23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 12 NİSAN 2021 PAZARTESİ KÜLTÜR Sanatseverlere yeni platform Suda Ayak İzleri Anılarını yazmak, kişisel tarihinin kaybolmasını engelleme, başkalarıyla paylaşarak yaşatma isteğini yansıttığı gibi, 2019 yılında yitirdiğimiz Prof. Dr. Özdemir Nutku’nun ifadesiyle, “Anılar ölüme karşı yaşamayı seçmektir” aynı zamanda. Özdemir Nutku’nun anıları Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan, “Suda Ayak İzleri. Anılar ve İzdüşümleri” başlığıyla iki cilt halinde çıktı. Özdemir Nutku kadar çok yönlü, hayatı birçok cephesiyle yaşamış bir değerin anıları söz konusu olunca, 1020 sayfa boyunca acısıyla tatlısıyla kahırlı tiyatro tarihimiz kadar ülkemizin tarihinin önemli kesitlerinin de içinden geçiyor okuyucu. Özdemir Hoca, 9 Eylül Üniversitesi’nde onun yanında çalışmış değerli akademisyen Efdal Sevinçli’nin ifadesiyle “tiyatromuzun, tiyatro tarihimizin en çalışkan evlatlarından birisi” idi. O, çok yönlülüğün tarifi gibiydi. Gerçekten de bir yanda hem tiyatromuzun kökenlerine hem de özellikle Shakespeare tiyatrosuna yönelik, başyapıt denebilecek eserlerle taçlanmış bir tiyatro tarihçiliği ve geçmişe yönelik merak, diğer yanda yenilik ve teknoloji merakı, otomobil ve bilgisayar tutkusu; bir yanda ülkemizdeki tiyatro eğitimine büyük katkılar yapmış idarecilik kimliği, diğer yanda caz piyanistliği; eleştirmenlik, oyunculuk, yazarlık, yönetmenlik, zengin bir sahne hayatı, çevirmenlik, özellikle de Shakespeare’in tüm eserlerini çevirmesi. Bu arada ciltler dolusu kitap, kitap, kitap… Bir insan bir ömre nasıl bu kadar çok şey sığdırabilir sorusu, “Suda Ayak İzleri”nde yanıtını buluyor. Özdemir Hoca’nın insanı hayretler içinde bırakan üretken hayatında, değerli tiyatro akademisyeni eşi Prof. Dr. Hülya Nutku’nun katkısını anlıyorsunuz. Ayrıca idealistçe tiyatroya adanmışlığın karşısında, çıkarılan engelleri, bayağılıkları, kıskançlıkları, hatta bir darbe dönemi klasiği olarak ihbarları görüyorsunuz. İçimizdeki Amerika Özdemir Hoca, 1972 yılında son kitabını (“IV. Mehmed’in Edirne Şenliği”) tamamlamak üzere çalışırken, ABD Ankara Kültür Ataşesi tarafından aranır. Merakla yanına gider. Ataşe, alması gereken bir bursu, bir gazetede ABD aleyhine yazdığı yazılar yüzünden alamadığını anlattıktan sonra, sorunu hallettiğini söyler ve asıl bombayı patlatır: “Aramızda kalsın, baştaki askeri cuntanın sizinle ilgilendiği bilgisini aldım, onun için vizenizi hemen alın.” Egemen bir ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşlarının gazete yazılarına varıncaya kadar takip eden bu istihbarat devleti anlayışı, askeri cunta tarafından kimlerle ilgilenildiği bilgisine varıncaya kadar sergilenen içli dışlılık, daha o yıllarda “içimizdeki Amerika”nın nerelere kadar uzandığı konusunda bir fikir veriyor. Nitekim Özdemir Hoca yurtdışından döndükten sonra, bir meslektaşının yalancı tanıklığıyla, “DevGenç üyesi” diye sıkıyönetim mahkemesinde yargılanır. Şöyle diyor anılarında: “Biz … yargılanırken o dönemde henüz tanışmadığımız … genç bir sanatçının tutuklandığı haberi geldi. Bu sanatçı, … Ayşe Emel Mesci’ydi. 12 Mart faşist askeri darbesi birçok genç gibi o sırada 22 yaşlarında olan bu sanatçıyı da içeri almıştı. … Biz ucuz kurtulmuştuk. Ama o faşizmin çilesini en ağır şekilde çekmişti. Daha doğrusu, düşüncelerini ve tavrını göstermesindeki içtenliğini ağır ödemişti.” Özdemir Hoca’nın o noktadan sonra beni izlediğini öğrenmek, “Orkestra, Hamlet Makinesi, Kerbela ve Son Çığlık gibi oyunlara kendi karakteristik damgasını vurmuştur” değerlendirmesini okumak benim açımdan, bu değerli anıların içinden çıkan paha biçilmez bir sürpriz oldu. “Suda Ayak İzleri”nin uzunluğu gözünüzü korkutmasın, o kadar renkli bir yaşam ve o kadar içten bir anlatım söz konusu ki sürüklüyor insanı. Özellikle de tiyatro alanında çalışan ve sanatkültürsiyasettoplum alanlarının kesiştiği gri bölgenin yakın tarihine ilgi duyan herkes okumalı bu kitabı. Tiyatro Kooperatifi’nde seçim yapıldı 13özel tiyatronun girişimiyle Mayıs 2018’de çalışmalarına başlayan ve bugün 64 özel tiyatronun dahil olduğu Tiyatro Kooperatifi, 6 Nisan Salı günü 2. olağan genel kurulunu düzenledi. Pandemi koşulları gözetilerek DasDas’ın açık avlusunda gerçekleştirilen toplantıda, Kasım 2019’dan beri gönüllü olarak görev yapan Yönetim Kurulu Başkanı Iraz Yöntem, Başkan Yardımcısı Yeşim Özsoy, Yönetim Kurulu üyeleri Ersin Umut Güler, Mert Fırat ve Muharrem Uğurlu yönetim kuruluna yeniden seçilerek bir yıl için daha aynı sorumluluğu üstlendi. Yenilenen Atlas Sineması ilk galasını yaptı Yenilenen Atlas Sineması’ndaki “Mimarların Piri Sinan” isimli belgeselin galasına katılarak, gala öncesinde açıklamalarda bulunan İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, “Çok sevdiğimiz mimarımızı, bu nesle doğru aktarmak için bir belgesel film yaptık” dedi. Çekimleri 2018 yılında başlayan ve üç yıl süren belgeselin galası, İstanbul Valiliği’nin ev sahipliğinde, yenilenen Atlas Sineması’nda yapıldı. Atlas Sineması’ndaki ilk galaya Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız ile iş, sanat ve spor dünyasından çok sayıda davetli katıldı. l İHA ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Farklı sanat disiplinlerine ait performansları tek bir dijital platform çatısı altında toplayan “dijital sanat merkezi” Sahneport yayın hayatına başladı. Sinema, tiyatro, konser ve sergi gibi kültür sanat aktiviteleri Sahneport üzerinden yayımlanacak. Platformun kurucuları Eda Kendirli ve Halim Ercan ile ayrıntıları konuştuk. İkili, “Özellikle Batılı medeniyetlerde kültür sanat 193040’lı yıllardan beri sadece arşiv için değil yapılan işin sanatseverle sürekli buluşması için kayıt altına alınıyor. Ülkemizdeyse bu konu pandemiye kadar ciddi olarak üzerine düşünülmemiş bir konuydu” diyor ve ekliyor: “Hem bu açıdan hem de pandeminin etkisiyle daha da dijitalleşen dünyanın bizleri getirdiği noktada fark ettik ki tiyatro, müzik, sergiler gibi sanatsal eserlerin seyirciyle sağlıklı buluşacağı tüm sanat dallarını bünyesinde toplayan bir platform yok. Sanatseverlere ulaşılmak ve sanatçının iş yapabilme olanaklarını da artırmak için tüm sanat disiplinlerine ait performansları tek bir dijital platform çatısı altında toplayan “Sahneport” fikri de böyle ortaya çıktı.” “Sahneport hangi daldaki etkinlikleri ağırlayacak, bir kıstası var mı” sorusuna ise Kendirli ve Ercan, “Multidisipliner sanat dallarını kapsayacak şekilde eserleri sanatseverlerle buluşturuyoruz. Sahneport’ta sanatseverler; tiyatro oyunları, konserler, çocuk ve aile etkinlikleri, sinema filmleri, belgeseller, sergiler, webinarlar, kurumsal etkinlikler, ilham veren konuşmalar ve eğitimlerin yer aldığı gibi farklı alanlardaki etkinliklere kolaylıkla ulaşabilir” diyor. Her ne kadar tüm başvuruları kabul etmek isteselerde tabii ki belli kriterleri sanat eserlerinden veya sanatçılardan beklediklerini söyleyen Kendirli, “Bunların başında eserlerin yerelliği veya evrenselliği noktasında sanatsevere en güzelini ulaştırabilmek için belirli bir süzgeçten geçiriyoruz. İkinci konuysa çekim tekniği ile ilgili; çoklu kamera, doğru ses ve ışık tasarımıyla kaydedilmiş olmasını tercih ediyoruz. Bu iki kriter bizim açımızdan aslında bir eleme yöntemi değil, sanatseverlere sanat eserini daha da güzel sunmak arzumuz. Çocuk içeriklerinin de mutlaka eğitici öğretici olması ve hayal dünyalarını geliştirmesi gerektiğini düşünüyoruz” diyor. Çocuk ve tiyatro sevgisi yolunu belirledi, çocuk tiyatrosu yaptı Bir milyon çocuk için İnternete haberi “Müjde Ar’ın kardeşi Mehtap Ar (64), hayatını kaybetti, annesine kavuştu” diye düştü. Mehtap Ar, YAZGÜLÜ ALDOĞAN bundan çok fazlasıydı. Onun tiyatro ve çocuk sevgisine Anadolu’da çıktığı bir turneye katılıp yakından tanık olduğum için altını çizmek istedim. Mehtap Ar, 2000 yılında kurmuştu tiyatrosunu. “Çocuklara olan aşırı sevgim, onlarla daha çok beraber olma isteğim ve sanatın önemli dallarından biri olan tiyatronun çocuğun kişilik ve bilincinin oluşmasında en etkin mesaj unsuru olduğunu düşünerek ve onlara tiyatro sevgisini aşılamak üzere yola çıktım” diye açıklayacaktı bunu. İlk yıllarından itibaren amacı, Anadolu’ya gitmek, hiç tiyatro seyretmemiş çocukları sanatla buluşturmaktı. Bunu da 2006’da Sabancı Vakfı’yla yaptığı işbirliğiyle gerçekleştirdi. 81 il, 870 ilçe ve 1 milyon çocuğa böyle ulaştı. 8 yılda 75 bin km yol yaptı. “Sevgi Emek ister”, “Arkadaş”, “Bir Şans Ver”, “Güneş Herkes İçin Var” ve “Okumak, Okumak, Okumak” oyunlarını sergilediler, ücretsiz olarak. “Hazır metinler kullanmaktansa günümüz Aysel Gürel Müjde Ar Mehtap Ar koşullarına uygun ve çocukların içinde bulundukları bilgi çağını yakalayabilecekleri özgün metinler tercih ederek, diğer çocuk oyunlarının aksine ayılar, kuşlar ve fantastik karakterler kullanmadan oyunlarımızı yazdırdık. Öğüt vermek yerine çocukların her gün karşılaşabilecekleri olayları sergileyip son kararı onTiyatro sevgisi... Mehtap Ar’ın cenazesi Zincirlikuyu Camisi’nde kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. Pandemi kuralları gereği cenazeye katılım sınırlı tutuldu. 1974’te “Ayrı Dünyalar” adlı sinema filmiyle oyunculuğa başlayan Ar, kariyeri boyunca 27 sinema filmi ve 12 TV dizisinde rol aldı. 2000 yılında “Mehtap Ar Çocuk Tiyatrosu” adı ile çocuk tiyatrosu kurdu, turnelere çıkarak Anadolu’yu dolaştı. lara bıraktık” diyordu. Tabii ki anneleri Aysel Gürel, tiyatrocu olduğu için Müjde ve Mehtap Ar da kulislerde büyümüş ve sanat yolculuklarını da bu etkilenmeyle çizmişti. Müjde Ar, kariyerini sinemada sürdürürken Mehtap Ar tiyatroyu seçmiş, anneleri Aysel Gürel ise sıra dışı kişiliğini ve sanatını şarkı sözü yazarı olarak sürdürmüştü. Mehtap Ar’ın “Okumak, Okumak, Okumak” adlı oyununda da şarkı sözleri Aysel Gürel ve Ayla Çelik’e aitti. Oyunda büyüyünce ne olacakları sorusuna yanıt arayan öğrencilerin öyküsü anlatılıyor, danslar ve şarkılarla çocuklara okumanın önemi anlatılıyordu. Mehtap Ar ve arkadaşlarının oyununu izlemeye hangi yıl gittiğimi unuttum! Ama çocukların ilk kez canlı tiyatro izlerken duydukları heyecanın yanında kendilerine özel içeriğe nasıl ilgi gösterdiklerini ve kuliste oyuncuların mutluluğunu unutamadım. İki oyun arasında dinlenirken yorgun bile değillerdi. Zaten Mehtap Ar da “Çocuklara tiyatro sevgisini aşıladığımıza, hayatlarında yepyeni pencereler açtığımıza ve kültürel gelişmelerine katkıda bulunduğumuza inanıyorum” diyordu. İnandığını gerçekleştirerek yaşadıktan sonra kısa da olsa yaşadığına değmişti. Köprüde Buluşmalar’da ödüller sahiplerini buldu İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından İstanbul Film Festivali kapsamında düzenlenen ve sinemacılara uluslararası ortaklıkların ilk adımlarını atmaları için fırsatlar yaratmaya devam eden Köprüde Buluşmalar’da ödüller sahiplerini buldu. Köprüde Buluşmalar pandemi sebebiyle 29 Nisan tarihleri arasında çevrimiçi olarak düzenlendi. Work in Progress Ödülleri’nde 30 bin TL’lik Anadolu Efes Ödülü, “Kar ve Ayı” filminin yönetmeni Selcen Ergun ve yapımcısı Nefes Polat’a verildi. Bu yıl ilk kez verilen ve film dünyasının en önemli yapı taşlarından biri olan sesin foley kayıt ve kurgu aşamasını içeren mute.istanbul Foley Ödülü “Unutma Biçimleri” filminin yönetmeni Burak Çevik’e ve yapımcısı Selman Nacar’a verildi. Bu yıl ilk kez verilen ve film tanıtımının en önemli aşamalarından olan fragman yapımını kapsayan Fragmanhouse Ödülü “Kar ve Ayı” filminin yönetmeni Ergun’a ve yapımcısı Polat’a verildi. Kazanan filme dağıtım garantisi, dağıtımcı payı almadan gösterim imkânı ve dağıtım sırasında tanıtım desteği veren Başka Sinema Ödülü, “Hatıraların Gölgesinde” filminin yönetmeni Şafak Şahin’e ve yapımcısı Emek Yıldırım Şahin’e sunuldu. Film Geliştirme Atölyesi Ödülleri “Tereddüt Çizgisi” projesinin yönetmeni Selman Nacar ve yapımcıları Burak Çevik ve Diloy Gülün 50 bin TL değerindeki TRT Özel Ödülü’nü aldı. “Salyangozlar” projesinin yönetmeni Gülten Taranç ve yapımcısı Eylem Atakav 30 bin TL değerindeki Köprüde Buluşmalar Ödülü’nü kazandı. 8 bin Avro CNC Ödülü, “Şerife Tavşan” projesinin yönetmeni Tareq Daoud ve yapımcısı Çiğdem Mater’e sunuldu. İBB Şehir Tiyatroları’nda bu hafta... Nisan ayında Şehir Tiyatroları Spotify hesabından sanatseverlerle buluşacak oyunlar: 9 Nisan Cuma günü Leyla Nazlı’nın yazdığı “Kısraklı Kadın’dan bir bölüm, sonrasında Onur Demircan’ın oyunun yönetmeni Lerzan Pamir ile yaptığı söyleşi... Kısraklı Kadın 16 Nisan Cuma günü Cem Düzova’nın yazdığı Nihat Alpteki’nin yönettiği “Geçit” oyunundan bir bölüm... 23 Nisan Cuma günü Rüstem Ertuğ Altınay’ın yazdığı Jale Karabekir’in yönettiği “Melek” oyunundan bir bölüm... ‘Tek şarkı yazmak zevk vermiyor’ ‘Daha bir sanat formu...’ Teoman Teoman’ın 11. stüdyo albümü “Gecenin Sonuna Yolculuk” yayımlandı. Avrupa Müzik etiketiyle dinleyiciyle buluşan albüm için Teoman bir yazı kaleme aldı. Yazıda şu ifadeler kullanıldı: “Uzun yıllardır dönem dönem çalıştığım Mehmet Cem Ünal ve Safa Hendem ile yaklaşık 4 ayda yaptık albümü... Bu albümü bir konsept albüm olarak düşündüm, albüm ruhu açısından, birbiriyle iç içe 7 şarkıdan oluşuyor. Bir hedef kitlemiz olmadığını, sadece üçümüzün zevkini yansıtacak bir albüm yapacağımızı söyledim Memo ve Safa’ya. Dünya Romanlar Günü’ne özel konser Mersin Büyükşehir Belediyesi, 8 Nisan Dünya Romanlar Günü için kutlama programı düzenledi. Roman vatandaşlar, büyükşehir belediyesinin organizasyonuyla sahilde bir dinleti sundu. Etkinlikler kapsamında ayrıca, üstü açık otobüste de kent genelinde konser verildi. Bu etkinliklerle 249 Roman sanatçıya destek sağlandı. l İHA Müzik dünyasının ticari niteliği, sadece konserlerle ve onları destekleyecek konser şarkıları, genelde de ticari atak olarak “single”larla oluşuyor artık. “streaming”in bizi getirdiği nokta bu. Ben çocukluğumun ve ilk gençliğimin “long play” mantığına dönmek istedim bu albümle... Bana tek bir şarkı yazmak artık zevk vermiyor, birbirine eklenmesi amaçlanmış şarkılar hem oyun zevkimi artırıyor, hem de single’ı değil de, böyle bir albümü daha bir ‘sanat formu’ olarak görüyorum... Lale Aytaman özel arşivini bağışladı Türkiye’nin ilk kadın valisi (19911995 Muğla valisi), siyasetçi ve akademisyen Lale Aytaman, özel arşivini Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’na bağışladı. ‘bir de buradan bak’ Nişantaşı’ndaki tarihi Taş Konak binasında yer alan Kalyon Kültür, çoğu mülteci olan çocukların çektiği analog fotoğraflardan oluşan “bir de buradan bak” adlı sergiyi 5 Mayıs tarihine kadar uzattı. Sergi Kanyon Kültür’ün yanı sıra link üzerinden online olarak da izlenebilir. Kalyon Kültür Çevrimiçi Seminer Dizisi’nin ilki ise fotoğrafçı Orhan Cem Çetin yönetiminde, sergiye paralel olarak gerçekleşecek. ‘Ludus Ensemble’ CRR YouTube kanalında Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu, YouTube kanalı üzerinden online etkinliklere devam ediyor. Programlar kapsamında 16 Nisan Cuma günü saat 20.00’de “Ludus Ensemble” müzikseverlerle Banu Selin Aşan keman, Eylül Umay Taş keman, Göknil Özkök Sezener viyola, Gözde Yaşar viyolonsel, konuk sanatçı: Mehmet Gökhan Bağcı viyolonsel buluşacak. dirilen eser, melodi zenginliSchubert’in en son oda müzi ği, formu, anlatımındaki ruhği eseri, yaylı çalgılar için tek sal güçlülük, orkestra sesini beşlisi 1828’de, ölümünden veren tını dengesi ve olgunbirkaç ay önce yazılmıştır. An luğuyla Viyana ekolünün en cak 1850’de bulunarak seslen seçkin örneklerinden biridir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle