05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 31 MART 2021 ÇARŞAMBA EĞİTİM Nasıl bir nesille karşı karşıyayız? Erdoğan’ın partisinin 7. olağan lebaleb kongresinde yeni nesillerden yakınmasının hemen ardından AKP Genel Merkezi’nin “büro elemanı” Kürşat Ayvatoğlu’nun lüks bir araçta resmi kayıtlara “pudra şekeri” olarak geçen kokain kullandığına ilişkin haber geldi. Bir tüp kandan bünyede ne olduğunun anlaşılması gibi bazen bir olay her şeyi özetleyebilir. Ayvatoğlu öyle oldu. Erdoğan 19 Şubat 2012’de AKP İstanbul Gençlik Kolları’na şöyle seslendi: “Altını çiziyorum, modern dindar bir gençlikten bahsediyorum. Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlikten bahsediyorum...” Erdoğan 9 yıl sonra 24 Mart 2021’de AKP Kongresi’nde şöyle dedi: “Yeni nesiller binlerce yıllık varlığımızın teminatı olan aile ortamından, ailede tevarüs edilen değerlerden ve nihayet mekteplerde biçimlenen şahsiyetten mahrum şekilde yetişiyor.” Erdoğan bir cümlede yeni nesillerle ilgili her alanda başarısızlık yaşandığını özetledi! HHH Genç kuşakları ele geçirip, yönlendirip kalıcı olma isteği iktidarların hedefidir. Ancak bunu bir kalıba dayalı düşürseniz, ne olursa olsun bizim kopyamız olsun derseniz, olmaz! Gençliğin önüne bir hedef koyarsanız, gençlik de o hedefi benimserse, ölümüne yürür. Mustafa Kemal, Samsun’a çıkarken 38 yaşındaydı. Halide Edib, Sultanahmet mitinginde 200 bin kişiye, “millet, vatanı kurtaracaktır” diye haykırırken 35 yaşındaydı. Tıbbiyeli Hikmet, Sivas Kongresi’nde, “mandacılığa karşıyım” diye seslenirken 18 yaşındaydı. Kurtuluş Savaşı bir gençlik hareketidir. Atatürk NUTUK’ta son sayfayı, “Ey Türk gençliği” diye başlayıp yeni kuşaklara boşuna ayırmadı. Gençlik, heyecanı ve özverisi en yüksek kesimdir. Bugüne gelirsek... AKP genç kuşakların önüne pek çok kutsal değerin arasına özenle yerleştirilmiş bir sözcük koydu: Kin! Bir toplumu kinle beslemek, ekmekle beslemekten kolaydır. AKP, gençliğe, karşıtlık üretmek, kutuplaştırmak, tabanı bir arada tutmaktan başka bir hedef vermedi. Genç kuşaklar “kini” de yemedi! MAK araştırma şirketinin sonuçlarına göre Türkiye’nin hiçbir bölgesinde 1829 yaş arasında AKP birinci parti değil. Geçenlerde Sultanahmet Camii’nde cuma namazına giden bir yurttaş şöyle bir gözlem anlattı: “İmam, hutbeyi okurken hemen yanımdaki genç cebinden tablet çıkardı. Çaktırmadan baktım, imamın söylediklerinin doğru olup olmadığını kontrol ediyordu!” HHH Bir kuşağın tümü aynı yapıda olmaz. Yukarıda aktardığımızın yanı sıra elbette her yelpazeden örnek verilebilir. Ancak şu gerçek: AKP’nin özlemini çektiği kindar bir nesil ortaya çıkmadı. Yazı aramızda, bu da benim iflah olmaz iyimserliğime müthiş verimli bir tarla... Yeni kuşaklar AKP dayatmasına teslim olmadı. AKP’nin yüzde 95’ine hâkim olduğu medya varsa, geride tıpkı karanlıkta bir kibritin bile etkili olması gibi yüzde 5’lik çelik var. Bunun yanında gençliğin bilgiye doğrudan kendisinin ulaşabileceği alanlar var. 4 yaşından itibaren dünyayı tanımaya başlıyorlar. 3 yaşındaki çocuk, yerde karınca görünce iki parmağıyla büyütme işareti yapıp yakından tanımaya çalışıyor! Üst kuşaklar, gençlere ancak şöyle katkıda bulunabilir: Ne düşünmeleri gerektiğini değil, nasıl düşünmeleri gerektiğini anlatarak! Üstün Başarı Ödülleri YÖK Üstün Başarı Ödülleri’nin 2021 başvuruları başladı. “Bireysel” ve “Kurumsal” olmak üzere iki kategoride verilecek ödüllere başvurular 3 Mayıs’ta sona erecek. “Bireysel Ödüller” başlığı altında “Sağlık Bilimleri”, “Sosyal ve Beşeri Bilimler” alanlarında “Yılın Doktora Tezi” ödülü verilecek. “Kurumsal Ödüller” başlığı altında ise “Topluma Hizmet Ödülü”, “Uluslararası İşbirliği Ödülü”, “ÜniversiteSanayi İşbirliği Ödülü” ve “Yerel Kalkınmaya Katkı Ödülü” kategorileri bulunuyor. Türkiye’nin eğitim alanındaki ilk sivil toplum örgütü olan Darüşşafaka Cemiyeti 158 yaşında Ya Daçka olmasaydı! Yoksul ve geri kalmış halkın eğitim ve öğretimine yardımcı olmak üzere “Cemiyeti Tedrisiyei İslamiye” ismiyle kurulan, Türkiye tarihinin eğitim alanındaki ilk sivil örgütlenmesi olan Darüşşafaka, bu yıl 158. yaşını kutluyor. 1873 yılında yetim ve yoksul çocuklara eğitim vermek amacıyla “Darüşşafakat’ül İslamiye” adıyla parasız yatılı, özel statülü bir okul açan cemiyet, 158 yılda durmadan güçlenerek, çağa ayak uydurarak binlerce çocuğun hayatına dokundu. 158 yıllık köklü tarihinde çok sayıda ilkleri var Darüşşafaka’nın. Örneğin 1955 yılı, Darüşşafaka için önemli bir dönüm noktası. 19551956 öğretim döneminde “İngilizce eğitim veren kolej” statüsüne geçiliyor. 1971’de ilk kez kız öğrenciler Darüşşafaka’ya alınıyor ve karma eğitime geçiliyor. 2012 yılında, “Olağanüstü Genel Kurul ile Cemiyet Tüzüğü”nün “Amaç Maddesi” değiştiriliyor, babası hayatta olmayan çocukların yanı sıra annesi ölmüş çocukların da Darüşşafaka’da eğitim görmesinin önü açılıyor. “Türkİslam çocukları” ibaresi de “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” olarak değiştirilerek çağa uyarlanıyor. EĞİTİM “Darüşşafaka olmasaydı, belki okuryazar bile olamazdım, şimdi yoktum” diyen Aziz Nesin, okuryazar olur muydu? Ahmet Rasim olmasaydı, ne kadar eksilirdi fikir ve edebiyat hayatı? Prof. Rıdvan Cebiroğlu olmasaydı, Türkiye’de kurulur muydu çocuk psikiyatrisi? Prof. Dr. Adnan Sokullu olmasaydı, ultrason tıpta kullanılır mıydı? Aziz Nesin, Ahmet Rasim... Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı M. Tayfun Öktem, “Yusuf Ziya Paşa, 1863 yılında Kapalıçarşı esnafına okuma yazma ve matematik öğretme sorumluluğunu duyup arkadaşlarıyla ‘Cemiyeti Tedrisiyei İslamiye’yi kurmaya karar verdiğinde ne Birleşmiş Milletler ne UNICEF vardı. Ne sosyal devlet anlayışı ne de sosyal sorumluluk kavramı vardı. Evet, bundan tam 158 yıl önce yaşları 24 ile 38 arasında değişen beş Osmanlı aydını bu topraklara ‘iyiliğin’, ‘karşılıksız vermenin’, ‘paylaşmanın’ tohumlarını serpti. O tohumlar yeşerdi, kök saldı, bir eğitim çı1942 yılında Darüşşafaka’ya yeni başlayan öğrenciler. narına dönüştü. O çınar ki nitelikli eğitim almayan tek çocuk kalmayana kadar yeşermeye devam edecek” dedi. Öktem, “Darüşşafaka olmasaydı, 1863’ten bu yana neler olmazdı” sorudı? Mahmut Cuda olmasaydı, ne kadar eksilirdi resim sanatından renklerimiz? Ya Tekin Aral olmasaydı, ne kadar eksilirdi gülmece dünyamız?” sunun yanıtını da şöyle verdi: Darüşşafaka “1864 yılında yoksul bir ailenin oğlu rezidansları olnnçlğmkdefodAdeıiaıkklkiüıuiiığhzrakminpssuyın?oyiaranZziiolrkda,byiAllmdesyiikoNkşilairrhtk?ıaralismaddeğemmdnmizuYesğaii’saüın?slaadiaiözeflrvynnniyisu‘ittnkDSenlüb,aaydğyeRiraefyoaiarıyaroiıl,aloükrdylneeikkvbesüykhauıttaöieno,ieeyşuumrldğgZlbnnşaiyelamSmraedaeeniedameoallrla’ızieektlnrnammdanbidzriiayaevyaolnseeaılanituyyhrKada4rmD9ıı4tzya,3ao8uöman0ö3drtypğeoüa’ığeüm75lrzşklarnaeşekmaı2nznöadıÖnz?ifaoğ9mc,İarikrL40Ğkeoug75aDnlrö2’dRdaöc’rEsanadRiğüEi,ıvaNeyrhe7ynaNezoa2riürsnkdkrl.,Cezic.iaDeŞldntinkaeaİersrrnlı’üeüneıpvşşksıdşlşeneanaelaannecrdiiffhlmdrılecyaaoidükeiev,ı6kakilzroeyzçulsn5RaaimvsleeliaeaantyeerbrCyCğlreizraia1haRilne1teriinşıreşy9dummkee9llaio9aaazzsv9ltMisiırrni7uumey7y,bda.ısrnenaekeğyaüoye’tltdıoırlnısstivıialau,nel,matfsıiımbeünbpb.çfnhvuoreaudeaadbdierrtnğazkalRlü,eyunuımUyDyşöeYag,,rçanzübemaeagylışitudkaçlüeiaaaeimrProf. Rıdvan Cebiroğlu olmasaydı, Sınav 30 Mayıs’ta Türkiye’de kurulur muydu çocuk psi“Eğitimde fırsat eşitliği” misyonunu kiyatrisi? Prof. Dr. Adnan Sokullu ol üstlenen Darüşşafaka’ya girişler her masaydı, ultrason tıpta kullanılır mıy yıl açılan bir sınav üzerinden gerçekleşiyor. Kriterlere uygun tüm çocukların ücretsiz olarak katılabileceği bu sınava başvuru için Türkiye genelindeki tüm çocuklara ulaşabilmek amacıyla çalışılıyor. Sınav, her çocuğa fırsat eşitliği sağlayabilmek için tamamen bilgiye dayalı olmuyor. Sınavın birinci bölümünde genel bilgi düzeyinde Türkçematematik soruları, ikinci bölümde ise öğrencilerin algılaması ve yorumlanmasını ölçmek için genel yetenek soruları yer alıyor. Sınava, Türkiye’nin her ilinden annesini ya da babasını kaybetmiş, maddi durumu yetersiz, 4. sınıf öğrencileri katılabiliyor. Sınavda başarılı olan öğrencilerin maddi durum kontrolleri gerçekleştiriliyor; yönetim kurulu üyeleri çocukları evlerinde ziyaret ediyor ve kampusa geldiklerinde çocukların sağlık kontrolleri yapılıyor. Tüm bunların sonunda her yıl 100’ün üzerinde yeni öğrenci, Darüşşafaka’ya adım atıyor ve lise sona kadar 8 yıl boyunca tam burslu ve yatılı eğitim alıyor. Bu yılki Darüşşafaka giriş sınavı 30 Mayıs 2021 Pazar günü, 28 farklı ilde düzenlenecek. Sınava Türkiye’nin her ilinden başvuru kabul edilecek. 28 il dışından sınava katılmak isteyen ancak maddi durumu elverişsiz öğrenci ve velilerinin en yakın sınav merkezine gelmek için yapacakları ulaşım masrafına ise Darüşşafaka Cemiyeti tarafından destek verilecek. Sınav başvuruları 24 Mayıs’a kadar devam edecek. Konuyla ilgili tüm bilgilere “https://www.darussafaka.org/” adresinden ulaşmak mümkün. Meyve sepetleri Ulu önder Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım, 28 Kasım 1921 tarihinde yaptığı 20 bin kuruşluk bağışla Darüşşafakalı öğrencilerin eğitimine destek oldu. Bugün Darüşşafaka’da öğrencilere diledikleri zaman mevsim meyveleri yiyebilme imkânı sunma geleneği de Zübeyde Hanım’dan kalma bir miras. Öğrenciler, okul koridorlarında bulunan sepetlerdeki meyvelerden diledikleri zaman diledikleri kadar yiyor. Sait Faik Hikâye Armağanı Şair ve yazar Sait Faik Abasıyanık’ın 1954 yılında hayatını kaybetmesinin ardından annesi Makbule Abasıyanık, yazarın isteği üzerine kitaplarının telif haklarını ve bazı mal varlıklarını Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışladı ve yazarın ölüm yıldönümlerinde (11 Mayıs) bir önceki yılın en beğenilen hikâye kitabına verilmek üzere “Sait Faik Hikâye Armağanı”nı kurdu. Vasiyetin Darüşşafaka’ya intikal ettiği 1964 yılından bu yana “Hikâye Armağanı”, Darüşşafaka Cemiyeti tarafından veriliyor. Ayrıca yazarın Burgazada’daki evi Darüşşafaka tarafından müze olarak halkın ziyaretine açıldı. BİLİM İNSANLARINDAN GENÇLERE: Farklı olun Prof. Dr. Banu Onaral, “Yenilgiler her başarının temel taşıdır. Korku, insanları çeşitli kalıplara sıkıştırır, kişiler ise farklı işleri yapabilmek için farklı olmak gerektiğini bilmelidir. Bunun için de her türlü riski almak, sorunları düşünmek yerine; nasıl çözeceğiz, nasıl bu engelleri aşacağız diye düşünmek gerekir. Bilim alanında çalışmak için alçakgönüllülük önemlidir. Bilim bizim için ne yapabilir yerine, biz bilim için ne yapabiliriz diye düşünürsek dünyamız doğru yönde gidecektir” dedi. Hisar Okulları’nın 25. yıldönümü nedeniyle düzenlenen “Yaşam bilimlerinde teknoloji nereye gidiyor?” başlıklı konferansın konukları Prof. Dr. Banu Onaral ve Prof. Dr. Mehmet Toner oldu. Konferansta gençlere, meraklarına sahip çıkmaları ve insanlığa nasıl yararlı olabileceklerini haMehmet Toner Banu Onaral yal etmelerini öneren Prof. Dr. Mehmet Toner de “Gençler kendini hangi sahada çalışırsa çalışsın, mutlaka veri bilimlerinde eğitmeli, çünkü ister avukat olsunlar, ister komedyen, isterse bilim adamı; gelecekte bundan kopmak mümkün değil. Bugün bir bilgisayar saniyede 400 katrilyon hesap yapıyor, bunu insanın anlaması bile mümkün değil. O yüzden kendinizi bu konudan uzak tutmayın, uzman olmanız şart değil, ama veri bilimlerini öğrenmezseniz, yarın geride kalırsınız” diye konuştu. Okumadan olmaz Yüz yüze eğitime devam Milli Eğitim Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre valilikler, il hıfzıssıhha kurulları ile farklı bir karar almadıkça okullar yüz yüze eğitime devam edecek. Yapılan açıklama şöyle: “Tüm okulöncesi eğitim kurumlarında, ilkokullarda, 8. ve 12. sınıflarda ülke genelinde yüz yüze eğitim daha önce açıklandığı şekilde devam edecektir. Ortaokul 5., 6. ve 7. sınıflar ile lise hazırlık, 9., 10. ve 11. sınıflarda yüz yüze ve uzaktan eğitime geçiş, risk durumu haritasına bağlı olarak valilikler koordinasyonundaki il hıfzısıhha kurulu kararları doğrultusunda il bazlı olarak uygulanacaktır. Özel gereksinimli öğrenciler için hizmet veren özel eğitim okul ve sınıflarında ülke genelinde tam zamanlı olarak yüz yüze eğitime devam edilecektir. Köy ve seyrek nüfuslu yerleşim yerlerindeki eğitim kurumlarında mevcut kararlar uygulanmaya devam edecektir. 8. ve 12. sınıflar ile mezunlara yönelik düzenlenen destekleme ve yetiştirme kursları ile takviye kurslarına cumartesi ve pazar günleri de dahil devam edilecektir. Okullardaki sınav uygulamaları ise açıklanan takvim doğrultusunda devam edecektir. Yüz yüze eğitime katılım veli rızasına bağlı olarak gerçekleştirilecektir.” Kent Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Nilay Yılmaz, ilkokul öğrencileri ile buluştu; okuma isteği ve üst düzey düşünme becerilerinin nasıl gelişeceğini örneklerle anlattı. “Düşünme Oyunları” adlı seminerde, okurken oynamayı, oyun oynarken eğlenmeyi, eğlenirken düşünmeyi vurgulayan yaratıcı düşünme bileşenleri incelendi; okuma sürecini destekleyecek yaratıcı etkinliklere, kuramsal bilgilere ve örnek öykü uygulamalarına yer verildi. İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü Ölçme Değerlendirme Merkezi’nin, çocukların okuma becerilerinin geliştirilmesi amacıyla düzenlediği çevrimiçi seminerlerde annebabalarla da bir araya gelen Dr. Nilay Yılmaz, çocuklarla birlikte yapılabilecek etkinliklerle ilgili örnekler verdi. Yılmaz, annebabaların etkileşimli kitap okumalarının yanı sıra model olmaları, çocuğun dikkatini çekmeleri ve kütüphane ziyaretleri gibi etkinliklerin dil gelişimi ve okuryazarlık becerilerini desteklediğini belirtti. Kaygıya sanatla terapi Altınbaş Üniversitesi, öğrencilere destek olmak amacıyla sanatla terapi atölyelerinin içeriğini geliştirerek çevrimiçi platforma taşıdı. Psikolojik Destek Birimi’nden klinik psikolog Gizem Bodur Atalay, sanatla terapinin çeşitli fiziksel veya ruhsal hastalıkları olan bireyler ya da herhangi bir sorunu olmasa da kişisel gelişimlerini desteklemek isteyenlere sunulan bir terapi yaklaşımı olduğunu söyledi. Atalay, “Öğrencilerin depresyon, kaygı, stres gibi psikolojik şikâyetlerini azaltmayı ve daha iyi hissetmelerini desteklemeyi amaçlıyoruz” dedi. Sanatla terapi atölyeleri, 4 Mayıs’a kadar sürecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle