05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 5 31 MART 2021 ÇARŞAMBA CHP lideri Kılıçdaroğlu’ndan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘tek adam’ tepkisi: O ZORBA GIDECEK CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bir gece yarısı, bir kararla TBMM’nin iradesine ipotek kondu. O zorba gidecek, İstanbul Sözleşmesi geri gelecek” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, Montrö söylemleri nedeniyle tepki gösterdiği TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a “Önemini bilmiyorsan o koltukta oturma” diye seslendi. CHP lideri Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında özetle şunları söyledi: n MILLETIN VEKILI OLAMAZLAR: TBMM Başkanı, Montrö Sözleşmesi’nin ne anlama geldiğini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti için ne kadar önemli olduğunu bilmiyorsa o koltukta oturmamalı. Şimdi, “Ben öyle söylemedim.” Bırakın onları. Bir gece yarısı, bir kararla TBMM’nin iradesine ipotek kondu. İstanbul Sözleşmesi ne oldu? “Ben iptal ettim, feshettim” diyor. Meclis Başkanı’ndan bir haber var mı? “TBMM’nin iradesini ipotek altına alamazsın” diyor mu? Diyemiyor, cesaret edemiyor. Neden? Koltuğunu ona borçlu da ondan. AK Parti ve MHP milletvekillerinin tamamı bir kişiye hizmet ediyor, 83 milyona değil. İradesini bir kişiye teslim edenler, milletin vekili olamazlar. Sarayın vekilleri ile milletin vekilleri ayrıdır. Biz milletin vekiliyiz. O zorba gidecek, İstanbul Sözleşmesi geri gelecek. n BAHÇELI’DE TIK YOK: Ülke perişan ama kendisine, “Milliyetçiyim” diyen partinin genel başkanının tek gündemi benim. Allah rızası için bir gün Sayın Bahçeli’nin, “Bu esnafın derdi nedir” diye sorduğunu duydunuz mu? Duyamazsınız, onun derdi biziz. Tek bir arzusu var, “Beyefendi orada nasıl kalacak, ben de altına halı olayım.” n YANDAŞA NET 24 BIN LIRA: “Pandemi var, sosyal mesafeyi koruyalım. Sokağa az çıkalım. Kim söylüyor? En tepedeki adam, koro halinde söylüyorlar. Peki Türkiye niye kıpkırmızı oldu? Lebaleb doldurdun salonları. Saray’da oturanların bir elleri yağda, bir elleri balda. Esnaf kardeşim bu tabloyu vicdanına havale ediyorum. Kısa çalışma ödeneğinin sürmesi lazım. Esnaf ve çiftçi borçlarından pandemide alınan faizlerin silinmesi lazım. Borsa İstanbul yönetim kurulu maaşlarına zam yapmış. Asgari ücretliye sesleniyorum, sana 2 bin 825 lira veriyorlar, Kılıçdaroğlu ‘Teröristleri İstanbul’da ağırlıyorsun’ İhvancı politika neyine?: Devleti yönetenler dış politikada ülkenin çıkarlarını korumak zorundadırlar. Mısır’la kavga ediyorsunuz. Suriye ile kavga ettiniz. 40 milyar doları Suriyeliler için harcadınız. Ne oldu, ne kazandı Türkiye? İdlib’de şehitlerimiz oldu. Cumhurbaşkanı, 33 şehidimiz var, vuran Rusya. Ve sen gidiyorsun Rusya’ya, Putin’in kapısında dakikalarca bekliyorsun. Ağrıma gidiyor. Ne işin var senin Mısır’la kavga ettin? Doğu Akdeniz’deki haklarımızı, kazanmak için senin Mısır ile beraber olman lazım. İhvancı dış politika senin ne işine? İslam dünyasının terörist kabul ettiği insanları getirip İstanbul’da ağırlıyorsun. Saray’dakiler oturuyorlar, emin olun yüzleri bile kızarmaz bunların. Böyle bir devlet anlayışını, yönetimini dünyanın hiçbir ülkesi görmemiştir. yandaşlarına net 24 bin lira. Ayrıca bütün vergileri de başkaları ödüyor. Yağma Hasan’ın böreği mi orası? n BIR HAFTADA VURGUN: Neredeyse her hafta bir Merkez Bankası Başkanı değişiyor. Bir vurgunun hikâyesini anlatacağım. Merkezi yönetimin dış borcu 20 Mart’ta dolar kuru 7.28 idi, 765 milyar 800 milyon lira. 27 Mart’ta 841 milyar 600 milyon liraya çıktı. Dolar kuru 8 liradan aldık. Bugün dolar kuru 8 lirayı da aştı. Belki de 900 milyarı bulacak. Bu milletin sırtına yedi günde yüklenen yük 75 milyar 800 milyon lira arttı. Reel sektörün dış borcu bir haftada 126 milyar lira arttı. Borsa İstanbul’un değeri 30 milyar dolar düştü. Hesabını soracağım. n YETER ARTIK: Londra’daki tefecilere 100 milyarlarca lira faiz ödeyeceğinize iyi bir politika ile o faizin tamamını Türkiye’de yatırıma dönüştürseydiniz ne olurdu? Yeri geldiğinde söylüyorlar, “Borç alan emir alır.” Evet, borç alan emir alıyor. Emir aldıkları için bu hale geliyor Türkiye. Duyunu Umumiye’yi de biliyoruz, Borçlar Genel Müdürlüğü’nü de biliyoruz. Birisi Osmanlı’ya ait, birisi bu iktidara ait. İktidar olduğumuzda, ilk yapacağım işlerden birisi, Borçlar Genel Müdürlüğü’nü kapatmaktır. Yeter artık. n BIR AVUÇ INSAN SOYUYOR: Türkiye Cumhuriyeti bir avuç insan tarafından soyuluyor. Dünyada kanun teklifleri, bürokrasi tarafından hazırlanır, diğer yasalarla ilişkileri kurulur. Bizde bürokraside hazırlanıyor, veriliyor AK Partili milletvekillerine, basın altına imzayı. Komisyonlarda milletvekillerine soruyorlar, nedir bu? O da bilmiyor. Bilmemesi ayıp değil. Ayıp olan bu rejimin dayatılması. l ANKARA/Cumhuriyet ŞENTOP’TAN ‘MONTRÖ’ YANITI TBMM Başkanı Mustafa Şentop, partisinin grup toplantısında kendisini, “Montrö Sözleşmesi’nin ne anlama geldiğini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti için ne kadar önemli olduğunu bilmiyorsa o koltukta oturmamalı” sözleriyle eleştiren CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na sosyal medya üzerinden isim vermeden yanıt verdi. Şentop, Twitter’da yaptığı paylaşımda, “Tarih bilgime de hukuk bilgime de güvenirim; iddialıyım; kahvehane muktesebatı ortalamasıyla içi boş cümleleri tekrar edenlerle de bilgimi yarıştırabilirim. Bu kuru sıkı atmakla olmaz; ölçülebilir bir şey” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet CHP’DEN ISPARTA ÇIKARMASI Sorunları dinleyecekler CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın ve beraberindeki 21 milletvekilinden oluşan heyet, bugün ve yarın Isparta’da olacak. Pandemi döneminin etkilerini Isparta’da da yerinde inceleyecek olan heyet, ildeki işsizlik, yoksulluk ve mağduriyetleri halkın ağzından dinleyecek. Akın, “Isparta’da esnafımız, çiftçimiz, işçimiz, emeklimiz, dar gelirli vatandaşlarımız, işsiz vatandaşlarımız, kadınlarımız ve diğer kesimleri ilk ağızdan dinleyeceğiz. Daha öncede başka illerimizde yaptığımız ziyaretler gibi Isparta’da da CHP’nin çözüm önerilerini halkımıza anlatacağız. Isparta’nın sorunlarını geniş kapsamlı ele alıp rapor olarak sunacağız” diye konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet HDP Eş Genel Başkanı Buldan, kapatma davasına tepki gösterdi, erken seçim çağrısını yineledi: Tabelasını bile kaptırmayacağız HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partilerine yönelik açılan kapatma davasına “Tabelamızı bile size vermeyeceğiz, kaptırmayacağız” tepkisini gösterirken, erken seçim çağrısını yineledi. Buldan, uyuşturucu kullandığı görüntüleri sosyal medyada paylaşılan Kürşat Ayvatoğlu’nu anımsatarak, “Ortaya saçılan görüntüler buzdağının sadece görünen bir tarafıdır. AKP’nin bir büro memuru milyoner oluyorsa, tepedekilerin zenginliğini varın siz düşünün” ifadelerini kullandı. Buldan, partisinin grup toplantısında, “tüm toplumu ve ülkeyi kuşatan, adeta nefes dahi aldırmayan tekçi, talancı, zorba bir yönetim anlayışının hukuksuzluklarıyla, adaletsizlikleriyle ve krizleriyle karşı karşıya olduklarını” belirtirken, “Bu iktidar sürdükçe, bu ülkede hiç kimse güvende değildir” dedi. Meclis’e sunulan güvenlik soruşturmasına ilişkin düzenlemeye dikkat çeken Buldan, “Bir fişleme yasasıdır ve kamuya yönelik büyük bir tasfiyenin hazırlığıdır” dedi. Kapatma davası kararının, yerel seçimlerin yapıldığı 31 Mart 2019 akşamı verildiğini kaydeden Buldan, “23 Haziran akşamı da kapatma davasını planlayarak, takvime bağlayarak düğmeye bastılar. Bu nedenle bu dava siyasi bir intikam davasıdır. Kapatma davasıyla sizin HDP’den koparabileceğiniz tek bir parça ancak olsa olsa HDP’nin bir tabelası olabilir. Onu da alamazsınız çünkü tabelamızı bile size vermeyeceğiz, kaptırmayacağız” ifadelerini kullandı. l ANKARA PM’DEN MYK’YE YETKI HDP Parti Meclisi’nin, 2829 Mart’ta gerçekleştirdiği toplantısının ardından bildiri yayımlandı. Toplantıda, HDP’ye yönelik kapatma davasının tartışıldığı belirtilen bildiride, kapatma davasının, “HDP’nin mirasçısı olduğu partilere geçmişte açılan davalardan farklı özellikler taşıdığı” kaydedildi. “Bu ağır saldırı, her şeyden önce Kürt siyasi hareketini demokratik siyasetten tasfiye etme planının bir parçasıdır” denilen bildiride, “HDP, yoluna kararlılıkla devam edecektir” ifadeleri kullanıldı. Kapatma davası karşısında bütün hukuki ve siyasi meşru mücadele seçeneklerini uygulamak üzere Eş Genel Başkanların ve Merkez Yürütme Kurulu’nun yetkilendirildiği aktarılan bildiride, HDP ile dayanışma çağrısında bulunularak, “HDP’yi savunacağız ve yaşatacağız” denildi. Buldan AYM’den HDP’ye ilk inceleme bugün Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, HDP’nin kapatılmasına ilişkin davada ilk incelemesini bugün yapacak. Davayla ilgili görevlendirilen raportör, ilk incelemeye ilişkin raporunu tamamlayarak AYM heyetine sundu. Raportör eksiklik buldu Raportör, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başvurusunda eksiklik tespit etti. Başvurudaki usul eksikliklerinin giderilmesi yönünde görüş bildiren Anayasa Mahkemesi raportörü, eksikliklerin tamamlanması için başvurunun Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na iade edilmesi ya da iddianamenin kabul edilerek, eksikliklerin tamamlanması için başsavcılığa süre verilmesi yönünde görüş bildirdi. AYM Genel Kurulu, iddianamenin kabul edilip edilmediğine karar verecek. İddianamenin kabul edilmesi halinde HDP, ön savunmasını verilen sürede AYM’ye gönderecek. Parti tarafından ön savunmanın verilmesinin ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin esas hakkındakini görüşünü sunacak. Daha sonra AYM tarafından belirlenecek tarihlerde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Şahin sözlü açıklama, HDP yetkilileri de sözlü savunma yapacak. Bütün sürecin ardından aportör esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Bu sırada, gerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı gerekse davalı HDP ek delil veya yazılı ek savunma verebilecek. Raporun AYM üyelerine dağıtılmasının ardından Başkan Zühtü Arslan toplantı için bir gün belirleyecek. Belirlenen tarihte üyeler kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak. l ANKARA Kokain cesareti Bu ülkede dini arkalarına, laikliği de ayaklarının altına alan siyasetçiler... Kendilerinde normalde yapamayacakları şeyleri yapma cesaretini inanç tüccarlığından aldılar. Siyasal İslama sarılıp dini duyguları suiistimal ederek Cumhuriyeti bir yüzüncü yıl rövanşıyla yıkma hayaline kapıldılar. Sırf Atatürk’ün adını silmek için başka paralar bastırdılar. Yeni okul kitapları yazdırdılar. Kültür merkezlerini bir hamlede yıkıp, havaalanlarını bir anda ortadan kaldırdılar. Laikliğe, insan haklarına, sanata, özgürlüğe, çağdaşlığa düşman bir halk yaratmaya çalıştılar. Umberto Eco’nun da dediği ve hem Ortadoğu’nun hem de bu ülkenin şu an deneyimlediği gibi din, artık toplumların uyuşturucusu değil kokaini, yani uyarıcısı. O yüzden politikayla kokain arasında sağlam bir bağ var. Kokain, kullanana enerji ve cesaret veren bir madde ve asıl sorun bir insanın kullanıcı olmasında değil, satıcı olmasında. Politikada da durum aynı. Bir politikacının inançlı olması sorun değil ama o inançtan güç alıp bunun ticaretini yapması büyük sorun. Ama bu ülke, süreçlerle sonuçlar arasında bağ kuran bir ülke değil. Suçüstü yakalanmadığı sürece kimin neyi ne için kullandığıyla ilgilenmiyor. Nasıl Gülen gerçeği ancak suçüstü yapılınca ilgi çektiyse... Bu kokain meselesinde de ancak bir AKP’li yakalanınca onun aslında neyi temsil ettiği tartışılmaya başlanıyor. AKP ahlakı Oysa, siyasi iktidarın bir parçası olduktan sonra, malvarlığı dikkat çekici bir şekilde artan herhangi birinin yaşadığı dönüşümü görmek için illa kokain gibi pahalı bir uyarıcıyı tüketen, pahalı arabalara binen, pahalı eğlencelere düşkün olan bir insanın ifşası gerekmiyor. İktidarın temsil ettiği her basamak son 20 yılda olmadık şekilde zenginleşen insanlarla dolu. O yüzden o delikanlının o beyaz tozla eğlencesi üzerinden siyaset yapmak işin magazinini köpürtmekten başka bir işe yaramıyor. Hatta hayat tarzlarına saygıdan bahsedilen bir dünyada, belden aşağıya vurmak anlamına geliyor. Zaten AKP seçmeni de farkında. AKP’li olmak illa namuslu olmanın garantisi değil. AKP’liler de uyuşturucu, uyarıcı ya da içki kullanıyorlar. Tekeşli, önü başına eğik dolaşan bir aile babası ya da aile annesi olmayabiliyorlar. Hepsi beş vakit namazı aynı içtenlikle kılmıyor. AKP’li de sıradan bir insan ve herkes kadar iyi ve herkes kadar kötü olabiliyor. O yüzden, bu olayda laiklerin hayat tarzına dil uzatanlar kendi hayat tarzlarıyla yüzleşsinler demek yerine... Neden ancak uyarıcı kullanan biri suçüstü yakalanınca bu haksız zenginleşmenin boyutlarının üzerine giden bir ülkeyiz, onu sorgulamak ve tabii ki ardından da doğru soruları sormak gerekiyor. Neden? Ya uyarıcı ya da uyuşturucu kullanmayanlar? Kullansalar da yakalanmayanlar? Serseri bir hayatın lunaparkında kendisini hiç kaybetmeyenler? Kaybetseler de ifşa olmayanlar? Ekranlarda, kürsülerde hep temiz, ütülü takım elbiselerle görünenler? Karılarının, kocalarının yanlarından ayrılmayanlar, başka birine yan gözle bile bakmayanlar ama zenginleşenler? Çok zenginleşenler? Bütün ailesini zenginleştirenler? Ve bunun hesabını da asla vermeyenler? Bunun hesabı sorulamasın diye kendisini ilişilmez kılanlar? Bu halleriyle ülkenin kaderinde söz sahibi olmayı sürdürenler? On yıl önce, ondan önceki on yıldan çok çok daha varlıklı olanlar ve bugün kasası boşaltılmış bir ülkenin tepesine çıkıp ekonomisinde söz sahibi olanlar? Onların mevkileriyle paralel bir oranda artan malvarlıklarını sorgulamak için illa içlerinden birinin burnunu bir tabakta mı görmek gerekiyor? Hadi onlara bu cesareti, kokain misali, din veriyor... Peki, bizim bunu sorgulama cesaretimizi kıran ne? CÜPPELI PROTESTO İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kararname ile feshedilmesine tepki gösteren İzmir Barosu avukatları, cüppeleri ile eylem yaptı. İzmir Adliyesi önünde toplanan avukatlar adına açıklama yapan İzmir Barosu Kadın Haklarından Sorumlu Yönetim Kurulu üyesi Perihan Çağrışım Kayadelen, kararın geri çekilmesi için sonuna kadar mücadele edeceklerini vurguladı. l İZMİR / Cumhuriyet Akşener, İstanbul Sözleşmesi için Danıştay’a başvurdu İYİ Parti lideri Meral Akşener, İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararı ile çıkılması kararının iptali için Danıştay’a başvurdu. Akşener’in dilekçesinde Erdoğan’ın yaptığı işlemin Anayasa’nın 6. maddesinde yer alan “Hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz” ifadesine aykırı olduğu belirtildi. Ayrıca fesihin, Anayasanın 90. maddesinde yer alan “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır” maddesine de aykırı olduğu kaydedildi. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle