareketli müziklerle günün coşkusuna ortak oldu. Çocuk, genç, yaşlı demeden 7’den 77’ye Antalyalılar üzerlerine giydikleri ay yıldızlı tişörtlerle, ellerine aldıkları bayraklarla müzik eşliğinde doyasıya eğlendi. Bazı sürücüler ise sokakta araçlarını park edip meşale yaktı. n KARABÜK: Gündüz çelenk sunumu ile başlayan kutlamalar akşam ışık gösterileri ile sona erdi. Karabük Valiliği tarafından Zübeyde Hanım Halk Kütüphanesi binasına ve kentin çeşitli noktalarına lazer ışıklarıyla Türk bayrağı, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün imzası, portresi ve silueti ile 23 Nisan yazısı yansıtıldı. Havai fişek gösterisinin ardından etkinlik sona erdi. n KOCAELİ: İzmit Belediyesi, 23 Nisan TIR’ı ile bayram sevincini şehrin tüm cadde ve sokaklarına götürdü. Kentte turlayarak halkın bayramını kutlayan İzmit Belediye Başkanı Av. Fatma Kaplan Hürriyet, büyük coşku ile karşılandı. Yurttaşlar konvoydan yükselen bayram mutluluğunu balkonlardan takip etti. l Haber Merkezi ‘Yurttaşlara ücretsiz verilen patatesleri tarikatlar dağıtıyor’ Gebze Belediyesi’ne teslim edilen ve yurttaşa ücretsiz olarak ulaştırılması planlanan patates ve soğanlar, tarikat çalışmalarıyla bilinen “Huzurlu Gönülüler Eğitim Vakfı” aracılığıyla yurttaşa dağıtıldı. Görüntüleri kamuoyu ile paylaşan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kocaeli İl Başkanı Harun Özgür Yıldızlı, “Devlet hizmetini tarikatlara, cemaatlere mal etmek nasıl bir akıl tutulmasıdır?” diye sordu. Yıldızlı, “Halkımızı ücretsiz soğana, patatese mahkum edenler, dağıtım işini de lütufmuş gibi gösterenlerin tarikat aşkları, cemaat sevdaları hâlâ bitmedi. Belediyenin yapması gereken dağıtım işini nasıl tarikat eline bırakırsınız? Darıca İlçe Başkanımız Gökhan Aktaş ve Gebze İlçe Başkanımız Gökhan Orhan’a vatandaşlarımızın ulaştırdığı bu görüntüleri kamuoyunun vicdanına bırakıyoruz. Devlet hizmetini tarikatlara, cemaatlere mal etmek nasıl bir akıl tutulmasıdır? Bunun en acı sonuçlarını da milletimiz 15 Temmuz’da yaşamadı mı? Hâlâ akıllanmadınız mı? Bu görüntülerle ilgili İçişleri Bakanlığı tarafından gerekli soruşturmanın başlatılması için tüm yetkililere, vatanın çıkarlarını cemaatlerin çıkarlarından önde tutan tüm devlet insanlarına çağrıda bulunuyorum” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi Alevi tekkesi yanında Kuranı Kerim yaktılar SAVAŞ KALKAN Tokat merkeze bağlı Günevi köyünün Topçam yaylasında Alevi ve Bektaşiler tarafından kutsal kabul edilen “Topçam Baba Gayip Erenleri Şeyh Salih Ziyaretgâhı”nda 3 adet Kuranı Kerim tefsiri önceden kazılmış olan çukurda yakılmış olarak bulundu. Köy muhtarı Önder Konuk “Ramazan ayında ve 23 Nisan günü yapılan bu eylem tamamen provokatif bir eylemdir. Biz burada 72 millet bir arada yaşıyoruz. İnsanların dini inançları ile oynayıp mezhepsel çatışma çıkarmak isteyen şer odaklarının oyunudur” dedi. Olayla ilgili Tokat Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Konuk, “Anadolu Alevi Bektaşi’nin Anadolu’da yayılmasına öncülük eden, ‘Topçam Baba Gayip Erenleri Şeyh Salih’ bizim köyün sınırları içerindeki yaylamızda yatmaktadır. Burası bizim için çok kutsaldır, buraya her sene gelir kurbanımızı keser, adaklarımızı bağışlar, ibadetimiz ile birlikte cem törenimizi yaparız. Böylesi bir olaya ilk defa tanık oluyor ve görüyoruz. İslam âlemi için önem arz eden ramazan ayında ve 23 Nisan günü yapılan bu eylem tamamen provokatif bir eylemdir” dedi. Hıdır Abdal Ocak Dedesi, Karadeniz Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Muharrem Erkan da “Aleviler tüm inançlara, düşüncelere, görüşlere saygılı insanlardır. Doğaya, çevreye saygılı, ‘hakkı insanda insanı hakta gören’ bir anlayışa sahip olan canlar topluluğuna yönelik yapılan bu iftiralar günümüz ortamında tutmayacaktır” diye konuştu. ‘Failler bulunsun’ İYİ Parti Tokat İl Başkanı Ömer Sağol ise “Kutsal kitabımıza yapılan bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Yapılan tamamen provokatif bir olay. Alevi tekkesinin yanına götürülerek Kuranı Kerim’in orada yakılması büyük bir soru işareti. Toplumda belli bir kesim karşı karşıya mı getirilmek isteniyor. Savcılık araştırsın, failleri bulsun” ifadelerini kullandı. CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz olayın provokatör bir eylem olduğunu kaydederek “O kadar başka yerler dururken özellikle Alevi bir köyümüzün yaylasında Alevi tekkesinin yanında ramazan ayının insanların dini duygularının hassas olduğu bir günde şehir merkezine 14 kilometre mesafede yörede saygınlığıyla bilinen ibadet yerinde rahmetli eski diyanet işleri başkanının bıraktığı bir eser Kuranı Kerim’in yakılması manidar” dedi. l TOKAT Mücadeleyi sürdürüyoruz! Desteğinizi bekliyoruz. Bilgi hattı: 0312 231 1923
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle