22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 18 MART 2021 PERŞEMBE HABER İYİ Parti grup toplantısında bir öğrenci ve vekiller Andımız’ı okudu tılar ‘Andımız ağır geliyor’ Ayrıntılar Ayrıntılar Vicdan terazisine güvenmek Ahmet Oktay gazeteciliği bırakıp zamanının tamamını edebiyata vermişti; söyleşirken “Günlük meseleler hep yazmaktan çaldı” dedi. Benzer konuşmayı Oktay Akbal’ın evinde de yapmıştık. Oktay Abi çok başarılı bir yazardı. Edebiyata özgün tavır getirmiş, ilgiyle izlenirken gazeteci olarak bulmuştu kendini. Verimlerini etkilediğini, çok daha fazlasını yapabileceğini konuşmuştuk. Melih Cevdet de çeşitli yerlerde şiire, genelde yazına gereğince zaman ayırmanın güçlüğünden söz açıyordu. Akademik çalışmalar, farklı sanat disiplinleri, gazetecilik tüm yönleriyle aydınların içinde olduğu alanlardır. Aziz Nesin güncelerinde dert yanar, bizde yazı insanının salt yaratıyla uğraşmasının mümkün olmayacağını söyler. Düşünen, kaygılanan aydının başka ödevleri de vardır. Diyeceğim, çok şapkası olur eli kalem tutan kişinin, bir o kadar da ödevi vardır kuşkusuz. Söz açtığım isimlerin bazısını yakından da tanıdım. Yurtsever, aydınlanmacı, cumhuriyetçi, sosyalist kişilerdi. Bize verdikleri öğüt, aydınlanma mücadelesini sürdürmektir. Elbet ölçüt koymak gerekir. Ölçütü dışarıda aramak yanıltır insanı, esas olan kişinin vicdanıdır, ilkeleridir. Tiyatro yapan genç adamken türlü maceralar yaşadım her hevesli gibi. Yetişkin olunca yapıtlar koymaya da başladım. Eleştiri nedir, kin tutmak nasıl olur, dostluk düşmanlık nerede başlar nerede biter gördüm. Yanılmak yaşama dahildir kuşkusuz. Önemli olan düşünce tutarlılığı, hesabını verebilmektir. Tiyatro yaparken ilk şiirim yayımlandıydı, ne sevinmiştim. Bir şairi kim umursar ki? O genç şair pek azimli çıkmadı ama düzyazı serüveni devam etti. Bir An Bin Parça roman oldu, bir de “Yunus Nadi” ile taçlandı. Gözümün önünden geçti anbean yaşadıklarım. İlhan Abi (Selçuk) ödül konuşmamdan sonra davet etmişti beni, Cumhuriyet serüvenim de öyle başlamıştı. Kültür sanat yayıncılığını radyoda, televizyonda yaptıktan sonra Aykırı Sorular zamanı geldi. Ne güç günlerdi, hâlâ da sürüyor. İnsanlar iftiraya uğruyor, kendini ifade edecek mecra bulamıyordu. Elimden geldiğince karanlıkların üstüne gittim. Ali Tatar intiharı ardından ağabeyi Ahmet Tatar ile yaptığımız yayın içime çok dokunmuştu. İyi ki görevimi yaptım. İlhan Cihaner’in makamından yaka paça alınıp zindana tıkıldığı günü anımsıyorum, daha neler. Öyle bir çağı yaşıyoruz ki kimse hakikatle ilgili değil, algı esas sayılıyor. Bunun adı da var “algı yönetimi”! Medya siyaset kadar kirli. Devlet televizyonundan tutun büyük sermaye elindeki kanallara dek karmaşık tablo. İlkelere bağlı kalmak, otosansür yapmadan görevini yerine getirmek güç. Siyaseti rahatsız ediyor, bedeli de göze alıyorsun ama bir de patron belası çıkıyor başına. Elbet kraldan çok kralcıları da ıskalamamak lazım! Mesleki rekabeti bir ölçüde anlıyor insan da ya o kötücül hırsa ne demeli. Fransız atasözü sanırım “Tanrı kimseye yeteneğinden çok hırs vermesin” diye kalmış aklımda. Yetenek, düşünce derinliği ortadan kalkınca geriye sadece kötücül ayak oyunları ve sahte iktidarı korumak isteyen dalkavuklar kalıyor. Söz açtığım ustalar gibi ben de yazdım, konuştum, tartıştım. Nâzım’ın sert sütun kavgalarını okudum yeniden. Dilin hakkıyla tartışmak beceri, zekâ ister. Sosyal medya çağında pek mümkün görünmüyor artık, yine de keşke fikirleri konuşabilsek, doğru kavramlarla, yerli yerinde diye umuyor insan. Hedefe konunca bir an şaşıyorsun, kanser gibi kendi başına gelmez sanıyor insan, sonra bu veri bombardımanına yetişmenin mümkün olmadığını kavrıyorsun. Dert anlatmak gürültüde pek zor. Üstelik kimsenin hakikati öğrenmek merakı da yok. Yine de deniyorsun. Üzülüyorsun sonra. Ne kadar kendini bilsen de bu duygu kaçınılmaz oluyor, derken olan biteni netlikle görüp mücadeleye devam ediyorsun. Boyun eğmek bana yakışmaz deyip zamanın sarsılmaz terazisine güveniyorsun. Bugünün bilişim olanakları ifade özgürlüğü mü sağlıyor yoksa herhangi bir ölçü olmaksızın gevezeliği mi kışkırtıyor, karışıyor. Her şey pek hızlı oluyor, düşünce oluşmadan siliniyor, akılda ne kaldıysa o işte. Neye güveneceğim diye düşünüyor insan, elimde yazıdan başka ne var ki? Bu sütunlar belgedir. Nesin söylemişti, “söylediklerimiz kadar sustuklarımızdan da sorumluyuz” diye. Diyeceğim; geçen gün adım ihaleciye çıktı, güleyim mi ağlayayım mı, şaşırdım kaldım. Yaşamımda yazmak, sahne sanatları, televizyon programcılığı, köşe yazarlığı, eğitim vermek dışında iş görmemişim, ayıkla pirincin taşını. Baktım işi gücü bırakmış manşete, programlarına da taşımışlar beni. Sordum kendime ihaleye girmişliğim var mı, diye. Şaka elbette. Ne ticaret yapmışım ne bu işlere bulaşmışım. Gelgelelim elâlemin ağzı torba değil ki büzesin! Bilinen hikâyedir, Sokrat baldıran zehri içmeye mahkum edilince, eşi “Haksız yere seni öldürecekler” demiş. Bilge, “Haklı yere öldürseler daha mı iyi?” karşılığını vermiş. Hep güvendim yazıya, burada dursun, gün gelince açıp okunur, kimselere verecek hesabım yok, umarım herkes bu cümleyi aynı ferahlıkta kurar. Şimdilik bu kadar! İNCE: SADECE DANIŞTAY’I ELEŞTIRMEK SAHTEKÂRLIKTIR Memleket Hareketi lideri Muharrem İnce, Danıştay’ın okullarda “Öğrenci Andı”nın okutulmasını engelleme kararına ilişkin siyasilerin AKP’yi ayırarak Danıştay’ı hedef almasını eleştirdi. İnce, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Andımız’ı kaldıran, okullarda okunmasını yasaklayan hükümettir. Buna karşı açılan davada Danıştay’ın aldığı karar nedeniyle sadece Danıştay’ı eleştirmek şark kurnazlığıdır. 2018’de Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na itiraz eden Milli Eğitim Bakanlığı’dır (MEB). MEB Andımız’ı kaldırıyor, Danıştay bu işlemi iptal ediyor. MEB, Danıştay’a itiraz ediyor ve Danıştay Andımız’ı toptan kaldırıyor. Andımız’ı kaldıran AKP hükümetine toz kondurmayıp sadece Danıştay’ı eleştirmek sahtekârlıktır” dedi. l İç Politika ENGINYURT: SUÇLU AKP POLITIKALARI Demokrat Parti (DP) Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Öğrenci Andı’nı kaldırması kararı nedeniyle herkesin Danıştay’ı suçladığına dikkat çekti. Enginyurt, “Herkes Danıştay’ı suçlamaktadır. Ama işin aslı böyle değildir. Suçlu AK Parti hükümetinin Milli Eğitim Bakanı ve AK Parti politikalarıdır” dedi. Enginyurt, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Andımız’ı geri getirme çağrısı da yaptı. l ANKARA/Cumhuriyet ALİ BABACAN: ÇOCUKLARI KALIBA SOKMAYIN DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, dün Best FM’de “Konuşan Türkiye” programına katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Danıştay’ın Andımız’la ilgili aldığı kararına ilişkin konuşan Babacan, “Tornadan çıkmış gibi bir eğitim sistemiyle değil; yeni fikirlere açık, etik ilkelere sahip ve yarınlara bakan bir eğitim sistemiyle çocukların yetişmesi gerektiğini savunuyoruz. Çocuklarımızı küçük yaşlarda dar kalıplara sokarsanız bunlar lafta kalır” dedi. l İç Politika AHMET DAVUTOĞLU: TEK TIPLEŞTIRICI SLOGAN AKP’den ayrılan DEVA Partisi’nin ardından Gelecek Partisi de Danıştay’ın okullarda Andımız’ı yasaklayan kararına destek verdi. Gelecek Partisi Genel Başkanı ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Andımız”ın tek tipleştirici slogan olduğunu belirterek “Milletimizin ortak vicdanı ve sözü olarak İstiklal Marşı varken tek parti döneminin tektipleştirici sloganlarına ihtiyaç yoktur” dedi. l İç Politika İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Danıştay’ın Andımız kararı üzerinden AKP ve MHP’ye sert tepki gösterdi. İYİ Parti grup toplantısı, Hira Zümra Demirci adlı öğrencinin, kürsüden Andımız’ı milletvekili ve partililere okutmasıyla başladı. Andımız’ın ardından konuşan Akşener, “bu ülkede Mustafa Kemal’lere idam fermanı yazanların ve milletin Meclis’inin üzerine ordu gönderenlerin, milletine terörist diyenlerin ve Andımız’ı yasaklayanların olduğuna” dikkat çekerek “şaşırmadıklarını” ifade etti. Akşener, AKP ve MHP’ye şu sözlerle tepki gösterdi: “Andımız’ın sözleri ağır gelenler, elbette yasaklamak ister. Küçüklerini korumak yerine, onlara göz dikenler, elbette Andımız okunmasın ister. Oy hesabı dışında, büyüklerini sayıdan saymayanlar, emeklisine sahip çıkmayanlar, elbette Andımız duyulmasın ister. Yandaşını milletinden çok sevenler, yükselme ve ileri gitme idealini içine sindiremeyenler, elbette Andımız bilinmesin ister. ‘Büyük Atatürk’ dendiğinde, kaşıntısı tutanlar, çalışmak yerine, çalıp çırpanlar, elbette Andımız hatırlanmasın ister. En önemlisi de Türk demenin bir ayırma değil, bir birliktelik arzusu olduğunu görmek istemeyenler, son bağımsız Türk devletini, uçuruma sürükleyenler, elbette Andımız’ın son cümlesinde şaşkına döner.” “Bizler hâlâ buradayız. Türk devleti, cumhuriyet hâlâ burada. Çünkü bu topraklarda, milletini ve memleketini özünden çok sevenler, kendilerini ve koltuklarını özünden çok sevenlere karşı, her defasında galip gelmiştir. Her zaman da galip gelecektir” diye seslenen Akşener, “Andımız, kahraman atalarımızın aziz hatırasında, Atatürkümüzün mirasındadır. Andımız, kalplerimizde, ruhumuzda, irademizdedir. O nedenle, ‘REFORM DEĞİL, CİPS PAKETİ’ Akşener, Erdoğan’ın açıkladığı Ekonomide Reform Paketi’nin ardından beklenilenin aksine, hem dövizin hem de faizlerin arttığını” söyledi. Akşener, paketle ilgili dikkat çeken şu sözleri dile getirdi: “Damadın da hemen her ay yeni paket açıklıyordu, sonunda paket oldu. Demokrasi olmazsa, hukuk işlemezse, devlette akıl, liyakat ve şeffaflık olmazsa, tüm ihaleleri yandaşların kaparsa, sen ne açıklarsan açıkla tutmaz. Milletinin gerçeklerini reddeden hiçbir iktidar, sandıktan çıkamaz. Aylarca üzerinde çalıştıkları reform paketi de aynı cips paketleri gibi: Yüzde sekseni havayla dolu.” Andımız’a el uzatmaya cüret edenlere inat, bir kez daha; Ne mutlu Türküm diyene” diye konuştu. ‘Allah yoldan çıkarmasın’ Danıştay’ın 2018 yılında verdiği, “Andımız okutulmalı” kararına karşın 3 yıldır ortağına “Andımız’ı okutun” diyemeyenlerin şimdi “bu karara isyan ediyormuş gibi yaptığını” söyleyen Akşener “İbretlik gerçekten. Allah kimseyi böyle yoldan çıkartmasın” sözleriyle MHP’ye göndermede bulundu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Mısır’la ilişkiler, öyle en üst düzeyde değil de şöyle bir ‘tık’ altında sürecek” dediğini anımsatan Akşener, “Şahsım diplomasisinden tık diplomasisine terfi ettik. Sisi’ye darbeci, diktatör demeyeceksiniz, bir tık altında, cumhurbaşkanı mı diyeceksiniz? Rabia yapmayacaksınız, bir tık altında, 3 parmak mı göstereceksiniz?” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ: İhanete karşı direniş sürecek Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD), Çanakkale Zaferi’nin 106. yılı nedeniyle yaptığı açıklamada, Andımız vurgusu yapıldı. Çanakkale’de yükselen tam bağımsızlık utkusunun Atatürk önderliğinde kurulan ulus devlet, demokratik laik Türkiye Cumhuriyeti ile taçlandırıldığı ifade edilen açıklamada, şöyle denildi: “Tek adam yönetimi, laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti için en büyük tehdittir. Ülkesine, ulusuna bağlılığını çocuk yaştan her sabah ant içerek ifade edenlerin, ülkesine, ulusuna ihanet edenlerin karşısında onurlu direnişleri hiç durmaksızın sürecektir. O ant, Atatürk Cumhuriyeti’ni yeniden inşa edecek gücün kaynağıdır. İktidarın ‘Andımız’a düşmanlığı bundandır. Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihini canlarıyla, kanlarıyla yazanların torunlarının, o tarihin siyasi çıkarlar uğruna yok edilmesine sessiz kalacağını sananlar çok yanılıyorlar. Atatürkçü Düşünce Derneği; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda, gösterdiği hedefe durmadan ve azimle yürümektedir. Bu böyle biline!” l ANKARA/ Cumhuriyet Destan yazanlar anılacak 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin 106. yıldönümü ve 18 Mart Şehitleri Anma Günü dolayısıyla tarihi Gelibolu Yarımadası’nda bugün törenler düzenlenecek. Kahraman Mehmetçiğin 106 yıl önce dünyanın en güçlü donanmalarına geçit vermeyerek yazdığı “Çanakkale Destanı”nın 106 yıllık haklı gururu, Çanakkale’de bir kez daha yaşanacak. Koronavirüs tedbirleri kapsamında sınırlı sayıda kişinin katılımıyla yapılacak törenler, bugün sabah saat 10.00’da, Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı’na çelenklerin konulmasıyla başlayacak. Altın Madalya’nın bayrağa toka edilmesi seremonisinin ardından 21 pare top atışı gerçekleştirilecek. 18 Mart törenleri, daha sonra Şehitler Abidesi’nde devam edecek. Buradaki program saat 12.00’de çelenk sunumuyla başlayacak. Çanakkale Boğazı’nda, Deniz Kuvvetleri geçit töreni sonrasında “Türk Yıldızları” gösterisi yapılacak. Törenlere Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanı sıra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de ka106 DAKIKALIK NÖBET Tokat Onbeşli Torunları Derneği üyeleri, dün Çanakkale Deniz Zaferi’nin 106. yılı anısına sahildeki Truva Atı önünde 106 dakikalık saygı nöbeti tuttu. Dernek başkanı Saffet Gümüş, her yıl 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi anma etkinlikleri için Çanakkale’ye geldiklerini söyledi. tılacak. Törenlerin ardından muhtarlarla buluşacak olan Kılıçdaroğlu, Namık Kemal ve Süleyman Paşa’nın gömütlerini ziyaret edecek, Çimpe Kalesi’ni gezecek. Kılıçdaroğlu, akşam saatlerinde ise şehit aileleri onuruna düzenlenen yemeğe katılacak. l Haber Merkezi TBMM’de ‘Çanakkale’ polemiği CHP’nin Çanakkale Savaşları’na katılanlara madalya verilmesi teklifi, TBMM’de AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Oylamanın ardından CHP ve AKP arasında “Çanakkale” polemiği yaşandı. AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’un “Çanakkale Savaşı’na bunu layık mı görmüyorlar” sorusuna “Çalışmalarımız sürüyor” yanıtını verdi. Özkoç, “19 yıldır iktidar olan partinin ‘çalışmaları tamamlayamadık’ demesi, madalyanın üstünde Atatürk olmayışı iktidarın ayıbıdır” dedi. CHP’li Gamze Akkuş İlgezdi’nin Çanakkale Savaşları’na katılan kahramanlarımıza şeref madalyası verilmesini öneren yasa teklifi, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. İlgezdi, “Cumhur İttifakı, Çanakkale kahramanlarına madalyayı çok gördü” dedi. Teklifin reddedilmesinin ardından Genel Kurul’da söz alan CHP’li Özkoç, “AKP grubu, Çanakkale Savaşı’yla ilgili çok güzel duyguları paylaştı. Samimi mi değiller yoksa bunu layık mı görmüyorlar?” diye konuştu. AKP’li Turan ise “Çok sayıda şehidimizin, gazimizin olması, kayıtlarda sorun olması engel. Buna ilişkin kurumlarımız çalışır da gerekli hassasiyeti gösterdikten sonra adım atabilirsek daha isabetli olur” yanıtını verdi. Turan, “Eski yıllarda Çanakkalemizi temsilen, valiliğimize Meclisimizin özel bir madalyası oldu. Valiliğimizde o madalyamız var” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle